“Neden Ağlarız?” (Quora)

Ağlamak, enerjimizin tükendiğini, kaderimizin bizim elimizde olmadığını; hayatımızda hiçbir şey yapamayacağımız üstün bir “şey” olduğunu ve ayrıca sonuçta hayatlarımızda neler olup bittiğine dair hiçbir fikre sahip olmadığımızı kabul etmekten gelir.

Kendimizi zayıf ve çaresiz hissetmenin bir sonucu olarak ağlarız. Bunu yaparak, gerçekte var olan üst güce, daha büyük bir doğa gücüne de teslim oluruz.

Maddesel gerçekliğimizde ağlamak, ulaşamayacağımız bir şeyi istediğimizde veya diğer insanlara karşı belli bir şefkat duyduğumuzda, yani kendimizi başkalarının yerine koyup aynı olumsuz olayların bizim de başımıza gelmesinden korktuğumuzda, kendimizi ifade etme şeklimizdir.

Maneviyatta ağlama, manevi ıslahımıza yani egoist alma niyetimizin, sevme ve ihsan etme niyetine dönüşümüne pasif katılımın ifadesidir. Yani ağlamak, bizim (manevi bir Partzuf veya ruh olarak)  doğuştan gelen alma arzumuzun üzerinde küçük bir ihsan etme niyetine sahip olduğumuz, küçük bir manevi durum olan “Katnut” (“manevi küçüklük” veya “manevi başlangıç”) adı verilen koşulda, manevi olarak zayıf olduğumuzun bir işaretidir. Başka bir deyişle, böyle bir koşul içinde, niyetimiz, bizi egoist olarak yalnızca kendine fayda sağlamaktan korumak için yeterince güçlüdür ama henüz sevmek ve ihsan etmek için doğrudan egomuzla çalışmamıza izin vermez.

 

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed