Category Archives: Kabala

Ruhu Geliştirmede Yardım

Yorum: Kabalistik şarkılardan birindeki ayet şöyle devam eder: “Ruh zamanla değil bir insanın içinde büyür; kalpteki çalışmaya tekrar tekrar bağlı kalın, böylelikle sonunda o, dünyada sevgi tohumundan ortaya çıkacaktır. ”

Cevap: Evet, bu şekilde büyüyor. Ve hem bu tohumun (kalpteki nokta) hem de çevresine dikkat etmenin dışında yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Dikkat edin, çevre tüm dünyamızdır. Ve sonra Klipot (kabuklar) adı verilen safsızlık dünyaları da vardır. Onlar ruhun gelişiminde muazzam bir yardımdır, ancak olumsuz yardımdır. “Ona karşı yapılana, yardım edeceğim.” diye yazılıdır.

Dünyamızda bile eğer bir sporcu, bir bilim adamı olmak istiyorsam, ne olursa olsun, doğal tembelliğime karşı çabalamak ve çalışmak zorundayım. Tembelliğimin üstesinden gelebilmemin tek yolu budur.

Ama maneviyatta, garip bir şekilde, bu çok daha kolaydır. Maneviyatta tek ihtiyacınız olan, her şeyin birliğimizle çözüleceğini anlamaktır. Yalnızsanız herhangi bir sorunu çözmek imkansızdır çünkü o zaman bir duvara vurursunuz ve tekrar tekrar vurursunuz, kafanıza darbeler alırsınız.

Ancak başkalarıyla bağ kurarsanız, manevi dünyaya geçişi birlikte keşfedersiniz ve tereyağından kıl çeker gibi kolayca girersiniz.

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Haziran 2020

Koronavirüs, bize birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu göstermeyi amaçlamaktadır. Kendimi koronavirüsten nasıl kurtaracağımı değil, başkalarını şevkatli ve iyi tutumum ile enfeksiyondan nasıl koruyacağımı düşünmem gerektiğinde, bu bağımlılığa “karşılıklı garanti” denir.

Karşılıklı garanti ana ıslahtır! Başkalarını düşünmeli, onlara dahil olmalı, onları önemsemeli ve arzularını hissetmeli, Yaradan ile yapışmalarına nasıl yardımcı olacağımı anlamalı, Adam HaRishon’un kırık ruhunu ıslah etmeliyim.

Ulusun sağlığı birliğe, karşılıklı garantiye bağlıdır. Her insan komşunun sağlığı için ve herkesin iyiliği için garantördür. Virüsten bu şekilde kurtulacağız – ortak integral kabın birliği ve karşılıklı garanti inşasına yönelik bir eylemi böyle gerçekleştireceğiz!

İyi bir bağ, karşılıklı garanti birliğimizde ortaya çıktığında, içindeki hayatı hissederiz. Mevcut acı verici varoluşta, tüm beden parçalanmıştır, ruhun her parçasını dolduran üst ışığın dolaşımından eksiktir. Bu ıslaha, ebedi ve mükemmel hayata ulaşmak anlamına gelir…

“Son nesil”in yeni safhasından kaçacak hiçbir yer yok. Kaçınılmayan misyonumuzu gerçekleştirmeliyiz: insanlığı, grubumuz aracılığıyla dünyaya akan, reform yapan ışık yoluyla küresel, entegral bir bağlantılar sistemine getirmek..

İnanç, gördüklerim ile görmek zorunda olduğum arasındaki tutarsızlık tarafından belirlenir. Bu dünya mükemmelse ki Yaradan onu yarattı ve O’ndan başkası yok, o zaman onu ideal olarak görmeliyim. Ama şimdi içinde birçok problem görüyorum – bu bilgi seviyesidir.

Yaradan, onluda birleşme çabalarımın bir sonucudur. Ben sürekli bu çözümü arıyorum ama ıskalayarak, onlunun merkezinin etrafında dönmeye devam ediyorum. Çünkü egoizm beni bu amaçtan uzaklaştırıyor. Sadece İsrail-Tora-Yaradan’a eşit çabayla merkeze gidebilirim.

Yaptığım şeyden pişman olursam ve kendimi suçlarsam, başka hiçbir şeyin olmadığı tek bir Üst kuvvete inanmıyor görünüyorum.

Yaradan’ın Işığı – ihsan etme ışığı, inancın gücü, Yaradan’a, dünyaya ve kendime şikayet ettiğimde, egomuzun üzerine çıkmamıza ve ego gözleriyle olmayan her şeyi görmemize izin verir.

Kişi, kim olduğumu ve dünyanın ne olduğunu anlamak için kendini iptal etmeli, kendini uygun şekilde kalibre etmelidir.

Kabala bilgeliğindeki en önemli şey, beni yöneten Yaradan’ı ve bu yönetimi nasıl kabul etmem gerektiğini ifşa etmektir. Yaradan’ın tam kontrolü altında mıyım, olduğumda yoksa yanılıyor muyum?

Yeni Bir Toplumun Eşiğinde

Tamamen yeni bir toplumun, Kabalistlerin bunun hakkında yazdığı bir toplumun eşiğindeyiz.

Günümüzde, doğanın isyan ettiği gerçeğine tanık oluyoruz. O artık kötü insanlarla uğraşmak istemiyor. Doğanın onları kendisiyle dengeye getirmesi gerekir, biz de direniriz. Buna bağlı olarak, doğa bu açıdan bizi olumsuz tepkilerle düzeltmelidir. Bu tam olarak kendi üzerimizde hissettiğimiz şeydir.

Tüm virüsler bizleri bir miktar denge durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Eğer bunu anlarsak, o zaman kendimizi ve yeryüzünde birlikte var olduğumuz sistemi kolayca düzeltiriz. Böylece tamamen farklı bir insanlık elde edeceğiz. Umarım bunu mümkün olan en kısa sürede, belki bir buçuk yıl içinde bile anlayacağız. Daha erken gerçekleşmesi olası değildir.

İnsanlığın nasıl davranması gerektiğini ve Koronavirüse karşı doğru yanıtın ne olduğunu mümkün olan her şekilde açıklamak istiyorsak, o zaman bunu kelimenin tam anlamıyla o dönemde yapabiliriz. Yine de bu, Koronavirüs dünyayı dolaşana ve herkes onun bizim üzerimizde ne kadar güce sahip olduğunu görene kadar olmayacaktır.

İnsanlar, düzeltilmemiş ilişkilerimiz ve doğaya ve insanlara karşı kötü tutumumuzla buna neden olduğumuzu anlayacaklar; bunu nasıl düzeltebileceğimizi merak etmeye başlayacağız. Ancak o zaman Koronavirüs ortadan kaybolacaktır. Bizler, kötülüğün ifşasının, onun ıslahının ve iyiliğin tezahürünün tüm aşamalarından geçmeliyiz.

Gerçekten umuyorum ki çok yakında buna şahit olacağız.

Twitter’da Düşüncelerim / 2 Haziran 2020

Rabbi Akiva: “Dostunu kendin gibi sev” (Vayikra, 19:18) Tora’nın genel (klal) kuralıdır. “Genel” kuralı oluşturan parçaları belirtir. Başka bir deyişle, Tora’nın tüm 612 emri, “Dostunu sev” emrini oluşturan kuralların toplamıdır. Tora’nın tamamı bunu başarmak için verilir.

Hillel (Kadim bilge. Şabat Eseri 31: 1):”Tüm Tora, ‘Nefret ettiğini, başkalarına yapma.’dan gelir. Gerisi tamamen yorumdur!” Yani, tüm emirler “Dostunu kendin gibi sev” emrinin uygulamasını açıklamak için tasarlanmıştır. Çünkü bunda bir kişi Yaradan ile yapışmaya ulaşır.

Koronavirüs’ün ardından toplumun yeniden şekillendirilmesi başlayacaktır. Gereksiz meslekler kaybolacak. İnsanlar çalışmadan para kazanacak. Hizmet sektörü neredeyse tamamen yok olacak! Ekonomi için nüfusun sadece% 10’u gereklidir!

Virüse karşı ilaç etkileşimlerimize yardımcı olmaz-doğa bizden integral bir bağ talep edecek. Bizi aramızda iyi bağlar kurmaya zorlayacak. Ancak o zaman birbirimizle etkileşime girebilir, iş yapabilir, açgözlülükten ziyade iyi niyetimize dayanarak birbirimizden kâr elde edebiliriz

Doğa merhamet bilmez. Bu bir kanunlar sistemidir, bu yüzden bugün tepki göstermezsek ve doğanın taleplerine cevap vermezsek, bizi ıslahımız üzerinde çalışmaya zorlayacak daha güçlü güçler gelir ta ki toplumumuzdaki bağı, doğanın diğer tüm seviyeleriyle aynı bütünlük seviyesine yükseltene kadar.

Bunun için hazır mısın? Bunu gerçekten istiyor musun?

Rabbi Akiva, 2. Tapınağın büyük bilgesi, “Komşunu kendin gibi sev tüm Tora’nın genel kuralıdır” , özüdür. Tora insan sevgisini edinmek için verildi. Tora’yı almak için kişi onu almayı İSTEMELİ! Tora çalışmak, başkalarını nasıl seveceğini öğrenmek anlamına gelir.

Bu Tora’nın verilişidir.

Komşunu kendin gibi sev emri tüm emirleri kapsar yani bir kişinin; onu ihsan etmeye getirmesi ve erdemli hale gelmesi için ego-arzusunda yapması gereken tüm ıslahları içerir. Bu insan sevgisinin içinde, kişi Yaradan sevgisini kazanır.

Tora’nın verilmesi, İsrail ulusunun Mısır’dan çıkışından sonra gerçekleşti, yani ego niyetinden kaçtıktan ve Nihai Deniz’i geçtikten sonra, egodan ayrılmayı & Sina çölüne girişi belirterek , özgecil & egoistik arzuların arasında nefret (Sina) ifşa olduğu yerde.

Dünyada Neden Bu Kadar Acı Var?

Soru: İnsanlık neden bu kadar çok acı çekiyor? Kalpteki noktayı doğrudan etkilemiyorsa neden bu kadar acı çekmek gerekir? Acı ile kalpteki noktanın uyanışı arasındaki bağlantı nedir?

Cevap: Bunu anlamak için ruhun genel yapısı hakkında bilgi edinmeliyiz. Ruh tekdir ve hepimiz Adam Harişon’un günahı dediğimiz şeyin sonucu olan genel ruhun kırıldığı zamandan beri kırılmış parçacıklar olarak bunun içindeyiz. Ruhun içindeki egoda Aviut’un (kalınlık) beş seviyesi vardır ve buna ek olarak her türlü kombinasyonda farklı özelliklere ayrılır.

Bu nedenle, her bireyin neden bu ya da önceden belirlenmiş bir kadere sahip olduğunu söylemek çok zordur. Bu, ruhların reenkarnasyonuna bağlıdır. Sonuçta, birbirimize sonsuz bir şekilde bağlanır, birleşir, dağılır ve ayrılırız. Bu sistemin, karşılıklı olarak ne ölçüde işlediğini ve bağlandığımızda ve daha sonra farklı parçalara bölündüğümüzde ve şimdi yavaş yavaş bir araya gelmeye başladığımızda, başlangıçtaki durumumuzu ne kadar dikkate aldığını hayal etmek imkansızdır.

Nihai hedef, başlangıçta olduğu gibi aynı birlik seviyesine ulaşmaktır, ancak şimdi üst güce, ışığa, Yaradan’a  tamamen özdeş olduğumuz, tüm bağ kurma  çabalarımızı zaten içermektedir .

Ve gerçek şu ki her bir kişi böyle karmaşık bir kadere sahiptir, bizler bunu anlayamayız; bazı insanların neden daha fazla, diğerlerinin daha az acı çektiği net değildir. Bunun için çalışmamız ve tüm sistemi bilmemiz gerekir. O zaman herkes için herhangi bir taviz veya istisna olmadan, her şeyin ne kadar mükemmel olduğunu göreceksiniz.

Öte yandan, yaşamların tüm reenkarnasyonlarını görmezsiniz. Bu insanların nelere sahip olduklarını ve bu insanların sahip olacaklarını anlamazsınız. Neticede hiç kimse, birisinin bir şeye sahip olması ve bir başkasının başka bir şeye sahip olmasının daha iyi olduğunu söyleyemez. Hiç kimse bunu yapamaz, en büyük Kabalistler bile, henüz doğmamış olan Kabala bilgeliğinden en uzak olanlardan, nerede olduklarından ve nasıl bilinmediklerinden bahsetmez.

Hiç kimsenin herhangi bir adaletsizlikle ilgili üst yönetimi suçlayamayacağından emin olabilirim. Eğer ruh sistemini edinirseniz, bunun ne kadar bütüncül olduğunu ve her an bizi kesinlikle mükemmel bütün bir koşulun edinimine nasıl yönlendirdiğini göreceksiniz.

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Mayıs 2020

Egoist isek Yaradan’a nasıl benzeyebiliriz? Biz egoistiz, ama egolarımızın üstünde, karşılıklı ihsan, birlik, sevgi bağlarında reddedilmeye rağmen birleşebiliriz. Doğru çalmak için akor edilmesi gereken akorsuz bir müzik aleti gibiyiz.

“Yaradan ve onun adı birdir” – onlumuz, HaVaYa, on Sefirot’un tüm özellikleriyle, en küçük dahili alt Sefirotu ile doğru bir şekilde bağlandığında oluşur, Yaradan’ın doğasına karşılık gelen mükemmel birliği, mutlak ihsan etmeyi sağlayarak.

Ekonomi aşırı ısınıyor, emek ihtiyacı azalıyor, nüfusun% 30’u çaresiz. Toplum için gerekli işlere ek olarak, gerekli olan başka bir şey ortaya çıkar – toplumun integral bağı. Bu herkese öğretilmelidir! İçinde tüm değişikliklerin başarısı yatıyor!

Zamanımızı Nasıl Harcamalıyız?

Soru: Zaman kazanmak için acele içinde yaşamak zorunda mıyız?

Cevap: Zaman akıllıca kullanılmalıdır, bu da sadece Kabalistlerin bize önerdiği şeyleri kullanmak anlamına gelir ve o zaman her şeyde başarılı olursunuz.

Ama aynı zamanda acele etmenize gerek yoktur. Bunun yerine, zamanınızı ciddi, doğru ve mantıklı bir şekilde kullanın. Kabalistlerin bu konuda söylediklerini okumanızı tavsiye ederim.

Twitter’da Düşüncelerim / 22 Mayıs 2020

Egoizmde var olan, evrenin 1. katında, dünyanın doğasında bulunan cansız- bitkisel-hayvansalın tümünü hayal etmeye çalışın; ihsan etme ve bağın manevi güçlerine ulaşan bir kişi Yaradan’ın ona ifşa olduğu 2. katta bulunurken.

Yaradan bir Mutlaktır – Değişmez ve mutlak iyiliğin gücü olarak bize ifşa olur. Algımız, arzumuz, değişimlerimiz – ve değişiklikler sadece içimizde olmasına rağmen, Yaradan’ın değiştiğini söyleriz. Yaratan’ı ifşa etmek için kendimizi O’nunla eşitlik safhasına getirmeliyiz.

Yaradan yalnızca grubun içinde yaşar. Onlunun doğru bağa, karşılıklı ihsan etmeye ayarlandığı kadarıyla – Yaradan aramızda ifşa olur. Kral Davud’un Malhut’u olan kemanımızı çalmaya başlar. Bu Yaradan’ın yaratılanlara ifşasıdır.

Twitter’da Düşüncelerim / 21 Mayıs 2020

Koronavirüs, egoizmimizin bizi birbirimizden nasıl ayırdığını göstererek fiziksel olarak birbirimize yakın olmamızı yasaklar. Görünüşe göre virüs, ilişkilerimizi egoist olandan altruistik olana kadar bizi terk etmeyecek. Zaman gösterecek.

Sürekli başarısızlık hissi, kişiyi kendi için düşünmeyi ve kendi için istemeyi kesmeye yönlendirir ve Yaradan’dan, kendisi ve başarısızlıklarını unutmayı dileyerek kendisi için değil, başkaları için istemeye başlar. Kişi böyle aşamalı olarak ihsan etme niteliğine ulaşır, deneyin!

Mantık üstü inanç, “mantık” derecemizin üzerine inşa etmemiz gereken manevi bir derecedir. Mantık, rasyonel mantık, egoist arzu, “bir yargıç sadece gözlerinin gördüğüyle yargılar” prensibiyle çalışan insan aklıdır, yani 5 duyunun hissettiği şeydir.

“İnanıyorum” – İhsan etme, Bina niteliğini ediniyorum ve Yaradan’ın otoritesini kabul ediyorum.

Mantık ötesi inanç derecesinde, hükümdar benim arzularım, hislerim ve aklım değil, sadece Yaradan. Bu, benim üstümde, “İyi ve İyilik Yapan Yaradan’ın dışında başka hiçbir şey yoktur”un olduğu inanç derecesidir.

Islahın sonuna kadar tüm çalışmamız, mantık üzerinde her zamankinden daha fazla inanç elde etmektir. Toplamda, yükselmemiz gereken 125 derece vardır, böylece her seferinde, inanç olarak adlandırılan ihsan etme gücümüz, akıl denilen, alım gücünden daha büyük olacaktır.

Twitter’da Düşüncelerim / 21 Mayıs 2020

Koronavirüs, egoizmimizin bizi birbirimizden nasıl ayırdığını göstererek fiziksel olarak birbirimize yakın olmamızı yasaklar. Görünüşe göre virüs, ilişkilerimizi egoist olandan altruistik olana kadar bizi terk etmeyecek. Zaman gösterecek.

Sürekli başarısızlık hissi, kişiyi kendi için düşünmeyi ve kendi için istemeyi kesmeye yönlendirir ve Yaradan’dan, kendisi ve başarısızlıklarını unutmayı dileyerek kendisi için değil, başkaları için istemeye başlar. Kişi böyle aşamalı olarak ihsan etme niteliğine ulaşır, deneyin!

Mantık üstü inanç, “mantık” derecemizin üzerine inşa etmemiz gereken manevi bir derecedir. Mantık, rasyonel mantık, egoist arzu, “bir yargıç sadece gözlerinin gördüğüyle yargılar” prensibiyle çalışan insan aklıdır, yani 5 duyunun hissettiği şeydir.

“İnanıyorum” – İhsan etme, Bina niteliğini ediniyorum ve Yaradan’ın otoritesini kabul ediyorum.

Mantık ötesi inanç derecesinde, hükümdar benim arzularım, hislerim ve aklım değil, sadece Yaradan. Bu, benim üstümde, “İyi ve İyilik Yapan Yaradan’ın dışında başka hiçbir şey yoktur”un olduğu inanç derecesidir.