Daily Archives: Mart 21, 2020

Koronavirüsün Nesi Eşsiz?

Şu anda yaşadığımız koronavirüs salgını tarihe çok benzersiz bir dönem olarak geçecek. Dünyanın dört bir yanında acil durum ve ekonomik ve sosyal yapılarımızın felci, küçük ve az görünür bir virüs yüzünden ortaya çıktı.

Koronavirüsün sağlık riskleri dışında, insan toplumunun inşa edildiği sistemleri tehlikeye atıyor. Ekonomik ve sosyal statü arasında, basit bir işçi veya başkan olsun ayırım yapmıyor.

Güçlü ekonomik ve sosyal yapılarımız olduğunu düşünsek, mikroskobik bir virüsün ayaklarımızın altından halıyı çekebileceğini çabucak gördük. Sol, sağ ve merkez ülkeler sınırlarını kapatıyor ve vatandaşlarının gerekli ihtiyaçları için ayrılmak dışında evde kalmasını istiyor.

Bu nedenle, küçük bir virüsün nasıl ortaya çıktığını ve aramızdaki materyalist bağlantıları, para kazanma, sömürmeye ve rekabet etmeye dayalı bağlantıları nasıl kopardığını görüyoruz.

Koronavirüs: İnsanın Doğayla Dengesizliği Örneği

Doğa sürekli dengeyi yeniden sağlamayı amaçlıyor: herkesin ortak yararını göz önünde bulundurarak iyi yağlanmış bir bağımlılık durumu. Öte yandan egoist doğamız, insan egosu kendine fayda sağlamak için herkesi ve her şeyi kullanmaya çalışırken karşılıklı düşünceye karşı çıkıyor.

Benzersiz yüksekliklere egoist bağlantılarımızı sürerek bu virüsü getirdiğimizi takip ediyor. Sonuç olarak, egoist bağlantılarımızı kopartacak güce sahip biyolojik parçacık ortaya çıktı.

Koronavirüsü dışında modern dünyada kişisel, sosyal, küresel ve ekolojik ölçeklerde sayısız sorunla karşılaşıyoruz ve bunların hepsi başarımızı başkalarının yıkımı üzerine inşa etmeye çalışmamızdan kaynaklanıyor.

Son zamanlarda insan egosu tüm kısıtlamaları geçti. Doğanın integral mekanizması artık biz insanlar arasındaki sömürü, manipülasyon ve istismar seviyelerine katlanamıyordu ve böylece koronavirüsü ile tepki gösterdi.

Doğada insan seviyesi en etkili olanıdır. Alt animasyon, bitkisel ve hala seviyelerinde fiziksel ve biyolojik bağlantıları etkiler. Bu nedenle negatif insan bağlantıları, daha düşük seviyelerde biyolojik fenomenlerden insanlara karşı olumsuz geri bildirim kazandırır.

Ancak, salganlar dünyamızda yeni bir şey değil. Ego bugünden çok daha küçükken geçmişin diğer salgınlarında daha fazla ölümler yaşadık. Pandemikler o kadar acımasızdık ki tüm şehirlerin nüfusu ile bile attılar. Dahası koronavirüsün ölüm oranı nispeten düşük ve karşılaştırıldığında mevsimsel grip daha fazla hastalık ve ölüme neden olmuştur. Koronavirüsü hakkında bu kadar eşsiz olan nedir?

Koronavirüsün nesi Eşsiz?

Koronavirüsün benzersizliği, dünyamızda elde ettiğimiz en yüksek ilerlemelere rağmen hayatımızı nasıl düzene sokamadığımızı gösteriyor.

Tam malzeme refahı ile pozitif insan ilişkilerinden yoksun. Ve biz sadece kendimize veya daha doğrusu, her düşünce ve eylemimizin altında gizlenmiş egoist insan doğasına ispatlayabiliriz.

Koronavirüsün ortaya çıkması sayesinde doğa bize sadece egoyu tedavi etmemiz gerektiğini gösteriyor, ı. e., Dünyaya yaklaşımımızı ” başkaları bana nasıl fayda sağlayabilir?” ” başkalarına nasıl fayda sağlayabilirim?” olarak değiştirmemiz gerektiğini. Salgının arkasındaki en derin anlam budur.

Küresel ve integral bir dünyada yaşıyoruz ve koronavirüs salgını, birbirine bağımlı bir dünyada egoya dayalı bağlantılarımızın hatalı ve tehlikeli olduğunu açıklıyor.

Doğa bizi birbirimize olan tamamen bağımlılığımızın farkına getirdi. Bu idrak, sömürü, manipülasyon ve istismar ve istismar edenlerin yerine karşılıklı destek, teşvik ve değerlendirme davranışları ile birbirimizle ve doğayla nasıl farklı bağlantı kurabileceğimizi incelemek için zaman verilmektedir. Bu vardiyadaki zamanı etki ‘ e kadar kullanırsak, bu salgından yeni ve dengeli bir dünyaya çıkar ve küresel bağımlılığımızı uyumlu bir şekilde yaşayacağız.

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 6

Yom Kippur’dan Hanuka’ya

Soru: Yom Kippur (Kefaret Günü) sırasında, kişi Yaradan’a benzer olmak istediğinden ve hiçbir şey almak istemediğinden, tüm arzuları üzerinde bir kısıtlama yapar. Sonra kişi yedi tür arzusunun hepsini ıslah eder ve sekizinci günde Tora’yı yani ışığı alır. Sonra Hanuka gelir, bu bayram neyi simgeler?

Cevap:  Hanuka, kişinin Bina niteliğine, tamamen ihsan etme niteliğine ulaştığı koşuldaki ıslahını sembolize eder. Kişi, Malhut’tan,  tamamen ihsan etmenin içinde olduğu ve hiçbir şey almaya ihtiyaç duymadığı,  Bina Sefira’sına yükselir.

Soru: Bu, kişinin Sukkot sırasında ilk yedi Sefirot’u ıslah ettiği ve şimdi Bina’ya yükseldiği anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Hayır. Bunların hepsi semboliktir, özel ıslahlardır, tam yeterlilikte değildir. Tüm bayramlardan sonra, tam olarak Tora’yı (üst ışık) alarak, kişi kendini ıslah etmeye başlar.

Sukkot’un sonuna kadar, Shemini Atzeret’e kadar kişi, gerçekten ıslah olmuyor. Kişi üst ışığı kendi üzerine çekmek için tüm hazırlık çalışmalarını yapmıştır.

Sukkot bayramının sona ermesinden başlayarak, Shemini Atzeret’ten Hanuka’ya kadar, kişi kendini Bina niteliğinde, ihsan etme niteliği içinde ıslah eder.

Soru: Hanuka, Milattan Önce 2. yüzyılda meydana gelen tarihi bir olayı temsil eder: Makabiler ve Yunanlılar arasında ideolojik bir çatışma. Kabala’ya göre, Yunanlılar egoist arzularımızı, Makabiler ise özgecil arzularımızı temsil eder.

En ilginç şey Hanuka sırasında gerçekleşen mucizedir.  Peki bu nedir?

Cevap: Makkabiler, Başrahip (Kohen) mühürlü, genellikle Tapınakta kullanılan yağ içeren küçük bir kavanoz buldular.  Bu yağdan bir lamba yaktılar ve o Hanuka’nın yedi günü yandı.

Bu, Hanuka’nın mucizesi olarak kabul edilir ve eğer kişi kendini aşağıdan, doğru bir şekilde hazırlarsa ve hem yağ hem de mum olmaya hazırsa, Yaradan kişiyi tamamen ıslah eder ve kişi, Bina’nın üst ışığında kendi tam ıslahına ulaşır yani kişi tam ihsan etme seviyesine yükselir.

Soru: Bu, mumun, fitilin ve yağın, bir Kabalistin arzularıyla yaptığı belirli eylemleri sembolize ettiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet.  Ve Hanuka’nın kendisi, kişi ihsan etme niteliğinde kendi ıslahını bitirdiğinde ve ihsan etme uğruna alma niteliğindeki ıslaha, bir sonraki dereceye geçişte,  “Hanu-Koh” dır yani  bir moladır.

Koronavirüs Aşısı

Koronavirüs çoktan seksen ülkeye yayıldı ve bizlere, birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu gösteriyor. Bu virüslerin hava veya fiziksel temas yoluyla bir kişiden diğerine nasıl bulaştığını araştırıyoruz.

Ama aslında, bu şekilde değil düşüncelerimiz yoluyla yayılıyorlar. Sonuçta, tek bir alanda birbirimize bağlıyız ve eğer sizin hakkınızda kötü düşünürsem, o zaman düşüncelerimle, içinizde her türlü tezahür ve sonuca neden olan düşünceleri uyandırırım.

Bu olgu, uluslararası güvenlikle uğraşan kişiler tarafından bilinir. Kabala bilimi, düşüncelerimizin, doğanın tüm güçlerinin ya en yıkıcı gücüne ya da en yardımsever gücüne sahip olduğunu açıklar. Ama ne yazık ki bizler sadece yıkıcı düşünceler kullanarak hareket ediyoruz.

Bu nedenle, ne koronavirüs ile mücadelede önleyici tedbirler ne de yeni antibiyotiklerin icadı bize yardımcı olacaktır. Bu virüs olmazsa, başka bir virüs ortaya çıkacaktır. Sonunda, insanlar arasındaki ilişkileri iyileştirmemiz gerektiğini anlamalıyız. İlişkilerimiz ve düşüncelerimiz iyi olursa, o zaman hiçbir virüs ortaya çıkmayacaktır.

Başkaları hakkındaki düşmanca düşünceler ya da uyuşmazlıklar, insanın bedenini sarar ve hastalık olarak kendini gösterir. Bu, kendimizi savunamayacağımız en üst düzeyde bir hastalıktır çünkü düşüncelerimiz üzerinde gücümüz yoktur. Kimin neyi düşündüğünü bilmiyoruz ve kendi düşüncelerimizi bile kontrol edemiyoruz.

Bu nedenle, bu büyük bir sorundur. Herkese karşı iyi olması için, düşüncelerinin nasıl kontrol edileceği kişiye öğretilmelidir. Tüm virüsleri yenebilmemizin tek yolu budur. Böyle bir ıslah için Kabala bilimine ihtiyacımız vardır; başka yolu yok.

Sonuçta, egoist insan doğası bizi sadece kendimiz hakkında düşünmeye iter. Bu nedenle, bir kişiye başkaları hakkında düşünmeyi öğretmek için, özel bir bilim, benzersiz bir metot ve bir grup çalışması gerekir. Çok basit görünüyor ama bu insan doğasının tam zıttıdır.

Kendimizi düzeltmeye başladığımızda, dünyanın bize bağlı olarak değiştiğini göreceğiz. Çevremizde, Üst ışık olarak adlandırılan ve tüm dünyayı mümkün olan en iyi şekilde hareket ettiren ve düzenleyen özel bir güç olduğunu hissetmeye başlayacağız. Bu güce gireriz ve içinde yaşarız ve herhangi bir koronavirüs veya diğer hastalıklardan korkmayız.

Yakın zamanda Tel Aviv’de büyük bir uluslararası Kabalistik kongre düzenledik. Her gün Sağlık Bakanlığı’nın kongreye katılmamızı yasaklayacağı korkusu vardı.

Sonuçta, bu büyük bir şehirde bir araya gelen, birlikte oturan, birbirine sarılan, aynı masada yemek yiyen, aynı havayı soluyan ve aynı odada üç gün geçiren, 5.000’den fazla insanla büyük bir toplantıydı. Tüm hava farklı virüslerle doluydu, ancak hiç kimse enfekte değildi.

Bunun nedeni aramızdaki bağ yoluyla en doğru ve etkili aşılamayı ve dezenfeksiyonu gerçekleştirmemizdir. Bu, insanlık için birliğin gücünün her şeyi nasıl temizlediğini, yerine getirdiğini ve kutsallaştırdığını gösteren bir örnek olabilir.

Tek bir düşüncede birleşmek istediğimiz gerçeği ile tek bir amaç uğruna, her biri kendi düşüncemizden oluşan bir kuvvet alanı yaratırız. Düşünce güçtür. Tüm güçlerimizi birbirine bağlayarak, fiziksel veya biyolojik olarak dünyadaki tüm alanların en yükseği olan bir güç alanı yaratırız.

Bu alanı kendimizin üzerine koyarsak ve hepimizin bu alana bağlanmak isteyerek ve hepimizin dost ve kardeş olarak “Tek kalp, tek adam” olmayı istersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez.

Bu böyle çalışır, çünkü kişinin düşüncesi, onun yapabileceği en yüksek etkiyi oluşturur. Bu nedenle, altında bulunan tüm virüsleri daha düşük seviyelerde yok eder: Cansız, bitkisel ve hayvansal. Bu alan, birlikte tüm olumsuz faktörleri yok eden küresel bir pozitif güç yaratan sevgi ve birliği yayar.

Bu nedenle korkacak bir şey yok. Zehir içebiliriz ve manevi alanla doğru bağlantıyı hedeflersek, o zaman hiçbir şey bize zarar veremez. İnsanlar bizimle iyi iletişim kurarak kendilerini koruyabilirler ve daha sonra onları hastalıktan koruyacak bir antivirüs alırlar. Hepinize sağlık diliyorum!