Category Archives: Yaradan

Kabala İpuçları – 7/21/19

Soru: Her şeyin Yaradan’dan geldiğini tam olarak algılamaya başlayana kadar iyi ve kötü var olacak mı?

Cevap: Evet, sonra kötü, mutlak iyi halini alacaktır.

Soru: Bir kişi Kabala Bilgeliği’ni çalışmaya başladığında, Yaradan’a zıt olduklarını ve Işığı kötülük olarak hissettiğini anlar. Ancak buna rağmen, bir şey onları bu yolda tutar ve yardımcı olur. Bu nedir?

Cevap: Yaratılışın amacı kişiyi ileriye doğru çekmektir. Kişi neden var olduğunu bilmelidir. Yoksa hayatın bir anlamı yoktur.

Soru: Herkesin bana borçlu olduğunu hissetmenin yanı sıra, benim de herkese borçlu olduğumu nasıl hissedebilirim? Herkese ne borçluyum?

Cevap: Herkese iyi tutumunu borçlusun.

Soru:  “bizim dünyamız” nedir?

Cevap:  Bizim dünyamız, duyularınızla gördüğünüz şeydir, daha fazlası değil.

Soru: Hayatta olan her şeyi duyularımızla algılıyoruz. Fakat algıladığımız şeyi nasıl değiştiririz: kendimizi veya dünyayı? Ne değiştirebiliriz?

Cevap: Sadece kendimize ve dünyaya yani Yaradan’a karşı tavrımızla bir şeyleri değiştirebiliriz. Sadece bu yolla kendimizi farklı ve daha iyi bir şekilde algılamaya başlarız, başka hiçbir yolla değil.

Soru: Eğer Yaradan tekse, neden bu kadar çok din yarattı?

Cevap: Çok sayıda din, inanç ve her türlü yaklaşım ve felsefe özel olarak yaratılmıştır böylece kişi onlardan seçim yapar ve kendisi için Yaradan’a doğru, doğru yolu bulur. Önümüzde pek çok yola sahip olmayla ve bunlardan birini seçmeyle, “karmaşık” bir hale geliyoruz.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Mart 2020

Kabala bilimi aracılığıyla insan egoizminden kaynaklanan hastalığın nedenini ve tedavisini ifşa ederiz: egoizmden muzdarip olursam ondan kurtulmam gerekir. Kabala bilimi yardımcı olur: bizler bir grupta olmalı ve Islah eden Işığı çekmeliyiz, ışık yavaş yavaş bizi değiştirir.

Maneviyat egoistlerin birliği aracılığıyla ifşa olur. Manevi dünyada kalırız ama onun yerine kendimizi algılarız. Bu dünyada bireyselleştirilmiş algımızdan, herkesi tek bir arzu içinde birleştiren sevgi ve ihsan etme gücü aracılığıyla kendimizi algılamaya geçmeliyiz.

Adam’ın kırılmasından önce olduğu gibi tek bir ruhla birleşirsek üst dünyayı algılamaya, manevi safhaya geri döneceğiz, bir kez daha Adam olacağız. Bir insanın dünyada ruhu yeniden inşa edebilmesi için başkalarıyla bağ kurmanın yollarını aramasının dışında başka bir işi yoktur.

Rabaş, mektup 24: Dostlar arasında gece gündüz bağı tutmalısın – “gündüz” gibi hissettiğinde ve “gece” gibi hissettiğinde . Dostların kalplerini uyandırmalısın, böylece alev kendi başına yükselir – bunu yaparak Yaradan sevgisini uyandırmaya layık olacaksın.

Rabaş, Mektup 77: Maneviyatta boşluk yoktur, Yaradan düşüşler için beklemeden fakat alçaklığımızı hissederek ilerlememize izin vermek için gizleniyor, “henüz kaybetmeden bile” arzuyu yükseltmek için

Noam Elimelek. Koleksiyon”Gül”: Kişi her zaman bir dost için dua etmelidir, çünkü bir mahkum (egoizm) kendisini hapishaneden kurtaramaz, ancak bir dost için talep ederek hemen cevap alır. Bu nedenle herkes bir cevap-ışık alana kadar bir başkasını ister. Bu karşılıklı garantidir!

Yaradan, kendisi ve kişi arasında boşluk hissi vermek için ondan uzaklaştığında kişi boş hisseder. Sanki kaçan bir geyik kafasını geriye çevirir gibi kişiyi onu takip etmeye çağırarak. Düşüşler bize yakınlaşma yerini gösterir! Bizim çalışmamız tam onların içinde!

Manevi bir duygu ile tatminden sonra boşluk ve zayıflık gelir. Bu durumda en önemli şey bunun gerekli bir safha değişikliği olduğunu anlamaktır. Ruhun ıslah edilmemiş yeni arzularını açığa çıkarıyorsun. Gizlenmişlerdi ve şimdi onları grup ve Yaradan için çalışanlara eklemelisin.

Kişi geçmiş safhası hakkında (kongre) düşünmemeli – bu Klipa olurdu. Daha da büyük bir birlik için çabalamalıyız. Kli her zaman değiştiği için bu artık eskisi gibi hissedilmeyecek ve birlik içinde yeni bir safha elde edeceğiz.

Manevi bir safha bunu hissettiğim anda sona erer. Hissediyorsam, bu zaten bitti demektir! Önceki safha bize bir kongreyi düzenleyen ve başarısını sağlayan Yaratan tarafından verildi. Şimdi, Yaradan’a örnek için teşekkür etmeli ve işi kendi başımıza yapmalıyız.

Manevi çalışma, gruptaki arkadaşların her zamankinden daha fazla birliğidir. Birliğe daha hızlı ulaşmaya çalışın – o zaman üst ışık aramızda hüküm sürecek. Birleşmek için çaba göstermeliyiz, böylece birlik gücü sevgi gücüne kadar içimizde ifşa olacaktır – bu zaten Yaratan’dır!

Safhalar nefes almak gibi değişmelidir: nefes al-ver. Bir yenilenme eksikliğini kabul etmemeliyiz. Kongre, ardını sert bir inişin takip ettiği ileriye büyük bir atılım. Her şey birbirimizle olan bağımıza bağlıdır, her insanın içeriye batmasına değil.

Her biri sıfırdır, ancak onlu yeni bir şey yaratır!

 

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 10

Dil, Bir İletişim Duygusudur

Baal HaSulam, bir Kabalistin kesinlikle doğru tanımları kullanması gerektiğini yazar. Onları nerede bulabiliriz?

Burada, kök ve dal yasası tüm dünyalarda, tüm derecelerde, her birimizde ortaya çıkar. Oradan doğanın bakış açısından net, doğru tanımları alabilirim. Sizler de tanımlarınızı oradan alacaksınız ve onları birbirimizle karşılaştıracağız. Bu karşılaştırmadan, aynı kelimelerle konuşmak yerine, birbirimizi doğru bir şekilde anlayabiliriz ama farklı bir anlamla.

Dünyamızda, her insan aynı kelimelere farklı anlamlar yüklüyor çünkü her birimiz birbirimizden farklıyız. Birbirimizi anlamaya ve birbirimizle örtüşmeye başlamak için herkesin karmaşık içsel durumlarını nasıl birleştirebiliriz ki bu kavramlar ne ölçüde aynı şeyi konuştuğumuz ve hissettiğimiz hakkında bize net bir fikir versin? Bu, dil ile ilgili bir sorundur.

Dil, siz ve ben aynı şeyi hissettiğimiz zaman, birbirimizle iletişim duygusudur. Eğer hissetmezsek, o zaman duyularımızda farkı açıkça anlarız.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 2 Mart 2020

Amaç, kendi aramızda, bir bedenin hücreleri gibi ıslah olmuş onlularda birleşmek ve Yaradan üzerinde iyiliksever bir etki oluşturmaktır. Adem’in kırık ruhunun bu kısmı canlanacak ve onunla diğer tüm parçaları çekecek, bu da ortak ruhun tüm sistemlerinin ıslahına neden olacaktır.

Yaradan’ın gizli sarayı yoktur – o, eğer biz onu yaratırsak ortaya çıkacaktır. Bizler egoist arzularımızdan bir kab inşa ediyoruz. Herkes karşılıklı reddediş hisseder ve birleşmek istemez. Yaradan’dan, bunun üzerinde, birliğin gücünü talep edersek O, bizi bir araya getirecek ve O’nun yarattığı kapta tezahür edecektir.

Yaradan’a dönmek duadır, O’nun kırdığı şeyi düzeltmesi için bir taleptir. Kasten parçalanmış bir kabın parçalarını, onu bu parçalardan inşa etmeyi öğrenmek için kullanıyoruz, çocukların Lego ile yaptığı gibi, onun aracılığıyla gelişir ve manevi bir Kli alana kadar büyürüz.

Baal HaSulam, 600,000 Ruh: Arzunun tamamen ıslahının işareti, kişinin ruhunun (arzusunun) herkesin ve her birinin içinde yaşadığını hissetmesidir. Ve diğerlerinden ayrılmış bir parça olduğunu değil, herkese bağlı bir parça olduğunu hisseder.

Rabaş Mektup 40: Kişi dostunun sevgisini hissettiğinde, sevinç/haz onun içinde uyanır. Çünkü her zaman, sadece kendini önemsediğini biliyordu. Ancak dostunun ona önem verdiğini fark ettiğinde, sevinç onun içinde uyanır ve artık kendini önemsemez.

 

Islahın Metodu, Bölüm 4

Doğa Yasası Nasıl Yerine Getirilir?

Soru: “Komşunu kendin gibi sev” doğanın nihai hedefidir. Ancak yine de ön yasalar vardır, bunlardan biri “Kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapma”. Bu ne anlama gelmektedir?

Cevap: Bu sevgiyle ilgili değil, kötülük yapmamayla ilgilidir. Bu bizim ilk yasamızdır.

Yorum: İnsan bunu da yapamaz. Eğer bir egoist isem, o zaman kendimi gözeterek yine bir başkasına zarar veriyorum. Bizlere en başından beri uymayacağımız yasalar verildiği anlaşılıyor.

Bir yandan bunu yapmanız gerektiği söyleniyor,  diğer yandan da bunu yapamazsınız çünkü bu sizin doğanıza zıttır deniyor.

Benim Yorumum: Bunun için herhangi bir eğiliminiz, özleminiz ve arzunuz varsa, Kabala’yı çalışarak ona ihtiyacınız olduğunu ve bunun gerçekten evrensel bir amaç olduğunu, ondan uzaklaşamayacağınızı ve tüm dünyanın buna nasıl ulaşması gerektiğini anlarsanız, o zaman bunu gerçekleştirmek için bir yol aramalısınız.

Ancak bu, sadece bizlere doğamızın üzerinde hareket etme yeteneği verecek olan üst gücün yardımıyla yapılabilir.

Önümüzde bir demir parçası olduğunu varsayalım. Dünya’nın yerçekimi onu aşağı çeker. Üzerine bir mıknatıs koyarsam, demir yükselir ve havada asılı kalır. Yani her iki kuvvet de dengelenecek ve demir parçası aralarında olacaktır.

Benzer şekilde, egoizmim aşağıya yerleştirilirse ve onun üzerine zıt bir güç kullanılırsa, o zaman havada “asılı” duracağım ve egoizm benim üzerimde güce sahip olmayacaktır,  ortada bir yerde ondan bağımsız olacağım. Eğer üst güç, ona yapışacağım kadar güçlü ise bütün egoizmim de aşağıda kalacak ve o zaman tamamen erdemli bir insan olacağım.

Bu yüzden bizi etkilemesi için bu gücü keşfetmemiz gerekir. Hepsi bu kadar.

Hayatın Anlamı, Bölüm 5

Yaratılış Amacının İfşasına İtilme

Soru: Kabala’nın bakış açısından hayatın anlamı, Yaradan’ın, tam da bu dünyada, bu bedende yani sıradan bir insan hayatı sürerken kişi içinde ifşa olması mıdır?

Cevap: Evet.

Soru: Büyük bir haz gibi mi hissedilir? Sonuçta, tüm Kabalistik kaynaklarda,  yaratılışın amacının yaratılan varlıklara haz getirmek olduğu yazılmıştır.

Cevap: Neyin sayesinde haz getirmek? Bu, Yaradan’ın ifşası sayesinde olur.

Soru: Öyleyse bu, Yaradan’ın, doğanın, başlangıçta bizi yüzeysel temel hazlardan, sosyal hazlara ilerleyecek şekilde geliştirdiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Yine de bütün bunlara rağmen, küçük hazlardan daha büyük hazlara doğru ilerleyen bir kişi de acıdan geçer.

Soru: Bu, yaratılış amacının ifşasına doğru iten bir acı mıdır?

Cevap: Evet. Daha fazla ifşa etmek, daha fazla anlamak ve daha fazla hissetmek için ihtiyaç duyduğum eksiklik duygusu, bizi ileriye götürür.

Kime Dua Ediyoruz?

Soru: Eğer Yaradan doğanın kanunu ise, o zaman kime ya da neye dua ederiz? Başkaları için dua yükselttiğimizde, basitçe yüksek derecemize hitap ediyoruz, doğru mu anlıyorum?

Cevap: Bizler bir boşlukta çalışmıyoruz. Doğanın tek yasası, yaratılışın tüm unsurları arasındaki bütünleşik ilişki hakkında çalışıyoruz.

Böylesine parçalanmış ve uzak olan, birbirimizi uzağa iten ve birbirimizi kullanma arzusunda olan bizler, davranışımızı değiştirir ve birbirimize yakınlaşırsak, o zaman kendimizi manevi bir koşulun içinde bulacağız ve tamamen farklı bir dünyada olduğumuzu göreceğiz.

Egoizmimizin üstüne çıkmalı ve kendi aramızda birleşmeye başlamalıyız. Kabala bundan bahsetmektedir.

Bunun yolu, iki yönlü olabilir. Birisi, hala üzerinde yürüdüğümüz ıstırabın yolu ya da ışığın yolu yani üst ışığı çekmek ve tüm insanlık değil ama onlular içinde küçük gruplar halinde çalışmaktır.

İhsan Etmede Yorulma Yoktur

Soru: Bize karşı sabır için bu kadar gücü nereden alıyorsunuz?

Cevap: Kabala, almanın bilimidir, ihsan etmenin değil. Size ihsan ettiğimi mi düşünüyorsunuz? Aksine, sizden alıyorum. Çünkü verdiğiniz zaman alırsınız. Bu nedenler her zaman gücüm var.

Tabii ki, tamamen fiziksel olarak, bazen vücudun artık olması gerektiği gibi işlev görememesi mümkündür. Ama esas olarak, ihsanda yorgunluk yoktur. Aksine, her zaman tatmin olursunuz, yanıp tutuşursunuz. Bu hazdır! Size en kısa sürede ona ulaşmanızı tavsiye ederim.

Öğretmeyi deneyin. Öğretme çok faydalıdır. Çemberlerinizi büyütün. Verimli olun ve grupları daha fazla çoğaltın.  Bunun sizi nasıl ilerleteceğini göreceksiniz.

Bir gruba sahip olan, en az birkaç kişiye öğreten biri, bunu yaparak büyük bir ilerleme kaydeder. Sadece birkaç kişi onun vasıtasıyla geldiğinden, Yaradan’ın böyle bir kişiyi nasıl gözeteceğini hayal bile edemezsiniz. Arkanızda başkalarının durması çok önemlidir. Bunu yapmayı deneyin ve ne kadar harika olduğunu göreceksiniz.

Onluyu Yaradan’ın Durduğu Bir Yer Olarak Algılayın

Sadece O’na odaklanarak, Yaradan ile form eşitliğine ulaşamayız. Yaradan, tanımlanması zor ve bizim kişisel algımıza göre erişilmezdir. Ancak, onlu içinde algımızı karşılıklı sevgiye ayarlayarak, kendimizi Yaradan’a yönlendiririz.

Yaradan gizlenmiştir; O sadece onluda, manevi kabımızda bir izlenim olarak var olur. Onlu, Yaradan’a kendileri vasıtasıyla memnuniyet getirmeye özen gösterir. Ortaya çıkan şu ki, dostlarıma neşe getirerek, Yaradan’a memnuniyet getiririm, egoizmimin, kendim için endişelenmenin üstüne çıkarım ve tüm bu özen Yaradan’a ulaşır. Dostları önemsemek, bir kaba dönüşür (Kli), böylece Yaradan’ı önemsemem kıyafetlenir.

Yaradan onlu için, dostlarım için duyduğum endişede kıyafetlenir. Doğrudan O’nunla bir ilişki kuramam ama dostlarıma özen göstermeye hazırsam, Yaradan bu özende kıyafetlenir. Görünen o ki, yapabileceğim ve içinde Yaradan’ı kıyafetlendirebileceğim çalışmalarım vardır.

Dolayısıyla şöyle denir: “Yaratılan sevgisinden Yaradan sevgisine” ve Yaradan’ın sevgisi yaratılan varlıkların sevgisi içinde gerçekleşir. Ancak bu şekilde Yaradan ile iletişime geçilebilir.

Benim amacım Yaradan. Tıpkı O’nun beni önemsediği gibi, O’nu önemsemek isterim. Ama tutunacağım hiçbir şeyim yok çünkü Yaradan’ın kim olduğunu bilmiyorum ve onun hakkında hayal kurmaya başlayabilirim, putlar inşa edebilirim. Başlangıçta İbrahim bunu putlar inşa ederek yaptı. Ama sonra, tüm gerçekliği yöneten üst gücün ifşa olmasının, bu şekilde imkansız olduğunu anladı.

Bu nedenle, İbrahim putları paramparça etti ve artık bir heykeli veya imgesi olmayan, daha önce kimsenin boyun eğmediği bir Yaradan’a özlem duymaya başladı. Yaradan’ı hayal edebileceğimiz veya oluşturabileceğimiz kıyafet onludur, gruptur. Ve böylece, İbrahim etrafındaki insanları şu çağrılarla toplamaya başladı: “Yaradan’a doğru olan, bana gelsin!”, “Komşunu kendin gibi sev” ve “Sevgi tüm günahları örter.”

İnsanların bağlanması, içinde Yaradan’ın ifşa olduğu kaptır. Herkesin diğerlerini önemsediğindeki doğru bağ, grubu dolduran üst ruh olan on Sefirot’un içine girmesine izin verilen tek “idol” dür. Doğru bağa ulaşan onlu, Yaradan’ın içinde yaşadığı kıyafete dönüşür. Onluyu, bir yer olarak, içinde üst ruhun yaşadığı bir kap olarak algılamalıyım.

 

Kişiyi Manevi Yolda Ne Korur?

Soru: Koşulsuz sevgi durumunda olan bir kişinin, toplumda olması tehlikeli değil mi? Eğer kişi öfke duygusuna sahip değilse, kendini koruyamaz. Sonuçta, toplumumuz birbirlerini kendi amaçları için kullanmayı içerir.

Cevap: Bu oldukça doğrudur. Tüm dünyada, insanların birbirlerinden nefret etme ve mutlak reddi gibi korkunç bir gelişme var. Bir kişi her zaman kendini savunmalı veya saldırmaya hazır olmalıdır.

Ancak, gerçek şu ki, sevgi hakkında konuştuğumuzda, onun içinde iki dikkat çekici nitelik vardır.

İlk olarak sevgi niteliğini, sadece “ruh” adı verilen ortak bir sistem oluşturacağımız gruptaki dostlarımız için geliştiriyoruz. Bu sisteme, on kişi sadece birbirleriyle bağı geliştirmeye çalışarak katılıyor. Geri kalan insanlar onları ilgilendirmez ve onlar da başkalarına dokunmazlar.

Bunun egoist bir eylem olduğunu düşünmeyin. Başka türlü başarılı olamazsınız. Ruhumuz daha sonra birbirlerini daha büyük durumlara bağlayan onlulardan oluşur.

İkincisi, onluda çalışmalarınız sayesinde bağ kurduğunuzda, çevrenizde belli bir koruyucu alan ortaya çıkar, bu da herhangi bir zararın size yaklaşmasına izin vermez, hepsi sizden geri çevrilir. Hiçbir şeyden korkmazsınız. Tüm kötülüğü reddeden manevi bir durumda olduğunuzu bilirsiniz ve bu nedenle korkacak bir şeyiniz yoktur.