Category Archives: Yaradan

Manevi Bayramlar, Bölüm 3

Yom Kippur – Kendi Kendini Yargılama

Roş Haşanah’dan on gün sonra Yom Kippur gelir.

Roş Haşanah boyunca kişi uyanır, ihsan etme niteliğini elde etmek için Yaradan gibi olmak ister. Yaradan ile eşdeğer olmak isteyen kişi,  kendini giderek daha fazla hisseder ve onuncu günde, Yaradan’a tamamen zıt, mutlak bir egoist olduğunu gördüğü duruma gelir.

Yom Kippur veya Kefaret Günü, bizim kötü doğamızın ifşa olduğu, kişinin kendini yargıladığı gündür.

Kişi, kendisine etki eden güçlerin egemenliği altında, kendisini bir egoist olarak doğru bir şekilde algılamaya başlar ve onlarla baş edemez. Prensip olarak, bu bir kişinin hatası değil, verilen bir şeydir. Bu yüzden kişinin kendini bu şekilde konumlandırması gerekir.

Elbette, hiç kimse,  tüm bunları onun için ayarlayan Yaradan’ da dahil olmak üzere onu yargılamaz. Bu, kişinin, manevi durumu hakkındaki farkındalığıdır.

 

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 10

Kabalistik ilkelerin psikolojiden farkı nedir?

Soru: Kabalistik bir grupta çalışma prensiplerinin psikolojiden farkı nedir? Sonuçta, çok benzerler.

Diyelim ki sizi akıllı bir insan olarak görüyorum ve sizden bir şeyler edinmek için doğal olarak sizi yüceltmeliyim. Ve kendimi sizden daha akıllı görürsem, hiçbir şey edinemeyeceğim. Bu psikoloji değil mi?

Cevap: Bu psikoloji değildir çünkü gruba, birliğe ve bağ kurmaya doğru hareketimizde, Kabalistler tarafından öngörülen metodolojiye göre “Yaradan” olarak adlandırılan üst gücü çekmeye çalışıyoruz. Bu şekilde psikolojinin üzerine çıkıyoruz.

Bir insanın psikolojik özellikleriyle ilgilenmiyoruz, aksine üst gücün, üst ışığın bu özellikler üzerinde ve kişinin kendisi üzerinde hareket etmeye başlamasını istiyoruz.

Soru: Örneğin, dostu yüceltme ilkesi vardır. Ben de kendimi alçaltmaya çalışırım. Bu psikoloji değil mi?

Cevap: Bunların hepsi psikolojik eylemlerdir ama kendimi alçaltmaya çalışarak dostlarıma bağlanırım ve bu şekilde üst ışıkla form eşitliği olan, bir sistem oluştururuz. Her şey niyetimize: ne için çabaladığımıza, bunu neden yaptığımıza bağlıdır:

Soru: Anlaşılan o ki psikolojide kendini alçaltmak ve birini yüceltmek, örneğin daha iyi hissetmek için yapılır ve Kabala’da Yaradan’ı ifşa etmek için yapılır. Yani, dışsal vasıtalar benzer olsa da, fark sadece amaçta mıdır?

Cevap: Elbette. Amaç her şeyi belirler.

 

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 12

Yaradan Tek Gerçektir

Soru: Yaradan ile birlikte ayrılmaz bir gerçeklik miyiz?

Cevap: Hayır, biz hiç bir şekilde Yaradan’la tek bir gerçeklik değiliz. Tek gerçek Yaradan’ın Kendisidir. Biz sanki onun dışında varmışız gibiyiz.

Bu, kendini hissetmeye başlamak, kendini Yaradan’a doğru bir şekilde konumlandırmak ve O’na yakınlaşmak için, Yaradan’ın dışında var olduğu iddia edilen bir tür hayal, bir çeşit “ruh” dur.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 10 Mart 2020

Baal HaSulam: Babil’de MÖ5’te neler olduğunu anlatan parşömen tomar Megillah olarak adlandırılır, Gilui, ifşa kelimesinden gelir. Bu Haman’ın görüşüdür. Ancak Mordehay ifşanın onları test etmek, ona karşı ya da üstüne gitmek için gizlilikte verildiğini düşündü.

Virüslerin bilgi aktarıcıları olduğunun farkında olmalıyız – bizim gelişimimizi böyle meydana çıkarırlar. Sadece biyolojik bir bilgi aktarıcısı bu kadar hızlı ve güçlü bir değişiklik meydana çıkarabilir. Korona virüsü bir salgın değil, tüm insan türlerinin bir değişimidir…

Yaradan’a Tek Talep

Soru: Sizi tüm kongrelerde takip ediyorum. Tam bir umutsuzluğun dışında bu, bazen sahip olduğum tek güç. Komik görünmeme rağmen bana söylediğiniz her şeyi yapıyorum. Bundan sonra ne yapacağımı bilemiyorum!

Cevap: Yaradan’a sorun. Bir insanın başka hiçbir şeyi yoktur. Buna itiraz edecek kimse yok, sadece O’na, O tek olandır. O’na yakınlık için yalvarmak istediğin tek bir istekle O’na talep etmeye çalış: “Daha fazlasını bilmiyorum, hiçbir şey istemiyorum ve hiçbir şeye ihtiyacım yok! Sadece sana yakın olmak istiyorum.”

Soru: Yaradan neden beni sürekli olarak ayırıyor ve grubumla birlikte olmak için gücümü alıyor?

Cevap: Çok iyi, güçlü bir arzuya sahipsin. Ancak o, henüz doğru şekilde oluşturulmamıştır ve bu nedenle sizi bu şekilde atar. Sana ne tavsiye edeceğimi bilmiyorum. Aslında, sadece sabır. Sabır. Bırakın ışık, Yaradan, bir gün ve başka bir gün üzerinde çalışsın.

44 yıldır bu işin içindeyim. Sabırdan başka hiçbir şey bana yardımcı olmadı. Gidecek başka bir yer yok.

 

Neden Duaya İhtiyacımız Var?

Soru: Ana çalışmamızı, Yaradan’ı anlamak/hissetmek için ana araç olarak kabul edilen, onluda yürütmekteyiz. O zaman neden duaya ihtiyacımız var?

Cevap: Onluda kendiniz bir şey yapamazsınız. Diğerleriyle bir araya gelmeli, ilerlemenizi kontrol etmeli ve hiçbir şeyde başarılı olamayacağınızı görmelisiniz. Ve sonra Yaradan’a dönersiniz.

O’na, “Bak, onluda bir araya gelmeye çalışıyoruz ama hiçbir şey bizim için işe yaramıyor” dersiniz, sonra O size yardım eder. Yani, bir dua için, Yaradan’a talep için onluya ihtiyacınız var, böylece O size yardım eder ve siz, bir olarak, O’nunla bağa gelirsiniz.

Bu onluyu O’na “ Bizler her şeyi yaptık ama görüyoruz ki Sensiz asla başaramayacağız.” diyerek sunmalısınız. Ve sonra O, talebinizi yerine getirecektir. Bu şekilde işler.

 

Arzuların Gelişimi, Bölüm 8

Hisler Ve Duygular

Soru: Kabala’da “hisler” ve “duygular” kavramları var mıdır? Psikolojide duygu, bir duruma bilinçaltı bir tepkidir. Dahası, öfke, saldırganlık, kızgınlık ve korku gibi duygular hızla ortaya çıkar ve çabucak yok olur,  hisler  (aşk, arkadaşlık, nefret) yavaş yavaş ortaya çıkar, aynı zamanda yavaşça mı yok olur?

Cevap: Duygular kontrol edilebilir, yani geliştirilebilir veya bastırılabilir. Büyük fark,  baskın olan şeydedir: beyin (düşünceler ve akıl) duyguların üstündedir ya da duygular düşüncelerin üstündedir.

Hisler düşünceler üzerinde hakim olursa, o zaman bunlar duygulardır ve zihin, hisler üzerinde hakim olursa o zaman bu zaten ciddi bir hesaplamadır, bu hesaplı yani kasıtlı bir arzudur.

O zaman, Bir şey veya birisi hakkındaki düşüncelerimi, algılarımı vb. değiştirmek için neler yapılabileceğini hesaplayarak arzuları yönetebilirim

Soru: Kabalist hisleriyle mi çalışır, yoksa onlar üzerinde mi çalışır?

Cevap: Bir Kabalist hisler, niyetler ve arzularla çalışır. Onları çevre vasıtasıyla kontrol etmeye çalışır çünkü onları kontrol etmenin başka bir yolu yoktur.

Kendi içinde kapanırsa, hiçbir şeyi değiştirmez. Sadece kendi içinde farklı dalgalanmalar, arzularına, niyetlerine ne olduğunu hissedecektir, daha fazlasını değil.

İçinizdeki bazı şeyleri, kendi görüşünüze göre onu ne kadar yücelttiğinizi, onun fikrinden ne kadar etkilendiğinizi, onunla birleşmek, onun gibi olmak veya ondan daha düşük veya daha yüksek olmak istediğinizi, yalnızca çevrenin etkisi altında değiştirebilirsiniz.

 

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 9

Kabalistik bir grubun ilkesi, dostlara karşı özel bir tutumdur.

Yorum:  Grupta çalışma prensiplerinden biri, her bir dostun bireyselliğine değer vermektir.

Benim Cevabım: Herkese, yeteneklerini gösterme fırsatı vermek, bu konuda onlara yardım etmek gerekir, böylece dostların tüm yeteneklerini belirlerken, ortak bir arzu, niyet, çabanın maksimum gelişimine ulaşırız.

Yorum: İlke şu şekildedir: Dostlarınızı sürekli yüceltin ve egoizminizin düşük seviyede olduğunu hissedin.

Benim Cevabım: Yani, bir egoist olarak, her zaman grupla ilgili olarak kendimi alçaltmalıyım, dostlarımla her konuda onlara yardım etme ve onları destekleme arzusu ile ilişki kurmak zorundayım. İçimde olumlu ve olumsuz iki güç vardır. Olumluyu en üst düzeye çıkarın ve olumsuzu en aza indirin.

Yorum: Başka bir ilke: Dostları, egoizmimin bana gösterdiğinden daha fazla ıslah olmuş bir halde görmeye çalışmak.

Benim Cevabım: Dostlarımı, benden daha fazla ıslah olmuş görmeye çalışmalıyım. O zaman, onlara yakınlaşma, onların önünde kendimi eğme arzusuna sahip olacağım. Onlara olan hayranlığım bana ilerleme gücü verecek.

Soru: Bir sonraki prensip: Dostların önünde kendini iptal et. Burada tam olarak ne yapılması gerekir?

Cevap: Bu bir kişinin içinde doğal olarak ortaya çıkar. Kişi grup içinde çalışırken, istesin veya istemesin, kendisini diğerlerinden daha daha düşük hissetmeye başlar. Dostlarında güç ve iyilik görür, fakat kendi içinde görmez.

Dahası, bunun kendi başına olduğunu söylemiyoruz, ancak kişi, kendi çabasıyla kendini dostlarının önünde iptal edebilir. Yani, kendisini dostlarının önünde yapay olarak alçaltmak ve kendini onlardan daha kötü, alçak, daha az gelişmiş olarak görmektir. Bu, kişiye onları yüceltme, onların vasıtasıyla Yaradan’ı yüceltme ve böylece ilerleme fırsatı verecektir.

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 1

Bayramlar Tekrarlanan Koşullardır

Soru: Kabalistlerin kutladıkları özel tarihlere “bayramlar” veya “gelenekler” denilebilir, ancak hepsi özel manevi bilgiler taşır. Bazıları tarihsel olaylar olarak vardır, bazıları Kabalistik kaynaklarda basitçe anlatılmıştır.

“bayram” kelimesinin kendisi, İbranice’de “חג” – “Hag” dır. Bu ne anlama gelir?

Cevap: “Hag”, “Mehuga” sözcüğünden gelmektedir (saatteki ibre/yelkovan).  Yani, bunlar maneviyatta ilerlemek isteyen herhangi bir kişinin manevi koşullarını temsil eden, tekrarlayan olaylardır.

Manevi alan, dünyamızın üzerindedir ve kendi başına var olur.  Manevi nitelikleri ve güçleri edinen bu insanlar, bu alana dahil olurlar ve kendilerini belirli manevi koşullarda hissederler.

Bu koşullara Hag, Mehuga denir yani tekrarlayan ve geri dönen koşullardır.  Başlangıçta, üst dünya sisteminin yapısından gelirler ve aşağı inerek dünyamızda tezahür ederler.

İlk koşul,  Roş Haşana’dır (Yeni Yıl).  Bu tarih, kişinin yaratılışını temsil eder ve bu nedenle onu kutlarız. Dünya bundan beş gün önce yaratılmış ama bunu kutlamıyoruz.  Adem sisteminin yaratıldığı zamanla, Yeni Yıl ile ilgileniyoruz.

O, bizim dünyamızdaki bir insan değil, bizi kontrol eden manevi bir sistemdir.  Ondan önce cansız, bitkisel ve hayvansal doğayı kontrol eden sistem oluşturuldu. Yaratılışın altıncı gününde yani altıncı derecede, Adem olarak adlandırılan sistem ortaya çıktı.

Soru: Bu, Adem’in tüm realitemizi kontrol eden bir program olduğu anlamına mı gelir?

Cevap: Bizi kontrol eden bir program var ve onun içinde alt programlar vardır.  Bunlardan biri, en merkezi olanı,  Adem (insan) olarak adlandırılır.

 

Dünya – Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 11

Edinimin Bilgeliğine Hakim Olma

Soru: Yaradan’ın sonsuz olduğunu ve bu nedenle O’nu tanımlayamadığımızı söylemek doğru mudur?

Cevap: Gerçek şu ki, Yaradan hakkında konuşmamız için çok erken. O’nun hakkında değil kendimiz hakkında konuşmalıyız: Duygularımıza ne ölçüde güvenebiliriz, dün ile bugünün bilgilerini karşılaştırabilir miyiz, analiz edip ifşa edebilir miyiz yani edinimin bilgeliğine hakim olabilir miyiz?

Edinim sistemi, metodoloji oldukça karmaşıktır. Kabala bize bunun içinde ne kadar sınırlı olduğumuzu açıklar. Bu sınırlama sadece bizim için değil, bilim adamları için de, herkes için de geçerlidir.

Dünyamızda, algımız hakkında doğru bir şey söyleyemeyiz. Bu sadece Kabala’nın yardımıyla, Bina derecesinin üzerine çıktığımızda mümkündür.

Bina ( Havana, İbranice “anlayış”) bir algıdır. Bu derecenin üzerinde olunduğunda, özgecilliğe ıslah edilmiş arzularımızda üst ışığı, Hohma’nın ışığını almaya başlarız; yani ihsan etme uğruna alıp Yaradan’a benzer hale geliriz. O’na benzediğimiz ölçüde, edinimler, onları kontrol etme yeteneği hakkında konuşabilir ve bir şekilde onları birbirleriyle karşılaştırabiliriz. Gerçekte henüz bu hala çok uzaktadır.

Bu olmadan, her zaman doğru yoldan sapacak ve birbirimizi anladığımızı ve kendimizi diğerleriyle karşılaştırabileceğimizi düşüneceğiz. Bu çok büyük bir problemdir. Bu nedenle, Zohar Kitabı’nın yazdığı gibi, insanlar mutlak karanlıktadır. Gözleri kapalıyken yürürler, hiçbir şey görmezler, doğru bir şekilde var olduklarını ve her birinin diğerine öğrettiğini düşünürler.