Coronavirüs – Gizli Bir Lütuf Mu?

Coronavirüs’ten sonra hayat normale dönecek, ancak normallik bugün bildiğimiz normallik olmayacak. Tüketicilik istismarından yoksunluk belirtileri azaldıktan sonra insanlar yeni bir gerçeğe uyanacaklar. İnsanlığın COVID-19’un üstesinden gelmesi ne kadar uzun sürerse, Coronavirüs sonrası yaşamlarımız o kadar farklı olacak.

En iyi durum senaryoları bile virüse karşı bir aşının 2020’nin sonuna doğru halka açık olacağını öngörüyor. Kaç işletme bu kadar uzun süre zorunlu bir kapanışta hayatta kalacak? Bu aylar boyunca kaç tane eğlence ve dinlence mekanı kalabilir? Ve en önemlisi, onlarsız bizim hayatlarımız nasıl görünecek?

Bana göre, eğlence ve dinlencenin tamamen yok olması söz konusu değil, ancak çok daha az ve farklı şekillerde olacak. Hayal edebiliyor musunuz? Neredeyse her zaman umutsuzlukla sonuçlanan, bize sadece bir sonraki gerçekleşmeyecek vaati bulmamız için, bir sonraki vadedilen mutluluğu aratan sözümona zevklerin peşinde koşmaktan ibaret olmayan bir hayatı hayal edebiliyor musunuz? Sonsuz, nafile tatmin arayışı zorunlu nedenlerle durdurulduğunda bizi ne tatmin edecek?

Şu anda, COVID-19 salgınını çevreleyen cevaplardan daha fazla soru var. Bir aşının ne zaman bulunacağı gibi bariz olanların ötesinde, bu virüsün uyandırdığı çok derin sorular var. Örneğin bu bizim gezegeni kirletmemizi engelliyor. Uçuşları, taşımacılığı ve üretimi bu kadar radikal bir şekilde durdurarak, karbon izimizi büyük ölçüde azaltıyor, hava kalitesini iyileştiriyor,  doğal kaynakların tükenmesini en aza indiriyor ve genellikle Greta Thunberg gibi çevre tutkunları ve gezegenimize yaptığımız zarardan ötüyü içi sızlayan milyonlarca insan için insanlığa bir hayali gerçekleştirtiyor. Yani virüs o kadar da kötü mü?

Dediğim gibi, henüz bu soruları cevaplamak için çok erken; hala gazetelerin “gelişmekte olan bir hikaye” dediğindeyiz. Ancak toz çöktüğünde, havaya atılmadan öncekinden farklı bir resim göreceğimize şüphe yok.

Bazı Derin Düşünce Noktaları

Bugünlerde derinlemesine düşündüğüm bazı şeyler:

1 – Yalnız bırakılırsa, Doğa uyumlu ve dengelidir. Denge bozulduğunda, örneğin bir türün aşırı nüfusu olduğunda, Doğa ya bu türün yırtıcılarının sayısını artırarak ya da fazla hayvan sayısını başka bir şekilde ayıklayarak kendini dengelemek için bir yol bulur. Doğa bizi ayıklamaya çalışıyorsa, bence bunu neden yaptığını sormalıyız. Doğaya o kadar mı zararlı olduk da bazılarımızı atmak zorunda kalıyor?

2 – Virüs, doğanın insanlığı ayrıştırma yöntemiyse, bu eğer böyle kötü davranmasaydık virüsün olmayacağı anlamına mı gelir?

Sorabileceğimiz daha derin sorular bile var:

1 – Şimdiye kadar, Coronavirus bize oldukça “nazik” davrandı. Yaralı ve ölü sayısı nispeten düşük ve semptomlar çoğunlukla hafif.  Aynı zamanda, bir şekilde virüsün, birbirimizle tüm bağlarımızı çözmeyi başardığını görüyoruz; önceki yaşam tarzımızı sökerek bizi birbirimizden izole ediyor ama yine de bizi açlıktan ölmekle tehdit etmiyor. Bu bize ne ifade ediyor? Bu, doğanın bize sorunun bizim bağlarımızda yattığını söylemesinin yolu olabilir mi? Birbirimize daha anlayışlı olsaydık, daha düşünceli olsaydık, bu hastalığı nasıl etkilerdi? Belki de başlangıçta daha anlayışlı ve düşünceli olmamız gerektiğinden olmazdı ve artık çok geç kaldık, sadece fırtınadan sağ çıkmamız gerekecek ve bittiğinde farklı olmaya çalışacağız.  Ama o zaman, belki olurdu.

2 – Ayrıca, Doğa, daha önce de söylendiği gibi, dengededir. İnsanlar besbelli ki değiller. Doğaya, birbirimize patronluk taslıyor ve asla “Tepelerin Kralı” oynamayı bırakmıyoruz. Hiçbir yaratığın düşünmediğini düşünüyoruz – Doğa’dan üstün olduğumuzu, sadece yeterince sert ve uzun süre denersek onu yenebileceğimizi düşünüyoruz. Genel doğa ile insan doğası arasındaki bu uyuşmazlık salgının ardındaki neden olabilir mi?

Öyle ya da böyle, virüs, kendi tarzında gizli bir lütuftur.. Bu derin düşüncelere ihtiyacımız vardı ve bugün onları soran ya da soranlara sempati duyan birçok insan görüyorum ve bu beni iyimser yapıyor. Coronavirüs’e bir aşı bulacağız, ancak beni en çok rahatsız eden soru, yüzyıllardır bizi rahatsız eden hastalığa, bencil insan doğamıza aşı bulup bulamayacağımız.

 

 

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed