Category Archives: Kabala

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 7

Egoizm Tarafından Bozulmamış Edinim Yöntemi

Soru: Tüm doğa yönetimi teoriler çok çeşitlidir ve zıtlıkların bir birleşimidir. Zıtlıkların birleşiminde, tam olarak aralarında, dünyamızın ya da Yaradan’ın hissiyatı ifşa olur mu?

Cevap: Hayır, ben öyle düşünmüyorum çünkü tüm bu teoriler egoistiktir. İnsan, egoizmini ıslah etmeden onu temel alarak; tek Tanrıcılığı, çok Tanrıcılığı, vb. icat etti.

Var oluş hakkına sahip olan tek teori, kişinin kendisinin dışına çıkması, kendisinin üzerine yükselmesi, kendisi yerine başkalarını hissetmeye başlaması, başkalarının içinde, kendi dışında neler olduğunu hissetmesidir. O zaman, kişi gerçekten; kim olduğu, nerede olduğu ve etrafındaki şeyin ne olduğu ile ilgili nesnel bir izlenim edinir. Bu “teori” egoizmimiz tarafından bozulmayan, evrenin doğru bir izlenimini edinmemizi sağlayan “Kabala metodu” olarak adlandırılmaktadır.

 

Çoktanrıcılık – Doğal Bir İnsan İçgüdüsü

Soru: Eski Babil’in tüm vatandaşları birçok tanrıya taptı. Çoktanrıcılık ne demektir?

Cevap: Çoktanrıcılık insanın doğal bir evrimidir. Bugün bile bu tür inançların dünyada, özellikle de Doğu’da korunduğunu görebiliriz.

Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam, İbrahim’den kaynaklanmıştır. Diğer tüm inançlar çoktanrıcılığa yani her biri doğa ve insanın kaderi üzerinde özel bir etkiye sahip olan, her türden doğa kuvvetinin çok sayıda tanrısının varlığına dayanmaktadır.

Soru: Her birimizin de bir putperest olduğunu söyleyebilir miyiz? Yani, kişi tüm maddelerin arkasında tek bir gücü bulamazsa, o zaman kişi bir putperest midir?

Cevap: Bu güçleri bu kadar tanrısallaştırdığımızı düşünmüyorum. Sonuçta, putperestler aptal insanlar değildi; daha ziyade, doğanın çeşitli özelliklerine büyük ölçüde bağımlı olduklarını gördüler, ancak onları bir araya getiremediler. Biz de yapamayız.

Yağmur tanrısının, güneş tanrısının, gece tanrısının, gündüz tanrısının vb. bir insanın tamamen bağımlı olduğu ve onlarla iyi ilişkiler sürdürmek için ibadet etmesi gereken büyük doğa güçleri olduğuna inanılıyordu. Sonuçta insan, doğayı tanrılaştırdığı gerçeğiyle birlikte, ona bağımlılığını hissetti.

Yorum: İnsanlar, bastırabilecekleri belirli güçler olduğuna ve en iyi şekilde bunun nasıl yapılacağını bilen farklı rahipler tarafından uygulanabileceğine inanıyorlardı.

Benim Yorumum: Evet. Eğitimsiz, cahil bir köylü düşünün. Bir torba tahıl sunmayı tercih eder ve artık ürünle, kuraklıkla veya sellerle ilgili herhangi bir problemi olmayacağından emin olur.

 

Savaştaki İnsanlar

Herkes İçin Zohar, “Aharei Mot,” 65: Ne kadar güzel ve ne kadar hoş. Bunlar dostlardır ki, ayrılmaksızın beraber otururlar. Başta, onlar, savaşta birbirlerini öldürmek isteyen insanlara benzerler. Sonra kardeşçe sevgi durumuna geri dönerler.

Kabala çalışarak ve onluda birleşmeye çalışarak, birbirimizden ne kadar ayrıldığımızı, birbirimize ne kadar zıt olduğumuzu hissetmeye başlarız.

Hatta onluda bağ kurmaya çalışırken bir süre bir şeyler alırız. Ancak, iyi bir bağ durumuna ulaşır ulaşmaz, birbirimize bakmak veya birbirimizle konuşmak istemediğimiz noktaya kadar, aramızda anında bir kırılma, soğuma, mesafe ve sis oluşur.

Ve yeniden, birlikte bağ kurmak için çalışmamız gerekir. Sonuçta, Yaradan’ın yardımını almak istiyorsak- ve bu yardım olmadan ilerlemeyeceğiz – tek bir sistemde birlikte olmalıyız.

Bu yüzden, tekrar kendi üzerimizde çalışmamız gerekir. Amacın önemi, Yaradan’ı edinmenin önemi, başlangıçtaki ruha ulaşmanın önemi birbirimize olan arzumuzu belirler. Bunun adına tekrar yakınlaşmaya başlarız ve bir sonraki kırılmaya kadar tekrar ilerleriz.

Yani, sürekli hedefe doğru ilerleriz: Yükseliş-düşüş, kırılma; hafif yükselen keskin düşüş ve birçok kez bu aşamalardan geçeriz.

 

Dünya Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 6

Bedensel Duyuların Üzerine Yükseliş

Baal HaSulam, “Kabala Bilgeliğinin Özü”: Bununla beraber, bu son derece yeterlidir, zira kural şudur: “O’nun İlahi Takdir’inden, Yaratılışın doğasına idrak ettirmek için ölçülüp çıkarılan her şey tamamen memnun edicidir.” Benzer şekilde kişi altıncı bir parmak isteyemez çünkü beş parmak gayet yeterlidir.

Bizler, elimizde beş parmak olması bizim için yeterli olacak şekilde düzenlendik. Altıncı parmağımız olsaydı bizi rahatsız eder miydi? Örneğin, bir maymunun dalları kavramak için özel bir parmağı vardır. Bizim de buna sahip olmamız güzel olurdu. Ancak artık ona ihtiyacım yok! Bir tane daha parmağa ihtiyacım yok. Her yerde aynıdır, tüm duyularımda bir eksiğim olduğunu hissetmiyorum.

Teleskoplar ve mikroskoplar, duyu organlarının sadece nicel büyümeleridir, genişlemeleridir.  Ama eğer tüm duyularımı kullanırsam, ek bir duyu organından yoksun olduğumu hissetmem. Yunuslar gibi ultra ve infra sonik dalgaları duymak istediğimi söyleyebilirim. Ama bütün bunlar doğadan gelir, bu sadece bir genişlemedir ve yeni duyu organları değildir.

Bu nedenle, içimizde sahip olduğumuz her şey eksiklik hissine neden olmaz, bizim için oldukça yeterlidir ve bu nedenle daha fazla gelişmiyoruz. Gelişmenin tek yolu, duyularımızın üzerine çıkmaktır: duyu organlarımda ne kadar alacağımı değil, onlarla ihsan etme yönünde ne kadar çalışabileceğimdir.

Burada belirgin olarak kendimi değil, etrafımdaki dünyayı hissetmeye başlarım, kendimin üzerine yükselirim. Buradaki, dünya hakkında tamamen farklı bir bilimdir – Kabala Bilgeliği.

Soru: Ya beş parmak benim için yeterliyse? Ben sadece böyle yaşıyorum.

Cevap: Benim için yeterli olan şeyle yaşadığımda, bu hayvansal seviyesidir. Eğer olan her şeyin kaynağını anlamak istersem, o zaman Kabala’dan başka hiçbir şey yardımcı olmaz.

 

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 1

Seçimimizi Belirleyen Dört Faktör

Yorum: Hayatımıza baktığımızda, içinde bir şey seçmemizin o kadar sık olmadığını görürüz. Belki de bize öyle geliyor ama bu konuda yapılan son çalışmalar bile doğum, ölüm, karakter özellikleri ve hatta siyasi görüşlerin toplum tarafından belirlendiğini veya genetik olarak tanımlandığını göstermektedir. Sonunda anlaşılır ki doğa bize başka seçenek bırakmamaktadır.

20. yüzyılın en büyük Kabalisti Baal HaSulam, bu konudaki “Özgürlük” başlıklı bir makale yazdı ve burada gelişimimizi etkileyen ve seçimimizi belirleyen dört faktörü açıkladı. İlk faktör “kişinin temeli” veya kalıtsal bilgileri olarak adlandırılır.

Benim Yorumum: Gerçekten de, her birimizin içinde bilgi kayıtları vardır. Kabala’da bunlara “Reşimot” denir.

Yorum: Baal HaSulam, fikirlerin, düşüncelerin ve görüşlerin hepsinin önceki formlarını kaybettiğini ve doğumda insanlara nitelikler şeklinde gittiğini söyler. Bizler, bunları seçmiyoruz. Onlar doğanın özünde vardır.

İkinci faktör daha ilginçtir: değişmeyen nitelikler, yani her temelde değişen özellikler bulunur ve diğerleri değişmeden kalır.

Benim Yorumum: Bir kişi belirli özelliklerle, belirli bir karakterle doğar. Bu çerçevede kişi, bir şeyi değiştirebilir ama çerçeveyi değiştiremez. Kendi deneyimlerimizde ve hayatlarımızda bile değiştirilemeyen bu eğilimleri görürüz.

Yorum: Baal HaSulam, buğdayın her zaman buğdaydan büyüyeceğine dair bir örnek verir.

Benim Yorumum: Evet. Başka hiçbir şey işlemeyecektir. Çevrenin etkisi veya diğer bazı etkiler altında, bir tahılın belli içsel niteliklerini değiştirebiliriz ama bundan başka bir şeyi değil. Bu, buğdayın hangi ortama yerleştirildiğine bağlıdır.

Freedom Of Choice, Part 1

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 6

Edinim Karşılıklı Bağdadır

Soru: Dünyamızda, dostluk ya da sevgi gibi her türlü duygu yelpazesi vardır. Ama onları hissetmek için başka biri daha olmalıdır. Eğer kendim dışında başka kimse yoksa sevgiyi ya da dostluğu hissedemem. Aynı şey Yaradan için de geçerlidir. O, diğer insanlar arasında doğru bağda hissedilen güç müdür?

Cevap: Elbette, bazı maddeler üzerinde hissedilir. Diğer insanlarla, bir grupla etkileşime ihtiyacım vardır.

Soru: Yaradan, herhangi bir maddede kıyafetlenmezse, hissedilmesi imkansız olan soyut bir form mudur?

Cevap: Evet. Yaradan bana karşılıklı sevgi ve karşılıklı destekle bağlı bir grup insan olarak görünür. O zaman, aralarındaki güç, her birinde değil de onların arasında var olan güç “Yaradan” olarak adlandırılabilir.

Soru: Bu, sevginin gücünün birkaç insanın bağı dışında var olmadığı anlamına mı gelir?

Cevap: Doğru. Bu yoktur.

Soru: Kabala, Yaradan’ın özünün dünyamızdaki tüm nesnelerin ve olguların özü gibi erişilemez olduğunu söyler. “O’nun özü edinilemez.” ne demektir?

Cevap: Bu, edinim metodu ile bağlantılıdır. Aslında, “kendi içindeki” hiçbir şeyi edinmeyiz, sadece bizim ona karşı tutumumuzdan bir edinim elde edebiliriz.

Beni caydıran ya da beni dışımdaki farklı nesnelere yakınlaştıran, olumlu ya da olumsuz izlenimlerin kademeli olarak birikmesi, bana entegre olarak algı organımı nasıl inşa ettiğimi hissetmeme olanak sağlar.

Uniqueness Of The Creator, Part 6

 

Erkek ve Kadın, Bölüm 4

Ruhun Cinsiyeti Var Mıdır?

Soru: Ruhun cinsiyeti var mıdır? Örneğin, kişi bu hayatta kadınsa, bir sonraki yaşamda bu ruh bir kadın bedeninde mi kıyafetlenecek?   Yoksa bu öyle değil mi?

Cevap: Diyelim ki öyle.

Soru: Kabala bu konuda ne diyor?

Cevap: Kabala bu kavramlarla hiç ilgilenmez çünkü dünyamız hayalidir, duyu organlarımızda bizim tarafımızdan hayal edilir.

Yorum: Ama biz, ruhlardan, bu enerji yığınının son ıslaha gelene kadar her türlü başkalaşıma ve sürekli olarak çeşitli bedenlerde kıyafetlenmesi gerçeğinden bahsediyorduk.

Benim Yorumum: Kolaylık için, bir erkek ruhunun bir erkek bedeninde ve bir kadın ruhunun bir kadın bedeninde kıyafetlendiğini varsayalım.

Soru: Bu enerji yığını ya da bu nitelikler grubu insanlara mı özgü? O, maddenin daha düşük bazı formlarında kıyafetlenebilir mi?

Cevap: Hayır, başka hiçbir şeye bürünmez.  Bu Hinduizm değil.

Male And Female, Part 4

 

Dünya Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 5

Algının Sınırlarını Genişletmek

Baal HaSulam, “Kabala Bilgeliğinin Özü”: Konuyla ilgili en ufak bir edinimimiz olmamasına rağmen, Kabala kitaplarında ortaya çıkan tüm isim ve adlandırmaların aslında özbeöz ve gerçek olduğu sonucuna artık varabilirsiniz. Böyle olmasının nedeni, bu ilmi çalışanların, kendi algıları dâhilinde, ilmin nihai bütünlüğüyle ilgili, tümüyle tatmin olmalarıdır, yani Üst Işık ve onu algılayanlarla ilişkiden harekete geçip, doğan aksiyonların basit algısıyla.

Gerçek şu ki, algımızın bir sınırı vardır. Kabala Bilgeliği sürekli olarak derin, geniş,  tüm vektör alanlarına girip ve bunları tamamen ifşa etmeye ulaşacağınızı söyler. Ancak yine de sadece sizi dolduran gerçekliği edinirsiniz. Ve sizi doldurmayan gerçekliği edinemezsiniz, var olup olmadığını bile bilmezsiniz.

Burada şu soru ortaya çıkar: Kabalistler başka bir gerçeklik olduğunu nereden biliyorlar? Onu kendileri mi edindiler? Eğer öyleyse, o zaman neden gerçekliğin bir başka ek edinim seviyesi olarak bundan bahsetmiyorlar?

Görünüşe göre bilmeceleri önümüze koyuyorlar ya da sanki şöyle diyorlar: “Burada bir şey var ama sana söylemiyorum.” Halbuki bu onların yaklaşımı değildir.

İhsan etme niteliğine, Yaradan’ın niteliğine ulaşmak zorundayız.  Yaradan, Kendisini bizimle ilgili olarak, egoizmimize rağmen ihsan eden, seven ve birleştiren, üzerimizde yükselen olarak konumlandırır. Bizler, egoizmimizin üzerinde yükselerek O’nu keşfedebilir, O’nu hissedebilir ve O’na benzer hale gelebiliriz.

Nasıl yapabiliriz ki Yaradan’ı sadece O’na eşdeğerliğimizden dolayı hissetmekle kalmayıp, aynı zamanda kendi Kelim (Kab) ve niteliklerimizden de hissedebiliriz ? Bu bir problemdir.

World—Reality Or Illusion? Part 5

 

Yaradan’ın Eylemlerini Haklı Çıkarmak

Baal HaSulam, Şamati, Makale 34, “Toprağın Kazancı”: “ kişi Yaradan’ın sadece iyilik gönderdiğini söyleyemezse kötü ve hain diye adlandırılıyor sayılır çünkü acı çekmenin hissiyatı kişiyi Yaradan’ı suçlamaya getirir.

Yaradan asla bize ıstırap göndermez. Bu hisleri, sadece onlar için uygun bir şekilde hazırlıklı olmadığımız için böyle algılıyoruz.

Esasen söylendiği gibi kişi, Yaradan’a hem iyi hem de kötü için şükretmelidir çünkü hissettiğimiz kötü olan her şey, sadece içimizde yaklaşan iyi doyum hissini geliştirmek için gereklidir.

Günah işlemek ve ıstırap yoktur. Onların hepsi daha sonra hazla dolar. Bu nedenle ıstırap ve haz için doğru bir şekilde ve önceden hazırlanmamız gerekir. Bizler o zaman haz ve memnuniyet içinde Yaradan’ın sürekli ifşasına sahip olacağız.

Sadece Yaradan’ın haz verdiğini gördüklerinde, Yaradan’ı haklı çıkarırlar. Bilgelerimizin dediği gibi, “Erdemli kimdir? Yaradan’ını haklı çıkartan.” yani Yaradan’ın dünyayı adil bir şekilde yönettiğini söyleyen kişidir.

Erdemli, her koşulda Yaradan’ın eylemlerini haklı çıkarabilecek bir kişidir. Yaradan görünüşte olumsuz duygular gönderse bile, arzularını öyle bir ölçüde ıslah etmiştir ki onların içinde kötü hiçbir şey hissetmez.

Yani Yaradan’la o kadar bağlıdır ki, bu kaynaktan gelen tüm duyguları olumlu olarak algılar. Duygularını, onları kimden aldığı anlayışı ile örter ve bu nedenle her şey onun için bir hazdır. Yaradan’ın her bir işaretinden haz alabilir.

Soru: Istırap hisseder mi?

Cevap: Hayır, bunu hissetmez çünkü onun ıstırabı, Yaradan’ın bir verici olduğu hissiyatı ile kaplıdır.

Justify The Actions Of The Creator

 

Üst Amaca Ulaşma Yolu, Bölüm 2

Üst Güçlerden Dünyamıza Basamaklandırma

Soru: Sebep ve sonuç yoluyla aşağı sarkan kökler dizisi ne anlama geliyor?

Cevap: İki durum vardır: birincil ve ikincil, neden ve sonuç. Yaratılışın tamamı böyle bir neden ve sonuç süreciyle yaratıldı.

Yaratılışı, en üst kökten yani Yaradan’dan ifşa etmek istiyoruz. O her şeyin sebebidir ve her şey O’nun sonucudur yani tüm yasaların, niteliklerin dünyamıza, her birimize kadar, kademeli olarak basamaklandırılmasıdır.

Yaradan ya da doğa, bir ve aynıdır sadece “doğa” her şeyi içeren kelimenin geniş anlamını ifade eder.

Soru: “aşağı doğru basamaklandırma” terimi ne anlama geliyor?

Cevap: Yaradan, ihsan etme, sevgi ve yayılma niteliğidir. Bu, tüm güçlerin, dünyamızın tüm niteliklerinin yayıldığı, hepimizin O’nun altında olması için kesinlikle iyi, kesinlikle eksiksiz bir niteliktir. Bu nedenle, güçler O’ndan (Yaradan’dan) bize gelen basamakları temsil eder.

Path To Achieving The Upper Purpose, Part 2