Daily Archives: Temmuz 14, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 14 Temmuz 2020

Tüm dünya “zorunlu ve yeterli” düzeyine daraltılacaktır. Bu bağlamda, bedenlerimiz gerçekten hayvan olduğu gibi insanlar hayvanlar gibi olacak. Ve sadece manevi olarak tüm çabamızı Yaradan gibi olmak için harcayacağız! Bu tür bir büyüme sınırsızdır!

Herkes Koronavirüs pandemisinin bitmesini bekliyor. Ama bu sadece başlangıç. Sonuçta tüm insanlığın zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Ve insanlığın hala bu safhayı hissetmek, bu safhanın bizi nereye ve hangi sona götürdüğünü anlamak için zamana ihtiyacı var.

Ve sonra birliğe doğru nasıl değişileceğini anlamak için!

Bugün Tapınağın duvarlarını, perdeyi yeniden inşa etmeye hazırlanırken o kırılmayı hatırlıyoruz!

Üç Hafta (Bein ha-Metzarim), içinde manevi baskıya dayanmamız gereken manevi bir safhayı sembolize eder. Fakat Tapınak’ın, manevi perdenin, aramızdaki bağın yıkıma sebep olana dayanmada başarısız olduk.

Üçüncü Tapınak’ın insanlar tarafından taştan inşa edilmediği, ancak canlanan, tek bir kalp haline gelen taş kalplerden inşa edildiği yazılıdır. – Yaradan ile, sevginin ışığı ile dolu bir tapınak.

Kadınlar yalnızca birleşerek dünyadaki durumu değiştirebilir ve düzeni yeniden sağlayabilirler. Genellikle kadınlar aile kavgalarına benzeyen kendi hakları, eşitlik için savaşırlar. Ben manevi bir savaştan bahsediyorum. Kadınlar insanlığın anneleridir.

Bütün dünyayı değişmeye mecbur etmelidirler.

Mücadele kadın hakları için değil toplumu etkileme becerileri için olmalıdır. Kadınlar ilerlemek isterse çok şey öğrenmeli ve buna göre doğru bir şekilde birleşmeli, misyonları hakkında bilgi edinmeli ve uygun sağ duygu ve bilgelikle amaçlarını gerçekleştirmelidirler.

Her gün gerçekliğin doğru algısına yaklaşıyoruz, her gün olup bitenlerin izlenimi tam bir ölüm olsa da. Bizi yalnızca Yaradan’ın kendisinin düzeltebileceğini bize fark ettirmek, Yaradan’ın işidir. Biz kabul edersek, o bizi düzeltir!

Bir insanın yüksek sinir sisteminin aktivitesini, algının ve karar vermenin alturistik bir programına dönüştürebilen virüslerin müdahalesi olmadan, algımızın egoistikten alturistiğe geçişi imkansız görünüyor.

Yeni Hayat 1093 – Aile Gibi Bir Toplum İnşa Etmek

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

Yabancılar, tek bir manevi köke bağlanmaları şartıyla, aile gibi hissettiren bir toplum kurabilirler. Ortak amaç, yaşamımıza egonun kötülüğünü dengeleyecek iyi bir güç getirerek insan doğasını değiştirmektir. Kabala bilgeliğine göre, birbirimizle bağ kurarsak bizi manevi başarılara ve daha yüksek bir dünyaya götürebilecek eşsiz bir güç keşfedeceğiz. Manevi bir kişi herkesi kendisinin ayrılmaz bir parçası olarak görür ve onlarla, sevgiyle ilişki kurar.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1093-aile-gibi-bir-toplum-insa-etmek/

Koronavirüs Sonrası Dönem, Hangi Hazları Hazırlıyor?

Soru: Bir kişi haz olmadan yaşayabilir mi?

Cevap: Hayır. Varlığının her dakikasında, kişi haz ister.

Soru: Sizce Koronavirüs döneminde ne gibi yeni hazlar ortaya çıkacak? Kafe ve restoranlarda bulunmaktan ve yurtdışı gezilerinden alınan eski haz biçimlerinin büyük olasılıkla ortadan kalkacağını görüyoruz.

Cevap:  Bunlar yavaş yavaş terk ediliyor ama istediğimiz veya istemediğimiz için değil. Doğa öyle bir şekilde programlanmış ki, içimizdeki tüm bu hazlar giderek değişiyor. Bu nedenle, 20. yüzyılda keyif aldığımız hazlar, 21. yüzyılda yavaş yavaş kayboluyor. Bunun yerine hangi hazlar geliyor? Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

İnanıyorum ki bunlar; içinde varoluşun bir sonraki seviyesini ifşa edeceğimiz, aklı ve kalbi, üst bir yaşamın hissi ile doldurmaya başlayacağımız, birbirimizle doğru iletişimin hazları olacaktır.

Soru: Birlikte oturmanın, iletişim kurmanın ve birbirimize bağlılığımızın daha derin katmanlarını ifşa etmenin en büyük haz olduğunu düşünüyor musunuz?

Cevap: Sade bir dille konuşmak gerekirse, bu,  doğanın üzerimizde nasıl çalıştığını, bizimle nasıl etkileşime girdiğini, onu nasıl etkilediğimizi ve bizi nasıl etkilediğini hissetmemiz gerçeğinden gelen psikolojik bir hazdır.

Soru: Yani tüm problemler ancak insanlar arasındaki ilişkiyi değiştirerek mi çözülebilir? Ve bunu kanıtlayabilir miyiz?

Cevap: Hiçbir şeyi kanıtlamaya gerek yok, onu hayattan göreceğiz. Ama bugün de böyle değil mi? İnsanlar arasında bir sorun olmasaydı, dünyamız ne kadar iyi olurdu?

Yorum: Bir yandan öyle görünüyor, ancak öte yandan, bir araya gelen insanlar için net değil, bir şekilde doğanın alt katmanlarını etkileyebileceğiz.

Cevabım: Bu açıklanmalıdır. Ve bütünsel bir doğada bulunduğumuz için açıklamak o kadar da zor değildir. Bütün evren ve biz, vücudumuz, toplumumuz, her şey parçaların bütünleşik etkileşimi ilkesine göre düzenlenmiştir.

Küresel, bütünsel sistemin çerçevesinde isyan çıkaran tek şey insandır, fiziksel değil ama ahlaki bir yolla, başkalarına karşı tutumuyla. Kişi başkalarına, “kendinin dışına” karşı bu tutumu düzene sokmak zorundadır.

Soru: Sizce insanlar şimdi birleşirlerse, doğanın üzerimizde bir tür yararlı etkisini hemen göreceklerini ve bunun tersine, eğer bağlarını keserlerse, bazı felaketlerin başlayacağını kanıtlamanın mümkün olacağını düşünüyor musunuz? Yoksa hala çok açık bir şekilde gerçekleşmeyecek mi?

Cevap: Bu çok açık bir şekilde gerçekleşmeyecek, ancak açıklamalarımızla bu süreci hızlandırabiliriz. Sonuçta, temelde böyle bir fırsatımız var. Ve her türlü virüs bize yardımcı olacaktır.

Birbirine Bağlı Bir Dünyada İnsan, Bölüm 1

Küresel Egoizmde Tuzağa Düşmek

Soru: Büyük fizikçi Albert Einstein şöyle söyledi: “İnsan, bizim tarafımızdan “Evren” olarak adlandırılan, zaman ve mekanla sınırlı bütünün bir parçasıdır. Kendisini, düşüncelerini ve duygularını diğerlerinden ayrı bir şey olarak deneyimliyor – bilincinin bir tür optik yanılsaması olarak. Bu yanılsama, bizim için kişisel arzularımıza ve bize en yakın birkaç kişiyi karşı sevgiyle sınırlanan bir tür hapishanedir. Görevimiz, tüm canlıları ve doğayı onun tüm güzellikleriyle kucaklamak için merhamet/sevgi çevremizi genişleterek, kendimizi bu hapishaneden kurtarmak olmalıdır. Hiç kimse bunu tam olarak başaramaz, ancak böyle bir başarı için çabalamak başlı başına özgürlüğün bir parçasıdır ve içsel güvenlik için bir temeldir. ”

Bu ifadeye katılıyor musunuz?

Cevap: İfadeler güzel. Fakat öyle düzenlenmişler ki, onları anlamaya başladığınızda, tamamen farklı şeyler, olaylar, nedenler ve çözümler hakkında düşündüğünüz sonucuna varıyorsunuz. Ve her şeyin olması gerektiği gibi doğru olduğu anlaşılıyor, herkes kabul ediyor, ama sonunda farklı yönlere koştukları noktaya geliyorlar.

Soru: Gerçekten, başkaları için sevgi hakkında, birlik hakkında konuşuyoruz ama bunun daha da kötüye gittiğini görüyoruz.

Fakat birlik ve sevgi binlerce yıl önce de konuşuldu. Bütün dinler bunun üzerine inşa edildi. Bugün bile bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Kişi, çok pragmatik olmasına rağmen, birliğin bize fayda sağlayabileceğini görür. Ama biz neredeyiz, bu birlik nerede, başkalarına olan sevgi nerede?

Cevap: Egoizmimiz birbirimize boyun eğmemize izin vermez. Bir anda size boyun eğersem, bir sonrakinde boyun eğmek istemediğimde, ondan uzaklaşmaya çalışırım, kendim için bir şeyler koparmaya çalışırım.

Ülkeler, hükümetler ve hükümetler arasında yapılan anlaşmalara bakın. Her ülkede, her bir hareket için, bir kişinin her hareketi için kaç yasa vardır? Ve onların uygulamalarını kim izliyor? Ve bu yasalar dahilinde ne yapabiliriz?

İnsanlar yeni yasalar icat etmekten başka bir şey yapmıyorlar, yazıyorlar ve raflara koyuyorlar. Ve sonra, gerektiğinde, onları her türlü tuzak kurma yöntemini kullanarak çıkarırlar ve bu yasanın var olduğunu ve etkinleştirilmesi gerektiğini kanıtlamaya başlarlar. Bu şekilde başkalarını bastırmak isterler.

Egoizmimizin herkesi boyun eğdirmek isteyen bu hareketlerini anlıyoruz. Bu egoistler, böyle bir gururla hükümetlerde dururlar ve parlamenter yöntemlerle başkalarını bastırmaya çalışırlar. Ancak bu şeyler ne kadar tolere edilebilir ve ne kadar süre var olabilirler?