Category Archives: Kabala

Kabala İpuçları – 11/17/19

Soru: Kabala, her insanda özgürlük özelliği olduğuna inanıyor mu? Yoksa bu doğuştan hiç kimsenin doğasında yok mu?

Cevap: Bu kesinlikle herkesin doğasında vardır. Sadece çok sınırlı miktarda olur, mutlaka bu hayatta olması da gerekmez.

Soru: Tüm ıslahı bitirebilmeyi ve bu yaşamda Yaradan’ı keşfetmeyi çok istiyorum. Burada irade özgürlüğüm nerede? Tam olarak bana bağlı olan nedir?

Cevap: Gereksiz olan her şeyden kurtulun ve en önemli olanı, Yaradan’ı keşfetmek için gerekli olanı seçin. Hepsi bu kadar. Sorunuzu bu şekilde cevaplayacaksınız. Kabala’nın yaptığı şey budur.

Soru: Özgürlüğe ulaşmak için ihtiyaçlardan ayrılmam gerekiyor mu?

Cevap: Hiçbir ihtiyaçtan ayrılamayız. Yalnızca en önemli hedefe ulaşmak için gerekli olan eylemlerde bulunmak için değerlerimizi yeniden değerlendirebiliriz.

Soru: Her saniyede irade özgürlüğünün gerçekleşmesi nedir?

Cevap: Yavaş yavaş en önemli amacımızın ne olduğuna dair kararlılığa gelmek ve doğru bir şekilde ona doğru ilerlemektir.

Soru: Baal HaSulam özgür bir insan mıydı?

Cevap: Her Kabalist özgür bir insandır çünkü egoizminin üzerine yükselir.

Soru: Özgür iradenin, kişinin, davranışlarının ve düşüncelerinin doğru içsel ve dışsal sınırlarını istemli olarak oluşturulmasından ve bunlara uyulmasından oluştuğu söylenebilir mi? Ve onları ne kadar dikkatli gözlemlerseniz, o kadar özgür müsünüz?

Cevap: İrade özgürlüğü, doğru çevreye tamamen teslim olmaktır.

Soru: Kişi kendisi için yaşamayı ve düşünmeyi ne zaman bırakacak?

Cevap:  Ne zaman isterse. Başka cevap yoktur.

Soru: Özgürlüğün sınırları var mı?

Cevap: Özgürlüğün sınırı yoktur. Özgürlük, tamamen ihsan etme arzusundadır ve bu nedenle sonsuzdur.

Soru: Bir seçim hakkında güçlü bir şüphe yaşıyorsanız ne olur? Nasıl seçebilirsiniz?

Cevap: Daima bağ kurma, iyilik yönünde ve grubunuzla seçim yapın, başka da yol yoktur.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 2 Mart 2020

Amaç, kendi aramızda, bir bedenin hücreleri gibi ıslah olmuş onlularda birleşmek ve Yaradan üzerinde iyiliksever bir etki oluşturmaktır. Adem’in kırık ruhunun bu kısmı canlanacak ve onunla diğer tüm parçaları çekecek, bu da ortak ruhun tüm sistemlerinin ıslahına neden olacaktır.

Yaradan’ın gizli sarayı yoktur – o, eğer biz onu yaratırsak ortaya çıkacaktır. Bizler egoist arzularımızdan bir kab inşa ediyoruz. Herkes karşılıklı reddediş hisseder ve birleşmek istemez. Yaradan’dan, bunun üzerinde, birliğin gücünü talep edersek O, bizi bir araya getirecek ve O’nun yarattığı kapta tezahür edecektir.

Yaradan’a dönmek duadır, O’nun kırdığı şeyi düzeltmesi için bir taleptir. Kasten parçalanmış bir kabın parçalarını, onu bu parçalardan inşa etmeyi öğrenmek için kullanıyoruz, çocukların Lego ile yaptığı gibi, onun aracılığıyla gelişir ve manevi bir Kli alana kadar büyürüz.

Baal HaSulam, 600,000 Ruh: Arzunun tamamen ıslahının işareti, kişinin ruhunun (arzusunun) herkesin ve her birinin içinde yaşadığını hissetmesidir. Ve diğerlerinden ayrılmış bir parça olduğunu değil, herkese bağlı bir parça olduğunu hisseder.

Rabaş Mektup 40: Kişi dostunun sevgisini hissettiğinde, sevinç/haz onun içinde uyanır. Çünkü her zaman, sadece kendini önemsediğini biliyordu. Ancak dostunun ona önem verdiğini fark ettiğinde, sevinç onun içinde uyanır ve artık kendini önemsemez.

 

Islahın Metodu, Bölüm 4

Doğa Yasası Nasıl Yerine Getirilir?

Soru: “Komşunu kendin gibi sev” doğanın nihai hedefidir. Ancak yine de ön yasalar vardır, bunlardan biri “Kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapma”. Bu ne anlama gelmektedir?

Cevap: Bu sevgiyle ilgili değil, kötülük yapmamayla ilgilidir. Bu bizim ilk yasamızdır.

Yorum: İnsan bunu da yapamaz. Eğer bir egoist isem, o zaman kendimi gözeterek yine bir başkasına zarar veriyorum. Bizlere en başından beri uymayacağımız yasalar verildiği anlaşılıyor.

Bir yandan bunu yapmanız gerektiği söyleniyor,  diğer yandan da bunu yapamazsınız çünkü bu sizin doğanıza zıttır deniyor.

Benim Yorumum: Bunun için herhangi bir eğiliminiz, özleminiz ve arzunuz varsa, Kabala’yı çalışarak ona ihtiyacınız olduğunu ve bunun gerçekten evrensel bir amaç olduğunu, ondan uzaklaşamayacağınızı ve tüm dünyanın buna nasıl ulaşması gerektiğini anlarsanız, o zaman bunu gerçekleştirmek için bir yol aramalısınız.

Ancak bu, sadece bizlere doğamızın üzerinde hareket etme yeteneği verecek olan üst gücün yardımıyla yapılabilir.

Önümüzde bir demir parçası olduğunu varsayalım. Dünya’nın yerçekimi onu aşağı çeker. Üzerine bir mıknatıs koyarsam, demir yükselir ve havada asılı kalır. Yani her iki kuvvet de dengelenecek ve demir parçası aralarında olacaktır.

Benzer şekilde, egoizmim aşağıya yerleştirilirse ve onun üzerine zıt bir güç kullanılırsa, o zaman havada “asılı” duracağım ve egoizm benim üzerimde güce sahip olmayacaktır,  ortada bir yerde ondan bağımsız olacağım. Eğer üst güç, ona yapışacağım kadar güçlü ise bütün egoizmim de aşağıda kalacak ve o zaman tamamen erdemli bir insan olacağım.

Bu yüzden bizi etkilemesi için bu gücü keşfetmemiz gerekir. Hepsi bu kadar.

İhsan Etmede Yorulma Yoktur

Soru: Bize karşı sabır için bu kadar gücü nereden alıyorsunuz?

Cevap: Kabala, almanın bilimidir, ihsan etmenin değil. Size ihsan ettiğimi mi düşünüyorsunuz? Aksine, sizden alıyorum. Çünkü verdiğiniz zaman alırsınız. Bu nedenler her zaman gücüm var.

Tabii ki, tamamen fiziksel olarak, bazen vücudun artık olması gerektiği gibi işlev görememesi mümkündür. Ama esas olarak, ihsanda yorgunluk yoktur. Aksine, her zaman tatmin olursunuz, yanıp tutuşursunuz. Bu hazdır! Size en kısa sürede ona ulaşmanızı tavsiye ederim.

Öğretmeyi deneyin. Öğretme çok faydalıdır. Çemberlerinizi büyütün. Verimli olun ve grupları daha fazla çoğaltın.  Bunun sizi nasıl ilerleteceğini göreceksiniz.

Bir gruba sahip olan, en az birkaç kişiye öğreten biri, bunu yaparak büyük bir ilerleme kaydeder. Sadece birkaç kişi onun vasıtasıyla geldiğinden, Yaradan’ın böyle bir kişiyi nasıl gözeteceğini hayal bile edemezsiniz. Arkanızda başkalarının durması çok önemlidir. Bunu yapmayı deneyin ve ne kadar harika olduğunu göreceksiniz.

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 6

Grup Nasıl Toplanır?

Soru: Her bireyin ya Yaradan’a ya da doğanın içinde onu heyecanlandıran şeye dair belirli bir arzusu vardır. Bu arzuyu geliştirmek için, size benzeyen insanlarla bağ kurmalısınız. Bu nasıl olur?

Cevap: Grubun nasıl birleştiği bizler için belirsizdir. İnsanlar aniden bu görüşün kendilerine yakın olduğunu hisseder ve bu şekilde gruba gelirler.

Bu tarz insanlar çok olamaz. Nicelik ve nitelikte bu kadar çok insan bir araya gelinceye kadar elenir ve aralarında manevi bir ideali, birliği somutlaştırabilirler.

 

Arzuların Gelişimi, Bölüm 7

Niyet Nedir?

Soru: Niyet nedir ve arzu ile nasıl ilişkilidir?

Cevap: Niyet, arzuyu belirler. Eğer niyet doğrudan arzu ile ilgili ise, o zaman bu en ilkel arzu türüdür. Eğer arzuyu doğrudan gerçekleştiremezsem o zaman,  onun yerine getirilmesinin bütün bir programını kendi içimde geliştiririm. Arzunun gerçekleştirilme programına  niyet denir.

Varsayalım ki bir tür hedefe ulaşmak istiyorum. Ama bunun için insanları ona çekmek, kendim bir şeyler yapmak için belirli bir yol izlemeli, belirli eylemler yapmalıyım. Bütün bunlar nihai hedefe ulaşmak için niyetime yatırımdır. Aslında bu niyetler, aynı zamanda eylemlerdir ama nihai hedefle ilgili olan niyetlerdir.

Niyet,  tüm aradaki eylemlerimde mevcut olan, nihai hedeftir.

Soru: Yani kişi, bu arzulara hizmet etmek için, bir arzuya, bir niyete ve bilgiyi işleyen bir beyne mi sahip?

Cevap: Evet. Beyin sözde kalbi-arzuları kontrol eder. Nihai hedefe ulaşmak için onları yoğunlaştırır, onları çeşitli kombinasyonlarda birbirine bağlar.

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 9

Üst Işığın Etkisi Nedir?

Soru: Baal HaSulam, “On Sefirot’un Çalışmasına Giriş” başlıklı makalede, 155. Maddede, üst ışığın nasıl çalıştığını açıklar. Kabalistlerin, her bir insanı, sadece bizi değiştiren bu ışığı kendimize çekmek için Kabala bilgeliğini çalışmaya zorladığını söyler.

Işığın etkisi nedir? Bu dönüşümü kendimde nasıl hissedebilirim ve kime dönüşebilirim?

Cevap: Işığın etkisini, kendi üzerinizde, kişisel değişikliklerinizde ve arzular, niyetler, özellikler gibi kişisel niteliklerinizde, daha net bir şekilde tasvir edilen gelişim amacında hissedebilirsiniz.

Soru: Daha manevi bir hale mi gelirim?

Cevap: Belki gelmezsiniz. Ancak, neler olup bittiğini giderek daha fazla anlarsınız. Henüz değişmiyor olabilirsiniz; ancak Kabala bilgeliğini çalışıyorsanız, üst ışık sizi zaten etkiler ve sizi değişim istemeye hazırlar.

Soru: Bu, üst ışığın henüz Yaradan olmadığı anlamına mı gelir? Yaradan var ve üst ışık var, doğru mu?

Cevap: Hayır, sadece tek bir güç vardır ama biz O’na kendini gösterme şekline göre farklı isimler veriyoruz. Üst niyeti “Yaradan” olarak adlandırıyoruz ve O’nun bizim üzerimizde olan etkisini “ışık” olarak adlandırıyoruz.

 

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu, Bölüm 9

Kabalistlerin Diline Bağlı Kalın

Baal HaSulam, ”Kabala Bilgeliği’nin Özü”: manevi konularla ilgilenildiğinde her mantıklı kişinin anlayacağı gibi düşünüp taşınabileceğimiz kelimeler ya da harfler yoktur. Bunun nedeni tüm kelime hazinemizin duyularımız ve hayal gücümüzün kombinasyonları olmasıdır…

Bu, özellikle ilmin araştırılmasındaki alışılagelmiş konuşmalarda kişinin bu sözlerde biraz mantık bulması gerektiği yerlerde böyledir. Burada öğretmen inceleme yapanlar için dikkatli bir şekilde kesin tanımlar bulmalıdır.

Eğer sözlerimizde hissettiğimiz her şeyi ifade edersek, her birimiz kendi dilimizi, kendi ansiklopedimizi vb. yaratacağız ve birbirimizle iletişim kuramayacağız. Bu nedenle, yapabileceğimiz ve yapmamız gereken, özümüze dayalı kelimeleri, ifadeleri ve tanımları kullanmaktır.

Kabala’nın tam olarak yaptığı şey budur. Bir insanın beş türe ayrılan arzudan oluştuğunu söyler: sıfır, bir, iki, üç ve dört. Bu beş arzu türünde, çeşitli olumlu ve olumsuz tatminler hissediyoruz ve herkes onlara sahiptir. Bu nedenle her şey sadece arzudan ibarettir.

Bunun için, net/belli bir Kabalistik dile bağlı kalırsak, yoldan çıkmayacağız. Eski Babil’deki yıkımdan önce bu böyleydi, tüm insanlar Zohar Kitabı’nın yazıldığı tek bir dil konuşurdu, Aramice.

Aramice dili iyidir çünkü doğanın kendi özünden gelir. Her birimizde oluşan beş arzu seviyesi beş tanım oluşturur. Bu dil, onlara dayanmaktadır.

 

Gelecek Toplumun İnşası, Bölüm 1

Doğanın Hedefi

Baal HaSulam, “Gelecek Toplumunun İnşası”: Doğanın, insan türlerinin sosyal bir yaşam sürmesini zorunlu kıldığını söylemiştik. Bu kolaydır. Ancak bizler, doğanın bizi bu durumun bir sonucu olarak takip etmeye zorladığı emirleri yani sosyal bir yaşama öncülük etmeyi incelemeliyiz.

Genel anlamda, toplumda tutmamız gereken sadece iki kural vardır. Bunlar “alma ve ihsan etme” isimleri ile tanımlanabilir. Bu, toplumun her üyesinin doğal olarak ihtiyaçlarını toplumdan almak zorunda olduğu ve ayrıca çalışmaları aracılığıyla topluma fayda sağladığı anlamına gelir. Eğer kişi bu iki kuraldan herhangi birini ihlal ederse, acımasızca cezalandırılır.

Soru: Hangi iki yasa tanımlanıyor? Ne alıyoruz? Ne veriyoruz? Sonuçta, bu farklı şekillerde yorumlanabilir.

Cevap: Doğada,  alma gücü ve ihsan etme gücü vardır. Bu iki güç dengelenmelidir. İstediğiniz şekilde yorumlanabilirler, ancak doğa yasalarının sert, değişmez ve yorumumuza bağlı olmadığını anlamalısınız. Bu nedenle, onları nasıl net bir şekilde tanımlayacağımızı anlamalıyız ve kendimize çok fazla zarar vermeyecek şekilde uygulamayı öğrenmeliyiz.

Doğa kanunları, olumlu ve olumsuz her iki gücün sürekli olarak geliştiği ve kendi aralarında belirli bir dengeye ulaştığı, doğanın cansız seviyesinden gelişir. İlk önce atomlarda, moleküllerde vb.de,  daha sonra bitkilerde, canlı organizmalarda, canlılarda ve daha sonra düşünme, algılama ve farkındalık düzeyinde. Bu, insan seviyesi olarak da bilinen dördüncü seviyedir.

Tüm bu yasaları anlamalı ve bunlara uymalıyız ki alma gücü ile ihsan etme gücü arasında bir denge vardır, böylece her şey dengede çalışır. Bu, doğanın bizim önümüze koyduğu görevdir.

 

Hayatın Anlamı, Bölüm 4

Her Bir Kişi, Kendi Hayat Anlamına Sahiptir.

Soru: Neden hayatın anlamı bize okulda öğretilmiyor?

Cevap: Öğretmenler bu soruya nasıl cevap verebilir?

Yorum: Örneğin, dini okullarda, hayatın anlamı Yaradan’ın ifşasında diye cevaplarlardı.

Benim Yorumum: Gerçekten, dindar insanlar böyle söylüyor. Bu nedenle, bugün birçok insan mistik bir rahatlık buldukları dinlere geri dönüyor, bu da bir şekilde bu soruya cevap veriyor.