Category Archives: Yaradan

Kıskançlık, Arzu ve Saygı İnsanı Tekamül Ettirir

Eski dönemlerde insanlar birbirlerini bu günkü gibi kıskanmıyorlardı. Bin ya da yüz sene öncesinde kişiler ötekilerin malı mülkü veya eğlencesini kendine dert etmiyordu. İnsanlaın aralarındaki ilişki ve bağın gelişmesiyle kişilerin arzu ve isteklerinde de artışlar oldu. İstekler Maddi (bedensel ve sosyal ihtiyaçların oluşturduğu) ve Ruhsal olup aslında ruhsal istekler özünde tektir; YARADATA BENZEMEK. Ancak insan dışında olanı (bedeninin) istemez, arzulamaz işte bu yüzden onu motive edecek bir gruba ihtiyacı var. O sosyal çevre insana hissetireceği kıskaçlık, saygınlık beklentisi ve kendini kabul ettirme duygularıyla Arzunun oluşmasına neden olur.

Derste öğrenci sorar: Kafamda binbir engelleyici düşüncelere rağmen fiziken buradayım ama aslında burada değilim.

Yıllarca bu şekilde burada olmamın bana ne faydası olurki?

Laitman’ın cevabı: Yaratan‘a teşekkür borçlusun, bir önüne aşman için engel çıkardığı için, iki engeli aşıp burada olduğun için, üstelik derste akıl yürütüp sual da soruyorsun. Demek Yaratan ilerlemeni istiyor, işte teşekkürün buna, ilerle…

Yaratan’ı Nasıl Tadarız

Soru: Derslerinizin birinde bebek örneğini vererek onların her şeyi ağızlarına götürüp tat alarak dünyayı keşfettiklerini söylemiştiniz ve şu deyimi çağrıştırdı “Tattı ve gördü ki iyi oldu” fakat nasıl tattı ?

Cevap: “TATMAK” Bu tat alımına verilmiş ve sonra reddedip alma ya da kabul etme demek değil.

Deyimde diyorki eğer yalnızca tat alırsan göreceksin ki Yaratan ihsan etme niteliğidir, sadece iyiyi ve daha iyiyi oluşturandır. Sen bunu “Tat alma vasıtasıyla” tespit edeceksin, yani kendinde, kendi içinde.

Buradaki düşünca ve niyet, senin gidip satın alman ve sonra aldığının ne olduğunu tatman. Çünkü ihsan etme niteliğine gidiyorsun ve alma niteliğine değil ve dolayısıyla anla ki bu en iyi olandır.

Antalya Kongresinden

Yaratanı Aramızda Varediyoruz

Kabalistlerin oluşturduğu Grup olarak aramızda öyle bir BAĞ oluşturmalıyız ki Yaratanı çağrıştırsın. Yaratan aramızda kurulan bağın-köprünün ölçüsüdür. Ötekini kendimiz gibi algılıyabildiğimizde bağı kurmuş oluruz. Dolayısıyla her an bu yönde bir ilişki içinde bulunup bulunmadığımın kontrolünde olarak Yaratana yaklaşabilme niyetinde olmalıyım.

Bizler Yaratanı aramızda kurduğumuz birbirimizle olan ilişkide doğuruyor, var ediyoruz. Hep birlikte. Birbirimize kenetlenerek kaynaktan oluşturduğumuz çemberin içinde aniden bir şey ifşa olur “Gel ve Gör” diye.

Gel-Bo ve Gör-Re . ” BORE-YARATAN”

O an aramızda ortak bir kap, 10 sefirotun verme niteliğinde bir kli oluştururuz. Eğer içimizde doğru ilişkiyi bulma arzusu ve coşkusu mevcut ise bu birlikte oluşturduğumuz KAP kendinde var olan doyum ile bunu ifşa eder.