Category Archives: Kabala

Doğanızı Anlayın

Yorum: Kabala, evrensel doğa yasasının, onu başkalarıyla ilişkilerini düzeltmeye zorlamak için kasıtlı olarak insanın hayatını mahvettiğini söyler.

Cevabım: Elbette. İhsan ve sevgi dolu bu ebedi, bilge yasa, bizi öyle etkiler ki, tam tersi olan egoist yaşamımızı dayanılmaz kılar. Bunu bizi iyice sarsmak için yapar ki gidecek hiçbir yerimiz olmadığını görebilelim.

Hayatta kalmamız, bir şekilde var olmamız ve kendimizi beslememiz gerekiyor çünkü yakında bu dünyada nefes alamayacağız. Biz ne yapacağız? Görünüşe göre kaçınılmaz olarak kendimizi düzeltmemiz gerekecek.

Soru: Bir yandan, başkalarına karşı tutumumuzu düzeltmek zorundayız. Öbür yandan, hayır işleri yapmanın kötü olduğunu söylüyoruz. O zaman neyi değiştirilmeli? Sonuçta, herkes başkalarına çok iyi davrandığını ve her konuda yardımcı olduğunu düşünüyor.

Cevap: Hiçbir şeyin değiştirilmesi gerekmez. Sadece doğanızı anlamanız gerekiyor.

Kendimizi ve içinde var olduğumuz dünyayı – bizim dünyamızı değil, üst dünyayı – içinde bulunduğumuz tüm evreni incelemeliyiz. Onu anlamalı, Yaradan’ın seviyesine yani tek yasanın seviyesine yükselmeli, onu hissetmeli ve kendimizi ona uyacak şekilde değiştirmeliyiz. Ve o zaman gerçekten üst dünyanın varlıkları olacağız.

Kabala bunun nasıl yapılacağını açıklar.

Işığın Ve Karanlığın Salınımlarında

Yükselişler ve düşüşlerde çalışma bize yukarıdan, bizi bu çalışmaya iten Yaradan’dan verilir. Bazen O, içimizde saklı olan yeni bir alma arzusunu açığa çıkarır ve bizi düşmeye zorlar, sonra yükselmemize ve üst ışıkta, ihsan etme arzusunda egoizmimizi keşfetmemize yardım eder.

Yükselişler ve düşüşler dönüşümlü olarak artan egoist arzuları ve artan ihsan etme arzusunu ortaya çıkarır, böylece kendimizi ve tüm yaratılışı bilmeye başlarız. Yaradan’ın doğasına kıyasla doğamızı inceleriz ve birini diğeriyle birleştirerek O’na doğru ilerleme fırsatı elde ederiz.

Bütün bunlar yükselişlerin ve düşüşlerin bir sonucu olarak gelir. Bu nedenle, çok fazla hazırlığa ihtiyaç vardır. En yüksek yükselişin gerçekleştiği, ardından en düşük düşüşün geldiği ıslahın sonuna kadar binlerce düşüş ve yükselişten geçmek için sabır gereklidir.

Islaha doğru manevi yolda ne kadar ileri gidersek, düşüşler o kadar derin ve yükselişler o kadar yüksek hale gelir. Karanlıktan gelen ışığın avantajı gibi O’nun çalışmasını öğrenerek ilerleriz.

Her zaman sadece böyle zıt bir formda olur: karanlık ne kadar büyükse, o kadar fazla ışık ortaya çıkar. Bizi ıslahın sonuna götüren zaman ekseni, bizi bir sinüzoid (sinüs dalgası) boyunca götürür – her zamankinden daha büyük düşüşlerden, artı ve eksinin her zaman mutlak büyüklükte birbirine karşılık geldiği daha büyük yükselişlere.

Bu nedenle bütün çalışma, Kral Davut hakkında: “Ya Rab… Yüzünü sakladın ve ben korktum.”diye söylendiği gibi, düşüşleri kabullenmek, kendini iptal etmeye çalışmak, eğilmekten ibarettir.  Ve aslında, her seferinde zayıflık, kayıtsızlık ve hayal kırıklığının bizi yeni bir şekilde yenmesi hoş değildir. Yani, maneviyat için arzu eksikliğinin yeni formları ortaya çıkar. Ama sonra bir yükseliş gelir, bize daha fazla güç verir, geçmiş düşüşü açıklığa kavuşturur ve onu haklı çıkarmamıza izin verir.

Bu nedenle, bir şeyi diğerinden öğrenmek gerekir. Bu çalışma, karanlıktan ışığın avantajı olarak ıslahın sonuna kadar bitmez. Karanlık kendini tüm formlarında ne kadar gösterirse, ondan sonra o kadar fazla ışık ve yükselme ortaya çıkar. Ve böylece ışığı, yükselişi, Yaradan’ı, O’na yakınlaşma formlarını, düşüşte olan uzaklık ve karanlık formlarının tam tersiyle öğreniriz.

Rabi Şimon hakkında, kendini pazardaki basit bir tüccar, sıradan bir insan olan Şimon gibi hissettiği söylenir. Ve sonra o, bu düşüşün o kadar önemli olduğunu fark etti ki görünüşe göre ondan sonra özel, alışılmadık derecede yüksek bir yükseliş olacaktı.

Yükselişler ve düşüşler boyunca kendimizi bu şekilde tutmaya çalışmalıyız ki bu iki form birbirini desteklesin, çünkü biri olmadan diğeri imkansızdır.

Kabala Bilgeliğini Yaymanın Zorlu Yolu

Yorum: Baal HaSulam, geniş kamusal faaliyetlerde bulunarak, genel olarak tanınan Kabalist çerçevesinin ötesine geçti. Ünlü kişilerle bir araya geldi ve daha önce hiçbir Kabalistin yazmadığı makaleler yazdı.

Cevabım: Baal HaSulam, Kabala bilgeliğini mümkün olan her şekilde tanıtmaya, dağıtmaya ve yaymaya çalıştı. Diğer birçok Kabalistle, bilim insanı, devlet adamı ve sıradan insanlarla bir araya geldi. Polonyalı işçilerin coşkusunu bir şekilde kullanmak ve onlara dünyamıza neler getirebileceklerini ve Kabala bilgeliğinin yardımıyla hayatlarını nasıl değiştirebileceklerini anlatmak için 1 Mayıs gösterileri sırasında Polonya’ya gitti. Genel olarak konuşursak, Kabala bilgeliğini yaymak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Rabaş çok daha mütevazı ve daha düşük bir seviyedeydi. Zaten büyük bir direniş gücünün olduğu bir zamanda yaşadı ve bu nedenle, açıkça söylemek gerekirse, pek çılgınca davranmadı. Onun yanında büyüdüm ve eylemlerinin ne kadar sınırlı olduğunu gördüm.

O vefat ettiğinde, onun mirasını sürdürdüm ve karşılaşabileceğim herhangi bir muhalefete aldırmadan Kabala bilgeliği fikrini her dilde ve dünyanın her yerinde, internette ve mümkün olan her yerde yaymayı kendime hedef koydum. Bütün dünya beni lanetlese bile, bunu yine de yapacağım. Nitekim, dünyanın direnişine rağmen, ben hâlâ buradayım.

Yorum: Ama öte yandan Rabaş yine de babası gibi büyük bir devrimciydi. Tamamen dindar olmayan kırk öğrenciyi kabul etti.

Cevabım: Evet, yine de nazikçe yaptı, çok sert değildi. Bu, ileriye doğru büyük bir adımdı.

Yaradan’ın Eylemlerinin Anlamı Nasıl Çözülür?

Soru: Yaradan, doğa ya da üst alan bizimle her türlü maddi kıyafetlenme, fiziksel ve psikolojik problemlerle iletişim kuruyor. Bu güçle bağ kurmak istiyorsam, form eşitliği yasasına göre onun gibi olmalıyım. Benden ne istediğini başka türlü çözebilir miyim?

Cevap: Temel olarak, hayır. Bu alanı, etkisini ve gücünü ancak ona benzer olduğum ölçüde inceleyebilirim. O zaman, sınırlılığım nedeniyle, O’nun niteliklerini bir şekilde içimde yaratarak, onları hissedebileceğim ve Yaradan’ın doğası hakkında kesin bir sonuca varabileceğim.

Kendimi değiştirmeden, ben merkezli dünya algımda, O’nun benden ne istediğini asla çözemem. O, ihsan etme niteliğini yaydığından, ben de aynı niteliği kendimde geliştirmeliyim ve o geliştikçe, Yaradan’ın üzerimdeki etkisini anlayabileceğim.

Soru: Bu yüzden mi O’nu eylemlerinden bilebilirim? Bunu kendimi değiştirmeden yapabilir miyim?

Cevap: Hayır. O zaman O’nun sizi etkilediğini bile hissetmezsiniz. Sadece O’nun niteliklerini edinmeye başladığınız ölçüde anlamaya, idrak etmeye ve O’nun sizi nasıl etkilediğini onların içinde değerlendirmeye başlayacaksınız.

Manevi Benliğinizi Maddesel Benliğinizin Üstüne İnşa Edin

Soru: Kabala’ya göre, manevi olarak gelişmek, yani niyeti egoistten özgeciye değiştirmek için, kişinin doğasını değiştirmesi gerekir. Böyle bir alışkanlık nasıl geliştirilir?

Cevap: Bu bir alışkanlık olarak değil, insanın doğasının ne kadar kötü olduğunu görmesi nedeniyle acil bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. Sadece bu nedenle bilinçli olarak onu değiştirmeye karar verir.

İlk başta bu duruma tamamen bencilce gelir çünkü bu şekilde davranmasının kendisi için daha iyi olacağını görür. Yaşamını, ölümünü, varoluş amacını ve daha büyük bir şeyi elde etmenin yolunu bilmek ve bu yaşam boyunca kendisini kontrol eden ve düzelten göksel mekanikleri öğrenmek ister. Başkalarının üzerine çıkmak, yarattığını hissetmek ister.

Bunun derinlerine inmeye başladığında, gerçekten diğerlerinden daha yüksek, diğerlerinden daha büyük olabileceğini ve kötü bir amaç için olmadığını görür. Sadece görmek, bilmek, yaratmak ister.  Kabala’nın açıkladıklarından, bunun ancak sıradan insan varlığının üzerinde olan yeni nitelikler – ihsan etme ve sevgi nitelikleri – edinerek yapılabileceği onun için netleşir.

Yavaş yavaş genel olarak, bunun muhtemelen imkansız olduğunu anlamaya başlar. Kendini aşması gereken, doğayla olan çalışmalarından, doğayla olan ilişkilerinden onu değiştirecek, düzeltecek ve egoizmin üstüne çıkaracak özel bir enerji almak için kendini ilerlemeye zorlayan çok ciddi bir dönemden geçer. Bu şekilde kişi, maddesel benliğin üzerinde manevi bir benlik inşa eder.

Kabala Bilgeliği Bize Hangi Hazları Vaat Eder?

Soru: Kabala bilgeliği bize hangi hazları vaat eder?

Cevap: Kabala bilgeliğinin bize verdiği hazları hayal etmek çok zordur, çünkü dünyamızın tüm hazları, manevi dünyadaki milyonlarca ton hazza kıyasla sadece bir gramdır.

Sonuçta bizler çok sınırlıyız. Ne kadar yiyebilir, içebilir, dinlenebilir ve herhangi bir şeyden zevk alabiliriz ki? Her şey sona erer, hayatımız bile çünkü o, kendi iyiliğimiz için alma niteliği üzerine kuruludur. Kabala bilgeliği ise bizi bu dünyadan çıkarıp ihsan etme dünyasına, sevgi dünyasına, bizim dışımızda var olan sonsuz duyguların dünyasına götürür. Kabala bilgeliğinin bize verdiklerini bile ölçemememizin nedeni budur.

Bunlar bizimle tamamen bağdaşmayan değerlerdir. Manevi dünyada yaşamın nedenini, nasıl düzenlendiğini, neye yol açtığını, bu dünyaya doğmadan önce size ne olduğunu ve bu dünyayı terk ettiğinizde size ne olacağını görmeye başlarsınız. Hiçbir şey gizli değildir. Her şey var olduğumuz aynı zaman diliminde gerçekleşir.

Gözleriniz açıktır ve artık bu dünyadaki hayvanlar gibi yaşayan ve bedensel yaşamlarının ötesinde hiçbir şeyleri olmayan diğer insanlar gibi kör değilsinizdir. Hayata ve dünyaya karşı sağlıklı, doğru bir tutum hissetmeye başlarsınız. Kabala bilgeliğinin bize her şeyden önce verdiği şey budur.

Dünyaların İnşa Edildiği Küçük Tuğlalar

Soru: Yaradan dünyayı hangi yöntemlerle, hangi araçlarla ve hangi düzene göre yarattı?

Cevap: Arzuyla! Yaradan arzuyu yarattı ve onu O doldurur. Bir arzu ve bir dolgu, tüm dünyaların inşa edildiği küçük tuğlalardır. Bütün dünya bu küçük tuğlalardan, küçük arzulardan yapılmıştır. Birbirleriyle temasa geçip bağl kurduklarında, tıpkı bizim tuğladan binalar inşa etmemiz gibi, dünyalar yaratırlar.

Her tuğla, on Sefirot adı verilen on parçadan yapılmıştır. Bu on Sefirot belirli bir miktarda bir araya geldiklerinde daha büyük bir birim anlamına gelen Partzuf adını alırlar.

Bu Partzuf diğer Partzufim’lerle bağ kurduğunda buna dünya denir. Dünyalar birbirine bağlanır ve gerçekliği yaratır. Bu şekilde işler.

Gelecek Neslin Hayatı

Soru: Manevi çalışmaya ihtiyaç duymayan, ancak yine de geleceğin toplumunda var olacak insanlara, bütünleyici güç ve bütünleyici toplum hakkındaki bilgileri nasıl iletebiliriz?

Cevap: İnsanlığın onlulara bölüneceğinden eminim çünkü bu, insanları bir araya getirmenin ve öğretmenin en uygun şeklidir. Böylece bütün insanlara bütüncül bir eğitim verilecek ve komşunu kendin gibi sevme ilkesine göre, onlu aracılığıyla doğayı algılayabileceklerdir.

Bu sadece iyi ilişkilerin değil, herkesin dünya algısını değiştirmenin ilkesidir. Böylece tüm insanlar, doğanın tek bir sistem olduğu, nasıl bir dünyada olduklarını anlayabileceklerdir. Bugün teorik olarak bunun hakkında konuşuyoruz ama pratikte böyle hissetmiyoruz çünkü herkes kendi egoist bireyselliğinde yaşıyor.

Tıpkı maddi dünyada bilgi ve kontrol teorisi ile uğraşan ve basit işlerde çalışan ve bu konuda hiçbir şey bilmeyen insanlar olduğu gibi,  üst yönetim sistemini ve genel olarak küresel bütünsel doğayı anlamakla ilgilenen insanlar olacaktır.

Kabala bilgeliği, tüm insanlığın doğru gerçeklik algısına yükselme aşamasından yavaş yavaş geçeceğini söyler. O zaman hayatımızı gerçekten onu nasıl algıladığımıza göre inşa edebileceğiz. Bu hepimizin varlığımızı ayrılmaz bir bütün olarak anladığımız ve hayatımızı ona göre inşa edeceğimiz ıslah edilmiş neslin hayatı olacaktır.

Dahası, bu hayat maddi olandan tamamen farklı olacaktır çünkü aynı zamanda zamanın, uzayın ve bugün bize realitemizi dikte eden herhangi bir egoist kısıtlamanın ötesinde farklı bir realiteyi algılayacağız.

İhsan Etmekten Haz Almak

Soru: Başlangıçta her şey benim için netti her şey düzgün ve yolunda gitti. Ama sonra Yaradan her şeyi o kadar karıştırdı ki, hayattaki çok önemli kararlarda bile kararlarım her saniye değişiyor. Bu nedir ve niçin böyledir?

Cevap: Esas olarak, aslında her şeyi raflardaki gibi düzenleyebilirsiniz ve bu çok karmaşık değildir. Sadece iki kuvvet vardır: ihsan etme niteliği ve alma niteliği ve siz ikisi arasındasınız.

Yaradan size hem pozitif hem de negatif kuvvetle yukarıdan aşağıya ihsan eder.

Negatif güç doğal olarak içinizde var. Bu sizin egonuzdur – çok yakın, çok sevilen ve tanıdıktır. Sizi sürekli yemeye, uyumaya, içmeye, seyahat etmeye vb.ne zorlar. Özellikle sol çizgide Yaradan’ı anlarsınız ve sağ çizgide anlamazsınız çünkü Yaradan bu çizgiyi sizden gizlemiştir. Ama ego sürekli size saldırır ve kaçabileceğin hiçbir yer yoktur. Bizi dinlemeye bile gelirsiniz.

Burada size başka bir niteliğin, ihsan etme niteliğinin olduğu ve onu Yaradan’dan alabileceğiniz söylenir.

Almak yerine ihsan etmekten haz almayı öğrenirseniz, hiçbir probleminiz olmayacaktır. Tıpkı çocuğuna her şeyi vermek, onu sürekli beslemek, onunla oynamak, onunla ilgilenmek isteyen bir anne gibi.  Çocuk zevk alır ve annenin çocuğuna her zaman bakabilmekten başka bir şeye ihtiyacı yoktur.

O halde yapmamız gereken tek şey, her şeyimizi vermeyi başaracağımız ve aynı zamanda vermenin, ihsan etmenin tadını çıkaracağımız bir duruma ulaşmaktır. O zaman hiçbir sorunumuz kalmayacaktır.

Kabala bilgeliğine gizli bilgelik denir çünkü onu hemen anlayamayız. Ama bu mümkündür. İhsan etmeye başladığınız an, kendi içinizde değil, dışınızda neler olduğunu hissetmeye başlarsınız. Ve dışarıda sonsuz, mükemmel üst dünya vardır.

Onu hiç hissetmiyoruz çünkü ondan izole edilmiş bir kabuğun içindeyiz. Tek problemimiz ihsan etme niteliğini edinmektir. O zaman “Ben”imizi değil, üst dünyamızı hissetmeye başlayacağız.

Yavaş yavaş bu fikre alışacağız. Tüm dinler ve tüm manevi uygulamalar, eğer maneviyat varsa, bir kişinin dışında, bizim dışımızda, benim “ben”imin dışında var olduğunu söyler. Ulaşmamız gereken durum budur.

Bu karmaşık değildir. Sadece yöntemi doğru algılamamız, yöntemi net bir şekilde kavramamız, doğru noktayı tıklamamız gerekiyor, hepsi bu! Bizler buna çok yakınız.

Ortak Kökte Bağlanma

Baal HaSulam, “İşleyen Akıl”: “Aynı öğreti içinde bile büyük farklılık vardır, çünkü biri diğerini bir elementte bile aşarsa, maneviyatları birbirinden ayırır. Fakat iki bilge aynı öğretiyi izlediğinde ve aynı bilgi ölçüsüne sahip olduğunda, onlar gerçekte birleşmişlerdir, çünkü onları ayıran ne olabilir ki?”

Her biri birliği kendi bireysel tarzında deneyimler ve algılar. İki insan duygularını hiçbir şekilde karşılaştıramaz çünkü her biri kendi kabı içinde algılar.

Sen ve ben bir şeyin tatlı olduğunu söylüyorsak, bu ikimizin de aynı tatlılığı hissettiğimiz anlamına gelmez. Ama ikimiz de Yaradan’a ulaşmak için aynı hedefi arzuladığımızda, o zaman nesnede değil, Yaradan’da, ortak kökümüzde birleştiğimiz için, O’nun bizi eşit kılacağı ve bağlayacağı duruma ulaşabileceğiz. O zaman mutlak birliğe ulaşacağız!

Soru: Kabalistler ne hisseder? Nereye bağlanıyorlar?

Cevap: Sadece kökte. Başka yolu yok.

Soru: Her birinin diğerini içinde barındırdığını söylüyoruz. Bu doğru mu?

Cevap: Evet. Kapalı, integral bir sistemde olduğu gibi.

Dolayısıyla, kişi bir diğerinin hareketini izlerse ve onu uygulayan bilgenin aklını edinirse onlar aynı akla ve güce sahiptirler. Böylece artık tamamen bütünleşirler…

Ancak birleşmiş olmalarına rağmen, her birinin hala kendi kişisel edinimi vardır.

“… tıpkı sevgili arkadaşıyla sokakta karşılaşan bir adam gibi onu kucaklar ve öper ve aralarındaki büyük birliktelik nedeniyle onları ayırmak imkansızdır.”

Çünkü onlar, edindikleri şey tarafından birleşmişlerdir. Onlar, büyük üst manevi özü edinirler ve farklı olmalarına ve kaynak farklı olmasına rağmen onları bir bütüne bağlar, bu, Yaradan’ın bir olduğu, ancak her birinin kendi köklerinde O’nu kişisel bir şey olarak tuttuğu anlamına gelir.

“Bu yüzden, konuşanda kural; Yaradan ile yaratılan arasında en iyi ayarlanmış güç akıldır. Akıl arabulucu olarak nitelendirilir, yani Yaradan o gücün bir kıvılcımını bahşetti ve bu kıvılcım sayesinde her şey O’na döner.”

Sonuçta,  insanlar Yaradan’ı edinmek için birleşirlerse, gerçekten Yaradan’ın onların ortak bütünü, yuvaları, aralarındaki ortak bağ, ortak kökleri, her durumun başlangıcı ve sonu olduğu duruma erişerek, O’nu edinirler.