Category Archives: Egoizm

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 159

Soru: Bina’nın ortasının anlamı nedir?

Cevap: Bina’nın ortası, ihsan etme arzusundan alma arzusuna geçiştir.

Soru: Mutlak kötülük var mı, eğer varsa o nedir?

Cevap: Mutlak kötülük, bizim egoizmimizdir. Ego gelişebilir, ihsan etmenin niteliklerini absorbe ederek ve onları dönüştürerek ve Firavun’un formunda Yaradan’a eşit hale getirerek onları kendi iyiliği için kullanır.

Answers To Your Questions, Part 159

Avrupa Yol Ayrımında, Bölüm 4

Soru: Avrupa’yı birliğe kavuşturmak için hangi araçları önerirsiniz?

Cevap: Bu sahip olduğumuz bir araç değil fakat doğamızda gizli olan bir araçtır. Kabala Bilgeliği bize bu iyi gücü nasıl ortaya çıkaracağımızı ve onu kişisel değişimiz için nasıl kullanabileceğimizi öğretir.

Ben diğerlerini değiştiremem. Fakat çalışmaya katılan her birey kendi kendini kendini değiştirir hepsi bu. O sadece aynı eylemleri yaparak ve değişerek öğretebilir.

Soru: Doğanın gücünde gizli olan nedir?

Cevap: Bağlılık ve birliğin gücüdür bu sevginin gücüdür.

Soru: Öyleyse neden Avrupalılar bu gücü daha evvel keşfedemediler üstelik birlik ve sevgiden o kadar da bahsettiler?

Cevap: Bu güç dünyanın hiçbir yerinde tam olarak ortaya konulmuş değil dünya henüz sadece ona ne kadar ihtiyaç duyduğunu keşfetmeye başladı. Şimdiye kadar bu güce gereksinim duyulmadı ve herkes kültürü, eğitimi, bilimi ve felsefeyi geliştirerek başarılı olacağımızı sanıyordu.

Fakat bugün biliyoruz ki, insanın içinde bulunan her şey kişi onu kullandığında zarar vermeye başlayabilir. Eğer biz iyi barışçıl bir hayata dertler problemler ve savaş olmadan ulaşmak istiyorsak, insanlığın gelişimini iyi yoldan nasıl gerçekleştireceğini açıklayan Kabala metodunu adapte etmeliyiz.

Kabala bizi birleştirecek bu gücü doğada nasıl ortaya çıkaracağımızı ve elde edeceğimizi öğretir. Bunu yapabilmek için kendimizi, kendi doğamızı, dünyanın doğasını ve doğada gizli olan gücü araştırmalıyız. Geçmişte sadece kötü egoist güç tarafından geliştiriliyorduk, fakat bugün bunun içine iyi olan gücü de ekleyebiliriz.

Soru: Bu güç bencil birini özverili birine dönüştürecek ve bir mucize mi gerçekleştirecek?

Cevap: Aslında bu güç kişiyi dengeye yönlendirebilir. Kişinin içinde eski güç ve yeni güç birlikte bulunacak eksi ve artı gibi. Sonra o kendine atanmış hedefleri nasıl gerçekleştireceğini bilecektir.

Soru: Bu doğadaki bu gizli gücü çekmemizi tavsiye ettiğiniz anlamına mı geliyor?

Cevap: Bu güç o kadar da gizli değil; doğada çalışıyor. Biz doğada her atomun pozitif ve negatif güçler olduğunu biliyoruz. Sadece insanın içinde orada negatif güç yalnız olarak bulunur ve olumlu güç ortaya çıkmamıştır. Ancak gerçekte bu gücün var olduğunu biliyoruz. Sadece onu ortaya çıkarmamız gerekir.

Soru: Şimdiye kadar nasıl ortaya çıkaramamışız?

Cevap: Çünkü kimse gereksinim duymadı. Ama bugün biz bu gücü ortaya çıkarmak için hazırız; Bu nedenle, yöntem doğanın pozitif gücünü uyandırmaya olanak sağlıyor ve negatif kuvveti dengelemeyi mümkün kılıyor. Bu Kabala metodu her zaman İsrail Halkı ile yaşadı.

Soru: Kabala Bilgeliğinin kişinin içinde pozitif gücü açığa çıkarmada kullandığı bazı bilinmeyen buluşları mı var?

Cevap: Tabi ki! Kabala nasıl bağlantıya geçileceğini, nasıl çalışılması gerektiğini iyi gücün nerede ve nasıl aranması gerektiğini açıklar. Bu metodu bildiği halde açıklamamış olan İsrail Halkından diğer milletlerin bilinçsizce nefret ediyor olmasının sebebi de budur. Artık herkesin fena halde ihtiyacı olan birleşmenin metoduna sahibiz fakat diğerlerine kendimizden onlara geçirerek ulaştıramıyoruz.

Bugünkü egoist formda Avrupa Medeniyeti’nin miadı doluyor ve burada dünyaya Işık getirmek için Kabala metodunu uygulamak zorunda kalacağımız yeni bir dönem başlıyor. Yeni aşama kendini değiştirme ihtiyacı duyan bir kişinin bunu fark etmesi ile başlar. İnsanlar gözlerini açacak ve bu sayede hayatlarını daha iyiye doğru değiştirmek için gereken gücü gerçekten bunu mümkün kılan yerden almaya başlayacaklar. http://laitman.com/2016/09/europe-at-a-crossroads-part-4/

Avrupa Yol Ayrımında, Bölüm 3

Soru: Avrupa idealleri eşitlik ve kardeşlik sadece şık bir paket, fakat kişi içindeki barbar olduğu gibi duruyor, Hitler’in Almanya’sı da bunun bir örneğidir. Kabala’nın Bilgeliği bizi çağırdığı içsel insanı değişiklik nedir?

Cevap: İnsan doğası mümkün olan her şeyden zevk alma arzusudur. Bedenimiz bu şekilde organize edilmiştir. Her hücre, sinir sistemi, düşünceler, arzular, akıl ve kalp, her şey yemek, cinsellik, aile, para, onur ve bilgi alınan tatmin bizim kendi memnuniyetimiz için; biz bu şekilde yaratıldık

Bu dünyada yaratılmış her şey bu prensipte düzenlendi; taşlar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar. Bunlardan sadece insanda egoizm çok daha fazla ifade edildi. Diğer bütün varlıkların tersine, yalnızca varlığını sürdürmek için etrafındakileri tüketmekle kalmaz dünyanın tamamını yutmak ister.

Kendi ihtiyacım olmasa da almalıyım ki başkası almasın. Milyonerlerin hayatlarının sonuna kadar daha fazla para kazanmaktan başka bir şeyle nasıl olup da ilgilenmediklerini görebiliriz. Ne için? Başkalarına bırakmama arzusudur onları bilinçsizce motive eden. İşte doğamız bu.

Eğer doğamız bu denli egoist ise hiçbir akıl, ahlak, bilim, psikoloji, felsefe, kültür veya eğitim bize yardım edemez. Yüzlerce yıldır dünyanın farklı yerlerinde ve kısmen Avrupa’da insanlar insanı düzeltmek için çaba sarf etti ama görüyoruz ki aynı egoistlikte hiç kimseyi düşünmeden sadece kendisi için almak istiyor.

Avrupalılar o hepimizi birleştirecek yeni dünyayı inşa etme ihtiyacını hissediyorlar. Birleşmeyi denediler çünkü bu aşama çok güzel ve iyi gözüküyordu. Avrupa’yı birleşmiş bir yuva haline getirmek istediler.

Fakat bunun yerine ne yaptılar? İnsanları birleştireceklerine egoizmlerine öncekinden bile daha fazla güç kazandırmak için bankaları, fabrikaları, yönetim organizasyonlarını birleştirdiler. Yanı sıra bu hiçbir şeyi değiştirmedi. Fransızlar Almanlardan öncesine göre daha az nefret etmiyor. Hiçbir Avrupa ulusu komşularından hoşlanmıyor ve onlardan korkmakta.

Avrupa Birliği Fransız Devrimi’ne ve genel olarak bütün devrimlere benziyor, insan doğasını hiç değiştirmeden yalnız dış görüntüyü etkileyen bazı kozmetik değişikliklere sebep oluyor. Gerçek bir devrim yapmak insanı değiştirerek mümkün. Günümüzde yavaş yavaş anlamaya başladık ki; insanı değiştirmeden başarılı olma şansımız yok.

Soru: Siz ne kültür ne eğitim ne bilim insanı değiştirme gücüne sahiptir Avrupa bunun ispatıdır dediniz. Öyleyse insan nasıl değişebilir hangi yolla?

Cevap: Her şeyden önce insan doğasını değiştirmek için bir farkındalık gerekir. Bu değişiklik olmadan bulunduğumuz durum basitçe tehditkar. Aksi halde Avrupa’yı birleştirmeye değmezdi çünkü daha kötüsüne dönüşmüş olurdu. Yüksek değerleri sadece dışsal olarak uygulamaya kalktığımızda sadece zarar veririz. Bir birinden nefret eden insanları aynı apartmana koyarak iyi ne elde edebilirsin, iyi bir şey çıkmayacak kavgaya başlayacaklar.

Bugün Avrupa’da ne olduğuna bir bakın nefret büyüdükçe büyüyor. Şans bu ki onları bir arada tutan Müslüman mültecilerle ilgili ortak bir problemleri var. Olmasa şimdiye kadar birbirlerini öldürmüşlerdi bile.

Kabala Bilgeliği der ki, bizi kurtaracak tek şey hakiki birliktir ki buna tarihin bu aşamasında ulaşmak zorundayız. Bu sayede tüm insanlıkta arzu edilen düzeltme gerçekleşebilecektir. Buna en hazırlıklı ve dünyanın en gelişmiş bölümü olarak Avrupa herkese örnek olmalıdır.

Europe At A Crossroads, Part 3

Avrupa Yol Ayrımında, Bölüm 2

Soru: Neden Avrupa’nın bunca yıllık çabaya karşın birleşmesi mümkün olmamıştır?

Cevap: Avrupa bunu nasıl yapacağını bilmiyor. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik Fransız Devrimi’nin güzel sloganlarından kalan kelimeler. Fakat anlamadılar hala anlamıyorlar ki bu sözcüklerin hayata geçebilmesi için bireyin kendisinin değişmesi zorunludur.

İnsan kendi kendini değiştiremez veya kendi egosunu yenemez. Egoist doğasının üzerine çıkmak için onun dışarıdan bir güce ihtiyacı varır ki bu güç düzeltip değiştirebilsin.

Fransız bunu bilmiyordu ve başaramadı. Bu sebeple Büyük Fransız Devrim’in yerini Nazizm ve radikal İslam’ı da içeren başka bayraklar altında yapılan farklı devrimlerle yer değiştirdi. Bütün bunlar insanların gerçek bağlantıya ulaşmanın tek yolunun insanın doğasını değiştirmesiyle mümkün olabileceğini anlayamamasından kaynaklanıyor.

Kabala metodu farklı çünkü tarihte ilk defa dışımızdaki sistemi değiştirmeye uğraşmıyoruz, değiştirdiğimiz din, bilim, kültür, eğitim ve yönetim değil ama kişinin kendisi. Kabalistler dışında kimse bunun ne manaya geldiğini dahi bilmiyor. Bu kişinin biraz daha fazla bilgi, eğitim veya kişinin diğerlerine daha etik ve medeni bir şekilde davranması anlamına gelmiyor.

Kişi kendi egoist doğasının üzerine çıkmalı ve bir diğerini edinmelidir, kimsenin bugün hakkında bilgisi olmayan özgecil (bencillikten arınmış) olanı. Kabala bize bütün bunarı uygulama fırsatı veren gerecekten bugün ortaya çıkarılan gizli bilgeliktir. Ancak bunu yapmazsak tarih boyunca insanlığın deneyimlediği tüm acılardan daha korkunç felaketleri biz göreceğiz.

Kişi ihsan etme doğasına yükselmeli ve yalnız sözde değil gerçekten komsusunu sevmelidir. Aynen bugün otomatik olarak kendini düşündüğü gibi basitçe doğası bunu gerektirdiği için diğerlerinin refahını düşünecektir. Bugün sadece kendini ve ailesini yani kendine ait olan her şeyi umursuyor yarın aniden farklı düşünmeye başlayacak toplumu umursayacak.

Avrupalı yaklaşım insanlık tarafından insan hakları ve özgecilik konularında model olarak kabul görmüş olsa dahi görünüşte eşitlik ve kardeşlik çağırısı yapan bilinen bütün Avrupa idealleri ve ahlaki değerleri tamamen egoist idi. Tüm bunlardan sonra böyle olmasının sebebi karşılaştırmanın barbarlıkla yapılıyor olmasıydı. Ama henüz kimse bu yaklaşımı bencillikten arınmış yeni insanı yaratan ve geliştiren bu metot ile kıyaslamadı.

Europe At A Crossroads, Part 2

Avrupa Yol Ayrımında, Bölüm 1

Soru: Büyük Avrupa medeniyeti çağının bittiği ve yeni bir zaman başladığı Avrupa krizinden anlaşılmakta. Gelecekte Avrupa’nın dünyadaki konumunu siz nasıl görüyorsunuz?

Cevap: Özgürlük, eşitlik ve Fransız Devrimi’nin bütün şu güzel sloganları karşın hiçbir hakiki gelişme göremiyorum. Tabiî ki, Avrupa medeniyetinin dünya medeniyetinin gelişimine katkısını inkâr edemeyiz. Ancak, tüm bu başarılarının sadece maddi bu dünyanın işleri çerçevesi içinde ve insan egoizmine dayalı olduğunu anlamak gerek.

Bu nedenle egoizmin güzel yaldızı, demokrasi ve özgürlük modası aslında insanda hiçbir şey değiştirmedi. Uygar Avrupalıları Hitler’in nasıl da vahşilere çevirebildiği bunun ispatıdır.

Eğer daha zekice davranarak ülkeleri fethetmek yerine onları fikirleri etrafında birleştirseydi bütün Avrupa’yı kendi müttefikine dönüştürebilirdi. Onun için neredeyse hiç direnç görmeden Avrupa’yı fethetmek çok kolay olurdu. Bu özel yüksek kültürü ile meşhur ‘aydınlanmış Avrupa’ imajının dünyanın geri kalanı ile kıyaslandığında, içselleşmiş içerikten yoksun sadece dışsal olduğunun göstergesidir.

Kültürel imaj ve iyi terbiye Almanları insanları hayvan seviyesine indirgeyerek öldürmekten alıkoyamadı. Buna göre insanların kendi egoizmleri içinde sonsuza kadar barbarlar olarak kalacakları açıktır. Onun içinde geliştikçe daha kötüleşecek fakat egoist niyetlerini gizlemeyi öğrenecek, iyi politikacıların yaptığı gibi ikiyüzlüleşeceklerdir.

İnsanlık, egoizmin üzerinde bağlantı ve birlik kurma konusunda İsrail halkının Kabala bilgeliğindeki enternasyonal fikrini benimsemedikçe bir geleceği olmayacak. Şimdiye kadar insanlık kendini bu düşüncenin dışında sınırlayarak bozuk olarak algılanacak şekilde gelişti.

Avrupa’da egoizm diğer ülkeler ve kıtalarda olduğundan çok daha büyük ve gelişmiş olduğundan bu metodu ilk Avrupa uygulamalı. Ve eğer Avrupa bu metodu uygulamazsa dünyanın diğer taraflarından daha fazla acı çekecek. Avrupa’nın geleceği hakkında pek iyimser değilim.

Kabala, Avrupa’ya insanın özünü etkilemez halede slogan olarak kalmış Fransız Devriminin güzel fikirlerini pratiğe geçirmeyi öneriyor. Herkes birlik eşitlik ve kardeşliği hayal eder, Rusya ve Avrupa’da haklarında konuşulurdu fakat uygulanamazdı. Bu fırsatı sadece Kabala bilgeliği sunabilir.

Bu sebeple şimdi ortaya çıkarılıyor tam Avrupa ideallerini fark etme konusunda güçsüzlük ve kabiliyetsizlik içinde olduğunu benimsemişken. Ve tam da bu zaman Avrupa ideallerine tamamen yabancı, karanlık orta vahşeti düşünceleri ortaya çıkmakta.

Kabala Bilgeliği Avrupalıların çok gurur duyduğu eşitlik ve özgürlük kavramlarını patikte uygulama gücüne sahiptir. Her şeyden evvel, doğanın üst gücünü nasıl çekeceğini bilir.

Soru: Dini inanca geri mi çekiliyoruz?.

Cevap: Bu metodun dinle hiçbir ilgisi yok. Doğada gizli olarak bulunan birliğin gücünü kullanma becerisi ile ilgili. Kabala bu kuvveti ortaya çıkarmayı ve birleştirmek amacıyla kullanmayı mümkün kılar.

Europe At A Crossroads, Part 1

Egoizm İle Nasıl Çalışılır?

Soru: Rabaş’ın “Toplumun Amacı -1”, “Dost Sevgisi” ve “ “Dostunu Kendin Gibi Sev Hakkında” makalelerinde, hangi anlamda ve neden egoizmin bastırılmasından söz ediyor? Sonuçta, biz egoyu aşmak için çalışıyoruz.

Cevap: Buna egonun yok edilmesi denmez, ancak onun bastırılması ve ihsan etme ve sevgi niteliklerinin gerçekleştirilmesidir.

Soru: Ben egoizmi aşamıyorum ve bir şey yapabilme yeteneğine de sahip değilim, burada Yaradan nerede? Sonuçta, bana yardım etmesini istedim ve O’na yardım etmeye çalıştım ama hiç bir şey olmadı. Biliyorum ki egoizmimi “beslediğim” zaman, o “memnun olur” ama “açlık” gelecek ve beni yine yenecek. Şimdi tekrar ortaya çıkması ve bana hükmetmesi beni korkutuyor.

Cevap: Yaradan, kişinin hissettiği her şeyin içinde bulunur. Bu gerçekten şaşmamaya ve bir gruba bağlanmaya çalışmak sadece size kalmıştır. Çünkü niteliklerinizi doğru bir şekilde gerçekleştirebilmek ve onları Arvut (karşlıklı garanti) ve Or Makif (Doğru koşulda olmadığımız sürece bizim dışımızda olan Işık) etkisi altında dönüştürebilmek, Yaradan’a benzer olmak, sadece dostlarla bağın içindedir.

How To Work With Egoism

Modern Babil

Soru: Yahudi ulusu, Pesah Bayramı’nın ithaf edildiği, özel bir dönüşüm geçirdi; bu kölelikten özgürlüğe geçiştir. Bu dönüşümün anlamı nedir?

Cevap: Kölelikten kurtuluşun anlamı, kişinin egoizminden çıkarak sevginin gücünü edinmesidir. Bizi ilerleten bir sistemin kontrolü altındayız ve özellikle Firavun denilen, egoizmimizin gücünün altındayız.

İlk önce, bu köleliğin içinde iyi hissederiz ama sonra sürgünde ve bizi yöneten egoizmimizin kölesi olduğumuzu fark ederiz. Bu otorite ile aynı fikirde değilizdir ve bundan, birbirimize karşı olan kötü tutumumdan kaçmayı isteriz çünkü görürüz ki; bu yapı içinde hareket etmek ve var olmak mümkün değildir.

Birçok başarısız denemeden sonra, hiçbir şeyin yapılamayacağını ve sadece bir mucizenin bizi kurtarabileceğine inanırız. Nitekim egoizm o derecede öldürüyor ki, hayatlarımızda hiçbir şeyde, hiçbir şekilde başarıyı görmüyoruz. Aramızdaki Firavun’un kanunları böylece kendini açıkça gösterir.

Bugün İsrail’de görülen durum budur. Küçük bir ülkede 23 siyasi parti var, nüfusun farklı kesimleri arasında büyük uçurumlar, eğitim sisteminde krizler, artan boşanma oranı ve uyuşturucu kullanımının çoğalması var. Vatandaşların yarısı eğer şans verilse başka bir ülkeye gitmek için istekli.

Birbirimize karşı kaba tutumumuz, yollarda ve başka yerlerdeki davranışlarımızda görülebilir. Kibir ve başkalarına kayıtsızlıkla bölündük. Egoizm içimizde hüküm sürmekte ve bu şekilde davranmamıza neden olmaktadır. Bu bizim hatamız değildir, bu bize oyun oynayan doğamızdır.

Kişi, bizi köleleştiren kötü eğilimin, bizim doğamız olduğunu anlamalıdır. Eğer ondan çıkmazsak, ondan sonra hayatlarımız sona erecek ve geriye çocuklarımız için iyi bir şey bırakmayacağız. Hayat daha kötü olacak ve onlar, bir zamanlar bizim sahip olduğumuz mutluluğun kırıntılarına bile sahip olamayacaklar.

Bu köleliktir ve Pesah Haggadah bize özgürlüğe erişmek için nasıl kaçılacağını anlatır. Ama her şeyden önce, kölelik içinde olduğumuzu anlamamız gerekir. Kendimizi karşılıklı nefretle bizi birbirimizden ayıran egoizmin karanlığı içinde kendini gördüğümüz sürece, bu ölüm meleğinden özgürlük gerçeğini anlamak mümkün olmaz.

Kendi ülkemizde özgür insanlar olmayı, arzularımızdan bağımsız olmayı istemek zorundayız. Sevgiyi, bağı, karşılıklı garantiyi ve bencil doğamızın üzerinde herkesle aramızda birlik edinmeyi istememiz gerekir.

İsrail halkı egoizminden bir kez kaçtı ve tapınağın inşası denilen sevgi ve birliğin zirvesine yükseldi. Ama sonra o yükseklikte kalmamız mümkün olmadı ve oradan düştük.

Rabbi Akiva, başkalarını kendin gibi sev ilkesini terk edemezsiniz; aksi takdirde asılsız nefrete tekrar geri düşeceğiz, diye öğretmiştir. Mısır aramızdaki nedensiz nefret koşuludur. 2000 yıl önce ikinci Tapınağın yıkılmasından sonra Mısır denilen bu nefret koşuluna geri döndük.

Birlik ve bağ içinde yaşanan binlerce yıldan sonra, Yahudi halkı yeniden Mısır’a, asılsız nefrete gitti. Ancak bugün, bütün dünya, Mısır’da olduğumuzun farkına varmak zorunda.

Bir kez, İbrahim’in önderliğinde küçük bir grup Babil’i terk etti ve İsrail Halkı olarak birleştirmiş oldu. Ama sonra Babil’e geri dönüldü ve tüm Babillilerle karışıldı. Bugün biz yine kendimizi, aynı Babil kulesi ile yüz yüze bulduk ve başkalarını anlama ve tanımaya isteksizlik ve birbirimize karşı nefret ile karşı karşıyayızdır. Buna dillerin karmaşası denir.

Bir kez daha, bir zamanlar Antik Babil’de gerçekleştirildiği gibi aynı eylemi yapmak zorundayız. Şöyle söylenir; babaların eylemleri, oğulları için bir örnektir. Bugün bizim Mısır’dan çıkmaya bir kez daha ihtiyacımız var ve bu nihai kurtuluştan önceki son sürgün olacaktır!

laitman.com/2015/04/modern-babylon/

Yeni Dünyaya Doğru Akılcı Bir Yol

SORU : İnsanlık sadece tembel tembel oturursa ne olacak?

YANIT : Elimiz kolumuz bağlı şekilde oturursak üçüncü dünya savaşı başlayacak. Dünya nüfusunun çok azı geride kalacak ve hayatta kalabilen insanların küçük bir yüzdesi, tüm insanlığın yükseleceği yeni gelişim seviyesine ulaşmalarını sağlayacak, aralarında karşılıklı ve doğru işbirliğini kurma metodunu kabul etmeye zorlanacak.

Biz zaten Dünya üzerinde bize cansız, bitkisel ve hayvansal doğada verilenlerden yorulmuş haldeyiz ve şimdi ADAM (İnsan) seviyesine yükselmeye ihtiyaç duyuyoruz.  Adam denen üst dünyaya benzer güç (Domeh) bir sonraki var oluş seviyemizdir.

Görüyoruz ki, bilimde, kültürde, ilişkilerde, ailede ve aramızdaki karşılıklı işbirliğinde bir çıkmazdayız. Dünya boşluk hissi ve var oluşun anlamsızlığı duygusuyla ilaçların içine düşmüş halde. Geçerli paradigma takatsiz halde ve yeni bir değerler dizisi ile yer değiştirmek zorunda.

SORU: Üçüncü dünya savaşı gerçekten “yeniden başlatma sürecini” gerçekleştirmek için gerekli olabilir mi?

YANIT: Neden? Sonuçta bu savaşsız da yapılabilir. Örneğin yaramaz bir çocuk darbeler yoluyla öğrenir. Oysa iyi bir çocuk her şeyi yapmanın en iyi , en hızlı  ve tercih edilebilir yollarını anlar.

Kabala Bilgeliği bu iki olasılık hakkında konuşur. Çünkü bizim için bir sonraki seviyeye ulaşmak, binlerce yıldır sürdüğü gibi otomatik olarak evrimin parçası olan darbelerle  değil, doğru bir idrakin  mantıklı yoluyla da olabilir.

Yaradılışın Planını Anlamak

thumbs_laitman_547_06Hepimiz farklı güçlerle işleyen tek bir sistemin içindeyiz ve sonuç olarak da içimizde farklı istek, dürtü ve düşünceler ortaya çıkmakta. Her şey, dengeye ve ahenge erişmek için, bu güçlere hangi ölçüde ortaklaşa ve doğru bir katılımda bulunacağımıza bağlıdır.

Kişi parçalara bölünmüş güçlerin etkisi altındadır ve düşüncelerini ve arzularını düzenlemek, nereye doğru gittiğini anlamak zorundadır. Her şeyin büyük bir hızla ilerlediğini görüyoruz, ama planı görmüyoruz. Ancak doğanın, insanın bilmediği ama çok açık ve özenle hazırlanmış bir planı var. İnsan doğanın nasıl geliştiğini ve bizden ne talep ettiğini bilmiyor. Bizi çevreleyen cansız, bitkisel ve hayvansal doğa ile birlikte bu gelişim surecine katılımda bulunmaya, aynı zamanda da kendi içimizde ve insanlık olarak da bu sürece katılmaya zorlanıyoruz.

Gelişimimizin güçlerini, amacını ve doğanın planını hayal bile edemeyiz. Yarının ne getireceğini bilmiyoruz ve bu nedenle bu surece pasif olarak katılımda bulunuyoruz.

İnsanlığın var oluşu ve insanlığın bu karmaşık zamanına ilişkin temel sorulara cevap bulmak için, bizi çevreleyen doğaya dikkatimizi vermeli ve doğanın planını anlamaya çalışmalıyız. Gerçekte bugün artık gelişmemizin zaman eksenindeki büyük bir kısmını geçtik ve büyük bir hızla gelişmekte olduğumuzu görüyoruz. Doğal olarak, farklı zaman periyotları var ancak bu gittikçe hızlanan bir süreç. Bu hızlanma son zamanlarda özellikle çok belirgin ve çok ürkütücü.

Gelişmemiz, her şeyi anlamak, keşfetmek, kontrol etmek ve yönetmek isteyen bencil arzularımızın etkisi altında yer alıyor. Dahası, herkesin egosu – her milletin, her devletin ve tüm evrensel ego – yalnızca insanın egosudur. Doğanın diğer – cansız, bitkisel ve hayvansal – parçalarında bencillik yoktur.  Doğal olarak, içgüdüsel olarak doğanın kanunları ile mekanik olarak yönetilirler. Doğanın onlara verdiği dürtülere göre davranırlar. Bu nedenle de sorun olmazlar, sorun olan yalnız insanoğludur. Varoluşun amacını anlama yeteneklerine göre insanlığı da dört gruba ayırabiliriz: Cansız, bitkisel ve hayvansal doğada olan yığınlar ve insanoğulları.

KabTV, “Michael Laitman İle Sohbetler”, 01.06.15

Pesah  Her  Zaman Sizinle Olan Bir Bayramdır 

thumbs_laitman_549_02“Pesah” seviyesine gelebilmek için bizler egoizm ile birlikte çalışmamızın mümkün olmadığı bir gelişim seviyesine erişmeliyiz; bunun üzerine yükselmemiz gerekir.

Egoizmin infilakı ilk defa Babil’de oldu. Nüfusun fazla  olmadığı zamanda ortaya çıkan bu patlamaya karşı, Babil rahiplerinden İbrahim egoizmin üzerine yükseliş sistemini keşfetti.

Binlerce kişi bu metodu kabul ederek onunla birlikte Kenan Ülkesi’ne yani günümüzdeki İsrail topraklarına gittiler. İbrahim kendisi ile birlikte gelenlere birbirini sevmenin ne anlama geldiğini öğretti. Egonun üzerine yükselmeyi ve devamlı şekilde kişinin egosunun üzerine basmayı-Pesah‘ı. (Pasah kelimesinden gelir ve geçmek anlamındadır)

Egomuz devamlı büyür ve bizler bunun üzerinde büyürüz. “Sevgi tüm günahları kapatır” kuralı ile. Hatalar devam eder fakat büyüdükçe -geniş bir nefrete doğru yükseldikçe- aramızda daha büyük bir sevgi belirir.

Bizler nefretimizi saklamayız ve bundan dolayı utanç duymayız. Çünkü bunun insanın doğasında olduğunu anlarız. Bizim bir sonraki görevimiz ise, nefreti sevgi ile kaplayacak bu fırsatı bize verecek doğadaki olumlu kuvveti tanımlayabilmemiz ve belirleyebilmemizdir.

Nitekim bundan sonra bizler sabit bir şekilde manevi yükseliş seviyesinde oluruz. Fakat nefret, üzerini kapladığımız sevginin boyutunu belirleyecektir.

Böyle sabit şekilde büyümeye devam eder hale gelebiliriz. Bu demektir ki, kademeden kademeye her bir değişim, Pesah  yani sizinle her zaman birlikte olan bayram haline gelir.

KabTV’den  “Pesah (hamursuz) sohbetlerinden, 18.3.2015