Category Archives: Kabala

Yom Kippur – Egoizmin Farkına Varma

Soru: Roş HaŞanah boyunca kişi yeni bir hayata başlamaya karar verir ve doğasının üzerine çıkması gerektiği gerçeğine rağmen, yine de Yom Kippur’dan önceki on gün içinde, tüm niteliklerini kontrol etmek ister.

Bunları Yaradan’ın nitelikleriyle karşılaştırarak, hiçbirinde Yaradan gibi olamayacağını görür ve Yom Kippur’da onlar üzerinde bir kısıtlama yapmaya karar verir ki bu, bizim dünyamızda beş kısıtlama ile temsil edilir.

Bundan beş gün sonra, beş Sefirot’u simgeleyen Sukkot bayramı başlar. Bu bayramların özü nedir?

Cevap: Yeni Yıl (Roş HaŞanah), insanların af dilediği bir dizi gün ile önceden gelir. Eylemlerini, yaptıkları iyi ve kötü şeyleri bir şekilde değerlendirirler ve genel olarak, özellikle de iyi bir şey yapmadıklarını anlarlar.

Böylece insan davranışlarını kontrol eder ve “O’ndan başkası olmadığı” için, Yaradan’ın üst iradesine itaat etmek zorunda olduğu sonucuna varır. Üst iradeyi dünyaya hükmeden tek güç olarak kabul eder. Bu durumdan, kendini değerlendirmeye başlar. Kişi gerçekten de Yom Kippur’a kadar devam eden eylem ve işlerinin çok ciddi bir analizini yapar.

Yom Kippur, kişinin içinde tek bir büyük egoizmin hareket ettiğini ve bunun üzerine çıkması gerektiğini anladığı içsel koşuludur. Ne de olsa Tora’nın ana emri “komşunu kendin gibi sev” dir ve kişi bundan kesinlikle uzaktır ve hatta bunun tam tersidir. Bu nedenle af diler.

Bu, kişi egoist arzularını kullanmayı bırakmaya hazır olduğu zaman, Yom Kippur’un ilkesidir. Bir insanda onlardan sadece beş tane vardır. Bu nedenle, dünyamızda beş kısıtlama ile temsil edilirler: yeme, içme vb.

Kabala’nın Dili Kişiyi Nasıl Etkiler?

Soru: Baal HaSulam, her aşamayı düzinelerce sayfada ayrıntılı olarak açıkladığı “Kabala Bilgeliğine Önsöz” makalesini yazdı. Bu, tüm Kabala’nın temelidir.

Kabala dili, doğanın kendisinden ortaya çıkmıştır. İlk kez büyük Kabalist Ari tarafından edinildi. Bunun nedeni, kendisinden önce hiç kimsenin “kısıtlama, sarma, ayrılma”, “form eşitliği” gibi kavramlarla hareket etmemiş olması mı?

Cevap: Evet, Ari, Kabala ilminin temelini oluşturan tüm bu evreleri, nitelikleri ve yayılmaları açığa çıkardı ve ilk kez o bunları açıkladı.

Esas olarak, onlar Zohar Kitabı’nın yazarı Raşbi tarafından da biliniyorlardı. Ancak Raşbi bunu Ari’nin yaptığı gibi tarif edemedi. Daha az bildiği için değil. Tüm bunların açıklanamayacağı bir zamanda yaşadı. Açıklama vasıtalarını henüz almamıştı. Bu Kabalistler arasında neredeyse 1500 yıl vardı.

Yorum: Anladığım kadarıyla en özel şey, insanlar tam olarak anlamadıkları bu tanımları okuduklarında dahi bu onları zaten etkiliyor.

Cevabım: Evet. Bu çok önemli. İnsan hiçbir şey yapmasa da, sadece dinlese bile onda bazı değişiklikler olur çünkü biz, köklerimizle ilgili şeylerden bahsediyoruz.

Zohar Kitabı, Bizler İçin İfşa Oldu

Zohar Kitabı, sadece günümüzde ifşa olabildi çünkü gelişimimizde cansız, bitkisel ve hayvansal seviyeleri geçtik ve insan seviyesine ulaştık (İnsan – Adem, “Edomeh” kelimesinden gelir, Yaradan’a benzer anlamındadır).

Bu nedenle bugün hayatımızda kriz, çaresizlik, umutsuzluk ve hayal kırıklığı hissediyoruz.

İşte bu nedenle Zohar Kitabı, ıslahımızı gerçekleştirebilmemiz yani hepimizin bir bütün olarak birbirine bağlı olduğu, sonsuzluğun Malhut’unda olduğu gibi; aramızdaki aynı bağlantı sistemine ulaşabilmemiz için ifşa edilmiştir.

Islahın ilk aşaması “kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” denir. Bu, Hafetz Hesed (kendisi için hiçbir şey istemeyen) seviyesidir, korkudan (endişeden) dönüş seviyesidir.

Islahın ikinci aşaması daha yüksektir, komşunu kendin gibi sevme seviyesidir, sevgiye ya da ihsan etme uğruna almaya dönüş seviyesidir.

Bu iki ıslahı da yapmak zorundayız ve bunların her ikisi de insanlar arasındaki ilişkilerde uygulanır.

Ne de olsa Yaradan,  ıslah olmuş ilişkilerimiz vasıtasıyla ifşa olur yani komşumuza olan sevgimiz ve ihsanımız ölçüsünde ya da “Başkasının sevgisinden Yaradan sevgisine” sözüyle ima edildiği gibi.

Bir grup Kabalist tarafından yani insan seviyesine ulaşmak isteyenler arasında uygulanması dışında, tek bir ıslah gerçekleştirilemez.

Onlar birbirleriyle olan ilişkilerinde, sonsuzluğun Malhut sistemini inşa ederler ve onun içinde sonsuzluğun ışığını yani Yaradan’ı hissetmeyi arzularlar.

Zohar Kitabı bunun için bize güç, arzu ve içsel edinimler vermelidir.

Bu nedenle, Zohar’ı okurken, kişi,  hepimizin bir olduğu ve kalpteki noktalarımızın yani maneviyat arzularımızın birleştiği ve bu ortak arzular vasıtasıyla içinde Yaradan’ı hissedeceğimiz manevi kabımızı, Şehina’yı ya da sonsuzluğun Malhut’unu inşa ettiğimiz niyetini korumaya çalışmalıdır.

Zohar’ın yazarları, Rabbi Şimon grubu gibi, birlikte hissetmeli ve aramızdaki bu bağ sistemi içinde Kitap’ın ne hakkında konuştuğunu hayal etmeye çalışmalıyız.

Ne de olsa Zohar, sadece aramızdaki bağdan bahsediyor, onu sözde bu dünyaya ait her türlü form ve imgeyle anlatsa da, aslında ruhumuzun güçleri hakkında konuşuyor.

Manevi Dünyayı Kazanın

Soru: Manevi yolu takip etme seçeneğiniz var mı, yok mu?

Cevap: Seçenek yoktur. Bu kaderdir, o kadar.

Soru: Bir insanın yükü yüklenme koşulunda mı yoksa zaten çıkışta mı olduğu nasıl ayırt edilir? Bu sistemde yazılı mıdır?

Cevap: Her iki durumda da, kişiyi gerçekten her şeye hazır ve ilerliyormuş gibi kabul etmeliyiz; olan oluyordur. Egoizmin birçokları için nasıl çalıştığını görüyoruz. Bizim toplumumuzda egoizmi uygulamanın ne kadar zor olduğunu anlıyorlar, burada egoizm için bir tatmin yok ve ayrılıyorlar.

Soru:  Yani insanın başka seçeneği yok mu, nasıl olsa gidecek mi?

Cevap: Grubun önünde başını ne kadar eğdiğine bağlıdır. Sadece bu. Kişi bunu yapmalıdır.

En önemli şey devam etmektir: “Hiçbir yere gitmiyorum, burada kalıyorum, sadece burada var oluyorum.” İşte bu kadar! Belirleyici olması gereken budur: ayrılmak dışında ne istersen yap. Benimle ne istersen yap, sadece beni kapı dışarı atma.

Yorum: Ama birçok insan için, kalıp acı çekmektense ayrılmanın daha kolay olduğunu söylediniz.

Cevabım: Bu onların bileceği şey! Manevi dünyayı kazanmak istiyorsanız, o zaman onun için çalışmalısınız. Öğrenciler benimle, grupla, çalışmayla ve dağıtımla düzgün bir şekilde temasa geçtiklerinde, bu çalışma nispeten daha kolay ilerler.

Zohar, Tüm Hastalıkların İlacıdır

Zohar’da da tıpkı Tora’da olduğu gibi ille de sırayla okuma zorunluluğu yoktur; kitabı istediğiniz yerden açabilirsiniz!

Mezmurlar gibidir; bir yerden, herhangi bir ayetten açarsınız ve okursunuz. Ortadan bile başlayabilirsiniz.

Kutsal kitapları (kutsallık, ihsan etme, Bina niteliğinden Yaradan’a ulaşmış olanlar tarafından yazılanı) okurken, asıl mesele ne okuyacağınız veya ne hakkında okuyacağınız değildir, asıl niyet okuyarak ne elde etmek istediğinizdir?

Çünkü zaten hissetmediğiniz ve anlamadığınız üst dünya hakkında okuyorsunuz.

Zohar, tüm kutsal kitapların en yüksek kaynağıdır. Bu, üst ışığın en güçlü kaynağıdır, ıslah ışığıdır. Bir hastaya infüzyon gibidir, aldığınız ilaçtır.

Peki, bu ilacı alarak ne elde etmek istiyorsunuz? Sağlıklı olmak sizin için ne anlama geliyor? Zohar Kitabı’nın gücü sizin için hem hayat veren bir yaşam iksiri hem de ölümcül bir zehir olabilir, ikisinden biri!

Bu nedenle, Kitabı açmadan önce düşünmeli, hissetmeli, kendinizi ayarlamalı, hazırlanmalı ve ondan şimdi ne elde edeceğinizi bilmelisiniz?

Sembolü yılan olan bir ilaç alacaksınız. Onun zehri gerçekten zehir olabilir veya bütün hastalıklara şifa olabilir.

Bu nedenle, Zohar Kitabı’nı açmadan önce, doğru niyetle dolmalıyız ve ölümcül bir zehir değil, hayat kurtaran bir yaşam iksiri almalıyız.

İnsanlar doğru niyet olmadan Tora’yı çalışırlarsa, o zaman kurur ve cansız hale gelir. Bu, Zohar Kitabı gibi çok büyük bir güç kaynağının önündeysek özellikle tehlikelidir.

Ve sıradan insanlardan, bu kadar uzun süre saklanması, ancak Kabalistlere ifşa edilmesi tesadüf değildir.

Bir Kabalist (yani doğru arzuya ulaşmış bir kişi) bu kitabı bir şekilde her zaman birinden, biri aracılığıyla bulmuştur; bir şekilde ona yukarıdan gönderilmiş ve onu bulabileceği bir yere getirilmiştir.

Ama diğer insanlara açıklanmadı çünkü daha önce kendimizi doğru niyetle donatamadık. Bu nedenle, Zohar bize yalnızca zarar verebilirdi.

Ve bugün, Zohar Kitabı’nı bize iyilik getirmesi, yaşam kaynağı olması ve Allah korusun ölümcül bir zehire dönüşmemesi niyetiyle açıyoruz.

Sonuçta, Zohar’da o kadar kuvvetli bir güç var ki, onu sadece birlikte, sadece doğru tavırla açmaya dikkat etmelisiniz.

Ve bu yüzden bizim zamanımızda kendini ifşa etmiştir; bize harika fırsatlar sunmaktadır. Ve bizler bunu, tüm insanlara sunmak istiyoruz.

Ancak herkes bilmeli ki, Zohar çalışması sırasındaki sadece doğru niyet, onu yaşam iksirine dönüştürür.

Roş HaŞanah – Af Dileme Zamanı

Roş HaŞanah, günahlarınız için Yaradan’dan af dileme zamanıdır. Başka bir deyişle, Yaradan’ın önemi ve büyüklüğü konusunda bir fikre sahip olmadığımı hissediyorum ve bunun için özür diliyorum. Ne de olsa, Yaradan’ın büyüklüğünü ve önemini hissetseydim, o zaman elbette farklı davranırdım. Görünüşe göre bende eksik olan sadece Yaradan duygusudur.

İşte bu yüzden talep ediyorum: “Seni hissetmeme izin ver ve ben farklı olacağım!” İnsanın Yaradan’a söylemesi gereken şey budur; doğru istek ve doğru özür budur. Sonuçta, neden günah işliyorum? Çünkü bende inanç denilen, Yaradan duygusu eksik. Yaradan hissiyatı yok, inanç yok ve bu nedenle beni durduracak kimse yok. Başka şekilde yapamam çünkü eğer Yaradan bana hükmetmezse, o zaman kötü eğilim, egoizm hükmeder.

Bu nedenle, Yaradan’dan benim üzerimde yönetimi almasını istiyorum. Bu benim ana isteğim, ardından Roş HaŞanah’ya geliyoruz, krala geliyoruz ve O’nu, üzerimizde hüküm sürmesini için görevlendirmek istiyoruz.

Tüm günahlarımdan tövbe etmek, ıslahımı engelleyen her şeyi bilmek ve hissetmek istiyorum. Yaradan’dan gözlerimi açmasını ve günahın ve emrin nerede olduğunu hissetmeme izin vermesini istiyorum ki O’nun verme, sevme ve birleştirme sözünü nerede yerine getirdiğimi ve nerede tersini yaptığımı anlayabileyim.

Şimdi, hayatımın her anında bunu hissetmiyorum. Hissetseydim, elbette gelişirdim. Sorun şu ki, kendimi kontrol edebileceğim, Yaradan’ı ve ihsan etme gücünü hissetmiyorum. Ve bununla, Yaradan’a dönerim ve bana ihsan etme gücü konusunda kendimi sınama fırsatı vermesini talep ederim ve o zaman asla bir suç işlemem.

Bizler, geçmişi hatırlamıyoruz ve onun için af dilemiyoruz. Olanlar için değil, ıslah için çabalamadığım ve Yaradan’ın bu konuda bana yardım etmesini istemediğim için ağlamalıyım. İlerlemek istiyorum, geçmişe dalıp yaptıklarıma gözyaşı dökmek değil.

Ben mi bir şey yaptım? Ben hiçbir şey yapmadım, her şeyi Yaradan yaptı. Ve bunu bir amaçla yaptı ki böylece artık neyi düzeltmem gerektiğini biliyorum. Bu kötülüğü, şimdi ifşa olan günahı alıyorum ve ıslah etmeye başlıyorum. Bütün özlemim ileriye doğru, geriye değil. Fark bu!

Roş HaŞanah—Islah Yolundaki İlk Durak

Yahudi Yeni Yılı’nın başlamasıyla gelen bayramlar, kişinin manevi çalışmaya girişini sembolize eder. Aslında bu giriş çok daha erken, hazırlık döneminde başlar. Bu nedenle Elul ayı, “Ben sevgilim için, sevgilim benim için” anlamına gelir. Yani kişi, Yaradan ile bir bağı olduğunu ifşa etmeye başlar.

Kabala çalışmaya başladıktan birkaç yıl sonra, kişi ruh halinde, metinleri anlamada ve algılamada yükselişler ve düşüşler yaşadığını keşfeder. Akabinde, bir süre sonra maneviyata ancak bağ yoluyla ulaşılabileceğini anlar yani okuduklarına inanmaya başlar ve materyalle bağ kurar.

Başka seçeneğin olmadığını anlar, pratik çalışma için gruba katılmak gereklidir. Sonuçta, güzel sohbetler yeterli değildir, kişinin kalpten hissetmesi ve birisinin duygularını uyandırması gerekir. Bu, manevi edinim ve duyum ve kişinin yaşamını gerçekleştirmesi için gereklidir. Hayatın doğum ile ölüm tarihleri arasında geçip, iz bırakmadan son bulmasını istemez. Üstüne çıkıp daha da ilerlemek ister.

O zaman, ihsan etme gücünü, alma gücünün üzerinde elde etmek için kendini ıslah etmesi gerektiğini anlar. İçsel değişim ihtiyacının farkına varılması, Elul ayının başlangıcıdır.

Elul bir iç gözlem ayıdır: Yaradan ile ilk temasa yaklaşmaya başlamak için ruhumla ne yapabilirim? Üst gücün ifşasını, ondan haz almak için değil, onun önünde eğilmek için beklerim.

Bırak egoizmim boyun eğsin ve Yaradan’a kul olmamı sağlasın. Kendimi üst ışığın gücü altına almaktan ve onun mükemmelliğini, sonsuzluğunu ve büyüklüğünü hissetmekten mutlu olacağım. Alma arzum böyle bir ifşanın önünde eğilmeye, kendini küçültmeye ve üst gücün kontrolüne teslim etmeye hazır.

Özü, Yaradan’ı tüm dünyanın kralı olarak ilan etmek olan Yeni Yıl’a, Roş HaŞanah’ya bu şekilde geliyoruz. Üst güç her şeyin başında, sonunda ve ortasında durur, istisnasız her şeyi kontrol eder. İhtiyacımız olan tek şey, kendimizi Yaradan’ın köleleri, O’nun sadık kulları olarak üst gücün etkisi altında hissetmek, mantık ötesi inancı, almanın ötesinde ihsan etme gücünü almak ve onu arzumuz üzerinde çalışmak için kullanmaya başlamaktır.

Tüm bu çalışmalar, yaradılışın ıslahına giden yolun ilk aşaması olan Roş HaŞanah bayramıyla ilgilidir.

Güneş, Ay ve Dünya

Soru: Bizim algımıza göre Ay ve Güneş nelerdir? Kabala’nın bakış açısından, bu iki nesne ile olan ilişkisine göre Dünya nedir?

Cevap: Dünya alıcı kısımdır. Güneşin ışığını alır; kendi ekseni etrafında döner ve her seferinde diğer tarafını Güneş’e açar. Dünya, Güneş ve Ay arasındadır ve bu nedenle Ay’ı Güneş’ten gizler. Bu, Ay’ın evresini belirler.

Her şey, Ay, Dünya’nın etrafında belirli bir periyotla dönecek şekilde düzenlendiğinden, bir ay takvimimiz vardır. Dünya, kendi ekseni etrafında dönerken dünyevi, 24 saatlik bir takvim oluşturur ve Ay ile birlikte Güneş etrafında dönerken de yıllık bir takvim oluşturur.

Ayrıca, tüm güneş sisteminin dönüşü, Yahudi takviminde (29 yıl vb.) işaretlenen özel dönemler yaratır.

Kabala’nın bakış açısından Güneş, Zeir Anpin’i temsil eder, Dünya, Malhut’u temsil eder ve Ay, aralarındaki bağın derecesini gösterir. Dünya’nın bir perdeye sahip olmasının ölçüsü, Ay’ın evrelerinde görülebilir. Dünya’nın Ay’ı güneş ışığından ne ölçüde koruyabildiği, bize perdenin büyüklüğünü gösterir.

Bunu Ay’ın evrelerinde tersten görürüz çünkü kendi yansımam dışında kendimi görmem. Büyüyen ay, perdemin büyümeye başladığı ve dolunaya kadar büyüdüğü ve ardından azalmaya başladığı anlamına gelir. Dolayısıyla gelişimin dört aşamasından ikisi büyür, ikisi azalır ve ardından yeni bir dönem başlar. Manevi araç olan Kli’nin (kap) gelişiminde gerçekleşen şey tam olarak budur.

İki Tür Işık

Hohma’nın ışığı, yaratılan varlığın benliği ve canlılığı olarak kabul edilir. Hasadim’in ışığı yalnızca ıslahlar için, yaratılan varlığın tamamlanması için ışık olarak kabul edilir (Baal HaSulam, On Sefirot Çalışması, Cilt 1, Kısım 1, Bölüm 1).

Soru: İnsan bu iki ışığı nasıl deneyimler?

Cevap: Başlangıçta, kişi Hohma ışığını hiçbir şekilde hissetmez. Bizim dünyamızda, insan bir şeyden haz almak istediğinde bu ışığın sadece mikro dozunu hisseder. Kişi Hassadim ışığını ancak ihsan etme, başkalarına haz verme arzusuna sahip olduğu ölçüde hisseder. Hemen hemen, her iki ışık da başlangıçta bizden gizlenir ve kendimizi onları hissedecek şekilde geliştirmemiz gerekir.

Genellikle kişi, insanı ıslah etme metodunun, Kabala metodunun yardımıyla onlara aşina hale gelir. Bir grup içinde çalıştığımız, dostlarımıza daha yakın olmak istediğimiz, onlara Yaradan gibi ihsan etmek istediğimiz ve ihsan etme niteliğini mümkün olduğunca uyguladığımız ölçüde, Yaradan’ın ihsan etme ışığının içimize girdiğini hissetmeye başlarız.

Sağ ve Sol Çizgilerin Simbiyozu

Soru: Herkesin sol çizgiye sahip olmadığını söylediniz. Ona sahip olmanın ya da olmamanın avantajı nedir?

Cevap: Esas olarak, herkesin iki kısımdan oluşan bir ruhu vardır: ihsan etme niteliği (sağ çizgi) ve alma niteliği (sol çizgi). Ancak, görünürde üçüncü bir çizgi yokmuş gibi olabilir. Üçüncü çizgi, her iki çizgiyi yani bir insandaki iki zıt niteliği hizaya sokar ve sonucu verir. Ondan “insan” imajını inşa eder.

Bunun açıkça ifade edildiği ruhlar vardır ve bunun olmadığı ruhlar vardır. Tıpkı vücudumuzdaki organlar gibi, daha çok önemlileri ve daha az önemlileri vardır. Anne karnında diğerlerinden daha hızlı gelişenler vardır ve bir tür kuyruk veya başka ilkel organlar gibi görünenler de vardır. Yani rahim içi gelişimindeki bir kişi aynı anda bir içsel gelişimden geçer.

Bu nedenle, insanda organlar gelişirken her biri kendi içinde önemlidir. Daha önemli ve daha az önemli olanlar olmasına rağmen, sonuçta bunlar tek bir sistemdir.

Manevi dünyada daha çok önemli veya daha az önemli bir şey yoktur çünkü Yaradan’a benzerlik açısından, vücudunuzda bazı hücreler eksikse, O’na benzemiyorsunuz demektir. Bu kurala göre maneviyatta önemsiz şeyler yoktur çünkü maneviyat mükemmelliktir. Eğer bir nokta eksikse, o zaman bu zaten kusurludur.

Bu yüzden, dünyadaki her insanın önemini anlamalıyız. Evrendeki her şeyin kendi net bir amacı vardır ve onu yok etmek yasaktır. Doğanın verdiği her şey var olmalıdır.

Yorum: Yaradan’ın sağ çizgi olduğunu ve orta çizginin var olmadığını söylediniz.

Cevabım: Evet ama ihsan etme niteliğinin içimizde uyumlanması gerektiğinde, bu sadece sağ çizgide alınamaz. Alma niteliği nerede?

Sağ çizgi sadece ihsan etme niteliğidir, dolayısıyla sol çizgi gereklidir. Soldaki sadece almaktır; bu ancak Yaradan’ın zıddı olabilir. Sonrasında orta çizgi yükselir – bu simbiyoz, bu bağ temelinde, iki çizginin parçalama sırasında, ıslah sırasında ve karşılıklı bütünleşme sırasında karşılıklı olarak birbirine nüfuz etmesi temelinde- çalışmaya başlar.

Soru: Bu, çabalamanın önemli olduğu, sol çizgiden ayrılmadan sağ çizgiye doğru çaba gösterilmesi gerektiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet. Sol çizgiyi alıp onunla sağ çizgiye giderseniz, orta çizgiye ulaşırsınız.