“(İçsel) Mesafenin Silinmesi” (Linkedin)

Dünyanın dört bir yanındaki Yahudiler, eski İsrailoğulları’nın Mısır’daki kölelikten çıkışının kutlandığı Pesah için hazırlanırken, sanki tüm dünya bir şekilde “küresel bir Mısır” yaşıyor gibi görünüyor.  Covid bizi tam olarak köleleştirmese de bizi kesinlikle kısıtladı.  Ama daha da önemlisi, Covid’den kaçmanın yolu, İbranilerin Mısır’dan kaçmasıyla aynı yol.

Hem İbranilerin lideri hem de Firavun’un genel valisi olan Yusuf,  Mısır’da öldükten sonra, Yahudilerin durumu sürekli olarak kötüleşti.  Dağılmış ve parçalanmış hale geldiler ve Mısırlılar arasında kaynaşmak istediler.  “Mısırlılar gibi olalım” dediler (Midraş Rabbah, Shemot).  O zamana kadar İbranilere çok düşkün olan Mısırlılar da onlara karşı giderek düşmanlaştılar.  Midraş metinleri bize bundan bahsetmeye devam ediyor: “[Dağılmaları] yüzünden, Rab sevgiyi, Mısırlıların onlara olan sevgisini nefrete dönüştürdü.”

Sonunda İsrailoğulları kendilerini ayrılmış, nefret edilmiş ve daha önceden dost olan ev sahipleri tarafından istismar edilmiş halde buldular.  Hem İbrani hem de Mısır’ın prensi olan ve Firavun’un evlatlık torunu olarak büyüyen Musa, İbrani köklerine dönüp halkı için savaşmaya başlayana kadar bu şekilde kaldılar.  Mücadelesi zordu.  Sadece Firavun’a karşı değil, liderliği altında birleşmek istemeyen kendi halkına karşı da savaşmak zorunda kaldı.

Ancak birlikleri üzerinde çalışmaya başladıklarında Mısır’dan kurtuldular, çöle kaçtılar ve sonunda bağlarını o kadar sağlamlaştırdılar ki, eşi görülmemiş bir birlik seviyesine ulaştılar, bu da onları,  Raşhinin 11. yüzyıldaki büyük yorumunda dediği gibi  “tek kalp tek adam” haline getirdi.

Bugün insanlık da benzer bir durumda.  Mısır hikâyesi bizim için bir alegori görevi görmeli.  İnsanlık, eski İbranilerin yaptığı aynı aracı yani birliği seçerse, bizler de Covid’in zincirlerinden ve aslında son yüzyılda üzerimize düşen ve birliği seçmezsek üzerimize inecek olan tüm olumsuzluklardan kurtarılacağız.

Dünyamız gittikçe birbirine bağlı hale gelirken, kalplerimiz giderek birbirlerinden kopmuştur.  Yabancılaşma ve narsisizm bizi ayırıyor ve ilişkilerimizi, fosil yakıtların gezegeni kirletmesinden çok daha fazla kirletiyor.  Sadece kendimizle ilgilenmemiz, o kadar zararlı ve o kadar anti-sosyal hale geldi ki, bizi birbirimizden tamamen ayırmak gerekli hale geldi.  Bu, Covid dünyamıza girdiğinde, tüm insanlığı küresel olarak kapatmaya zorladı, ancak esas olarak dünyanın en gelişmiş, en bencil bölgeleri olan ABD, Batı Avrupa ve Çin’i kapadı.

İsrailoğulları’nın kendi toplumsal parçalanmalarının bir sonucu olarak acı çektiklerinde, Mısır’da yaptıklarına benzer şekilde, aşırı tüketim, sömürü ve karşılıklı istismardan arta kalan süreyi kalplerimizi yakınlaştırmak için kullanmalıydık.  Bunu yapmadık.  Bunun yerine, aşıların geliştirilmesini bekledik ve toksik yaşamımıza devam edebileceğimiz anları özledik.  Şimdi aşılarımız var ama Covid öncesi günlerimize devam edemeyeceğiz.  Kalplerimizi yakınlaştırmak için çalışmadığımızdan dolayı kalplerimiz sadece daha da uzaklaştı.  Eski yaşam tarzımıza devam etmeye çalıştığımızda, artık bundan zevk almadığımızı keşfedeceğiz.

Hayatta zevklerin yokluğunda, insanların depresyonu şiddetlenecek ve aşırılık pek çok şekilde gelişecektir. İnsanlık, “Yeter!” diyene ve herkes arasındaki içsel mesafeyi silmeye ve birleşik bir insanlık inşa edene kadar, insan doğasının en kötüsünü ifşa edecektir.

Tıpkı eski İsrailoğulları’nın birliği üzerinde çalışma rızası, onları Mısır’dan kurtarmak için yeterliyse, insanlığın tüm insanlar arasında birlik üzerinde çalışma rızası, bizi Covid’den ve şu anda bizi etkileyen herhangi bir sıkıntıdan kurtarmaya yetiyor.  Birlik yolunda kaldığımız ve onu geliştirmeye devam ettiğimiz sürece, büyük bir başarıya imza atacağız.  Yabancılaşmaya dönersek, felaketler geri dönecektir.

Tarihte ilk kez, net bir çalışma planımız var, tüm insanlık için sefaletten bir çıkış yolu: Bağ kurmaya çalışın ve başaracaksınız.  Bağınızı keserseniz, acı çekeceksiniz.  Kalbimizdeki mesafeyi silmek için çalışmaya başlarsak, keşfedeceğimiz şey budur.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Sonraki yazı: