Category Archives: Maneviyat

DÜNYA GECEDEN BAŞLAR

TORA 35:28-35:29’DA “KATİL, SIĞINMACILAR KENTİNDE YÜKSEK RAHİP ÖLENE KADAR KALABİLİR VE ANCAK YÜKSEK RAHİP ÖLDÜKTEN SONRA KATİL KENDİ MÜLKÜ OLAN TOPRAKLARA GERİ DÖNEBİLİR. BU, TÜM NESİLLER İÇİN  ADALETİN VE MESKENLERİN KURALI OLSUN…” DENİR.

YÜKSEK RAHİBİN ÖLÜMÜ BÜTÜN MANEVİ DERECENİN DEĞİŞİMİDİR. (PARTSUF)

YÜKSE RAKİP KETER’İ TEMSİL EDER- PARTSUFUN BAŞINI. BU NEDENLE BAŞ DEĞİŞTİĞİNDE HER ŞEYİN KONTROLÜ DEĞİŞİR: İNSANLARIN, ÜLKENİN VS.

HER ŞEY SİL BAŞTAN İLK HALİNE DÖNER, DERECENİN DEĞİŞİKLİĞİ GEÇMİŞİ ORTADAN KALDIRIR VE YENİ DERECE SANKİ SIFIR NOKTASINDAYMIŞ GİBİ BAŞLAR.

SORU: KİŞİ, BİR SONRAKİ DERECEDE TEKRAR SIĞINMACILAR ŞEHRİNE KAÇMAK ZORUNDA MI KALACAKTIR?

CEVAP: TABİ Kİ, ÇÜNKÜ BU GEREKLİDİR! TORA’NIN BAHSETTİĞİ KESİNLİKLE OLMAK ZORUNDADIR ÇÜNKÜ  TORA EGOİZMİN KÜRESEL SİSTEMİ İÇİNDEDİR. CİNAYETLER, HIRSIZLIKLAR, FUHUŞ , KAVGALAR VE DİĞER SORUNLAR OLMADAN DOĞAMIZI ISLAH ETMEK İMKANSIZDIR.

EGOİZM KENDİSİNİ TAMAMEN GÖSTERMELİDİR! ISLAH BUNUN DIŞINDA MÜMKÜN DEĞİLDİR. SONUÇTA DÜNYA GECEDEN BAŞLAR VE “BİR AKŞAM VARDI VE BİR GÜN BİR SABAH OLACAK…”

http://laitman.com/2016/05/the-world-starts-from-the-night/

Ruhun Gebeliği

SORU: Bir kişide ruh ne zaman ortaya çıkar? Doğum sırasında mı yoksa gebelik sırasında mı?

CEVAP: Bir kişinin ruhu, manevi gebelik sırasında, reşimosunu (manevi genini) tamamladığında ortaya çıkar. Bir kişinin egosunun üzerinde ilk yükselişi ve üst dünyaya dahiliyetine üst dünyada “birleşme noktası” denir. Sonra üst dünya bir rahim haline gelir ve ruhun kökü olan reşimo üst dünyada yer alan bir sperme dönüşür ve böylece ruhun gebeliği başlar.

SORU: Manevi dünyada anne ya da baba var mıdır?

CEVAP: Dünyamızda cisim halinde bir anne, bir baba, insanlar gibi görünen her şey, içimizde üst güçler tarafından resmedilir çünkü dünyamızda her şey cisimler olarak ifşa olurken maneviyatta her şey “güçler”in formundadır.

http://laitman.com/2016/05/the-conception-of-the-soul/

RUH ÖZEL BİR DEDEKTÖRDÜR

SORU: Ruh nedir?

CEVAP: Ruh, bize dışımızda ne olduğunu hissettiren manevi bir organdır. Bir kişi ruhu yaratırsa, kendisi dışındaki üst boyutları hisseder. Onu içinde bulmak , kazanmak ve yaratmak için özel olarak çalışanlar dışında hiç kimsenin bir ruhu yoktur.  

Ruh ihsan etme arzusu, dışınızdaki dünyayı hissetme yeteneği ve özel bir detektördür. Bu duyu sonradan kazanılır ve bu hisseden organa sahip olmasalar bile başkalarını hissetmemize olanak tanır. 

http://laitman.com/2016/05/the-soul-is-a-special-sensor/

HER ŞEY BİR NEDENLE YARATILDI

SORU: “Eleştirel düşünce” ,  bir kişinin manevi merdiveni çıkmasına yardım eder mi yoksa ona engel mi olur? Ondan kurtulmak mı gerekir?

CEVAP: İnsanın içindeki her şey bir nedenle yaratıldı. Hiçbir şeyi yok etmeye, aşağılamaya, silmeye, kilitlemeye veya gizlemeye gerek yoktur. Aksine her şeyi açığa çıkar, sadece bunu yapmak  manevi olarak ilerlemene yardımcı olacaktır. Sonunda göreceksin ki açığa çıkarmak, konuşulması utanç veren bütün bu narsist, berbat doğal veya sonradan edinilmiş dürtüleri kullanmak için  harika olağanüstü bir fırsat. Bu dürtülerin ne kadar doğru ve gerekli olduğunu hissedeceksin. Aniden onları yüksek ve manevi bir hareket tarzına getirmeye muktedir olacaksın.

Yaradan’dan bize gelenler

SORU: Yaratan’ın bize gönderdiği karışıklıkları aldığımızda nasıl mutlu hissedebiliriz?

CEVAP: Bu ancak, saran ışığın etkisinden ve masahın (perdenin) ortaya çıkmasından sonra niyetlerin gerçekten almak yerine ihsan etme ile uyumlu ise, senin egonun üzerine yükselme derecene göre  mümkündür.

SORU: Biri sabah derslerine erkenden kalkarak kendisine eziyet etmeden  nasıl başarılı biçimde sizin öğrenciniz ve sistemin parçası olabilir?

CEVAP: Sabah derslerini günün başka zamanında izleyebilirsiniz ve size yakın grubun etkinliklerine katılmak için elinizden geleni yapabilirsiniz.

Bir Ruhun Var Olduğunun Kanıtı

SORU: Ruhun varlığını ispat edebilir misiniz?

CEVAP: Kabala Bilgeliği’nde kanıtlar yoktur. Duymak isteyen biri
duyacaktır. Üst dünyayı hissetmediği sürece birine herhangi bir şeyi
ispatlamak imkansızdır ve kişi sadece daha yüksek dereceyi özümsemek
için duyularını açarsa hissedebilir. Burada ona yardımcı olabilirim
ama kişi duyularını bunun için açmadıkça hiçbir şey göremeyecektir.

SORU: Bunun olması için bir kişinin şansa mı ihtiyacı vardır?

CEVAP: Şansa, mutluluğa ve yukarıdan özel bir işarete ihtiyacı vardır…

ESTER’İN TOMARINDAKİ SIR

Dr. Michael Laitman’ın Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile Sohbeti

ÖZET

Hikaye, dünyanın kralını; Yaratan’ı temsil eden Kral Ahaseurus ve
dünyayı temsil eden kralı dinlemeyen Kraliçe Vashti  ile başlar. Bu,
Yaratılanlar ve Yaratan arasında ıslah edilmesi gereken  bağ
eksikliğinin ifşasıdır. Kraliçe Ester, Vashti gibi kibirli değildir,
mütevazidir. Ve Kral dünyayı kendisinin tanınmasına getirmek ister.
İsrail halkından nefret edildiğinden Ester, Yahudi olduğunu belli
etmez. Herkes kibirlidir ve bu “ayrılığı” temsil eder.

Bigthan ve Teresh, Kralı öldürmek isterler yani dünyaya yeni bir
hakimiyet  getirmek isterler. Mordehayı harekete geçmesi için teşvik
ederler ve aslında Mordehay ve Haman güçleri dünyanın neden var
olduğunu açıklığa kavuşturur. Mordehay onu kurtardıktan sonra Kral
Mordehay’ın bir şeyler  talep etmesi için özellikle Haman’ı
cesaretlendirir. Kral, danışmanları tarafından yönlendiriliyor görünür
oysa o gerçekte her şeyi amacı doğrultusunda yönetiyordur.

Ester Yahudileri birleşmeye, oruç tutmaya ve dua etmeye yani, kişisel
egoyu aşmaya ve bağ kurmaya çağırır çünkü İsrail halkı tüm uluslar
arasına dağılmıştır, onlar yabancı kültürlere bulaşmıştır ;  birliğe
ve bağa değil. Yok edilme tehdidi,  insanları kim olduklarına ve
dünyadaki rollerinin ne olduğuna ; sevgi örneği olarak hizmet etmeye
dair bir aydınlanmaya geri getirir. Böylece düşmanlarını yani bağın ve
sevginin karşısında olan, her birinin içinde bulunan kötü eğilimi
öldürürler ve bu sayede İsrail halkının tüm yaratılanları sevgiye ve
Yaratan’la bağa doğru getirmesi olan yaratılışın amacına doğru
ilerlerler.

Istırap İçin Minnettar Olmak??

SORU: Acı çekiyorum ve Yaratan’a acım ve ıstırabım için şükrediyorum. Bu doğru yaklaşım mı?

CEVAP: Bir insan gerçekten Yaratan’a şükredebiliyorsa bu doğru yaklaşımdır çünkü eğer kişi içinde uyanan ıstırap için Yaratan’a teşekkür ederse  bu onu doğruca amaca doğru yönlendirecektir, kişi acı içindeki tatlılığı hissetmelidir.  Doktor ve biyologların çalışmalarına göre acı hissi veya memnuniyet temelde aynı sonucu verir çünkü beyinde aynı süreç işler.

SORU: Anlamıyorum. Istırap için minnettar olmak nasıl mümkün olabilir? Sonuçta bu mazoşizm!

CEVAP: Fark şudur; ıstırap düşüncesini ve ıstırabın amacını, “nasıl hissettiğim”den ayırırım. Bu tıpkı acı verici bir ameliyata onay vermem gibidir ve aynı zamanda doktorlara beni bu hastalıktan kurtardığı için teşekkür de ederim. Görüyoruz ki dünyamızda hesapları  belirlemek  ve çabadan , enerji ve ıstıraba kadar herşey için ödeme yapmak gerekiyor.

Ne var ki, bir Kabalist amacı ve ne için ıstırap çektiğini görür. Böylece artık onu “ıstırap çekmek” olarak değerlendirmez. Anlar ki ıstırap onu egoistik doğasından kurtarmak için yardımcı olur ama egosundan ayrılma yolunda olduğu sürece acı çeker…

RUH YARATAN’IN PARÇASIDIR

Laitman_00053

SORU : İNSAN BEDENİ NASIL YARATILDI?

CEVAP: EVRİM TEORİSİNE GÖRE ÖNCE ATOMLAR İLK MADDE PARÇALARI OLARAK BİRİKTİ, DÜNYA ŞEKİLLENDİ VE MİLYONLARCA YIL SONRA DÜNYA YÜZEYİNDE FARKLI BASİT BAĞLANTILAR ORTAYA ÇIKTI  VE YAŞAM GELİŞMEYE BAŞLADI.

DARWİN’DEN 500 YIL ÖNCE BÜYÜK KABALİST ARİ “YAŞAM AĞACI” KİTABINDA, HER ŞEYİN  CANSIZ BİTKİSEL VE  HAYVANSAL SEVİYELERDEN, HAYVANSAL SEVİYENİN EN ÜST FORMU OLAN MAYMUNA DOĞRU  EVRİMLEŞTİĞİNİ  VE MAYMUNLARIN HAYVANSAL DERECE  İLE İNSAN SEVİYESİ ARASINDA ORTA BİR DERECEDE OLDUĞUNU YAZDI.

SORU: KABALİSTİK TEORİYE GÖRE RUH NASIL YARATILDI?

CEVAP: RUH YARATILMADI. RUH, YUKARIDAKİ YARATAN’IN BİR PARÇASIDIR.

IŞIK, ZEVK İSTEYEN  ALMA ARZUMUZA GİRER VE ONUN ÖZELLİKLERİNİ ZIT ÖZELLİKLERLE; YANİ ALMA VE HAZ ARZUSUNU BAŞKALARININ  HAYRINA BAŞKALARIYLA KIYAFETLENDİRMEYLE VE ONLARLA BAĞ KURMAYLA DEĞİŞTİRİR. KİŞİ BAŞKALARIYLA ONLARA HAZ VERMEK İÇİN BAĞ KURMAYA BAŞLADIĞI ZAMAN, YUKARIDAN IŞIĞI ALAN VE KENDİSİ KANALIYLA BAŞKALARINA İLETEN   BİR KABALİST HALİNE GELİR.

BİZ ESKİ BİR BABİL AİLESİYİZ

SORU : “Dostunu kendin gibi sev” prensibine bağlı kalan biri, etnik olarak İsrail halkına dahil olmasa da  İsrail halkının bir parçası sayılır mı?

YANIT: Bnei Baruch Uluslararası Kabala Akademisi’nde hepsi farklı  ırklardan ve uluslardan gelen ve tamamı eski Babil’in temsilcileri olan, birlik konsepti altında bir araya gelmeye çalışan neredeyse 2 milyon insan çalışıyor. Çünkü bunu yapmazlarsa insanlık hayatta kalamayacak.

Bu kusursuz bir şey çünkü, sadece Yahudilere ait olduğu düşünülen benzersiz  birlik prensibini dünyaya getiriyoruz. Gerçekte ise bu prensip tüm Babil’e ve tüm insanlığa aittir.

Bu nedenle, biz açıkça dünyaya dağıtım yaptığımızda bunu gayet iyi ediniyorlar ve insanlar bize kendilerini yabancı hissetmeden geliyorlar. Yabancılığın aksine, bizimle kesinlikle hiç bir biçimde “altlık” hissi de olmadan bir tür akrabalık hissediyorlar.

Gerçek şu ki, egemen kral Nimrod ve Abraham isimli Babil Prensi arasında aniden meydana gelen karşıtlığın ortaya çıkmasından bu yana  tüm insanlık Eski Babil’den geliyor. Nimrod kapitalizmi geliştirmenin gerekli olduğuna inandı ki bu egoizme doğru gelişmedir. Abraham ise  insanlığın, egoizm üzerinde birleşmesi gereken koşula ulaştığını aksi halde insanlığın kendisini yok edeceğini söyledi.

Abraham’a katılan ve onunla birlikte Babil’den çıkanlar tarihsel olarak “Yahudiler” olarak bilinir. Nimrod’un politikası ise geriye kalan Babilliler’in tüm gezegene  dağılmalarına  ve yerleşmelerine  neden oldu.

Böylece egoistik prensip, insanların birbirlerinden ayrıldıkları  ve artık birbirleriyle böyle yakın bağlar kurmadıkları zamandan  beri zayıfladı. Ve böylece insanlık kendisini birlik fikrinden 3500 yıl ayırdı. Bugün bizler tekrar aşama aşama dünya çapında aramızdaki bağlılığı ve Babil’den gelen aramızdaki egoistik  zıtlığı keşfederek birleşiyoruz. Yani biz aynı Babil’e geri geldik.

Ve bir şey yapamayız. Bu noktada önümüzde bir alternatif beliriyor: ya zalimce birbirimizle kavga edeceğiz (Kabalistler , nükleer gücün de kullanıldığı iki olası dünya savaşından daha bahsetmiştir ) veya insanlara bağ ve birlik dışında hiçbir seçeneğin olmadığını anlatmada başarılı olacağız.

Doğanın cansız, bitkisel ve hayvansal parçaları karşılıklı etkileşim halindedir. Sadece bizdeki egoizm onlarla zıt güç yaratır. Her şey insanlara bağlıdır. Bu nedenle, bizler tek bir vücut gibi aramızda karşılıklı tam bir işbirliğine ulaşmaya mecburuz- bilinçli olarak  ya da sopayla-.