Category Archives: Egoizm

Dünyamızın Özgecilliği

Soru: Dünyadaki insanların yüzde on’u özgecil olarak kabul edilir. Başkalarını ve doğayı önemserler, ancak kendileri için gizli bir faydası vardır. Bununla nasıl bir ilişki kurmalıyız?

Cevap: Başkalarına zarar vermeden gizli fayda, kişi veya çevresindeki dünya için herhangi bir tehlike oluşturmaz.

Ancak kasten dünyaya ve topluma zarar verirseniz, bu zaten ciddidir.

Soru: Birçok insan, kişinin sözde özgecillerden örnek alması gerektiğini düşünüyor. Ama onlar yine de bencil sayılmıyorlar mı?

Cevap: Bencillik, birbirini sömürmektir. Ve eğer kişi dünyamızda normal bir şekilde yaşarsa, işe gider, çocuk yetiştirir, tatile giderse, bu bencillik olarak kabul edilmez. Bencillik, başkalarının, kendi iyiliğiniz için kullanılmasıdır.

Yorum: Bunu hissetmememiz ilginç. Kimse kendini bencil görmüyor.

Cevabım: Bu nedenle bu, kişiye öğretilmeli, açıklanmalı,  örnekler verilmeli ve alıştırmalar yapılmalıdır. Aksi halde doğa toplumumuzu sürdürmeyecektir, toplum da kendini sürdürmeyecektir.

Yeni Hayat 1074 – Sosyal Yalnızlaşma

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Yael Leshed-Harel ile söyleşide

Her birimizde doğal, sosyal bir yabancılaşma var. İnsan egosu, sürekli olarak başkalarına aşırı yakınlığın bir tehdit olduğu hissini geliştirir ve üretir. Bir insanın dünyadan tamamen yok olmasını istediğimizde, bir yabancılık, mesafe, soğukluk ve hatta nefret duygusu hissederiz. Teknoloji bizim daha da yabancılaşmamıza neden oldu, çünkü mesafemizi korurken, aynı zamanda bağ kurmamızı sağlıyor. Sonuç olarak, bunu telefonlarımız aracılığıyla giderek daha fazla yaşayacağız. Yaşadığımız yabancılaşma, ne iyi ne de kötüdür ancak sonuç, onu nasıl kullandığımıza bağlıdır. İsrail ulusunun temeli, İbrahim’in, farklılıkların ve sosyal yabancılaşmanın üzerinde birbirlerini sevmeyi öğrettiği, yabancıların toplanmasına dayanıyordu. Doğa bizleri, birbirimizle içsel, kalpten ve manevi bir bağa ulaşmaya zorlayacaktır.

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1074-sosyal-yalnizlasma/

Kabala, Üst Dünyanın Fiziğidir

Soru: Egoizmim büyüdükçe ve ışığın etkisi azaldığında, kendimi düşüş içinde bulurum. Ve tersi, ışık egoizmimi kapladığında, yükseliş gerçekleşir. Bu fiziğe mi benzer?

Cevap: Kesinlikle, bu fiziktir! Ancak bizler bunu hesaba katmak istemeyiz. Kendimizi duygularımıza veririz. Ve genel olarak, bu mutlak bir gerçekliktir. Kabala her şeye sahiptir: formüller, grafikler ve diyagramlar. Kabala, tüm diğer bilimlerin, doğanın niteliklerinin ve eylemlerinin temelidir.

Soru: Bu, cansız, bitkisel ve hayvansal doğaya bakıp, tüm yasaları oradan almanın ve sadece onları insan toplumuna uygulamanın mümkün olduğu anlamına mı geliyor? Ve yapılacak doğru şey bu mu?

Cevap: Nispeten, ama her şeyi değil! Çünkü cansız, bitkisel ve hayvansal seviyeler, bizim hayvansal kısmımızdır ve insan kısmımız, Kabala bilimi ile edinilir.

Yorum: Fizikte, evrendeki fiziksel bedenler arasında net etkileşim kuralları vardır. Ve insan toplumunda iletişimimizin net yasaları yoktur. İnsanlar birbirleriyle nasıl düzgün etkileşime gireceklerini bile bilmiyorlar.

Benim Cevabım:  Ne yazık ki, dünyamızda İnsan (Adam) seviyesine hitap eden böyle bir bilim yoktur.

Soru: Belki bir tür evrensel yasa vardır?

Cevap: Evrensel yasa mı, elbette bir tane var, ama o sadece Kabala’da öğrenilir. İnsanların doğru etkileşimlerinin ve onların cansız, bitkisel ve hayvansal doğayla,  Yaradan’la olan ilişkisinin yasasıdır. Kişinin egoizminin üzerine çıkması ve sadece negatif bir güçle değil, aynı zamanda pozitif bir güçle de çalışması gerçeğinden oluşur.

Bizim egoizmimiz negatif bir güçtür. Bizleri zorlar ve sadece bu dünyadan, var olan her şeyi almaya doğru iter. Ve Kabala bilimi, her iki gücün eşit olması ve birbirini dengelemesi için,  bunu ihsan etme niteliğiyle dengelemenin ne şekilde mümkün olduğunu açıklar. O zaman dengede olacağız. Başarmamız gereken budur.

Koronavirüs Pandemisi Boyunca Kim Mutludur?

Soru: Koronavirüs dönemi çalkantılı, trajik ve dramatiktir. Ve hala mutlu olan insanlar var.  Çocuklar!  Aileleriyle birlikte evde kalan küçük çocuklar. Ne isterlerse yaparlar.

Tüm bunların iyi bir nedenden dolayı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bize bir mutluluk adası gösteriliyor. Ne amaçla? Neyi anlamamız gerekiyor?

Cevap: Küçük bir çocuk olmanın iyi olduğunu. 🙂

Soru: Bu çocuklara bakıp onların yaydığı mutluluğu benimseyebilir miyiz?

Cevap: Çocuklar başlangıçtaki, doğal egoizm seviyelerinde bulunurlar. Bu egoizm olarak kabul edilmez. Başkalarına kötülük dilemezler. Başkalarına zarar verme, onlar pahasına kazanmak için çeşitli planlara sahip değillerdir:  bilinçaltında içimizde var olan, diğer kişi ne kadar kötü hissederse, benim için o kadar iyi. Ama çocuklar buna sahip değildir ve bu nedenle virüs onlar için bir tehdit değildir.

Soru: Yani virüs, diyelim ki çocukça düşünen bir kimse için tehdit oluşturmuyor mu?

Cevap: Çocukça değil. Bu, ilk, doğal, bencillik olarak sınırlı düşünmedir.

Yorum: Başka bir kişiye zarar vermek istemeden yaşayabileceğimiz ve bu şekilde düşünebileceğimiz bir duruma ulaşırsak, o zaman ne olacak?

Cevabım: Sadece bu egoizmi kendi içimizde tutarsak ve birbirimizle bağlantılı olduğumuz, para, şöhret, gücü ve önceden beri yetişkin dünyasıyla ilgili olan diğer tüm sosyal egoist seviyeleri ortadan kaldırırsak, o zaman elbette, herhangi bir virüsten korkmazdık.

Soru: Öyleyse şimdi bir tedaviye, panzehire mi sahibiz?

Cevap: Hayır, bu kolay değildir. Sürekli olarak onunla ilgili düşünüyor ve onun içinde kendimizi algılıyorsak, birbirimize zarar vererek sosyal egoizmden nasıl kurtuluruz? Kimsenin bizden daha iyisini yapmaması için, kendimizi başkalarıyla karşılaştırırız, böylece her zaman şanslı, önemli, özel vb. olduğumuzu hissederiz. Her insanda var olan ve bilinçaltında çözülmesi gereken şey budur.

Soru: Ve bundan kurtulamıyor muyuz?

Cevap: Mümkün ama kendi başımıza değil. Eğer doğru toplumdaysak ve kendi üzerimize özel bir üst güç çekiyorsak, ancak üst ışığın yardımıyla kurtulabiliriz. Üst, çünkü bu ihsan etme gücüdür, sevginin gücüdür, insanların, egoizmimizin üzerinde çekim gücüdür. Bu yüzden üst güç olarak adlandırılır.

Ve o zaman birbiriyle oynamak isteyen – oynarlar, ama zarar vermek istemezler-küçük çocuklar gibi birbirimize bağlı olacağız. Onlar henüz buna sahip değiller. Ve sonra bu on yaşına yaklaştıkça başlar. On beş yaşına geldiklerinde genellikle tamamen egoisttirler. Şimdiden diğerlerinden daha iyi olmayı ve başkalarını onlardan daha kötü hissettirmeyi düşünürler. Okulda nasıl davrandıklarına bir bakın.

Yorum: Her zaman bizi değiştirebilecek olan üst ışıktan bahsediyorsunuz. Biz egoistiz ve dünya seviyesinde ne kadar istesek de hiçbir şey yapamayız – ne politikacılar ne de psikologlar, hiç kimse. Sadece bizim kendi üzerimize çekebildiğimiz ışık.

Kimse bunun ne anlama geldiğini anlamıyor, ama siz bununla ilgili konuşmaya devam ediyorsunuz.

Benim Cevabım: Virüs ile ilgili olan net miydi?

Şimdi o net olacak. Bunu çalışacağız, başka seçeneğimiz yok. Bu tür virüsleri inceleyerek neyin iyi neyin kötü olduğunu yavaş yavaş çözmeye başlayacağız. Ve bu şekilde ışığa ulaşacağız.

Soru: Üst ışığın ne olduğunu ve nasıl çekileceğini açıklayabilir misiniz?

Cevap: Çok basittir. Doğada, olumsuz bir güç vardır ve olumlu bir güç vardır. Ve bunlar tamamen eşdeğerdir. Olumsuz bir güç, sözde egoist güç; içimizde uyandırılır, böylece ona paralel bir olumlu gücün, özgecil gücün içimizde uyandırılışını talep ederiz ve bu egoist ve özgecil iki güç, içimizde dengelenir.

Ve şimdi virüsün bize ne verdiğini anlamaya çalışın! Bizi bu dengeye nasıl götürüyor! Çok basit bir şekilde şöyle diyor: “Kendinizi evinizde kilitleyin, kendinizle meşgul olun, başkalarıyla iletişim kurmak için acele etmeyin. Bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsunuz, hadi bunu adım adım öğrenelim. Burada olumlu bir güç ve burada olumsuz bir güç ve böylece çalışacağız.”

Soru: Olumsuz güç, egoizm anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet. Egoizm olumsuz bir güçtür. Bizimle ilgili düşünülen şey budur. Ancak Yaradan ile ilgili olarak, ne olumsuz ne de olumlu bir güç yoktur. Sonuçta, ikisi de O’ndan gelmektedir.

Soru: Bu olumlu ve olumsuz güçler nelerdir, onları nereden alıyorsunuz?

Cevap: Ama aramızda varlar mı yoklar mı?! Sizi kullanmak istiyorsam, bu olumsuz bir güçtür. Aksine, sizi düşünüyor ve önemsiyorsam, bu olumlu bir güçtür.

Bu sadece, bir insanın bir insana karşı tutumu ile ilgilidir. Eğer diğerinin üzerine nasıl yükseleceğimi düşünürsem, bu olumsuz bir güçtür ve diğerini nasıl yükselteceğimi düşünürsem, bu pozitif bir güçtür.

Soru: Diğer kişinin üstüne çıkmanın ne anlama geldiğini anlıyorum, ama diğer kişiyi yükseltebilir miyim yükseltemez miyim?

Cevap: Hayır, yapamazsınız. Bu dürtüyü /arzuyu nereden alırsınız ki?

Soru: Öyleyse sadece kendi üzerime çektiğim üst ışık mı bu dürtüyü geliştirebilir?

Cevap: Evet.

Yorum: Üst ışığı nasıl çekebilirim?

Cevabım: Yalnızca bir grupta çalışıyorsanız.

Bu yüzden bize bir grup verildi. Dostlarımıza bakıp, onları egoizmimizden kıskanalım, onlardan daha düşük olmak istemeyelim diye;  bu şekilde birbirimizin ihsana yükselmeye başlamasına yardım ediyoruz.

Soru: Diyelim ki basit bir insan evde oturuyor ve hayatı hakkında düşünüyor ve böyle bir duruma ulaşmak istediğini anlamaya başlıyor. O bunu yapabilir mi?

Cevap: Adım adım. Telefon, video ve internet üzerinden iletişim kurmaya başlayın. Ve o zaman doğrudan iletişim kurma fırsatı gelecektir, iki metre mesafeden bile değil. Ve sonra herhangi bir engel olmadan tek bir bedende olduğunuzu hissedeceksiniz. Bu zaten virüs için tam bir tedavidir. Ve o zaman üzerinde bir taç olacaktır.

Kötü Eğiliminizin Farkına Varın

Soru: Eğer doğanız buna izin vermiyorsa, kötülüğünüzü nasıl far edebilirsiniz? Kişi her an eylemlerini haklı çıkarır.

Cevap: Kesinlikle doğrudur. Bu nedenle, manevi olarak ilerlediğimiz ve geliştirdiğimiz güç “mantık ötesi inanç” olarak adlandırılır, bu bizim egoizmimizin üzerine yükseliştir.

Bunu nasıl yaparız? Kendimizi gruba, onlu grubun içine yerleştirerek ve onun içinde kendimizi iptal etmeye çalışarak. Bu şekilde kendimin üzerine yükselirim. Sadece bu şekilde! Eğer bir grubunuz yoksa bunu yapamayacaksınız ve probleminizin olacağı yer burasıdır.

Egoizm: Hastalık mı Yardım mı?

Yorum: Kabala, dünyanın tek bir organizma olduğunu ve tüm unsurlarının birbirine bağlı olduğunu düşünür. Günümüzde, bu konuda çok fazla araştırma var. İlk nokta bu.

İkinci nokta, doğanın, bu birliğe zıt olan “insan” olarak adlandırılan bir element yaratmış olmasıdır. O, çeşitli dramatik durumlarda kendini gösteren egoizmimizi özellikte yaratmıştır. Sadece mevcut Koronavirüs değil, insanlığın tüm sorunları, egoizmimizin sonucudur. Anlaşılan o ki egoizm gerçek bir hastalıktır.

Benim Yorumum: Bunun bir hastalık değil, bizi ileriye götüren ve bizlere doğa ile bütünleşmediğimiz noktaları gösteren, sadık yardımcımız olduğunu söyleyebilirim. Egonun kendini gösterdiği, tam olarak nerede hasta olduğumuzu gösterdiği nokta budur.  Dolayısıyla egoizm bizim için bir yardımdır.

Soru: Sanki bize, gelmemiz gereken şeyin tam zıt koşulunu mu gösteriyor?

Cevap: Evet. Hatta buna “size karşı yardım” bile denir.

Yorum: Ama sorun şu ki, bu senaryonun yönetmenini görmüyoruz.

Benim Yorumum: Niye? Çevremizdeki doğa yönetmendir.  Onun içsel nitelikleri, içsel planı, düşüncesi, her şey onun içindedir, sadece biz onları fark edemiyoruz. Biz etrafa bakınan ve bu resmin sadece çok küçük bir parçasını gören küçük bir çocuk gibiyiz.

Soru: Her insan tüm doğal olayları kendine göre mi yorumlar/değerlendirir?

Cevap: Elbette. Her insan bunu egoist gelişiminin ölçüsünde yapar. Egoistçe! Bu nedenle, hiçbir yanıt, doğru olamaz.

Yorum: Yani bir yandan bizi ayıran egoizm var, diğer yandan doğa bizi bütünleşmeye, bağ kurmaya itmekte.

Benim Yorumum: Evet. Doğa, bilinçli olarak bağlantı bir topluma, bütünsel bir topluma geçmemizi istemektedir.

Virüs sonrası durumda ihtiyacımız olanın bu olduğunu anlamalıyız ve yavaş yavaş ondan kurtulmaya başladığımızda, bu darbeden sonra toplumun inşasında ortaya çıkabilecek tüm ortak ve özel sorunları tespit etmeliyiz. Herkese iyi şanslar diliyorum. Ve bu sadece doğru etkileşimimize bağlıdır. Gerçekten buna güveniyorum.

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Haziran 2020

Hastalık Kontrol ve Önleme Federal Merkezler müdürü Dr. Robert Redfield, COVID’in “bu ulusu dizlerinin üstüne getirdiğini” söyledi – Covid-19 krizine yapılan harcamanın muhtemelen 7 milyar doları aşacağını da sözlerine ekledi.

Benim yorumum: Tüm bunlar basitçe yeni bir şekilde yaşamaya başlamak yerine, tüm bunlar sadece ihtiyaçları sürdürür.

Ancak mantık üstü inana kendimizi ihsan etme derecesine, Bina’ya, Yaradan’ın realitesine girerek O’nun dünyasına yükseltiriz.

Mantık üstü inanç, realiteyi kendi egoistik mantığımız aracılığı yerine Yaradan’ın gördüğü şekilde görmemize izin verir. Yaradan bizi kasıtlı olarak, içinde kendimizi ve dünyayı algıladığımız egoizmde yarattı.

Bu niteliğe girdiğimizde bize ilişkin bu inançtır, mantık-egoizmimizin üstünde.

Mantık üstü inanç, kendini kandırma ya da fantezi değildir daha ziyade bizi gerçeğin dünyasına aktarır. Kendimizi Yaradan’ın dünyasında görürüz, her şeyi Onun gözlerinden, Bina’nın niteliğinden, ihsan etme, Yaradan’ın niteliğinden görürüz.

Egoizmi ıslah ettikten sonra perde, kısıtlama aracıyla, ışığı yansıtır, ihsan etme derecesine yükselir, “mantık üstü inanç”, “almanın üstündeki ihsan etme”, bir kişi Yaradan tarafından yaratılan asıl realiteyi Yaradan tarafından hissedildiği gibi görmeyi ve hissetmeyi hak eder.

Darbeler ve ızdırap sonunda bizi egoizmimizden ayrılmamız gerektiğine ikna edecektir. Ama başka, daha başarılı bir yol var. Sonuçta, biz egoistiz – egoizmimize karşı gidemeyiz yani kendimize karşı. Bu nedenle yukarıdan bir kuvveti, ıslah eden ışığı çekebiliriz.

Dünyaya ego-mantık aracılığıyla bakıyoruz. Yaratan bizi bilerek egoizmde yarattı. Mantık üstü inançla, kendimizi Yaradan’ın vizyonuna, O’nun dünyasına, O’nun gerçeklik algısına girerek ihsan etme derecesine, Bina’ya yükseltiriz.

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 6

Kabala’nın bakış açısından “Kader”

Soru: Kabala’nın bakış açısından kader diye bir şey vardır. Ben onu değiştirebilir miyim?

Cevap: Kader aslında her birimizin doğasında vardır, yani hangi koşula ulaşmamız gerektiği.  Sadece bu hedefe doğru, nihai koşulumuza doğru hareket tarzımız bize bağlıdır, bundan başka bir şey değil.

Yine de, benim için taslağı çizilmiş olan koşula kesinlikle geleceğim ve şuan bile onu yaşamaktayım.  Aslında oradayım, ama özgür irademin gerçekleşmesi için buradayım.

Soru: Genellikle kaderin değiştirilemeyeceğini söyleriz. Yaradan gibi olmak, tam ıslaha ulaşmak, nihai hedef anlamına mı geliyor: Bu herkesin kaderi mi?

Cevap: Bu, Yaradan’ın programının anlayışının, onunla hemfikir olmanın, bağlılığın ve çabanın ifadesi olan, özgür iradedir. Bu programı haklı çıkarmak istediğinizde, onunla hemfikir olduğunuzda ise, bu hedefe doğru gitmek genellikle egoizme aykırıdır.

Arzuların Gelişimi, Bölüm 11

Birliğe Engel

Baal HaSulam, “Matan Tora” (Tora’nın Verilmesi) Madde 12: “ ‘Hoyrat bir eşek insana dönecektir’ diye yazar, çünkü kişi yaratılışın rahminden çıktığında son derece kirli ve aşağılık bir durumdadır, yani her hareketi başkalarına küçücük bir iyilik içermeden kendi etrafında dönüp duran ona monte edilmiş kişisel-sevgi bolluğunun içindedir.”

Soru: Kişi esasen bir egoist olarak doğar. Anladığım kadarıyla Kabala’da ıslah edilmesi gereken benmerkezci algıdır değil mi?

Cevap: Bu belirli bir egoizmdir. Islah gerektirir.

Bu, herkesin içgüdüsel olarak belli bir tavır almak istediğinde, adamın iyi olmak için bir tür hesaplama yaptığı zamanki hayvansal egoizmle ilgili değildir. Bu, doğal bir egoizmdir, onunla savaşmaya gerek yoktur.

Doğal arzularımız (yemek, cinsellik, aile vb.) hiç egoist sayılmazlar. İnsanlar bunun egoizm olduğunu ve onunla savaşılması gerektiğini düşünüyorlar. Hayır, bu yanlıştır. Sadece birliğimize izin vermeyen egoizmle savaşmalıyız, dostluk, bağ ve sevgi koşulu içinde diğerleriyle birlikte olmalıyız.

Bu nedenle, kişi bir şekilde diğer insanlarla etkileşime girmeye çalıştığında ortaya çıkan muhalefet güçleri,  gerçek egoizmdir.

Soru: Bir başkasını incitme pahasına haz almak, birini kullanmak – bu da aynı zamanda egoizm midir?

Cevap: Elbette çünkü bunlar, aynı zamanda diğerleri ile birleşmemizi engelleyen güçlerdir.

Doğanın Planlarını Değiştirebilir Miyiz?

Soru: Modern bilim, insanlığı tehdit eden yeni virüslerin ortaya çıkışına hızla yanıt veriyor. Bir aşı geliştirildikten sonra riskler asgari düzeyde olacaktır. Önemli olan tek şey bilim insanlarının çalışma hızıdır. Bu, insan zekâsının doğanın planlarını değiştirebileceği anlamına mı geliyor?

Cevap: Tabii ki hayır!

Soru: Bu, insanın doğa ile yüzleşmesi değil midir?

Cevap: Doğa ile yüzleşme yoktur, olamaz da. Biz kimiz ki?! Bize öyle geliyor ki doğayı fethediyoruz. Bizler egoist niteliklerimizle, sadece onu berbat edebiliriz.

Soru: Ama bizi böyle yaratan doğa değil mi?

Cevap: Kendimizi ıslah edelim ve ıslahımızın içinde doğanın farklı bir seviyesini keşfedelim diye bizi böyle yarattı.

Not: Birincisi bizler ıslah sürecindeyiz, ikincisi de kimse bunu bize açıklamadı.

Yorumum: İnsanlıkta nerede herhangi bir ıslah görüyorsunuz? Yıldan yıla daha da kötüleşiyoruz: daha egoist, kaba ve saygısız oluyoruz. Bizler doğayı bozmakta ve üzerinde yaşadığımız bu küçük gezegeni yok etmekteyiz.

Not: Ama bizler doğa tarafından bu şekilde yaratılmışız.

Yorumum: Değersizliğimizin farkına varmak için bu şekilde yaratıldık.

Soru: Ama bunu fark edene kadar, neye karşı sorumlu tutulabiliriz? Bunu ne zaman fark ederim?

Cevap: Bunu ne zaman fark edeceksiniz? Onu her zaman kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Anlamak ve “Evet, bu benim ve ben olacağım” demek istemiyorsunuz. Ama sonra virüs gelir ve sizi biraz hayata döndürmeye başlar.

Soru:  Bu, bir tür aşı icat eden bilim adamları ve sürekli olarak virüs ve felaketler gönderen doğa arasında hiçbir çatışma olmadığı anlamına mı geliyor?

Cevap: Aşıları icat etmek ne kadar zor olursa olsun, doğa yine onları darbeleriyle örtecek, böylece aşıların bizi kurtaramayacağını anlayacağız.