Daily Archives: Mart 30, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 30 Mart 2020

Koronavirüs, gereksiz çöpler dışında bizden hiçbir şey almadı. Bu dünyanın egosundan kaçış aşamalarını bu şekilde tamamlıyoruz. Virüs, üstesinden gelmemize, egoist kölelikten çıkmamıza, Yaradan’a yaklaşmamıza ve manevi dünyanın ifşası hedefine ulaşmamıza yardımcı olur.

Ki bu virüsü ilaç yapar!

Onunla birlikte, İsrail Topraklarına gireceğim – Yaradan’ın uğruna niyeti

Alma arzum virüs tarafından kesildikten sonra ve ben onu daha fazla kullanamazken , ihsan etme kuvvetinin verilmesini isteyebilirim. Işık sanki beni egodan (Mısır) dışarı çıkartır. Ve şimdi ihsan etme arzusunu almayı isteyebilirim.

Ama biz bu safhadan kaçıyoruz, Kızıl Deniz’i geçiyoruz ve birleşiyoruz!

Mısır’dan kaçmak, dostlarımı hissettiğim ve kendimi hissetmediğimde 10’luya (gruba) girmek demektir. İlk olarak, dostlardan ne kadar kopuk olduğumu keşfederim. Bu Mısırdır – aramızda beni bir dostu hissetmemden alıkoyan duvar.

Eğer birleşmezsek, egoya “diri diri gömüleceğiz”.

Egodan (Mısır) kaçtıktan sonra, Sina Dağı’nın (nefret dağı) etrafında karşılıklı bir garanti olan Arvut’u inşa ederiz. Kolektif muazzam egomuzu bir dağ gibi hissederiz. Yaratan dağın tepesinde ve biz eteklerindeyiz.

Herkese sadece bunun bir ilaç olduğunu açıklamalıyız!

Bizler çok şanslıyız: Koronavirüs ile Yaradan bizi etkili, yumuşak ve en eğitici yöntemle O’na çekiyor! O’na özlem duyanlar olarak, İsra-El’i ve tüm insanlığı. Daha önce hiç Yaratan tarafından bu kadar açık ve hedeflenmiş bir eylem olmamıştı.

Egoizmin şiddetli okyanusundaki sala, ancak herkesin kendisi yerine başkalarını kurtarması şartıyla tutunabiliriz! O zaman bizi birbirine bağlayan cankurtaran halatını hissedeceğiz! – bu bizim Yaratanımız!

Yaratan’a sadece dostlarınızı desteklemek istiyorsanız tutunabilirsiniz. Birbirimizi desteklememiz şartıyla tüm endişeler ve sorunlar derhal ortadan kalkar. Birbirimizi tutarak, Yaratan’ı birliğimizde ifşa ederiz.

İşte bu şekilde tedavi olacağız…

Şimdi koronavirüs salgını sırasında Yaratan bizi mesafeyle ayırmak istiyor. “Birbirinize yaklaşmayın! İki kişiden fazlası bir araya gelemez!” Ta ki ne kadar bölünmüş olduğumuzu anlayana kadar. İyi duygularla, yürekten birliğe duyulan ihtiyaç içimizde birikmelidir.

Dünyamızda iyi ve kötüyü deneyimleriz. Manevi dünyada her ikisini de hissederiz ve bu ikisi dengededirler. Ve böylece içimizde sonsuzluk hissi yaratırlar. Aramızdaki itilişe, çekim eklememiz ve bunları dengeli bir şekilde (orta çizgide) kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Koronavirüs Geçmiş Pandemilerle Nasıl Karşılaştırılır?

Günümüzde insanlık, daha önce hiç olmadığı kadar birbirine bağımlıdır ve dolayısıyla Koronavirüsün küresel sosyo-ekonomik etkisi geçmiş pandemilerden önemli ölçüde farklıdır.

Avrupa’daki ve dünyanın diğer bölgelerindeki geçmiş pandemilerin diğer kıtalar ve uluslar üzerinde hiçbir etkisi olmamışsa da, Koronavirüs ile olan durum tamamen farklıdır.

Bugün bizler,  dünya çapında kültürel, ekonomik ve ticari olarak birbirine bağlıyız.

Bu nedenle, Koronavirüs hepimizi etkilemektedir.

Gezegenin bir bölümünden diğerine oldukça hızlı bir şekilde yayıldı, kurmuş olduğumuz bağlantıları kopartamadığımız için de ondan kaçışımız yoktur.

Bu nedenle, Koronavirüs pandemisinin geçmiş pandemilerden tamamen farklı dikkat çektiğini görüyoruz çünkü  bugün olduğumuz kadar, hiçbir zaman bağlı olmadık.

Dahası, dünyadaki birçoğumuz karantinaya alınmış ve evimizde kalma talimatı verilmiş olsa da, birbirimizden nasıl ayrılamayacağımızı görüyoruz. Küresel bağımızdan ayrılmanın nasıl bir şey olacağını hayal etmek imkansız hale geldi.

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 1

Doğanın Amacı ve Küresel Salgın

Soru: Kabala’nın bakış açısından, doğa akla sahip midir? Bize olan her şey, tüm bu darbeler, hepsi planlanmış mıdır? Bir üst akıl var mıdır, yoksa bu gizli doğa mıdır?

Cevap: Doğa kesinlikle akıllıdır. Gelişmenin bir başlangıcı ve sonu vardır yani cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğasının gelişimi için bir plan vardır ve kesinlikle uygulanır.

Bununla birlikte, onun uygulanması sırasında cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğası bu plana katıldığı için her türlü sorun ortaya çıkar. İnsan doğası, en yüksek olanı olarak, her türlü dalgalanmalara, her iki yönde de değişikliklere maruz kalır.

İnsan özgür iradeye sahiptir, kendini değiştirebilir, doğaya benzer veya pek benzer olmayabilir. Buna göre, hareketinin yolunu değiştirir. Yine de, aynı şekilde, hareketi aynı noktaya, aynı amaca yöneliktir.

Soru: Doğa yasaları insan ve toplum seviyesinde belirlenmemiş midir?

Cevap: Bir kişinin özgür iradesi vardır, bu da ona A noktasından B noktasına farklı şekillerde gelme fırsatı verildiği anlamına gelir.

Soru: Öyleyse nihai amaç hala belli midir?

Cevap: Sadece nihai amaç değil, tüm yolumuz bellidir. Küçük bölümlere ayrılabilir ve her birinde daha hoş veya daha hoş karşılanmayan şekilde hareket edebiliriz.

Soru: Yolun şu andaki aşamasında küresel bir salgın – Koronavirüs ortaya çıktı. Hepimiz buna benzer pek çok virüs olduğunu ve bunların çok daha tehlikeli olduklarını biliyoruz.

Bu durumun tarihimizdeki diğer olaylardan nasıl farklıdır? Bu, günümüzde daha bağımlı, ayrılmaz olduğumuz ve doğal olarak bunun izlerini bıraktığı için midir?

Cevap: Evet. Eskiden Avrupa’daki ve dünyanın diğer bölgelerindeki salgınlar diğer kıtaları ve ülkeleri etkilemediyse de, durum şimdi böyle değildir. Bugün, kültür, ekonomi, dünya ticareti ve diğer her şeyle o kadar bağlantılıyız ki, birleşik insanlık olmaktan kaçınamayız.

Bu nedenle, virüsler hepimizi etkiler, yavaş yavaş dünyanın bir ucundan diğer ucuna yayılır. Ve kaçamayız, aramızdaki bağları koparamayız.

Yorum: Bu durumun tuhaflığı şu anki bağımlılığımız ve en önemlisi hükümetler tarafından dayatılan orantısız kısıtlamalardır. Sonuçta, çeşitli salgınlar vardı, ama kimse onlarda bu şekilde davranmadı.

Benim Cevabım: Bu, daha önce birbirimize bu kadar bağlı olmadığımız zamandı. Günümüzde, bu bağlantı mutlak hale geldi. Bunun nerede var olmadığını hayal etmek zor. Virüs nedeniyle, kendimizi birbirimizden uzaklaştırmamız ve her insanın kendisini diğerlerinden izole etmesi gerektiği ortaya çıkıyor, bu da bugünkü dünyada imkansızdır.