Daily Archives: Mart 5, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 5 Mart 2020

Hayatın ruhu ortadan kalktığında, Yaradan’dan uzaklaştığımızı düşünüyoruz. Ancak gerçekte, Bilgi Ağacı’yla günahın düşmesi sırasında üst ışığın ayrılışından yeni boş boşluklar ortaya çıkıyor. Onlar gizlenmişlerdi, ama şimdi ifşa oluyorlar.

… bir programa göre, her birimizde derecelerin sırası boyunca

Karşılıklı garantiyi, birliği, grubu önceden güçlendirmeliyiz – tüm araçları, ortaya çıkan ortak ruhun bir boş parçasını daha en üst düzeyde ıslah etmek için hazırlamalıyız. Ruhun tüm parçalarını tek bir ruha bağlayana kadar – ıslahın sonuna ulaşamazsınız.

Bu karanlığı anlıyor ve hissediyoruz ve bu durumu ıslah etmekle yükümlüyüz.

İnişlerde ve düşüşlerde sevinmeliyiz, çünkü kişinin hazır olma derecesi, kırık arzuları, manevi kapları ona ifşa olur. Bir iniş, kötü bir ruh hali, zihin ve kalpte karanlık gelirse – bu ıslah için verilir.

Korona Virüsü’nün Faydaları

İnsanları öldüren ve dünyayı panikleten bir virüsün ne tür yararları olabilir?

Korona Virüsü, doğa karşısında insan olarak, küçüklüğümüz ve zayıflığımızla yüzleşmemize yardımcı oluyor.

İster virüs, ister doğal bir felaket, isterse sayısız başka darbeler olsun, bizim farklılıklarımıza dikkat etmemize rağmen doğanın, bizim farklılıklarımıza nasıl dikkat etmediğine dair  olağan örnekler görüyoruz.

“İnsan egosunun zararının farkında olmak, bizim gelecekteki gelişimimizin önemli bir aşamasıdır.”

Korona Virüsü’nün Esas Faydası : İnsanlığın Dayanışmasında Küresel Uyanış

Bizler yavaş yavaş tek insanlık olduğumuzun farkına varıyoruz, aynı gezegende yaşayan tek bir büyük aile gibi. En sonunda, kendimizi birbirimizden uzaklaştırmak için inşa ettiğimiz tüm sınırlar ve duvarlar kısa zamanda yıkılacak, küreselleşmenin daralan formunda doğa, bizleri farkına varmamız için zorluyor.

Doğa, bize ne kadar bağımlı ve bağlı olduğunu  ve bizlerin, onun bütünlüğünün kaçınılmaz parçaları olduğumuzu göstermek için darbeler gönderir.

Dolayısıyla Korona Virüsü, doğanın bize öğretmeye çalıştığı başka bir ders olarak görülebilir: Birbirimizde gördüğümüz farklılıklar önemli değil, etiketlerimizi önemsemeyen, sarmalayan bir doğa var.

Tüm dünyanın bir kolektif ve bir toplum olarak düşünüldüğü bir seviyeye geldik. ” – Kabalist Yehuda Ashlag (Baal HaSulam), “Dünyada Barış.”

Korona Virüs’nün yararı, bir bütün olarak insanlığa, birliğinin farkındalığını kazandırmasıdır. O, egoist altyapımızı dengesiz hale getirmemizi sağlar, böylece giderek daha fazla bağımlı küresel koşullarımızda nasıl çalışacağımızı öğreneceğiz. Doğa, bir kere daha kendimiz için dünya çapında oluşturduğumuz her türlü şeye nasıl müdahale ettiğini göstermektedir.

Birbirimiz Arasına Koyduğumuz Bölünmeler Nereden Geliyor?

Onlar, başkaları yerine kendisine fayda sağlamak isteyen insan egosundan yayılır.

İnsan egosu, gerçek realitenin algısını ufak parçalara ayırır. Korona virüsü, egoistik benliklerimizi köşeye sıkıştırır ve özgecil olarak doldurulmuş, doğanın üstün gücüne karşı nasıl işlev gördüklerini gösterir, doğanın kendisi de yavaş yavaş birbirimizle ve bütünüyle doğayla iç içe bağımlılığımız ve bağlılığımız hakkında farkındalığa ulaşmamızı ister.

Tüm birbirimize bağlılığımız ve doğa ile karşılıklı bağımlılığımızın gerçekleşmesine doğru, egoistik doğamızın olumsuz bir rahatsızlık olduğunun farkına varmamız lazım.

Egonun bizi birbirimizden ve bir bütün olarak doğadan nasıl ayırdığını görmemiz gerekli ve böyle yaparak, ego bizi yeni bir virüs salgını ya da kişisel, sosyal ve küresel ölçeklerdeki diğer sorunlar için,  gelecekteki sayısız darbelere hazırlar.

İnsan egosunun zararının farkında olmak, gelecekteki gelişimimizin önemli bir aşamasıdır.

Ya acı çekerek ya da bağı zenginleştiren eğitim ve etki yoluyla, insan egosunun kötülüğünü ifşa etmemiz gerekir.

Eğer doğanın,  tüm unsurları arasında cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan seviyelerinde, mükemmel bir şekilde bağ kuran pozitif gücünü çekmeyi hedeflersek ifşa güzel  olabilir ve o zaman pozitif ve negatif güçlerin ifşası arasında, insanlık orta çizgide çalışabilecek, nelerden geçtiğini açıkça gözlemleyebilecek ve doğanın etkilerine cevaben net bir şekilde davranabilecektir.

Hayatlarımızda Bağın Pozitif Gücünü Nasıl Uyandırabiliriz?

Çok basit bir şekilde, bizim bağımız doğanın pozitif bağ gücünü uyandırır.  Daha sonra, doğadaki pozitif gücü çekerek, zıttı olan negatif egoist gücü ifşa ederiz ve her iki gücün uyanışı, daha yüksek ve daha yüce bir güce, mükemmellik ve dengenin algılandığı yeni bir bağ seviyesine ulaşmayı sağlar.

Şarkıda yazıldığı gibi “Ose Şalom Meromav, Hu yaase Şalom Aleinu” (“ O’nun cennetinde barışı sağla, O bize barış getirecek”) Barış, ilişkilerimizde, doğanın ters güçleri arasında bütünlüktür.

Doğanın olumlu ve olumsuz güçlerinin dizginlerini elimizde tutarak, birbirimizle nasıl bağ kuracağımızı öğrenmek zorunda olduğumuz bir dönemle karşı karşıyayız.

Bu güçlerle çalışmaya başladığımızda, gerçekliğin en ince ayrıntılarının yanı sıra dünyanın önemli olaylarının hepsinin, tek bir resme nasıl bağlandığını göreceğiz.

Kabala ilmi bu güçleri keşfetmemize rehberlik eder. Bize uyumlu bağlantıyı deneyimleme, doğanın pozitif gücünü çekme, ona zıt olan negatif egoist gücü ifşa etme ve onların arasındaki denge ipinde yürüme yollarını öğrenme yöntemi sunar.

 

Kabala ve İnançlar, Bölüm 4

Dua ve Dua Kitapları

Soru: Kabala’da dua, “kendinizi yargılamak” demektir. Bu ne anlama geliyor?

Cevap: Bu, kişinin kendini, niteliklerini değerlendirmesi ve hangi nitelikleri ölçtüğünü kontrol etmesi ve Yaradan’ı değerlendirmesi demektir. Bu nedenle, kişi kendini yargılar: Doğru mu yapıyorum, egoizmimin üstüne çıkıyor muyum, objektif olabilir miyim, vb.?

Kişi, kendi algı düzeyine, ne kadar objektif olduğuna ve Yaradan’ı ne kadar doğru algıladığına, kişinin içsel egoizmi tarafından rahatsız edilmediğine ilişkin içsel açıklamalar yapar.

Soru:   Duanın, kişinin şu anki koşulundan istediği şeyin ve arzuladığı koşulun gerçekleşmesi olduğunu söylemek mümkün müdür? Bu delta, kişide gerekli bir içsel talebe neden olur ve kişi kime hitap ettiğini anlamasa da,  kendi içindeki değişiklikleri hisseder.

Cevap: Kesinlikle.

Soru: Ve bunun Kabalistler tarafından yazılmış olan dua kitapları ile ilgisi yok mu?

Cevap: Burada(Kabalada) her şey çok daha karmaşıktır. Dua kitaplar, Kabalistlerin kendileri için yazdıklarıdır yani kendi algılarına dair ve nasıl ıslah edilip, ayarlanabileceğine dair bir inceleme planıdır.

Kabalistik dua kitapları, kişinin içinde bütün bir insan etkileşim sistemidir, dünyayla ve kişinin içindeki Yaradan’la. Bu çok ciddi bir açıklama ve çok ciddi bir çalışmadır.

Soru: Yazılanları, bayramlarda geleneksel olarak kabul görüldüğü gibi anlamadan sadece okursanız ne olur? Bunun bir etkisi var mıdır?

Cevap: Gerçek şu ki normal bir dua kitabı var, bir de Kabalistik olan. Kabalist dua kitabı sadece bir Kabalist tarafından anlaşılır ve sadece belirli bir seviyeden başlar. Normal bir dua kitabı, bu dili bilen herkes tarafından anlaşılabilir.

Yorum: Ama normal dua kitabı da Kabalistler tarafından yazıldı.

Benim Yorumum: Evet, ama Kabalistik dua kitabı güçler ve insanoğlu etkileşimi ile ilgilenir. Normal bir dua kitabında bu, herkesin anlayabileceği bir dilde aktarılır.

Soru: Peki, dua iki kısma ayrılabilir mi? İçimdeki dualardan biri, şimdi gelmek istediğim koşulla ilgili olarak gerçekten eksik olduğum, şu anda beni acıtan şey midir?

Cevap: Evet. Kabalistlerin yazdığı bir dua da vardır. Eğer onu okursam, bu benim için manevi yükselme talimatı gibi olacaktır. Henüz bu tür durumları hissetmememe rağmen, yine de beni yükseltir, bana yardım eder.

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 10

Üst Işığın Etkisinin Sonucu

Soru: Belli bir kapasitede varım ve üst güç beni sürekli etkiliyor mu? Buna kendi üzerimde diyebilir miyim?

Cevap: Elbette. Ancak yalnızca doğru çevrede olduğunuz ölçüde. Bu çevre sayesinde üst gücü harekete geçirebilirsiniz ve başka hiçbir şekilde mümkün değildir.

Bütünleşmeye, karşılıklı iletişime, ancak sizinle aynı hedefe sahip olan insanlarla birleşmeye çalışırsanız girebilirsiniz: Işıkla bir tür benzerlik elde etmek için. Sonra, buna doğru küçük hareketler yaparsanız, ışık anında size doğru hareketini değiştirir ve sizi kendisine doğru hareket ettirir.

Soru: Bunu nasıl hissedebilirim? Nasıl belli olacak?

Cevap: Gelişiminiz için gerekli olduklarını takdir ederek ve anlayarak, başkalarını daha çok sevmeye başladığınızda belli olacaktır. Ama bu hala egoistiktir.

Soru: Bu “Yaradan’ın bir hissiyatı” olarak mı adlandırılır?

Cevap: Hayır, bu henüz Yaradan’ın hissiyatı değildir. Bu, üst ışığın etkisinin bir sonucudur. Diğer değişiklikler – sizin manevi dünyada, ışığın niteliğinde doğumunuz – daha sonra yavaş yavaş gerçekleşir.

Yorum: Başkalarını sevmek, onlara içtenlikle/şefkatle davranmak iyidir. Ama benim için “Yaradan’ın hissiyatı” beni sonsuza dek dolduran bir şeydir.

Benim Yorumum: Bu doğrudur, ancak bu başkalarına karşı tutumunuza göre gerçekleşir!

Yorum: Her şeyi bir tür ilişkiye göre kısıtlarsınız…

Benim Yorumum: Bunu kesinlikle açık ve somut olarak kısıtlarım. Kabala somut ve pratik bir bilimdir. Bu nedenle, hiçbir durumda dinleyicilerimin kafasını karıştırmak istemem.

Kabala soyut bir şey hakkında tek bir söz söylemez. Sadece bir grubun içinde öğrenebilir ve bunun doğru olduğundan emin olabilirsiniz.

Soru: Grup sadece bir araç mıdır?

Cevap: Evet, sonra da ıslahın, yöntemin ve hedefin kaynağı haline gelir. Grubun içinde, manevi bir Partzuf’ta, ruhta olduğu gibi, Yaradan ifşa olur.

Soru: Kişiye Yaradan hissiyatını veren nedir?

Cevap: Kişi başka bir koşula, başka bir dünyaya, başka bir boyuta geçer. Kişi, hayatı boyunca başına neler geldiğini ve bunun kendisini nereye götürdüğünü anlamaya başlar. Kişi, yaşam ve ölüm hakkındaki fikirlerini paylaşır ve ölümden korkmaz. Kişi ölümsüz hale gelir. Olan her şeyi anlar. Sadece tek bir şey tarafından yönlendirilir: Diğer herkesin de aynı duruma ulaşmasına nasıl yardım edilir?

 

Kabala İpuçları – 7/21/19

Soru: Her şeyin Yaradan’dan geldiğini tam olarak algılamaya başlayana kadar iyi ve kötü var olacak mı?

Cevap: Evet, sonra kötü, mutlak iyi halini alacaktır.

Soru: Bir kişi Kabala Bilgeliği’ni çalışmaya başladığında, Yaradan’a zıt olduklarını ve Işığı kötülük olarak hissettiğini anlar. Ancak buna rağmen, bir şey onları bu yolda tutar ve yardımcı olur. Bu nedir?

Cevap: Yaratılışın amacı kişiyi ileriye doğru çekmektir. Kişi neden var olduğunu bilmelidir. Yoksa hayatın bir anlamı yoktur.

Soru: Herkesin bana borçlu olduğunu hissetmenin yanı sıra, benim de herkese borçlu olduğumu nasıl hissedebilirim? Herkese ne borçluyum?

Cevap: Herkese iyi tutumunu borçlusun.

Soru:  “bizim dünyamız” nedir?

Cevap:  Bizim dünyamız, duyularınızla gördüğünüz şeydir, daha fazlası değil.

Soru: Hayatta olan her şeyi duyularımızla algılıyoruz. Fakat algıladığımız şeyi nasıl değiştiririz: kendimizi veya dünyayı? Ne değiştirebiliriz?

Cevap: Sadece kendimize ve dünyaya yani Yaradan’a karşı tavrımızla bir şeyleri değiştirebiliriz. Sadece bu yolla kendimizi farklı ve daha iyi bir şekilde algılamaya başlarız, başka hiçbir yolla değil.

Soru: Eğer Yaradan tekse, neden bu kadar çok din yarattı?

Cevap: Çok sayıda din, inanç ve her türlü yaklaşım ve felsefe özel olarak yaratılmıştır böylece kişi onlardan seçim yapar ve kendisi için Yaradan’a doğru, doğru yolu bulur. Önümüzde pek çok yola sahip olmayla ve bunlardan birini seçmeyle, “karmaşık” bir hale geliyoruz.