Mutlak Özgürlüğe Doğru

Soru: İsrailliler Mısır’ı terk ettiğinde bağımsızlık nasıl ifade edildi? Neyden bağımsız hale gelirler?

Cevap: Şimdiye kadar sadece Firavun’dan, egoizmlerinden kaçıyorlar. Bu henüz bağımsızlık kazanmak değil, kölelikten kaçıp kurtulmaktır daha fazlası değil. Kölelikten efendiye çok uzun bir yol var.

Yorum: Diyelim ki, bir ülke bağımsızlık kazanıyor, mesela Polonya’nın Rusya’dan bağımsız hale gelmesi gibi…

Cevabım: Onların bağımsızlıkları nedir? Hepsi birbirine bağımlıdır. Ve en önemlisi, bencil oldukları için kötü bir bağımlılık içindeler.

Ve eğer, onlar sevgi ve ihsan etme niteliklerinde birbirleriyle birleşmeye başlarlarsa, o zaman bağımlılıkları iyi olacak, birlikte bir araya gelecekler. Sonra, bugün olduğu gibi, öylesi bir tür bağla bağlı oldukları düşünülmeyecektir. Sonuçta, eğer beni sevdiğinizi bilirsem, o zaman sizden bağımsızım: sizin sevgi niteliğinizi, kendi bağımsızlığımın bir niteliği olarak kullanıyorum ve siz benimsiniz. O zaman, aramızda aynı bağ olmasına rağmen özgürüz.

Egoizmimizi, hepimizi tek bir ağa bağlayan ve kendini ürkütücü bir şekilde zorunlu gösteren bir bağlantı olarak kullanıyoruz. Bir yandan birbirimizden uzaklaşamayacağımızı anlarız. Öte yandan, egonun üzerine yükseldiğimizde ve sevgi niteliğini inşa ettiğimizde, onun üzerine de ihsan ettiğimizde, üçüncü seviyeyi – bağımsızlığı kazanırız.

Nefretin içsel niteliği egoizm ve sevginin niteliği ihsan etmek, içimizde üçüncü bir çizgi yaratır – mutlak özgürlük.

Soru: Sonuç olarak, Yaradan’dan bağımsızlık mı kazanıyoruz?

Cevap: Her şeyden önce, Yaradan’dan. Çünkü bu durumu yaratan tek kişi Yaradan’dır. Bu yüzden şöyle denir: “Kötülüğü ben yarattım ve onu düzeltmek için Tora’yı verdim.” O ilk ve tektir. Ve ben sadece ikinciyim.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed