Category Archives: Maneviyat

İnanç, Bir İhsan Etme Kabıdır

Soru: İnanç, ihsan etme kabıdır ne anlama gelmektedir?

Cevap: Gerçek şu ki, inanç, ihsan etmenin, Bina’nın bir niteliğidir. Tam/eksiksiz bilgi ile dolu olan ortak inanç ve tam inanç (Emuna Shlema) vardır.

Yani, inanç bir son koşul değildir. Bu, Yaradan’a ulaşmak için bir araçtır ve bu araçta, kişi Yaradan’ı, onu dolduran Işık kaynağı olarak ifşa eder ve bu, kişinin tüm yaratılışı, tüm dünyalarda, tüm zamanlarda, bütün sınırlamaların üzerinde görmesini sağlar.

Bu durumda, yansıyan Işık (OrHozer) direkt Işığa (Ohr Yaşar) eşit olmalıdır.

Soru: İnancı, ihsan etme niteliğini edinmek, bu niteliği almak için bu arzuya ulaşmak anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet, inancın niteliğini almak istiyorum ve sadece şunu demiyorum: “İnanıyorum!” Bunun üzerinde çok çalışmak zorundayız. Bizim bütün yolumuz inanç ya da yansıyan Işık’ın niteliğini elde etmektir. Ve o zaman, bu nitelik zaten sevgi dahil her şeyi içerir.

Sevgi, tüm Işığın, bir insanın inanç niteliğine, ihsan etme niteliğine girdiği bir sonraki, daha derin aşamadır; yani direkt Işık, yansıyan Işıkta kıyafetlenir.

Ve bütün bunlar grup içinde yapılır; aksi halde, tek bir hareket, tek bir eylem yapmayacaksınız.

Faith Is A Vessel Of Bestowal

Korku İle İhsan Etme Arzusu Arasındaki Fark Nedir?

Soru: Rabaş, Yaradan karşısında korku, kişinin O’na memnuniyet getiremeyeceğinden korktuğu zaman ortaya çıkar diye yazar. Yaratan önünde korku ve ihsan etme arzusu arasındaki fark nedir?

Cevap: İhsan etme arzusu zaten sahip olduğum ve onu kullanabildiğim şeydir.

Dünyamızda böyle bir arzu olmadığı için bunun nereden geldiği belli değildir. Eğer birisine bir şey verirsek, bu bir ihsan değil, gizli bir almadır. Örneğin, çocuğuyla ilgilenen bir anne aslında ona ihsan etmez, çünkü anne çocuğu için her şeyi yapmaya hazır olduğundan, çocuk ona böyle bir tatmin sağlar. Bu, manevi dünyada öyle değildir.

Manevi dünyada, üst Işığın etkisi altında, ihsan etmenin gerçek niteliğini alırız ve ihsan etme, kendimizden çıkma ve kendimizin üzerine yükselmenin hazzını hissetmeye başlarız. İlk başta, bu egoistçedir: Kendimi iyi hissederim, çünkü kendimi aşar, ihsan eder, haz duyar ve bilinçsizce bunun uğruna çalışırım, yani ihsan etmek için çabalarım.

Bu henüz egoizmimden bir çıkış değildir, ama aslında ihsan etme eylemini kavramaya başladığım ara bir koşuldur, çünkü bu bana belirli bir kar getirmektedir.

Soru: Bir sonraki derece korkudur. Eğer Yaradan’ın önünde korkuyla titreyip, O’na ihsan etmek istersem, bu neden henüz son aşama değildir?

Cevap: Bu tam bir arzu değildir, çünkü bu bir niyettir. Niyet arzuyla bağlantılı olmalı ve sonra gerçekleştirilmelidir. Burada sadece korku yeterli değildir, Yaradan’ın önünde korku ile çalışabilecek net arzuları ifşa etmek gereklidir.

What Is The Difference Between Fear And The Desire To Bestow?

Makabiler Ne Zaman Geri Dönecekler?

Soru: Hanuka bayramının Kabalistik anlamı nedir?

Cevap: Hanuka bayramının Kabalistik anlamı, kendimizin manevi dünyayla hiçbir bağlantısı olmayan ve yalnızca hayvansak hayatlarını yaşayan mutlak egoistler olduğumuzu keşfettiğimizde, egoizmin tozunu kendimizden silkelememiz gerektiğini ve kalpteki Işık ile – birbirimizle yürekten bir bağlanma arzusuyla yaşamaya başladığımızı fark etmemizdir.

Sadece aramızdaki bağlantıda üst dünya, üst güç ifşa olabilir. Aramızda küçük bir kıvılcım yakma – ihsan etme ve karşılıklı sevginin niteliği- “Hanuka” olarak adlandırılır. Nefeş denilen bu küçük Işıktan sonra, tüm karşılıklı dostluk ilişkileri olan Ruah, Neşama, Haya ve Yehida yavaş yavaş gelişmeye başlar. Bu, aramızdaki tüm niteliklerimizi ve arzularımızı birbirine bağlamamıza meydan verir ve birbirimizi destekleyici, yardımsever tek bir aile olarak hissetmeye başlarız.

Bu yavaş yavaş olur. Manevi dünyada yedi aşama vardır: Hesed, Gevura, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod ve Malhut. Sadece aşağıdan, Malhut’tan en yükseğe, Hesed’e, kendimizi her zamankinden daha büyük bir ışıkla tutuşturarak yükseliyoruz.

Hanuka’nın (İbranice “hanu-kah”, “hanaya” dan, mola/durma) temsil ettiği şey budur. Bu mola sonrasında, Hesed’in üzerindeki Sefirot’lara ulaştığımızda: Bina, Hohma ve Keter’e, Purim’e kadar geçen bir dönem vardır. Daha sonra, mutlak bütünlük ve tam aydınlanma ile karşılıklı bağımızın kutsanmasına ulaşılmış olacaktır, gerçekte tek bir bütün olarak, tek bir ruh haline geldiğimizde, buna “Adam” adı verilir.

Bunu çok istemek zorundayız; çünkü bu bizim hayatımızın, varlığımızın amacı, yaratılışın amacıdır.

Soru: Bu yolda Yunanlılar nerededir?

Cevap: Yunanlılar aramızdadır, bunlar bizi ayıran, bir araya gelmemizi engelleyen, bizi daha önce Mısırlıların yaptığı gibi birbirimizden uzaklaştıran güçlerdir.

Başka bir deyişle, seviyeye bağlı olarak, birliğimizi ve yapışmamızı engelleyen her şey Mısırlılar, Romalılar ya da Yunanlılar olarak adlandırılır. Ancak, prensip olarak, bu bizim egoizmimizdir.

Şimdi bile Mısırlılara, Romalılara ve Yunanlılara (içimizde var olan sözde “dünya ulusları” olarak adlandırılan) bizi kontrol eden egoist güçlere itaat ediyoruz.

Soru: Yani şimdi onlarla savaşta değil miyiz?

Cevap: Katiyen. Ne savaşı? Aksine, tüm dış düşmanlarımızı bize davet ediyoruz. Onları düşman olarak görmüyoruz bile. Biz elitistiz. Onların kültürü, bilimi ve eğitimi bizim için en iyisi olan şeydir diye düşünüyoruz. Birlik olmak üzerine plan bile yapmıyoruz.

Soru: Başka bir deyişle, onlar (diğer dünya ulusları) gibi yaşamak istiyoruz, fakat İsrail ulusu gibi mi yaşamak istemeliyiz?

Cevap: İsrail halkı gibi yaşamak, sabahtan akşama kadar oturup Tora’yı okumak anlamına gelmez. Herkesin dostluk ve sevgi yasalarıyla bağlandığı doğru toplum türünü inşa etmeliyiz. “Komşunu kendin gibi sev” Tora’nın itaat etmeye başlamamız gereken ana kanunudur.

Soru: Makabiler ne zaman gelecekler ve savaşı başlatacaklar?

Cevap: Elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz.

Soru: Bu aniden mi olacak? Son anda, her şey bir çıkmaza geldiğinde, acı içinde mi olacak?

Cevap: Umarım böyle gerçekleşmez. Makabiler başka alternatif olmadığı zaman geldiler ve Yehuda Makabi haykırdı: “Her kim Yaradan içinse, beni takip etsin!”

Her şeye rağmen, Kabala’nın yayılmasıyla yavaş yavaş, insanların bizi anlamaya başlayacağı ve bu fikre yaklaşmak isteyeceği bir zamana geleceğimizi umalım.

Soru: Maddi dünya açısından konuşuyorsak, o zaman Makabiler Kabalistler miydi?

Cevap: Elbette “Yaradan için olan herkes benim içindir!” Kabalistik bir çağrıdır, yani: “Birleşelim! Bağın merkez noktası olmayı kabul ediyoruz.” Yehuda Makabi büyük bir alimdi, büyük bir bilgeydi, bir Kohendi ve bu yüzden bunu yapabildi. Manevi seviyesinde, bütün ulusu kendine çekme gücüne sahipti.

Soru: Başka bir deyişle, Yaradan esasen, birlik midir?

Cevap: Evet. Birliğin deneyimi ya da Yaradan’ın deneyimi tek ve aynıdır. Yaradan, bizim dışımızda var olan bir şey değildir, elde ettiğimiz birliğin ve sevginin gücüdür. Biz buna Yaradan diyoruz.

When Will The Maccabees Return?

Egoizmin Özel Bir Türü

Soru: Bizim zamanımızın diğerlerinden farklı olduğunu, şöyle ki düşük ruhların dünyaya indiğini ve bencilliğin arttığını söylüyorsunuz. Bununla ne demek istiyorsunuz?

Cevap: Şunu demek istiyorum ki, üst dünyaya girmemiz gerektiğindeki koşula geldik.

Küçük egoizmimizle, sadece daha fazla kazanmayı ya da bir şeyde başarılı olmayı hedefleyerek, hiçbir şey elde edemeyiz. Yaşamda bazı hedefleriniz, tercihleriniz, değerleriniz var ve tüm hayatınızı onların içinde dönerek harcıyorsunuz.

Ancak dünyevi hedefler egoizm değildir. Gerçek egoizm, ciddi engellerin olduğu, yalnızca insanlar arasındaki manevi birlik ile ilgili olarak kendini gösterir.

Soru: Yaradan’a yönelik egoizm var mıdır?

Cevap: Tabi ki. O’nun yerinde olmak istediğim türden! Yaradan, egoizmi O’na eşit olarak yarattı, bu yüzden ego böyle bir dürtü hisseder.

Soru: Bu, Kabalistlerin Yaradan’la bir bağlantısı olduğu ve O’nu kendi iyilikleri için kullanmak istedikleri anlamına mı geliyor?

Cevap: Eğer zaten bu sistemde iseniz ve Yaradan’la bir bağlantınız varsa, o zaman manevi egoizme Klipa (kabuk) denir ve bunlar ıslah edilmesi gereken, tamamen farklı, özel engellerdir.

A Special Kind Of Egoism

Manevi Deneyimin Başlangıcında

Soru: Kabala bir bilimdir. Belli bir kesim insanı alabilir miyiz ve bu metot ile ıslah olabileceklerini gösterebilir miyiz?

Cevap: Bilim, varsayımda bulunup ve daha sonra uygulamada doğruladığınız şeydir. Bir kere net sonuçlara sahip olduğunuzda varsayım, bilim haline gelir.

Şu anda bu verilere sahip değiliz. Sadece deneyin başlangıcındayız. Eğer bu deney başarılı bir şekilde çalışırsa, o zaman Kabala biliminin bizim zamanımızda kanıtlandığını söyleyebileceğiz.

Kabala pratik bir deneysel bilimdir ve bu bizim çalışma biçimimizdir.

Soru: Yani Kabala’nın bir ıslah metodu olduğunu söylemiyorsunuz değil mi? Onunla sadece denemeler mi yapıyoruz?

Cevap: Bunu söyleseydim bile dalga geçerdim: “Kabala’nın bir ıslah metodu olduğunu nereden anladınız?”

Yani, kendi üzerimde nasıl çalıştığını ve diğer bazı şeyleri görebiliyorum. Ama dünya ölçeğinde bu nasıl çalışır?

Onun uygulamasına yeni başlamış olduğumuz bir koşuldayız. Dünyanın düşüşte olduğu gerçeği bizim için nettir. Dünyanın hiçbir ıslah metodu olmadığı açıktır. Dünya kendini düzeltmek için bir güce sahip değildir, onun nasıl çalıştığı anlayışına sahip değildir – bu da açıktır.

Gerçekten işe yarayan yönteme sahip olduğumu deneysel olarak kanıtlayabilmemin tek yolu bunu kendim ve başkaları üzerinde göstermektir.

Kabala metodunun bilimsel doğasından eminim, çünkü bunu ilk elden deneyimledim ve öğretmenlerimde gerçekleştiğini gördüm. Onlarca yıl içinde yavaş yavaş nasıl tanıtıldığını/öğretildiğini görüyorum. Kırk yıldır bunun içindeyim; ama bu yöntemi başka birine kanıtlayamıyorum.

Mantıken, tüm bunlar doğrudur, ancak uygulamada kanıtlanıncaya kadar kimse bizi dinlemeyecektir. Eğer belli bir toplumu alıp bu metodu onlara öğretirseniz, kendi başına ustalaşırsa ve bunu dünyanın geri kalanına gösterebilirse, o zaman her şey işe yarayacaktır.

At The Beginning Of The Spiritual Experiment

İlerlemenin Hızını Belirleyen Nedir?

Soru: Uzun yıllar boyunca çalışan bir kişi, bu süre zarfında hep aynı soruyu sormaya devam ederse: Bağ nedir? İptal etmek nedir? Bir kişi kendini nasıl iptal edebilir? Bu doğal mıdır?

Cevap: Evet. Bizim zamanımızda, bunun tam olarak nasıl olması gerektiğini bilmiyoruz, çünkü bizim zamanımız özeldir. Yine de bize katılan kişilerin sayısı ve niteliğiyle ilgili olarak, sürecin daha hızlı olamayacağını düşünüyorum.

Ne yazık ki, uygun çabaları sarf etmeden zamanı hızlandırmak istiyoruz. Herkesin girişimi ve ön ayak olması gerekir. Bu henüz yeterli değildir.

What Determines The Speed Of Advancement

Manevi Gelişimin Baş Düşmanı

Soru: Kabala’da büyümemize en çok zarar veren düşünce ya da eylemler nelerdir? Hangi arzu bizim baş düşmanımızdır?

Cevap: Tembellik. Başka hiçbir şey yolumuzda durmaz. Sadece tembellik.

Kendinizi öyle bir çevreye sokmalısınız ki sürekli olarak sizi canlandıracak, sizi ileriye doğru çekecek, sizi itecek, sizi kışkırtacak. Bu son derece önemlidir. Ayrıca, egoizminizi yalnız bırakın. Bu sizi rahatsız edecek ve haklı olarak böyledir. Karakteriniz veya nitelikleriniz üzerinde uğraşmayın. Sizler üst dünyaya girmek için tam olarak bu şekilde yaratılmışsınız. En önemli şey çalışma için daha fazla enerjiye sahip olmaktır.

Soru: Manevi gelişimde tembelliğin bir örneğini verebilir misiniz?

Cevap: Kesinlikle. Bir kişinin onu doğru bir şekilde yönlendiren, ona doğru hedefi gösteren ve bunu başarması için gereken enerjiyi sağlayan doğru çevreye etkin bir şekilde müdahil olamamasıdır.

Bir kişinin, onu doğru şekilde yönlendirebilen, ona doğru hedefi ve ona ulaşmak için enerji verebilen doğru çevrede aktif katılımının olmamasıdır.

Soru: O zaman maneviyata doğru ilerlememi engelleyen bedensel tembellik nedir? Bazen bize bedensel tembelliğin iyi bir şey olduğunu söylemektesiniz.

Cevap: Fiziksel dünyaya ilişkin olarak, tembellik yararlı bir niteliktir. Ne kadar az telaşlı, o kadar iyi. Ama bir kez doğru yolu keşfettikten sonra ilerlemek için tüm gücünüzle devam etmelisiniz.

The Archenemy Of Spiritual Development

Neden Üst Dünyaya Girmek Zorundayız?

Soru: Neden üst dünyaya girmek zorundayız ve neden oraya sakince ve sessizce giremeyiz?

Cevap: Çünkü üst dünya farklı bir koordinat sistemine göre çalışır. Orada dünyamızda olduğu gibi zaman (geçmiş, şimdi ve gelecek), mekan ve hareket yoktur. Üst dünyada, kavrayabileceğimiz ve çalışabileceğimiz hiçbir şey yoktur.

Tamamen farklı bir algısal ve başka koordinatların sistemidir. Bu başka bir sisteme ilerleyiştir ve bu nedenle bizim yasalarımız orada geçerli değildir.

Why Do We Have To Break Through Into The Upper World?

Kabala Ve Bireysellik

Soru: Bireyselliğini kaybetme korkusu olan bir kişi, Kabala çalışmak için uygun değil midir?

Cevap: Aksine, Kabala için uygundur, kaybedecek bir şeyi vardır. Ama onun çalışması sadece gruba dahil olmada, kendi bireyselliği üzerinedir.

Soru: Kişinin “Ben”i nedir?

Cevap: Kişinin “ben”i, gruba dahiliyetinin, her an kendi kendini iptal etmesinin bir ölçüsüdür. Orada onun gerçek bireyselliği ifşa olur.

Soru: Bu net değil: grupta eşitlik nedir?

Cevap: Bizler onu uygulayana/sağlayana kadar anlamayacağız. Bunun için uğraşmalıyız ve Üst Işık, Yaradan, onu bizim için yerine getirecektir.

Kabbalah And Individuality

Kabalistik Birlikler

Rabaş, Sosyal Yazılar ‘‘Dostunu Kendin Gibi Sev İle İlgili Olarak”: Ve realitede görüyoruz ki laikler arasında da dost sevgisi vardır. Onlar da dost sevgisini edinmek için çeşitli çemberlerde bir araya gelirler. Öyleyse dindar ve laik arasındaki fark nedir? Ayet der ki (Psalms 1), ‘‘… ne de aşağılayanın koltuğuna oturdu.’’

Dünyada çeşitli ilgi alanı ve konulara göre oluşturulmuş erkek, kadın, karma grup, çocuk vb. sayısız birlik vardır. Ancak bunların hepsi bir şekilde kendini tamamlamak ve yaşamlarını süslemek/dekore etmek için vardır.

Kabalist birlikler, kendilerinin dışına çıkarak, kendi kendilerinin üzerine yükselmek amacıyla bir araya gelirler. Kabalistler, onları, orijinal egoist doğalarının üzerinde yükselten özel bir doğa kuvveti çekecek şekilde birleşmeye çalışırlar. Bunu yaparken, aralarında “Arvut” (“Karşılıklı Garanti”) olarak adlandırılan tamamen yeni ilişkiler ortaya çıkar.

Amaçları, dünyamızın ötesinde, doğamızın ötesinde çalışmaktır. Bu insanlar, insanlık içindeki diğer tüm topluluklardan farklı olarak birliklerinde çok sıra dışıdırlar.

Kabbalistic Associations