Category Archives: Egoizm

Her Şey Nasıl Bitecek?

Soru: Kabala bilgeliği, egoist doğamızın dengesini bozmakta. Bu, insan doğası için nasıl bitebilir, bunu bilmek ilginç olurdu?

Cevap: Bu oldukça öngörülebilir bir şekilde sonuçlanabilir ve umarım çözüm yakındır.

Doğanın olumsuz bir parçası olan egoizmin, doğanın olumlu parçası olan özgecilikle dengeleneceği ve her iki parçanın da birbiriyle uyum içinde çalışacağı gerçeğiyle sona erecektir. Ve bizler, onların arasında olacağız.

Hem egoizmi hem de özgeciliği kullanmalıyız. Her şey ölçülü ve dengeli olmalıdır. Ve kişi bu güçlerin ikisine de sahip olacaktır.

Twitter’da Düşüncelerim / 5 Şubat 2021

Sağlık Bakanlığı:”İsrail’deki salgınla mücadele tam bir başarısızlık”. Biz (BB organizasyonu) bunu uzun zaman önce söyledik, çünkü pandemi ve gelecek sorunları sadece bu vesileyle rekabetten birliğe geçelim diye ortaya çıkıyor ve herkesin tek hedefi sadece birlik olacak.

O zaman pandemi ortadan kalkacak!

Şu anda olan her şey sorunun kökeninin EGO olduğunu göstermeyi hedefliyor…

ABD Hazine Bakanı J. Yellen: “% 100 istihdam oranına geri dönmemiz uzun yıllar alacak” Ben: Dünya% 100 istihdam hedefleyen önceki sisteme geri dönmeyecek. Asgari istihdam ve kaynak tüketimi çağı ensemizde. Nüfusun tamamı sosyal eğitimle meşgul olacak.

Yaratan sadece bir grup insanın birlikte yarattığı isteği, duayı – O’na benzer olma isteğini duyar. Başka hiçbir istek kabul edilmez!

“Elon Musk’ın Mars Kolonisi Fikri İle İlgili Akıllıca Bir Şey Yok” (Linkedin)

Elektrikli otomobil şirketi Tesla ve Space Exploration Technologies Corp SpaceX’in sahibi olan milyarder Elon Musk, insanlık için büyük bir vizyona sahip. Ona “Mars&Ötesi: İnsanlığı çok gezegenli hale getirmenin yolu” diyor. Basitçe söylemek gerekirse Musk, Mars’ı insanlarla kolonileştirmek istiyor. Ne yazık ki onun için bu asla işe yaramayacak. İçinde yaşayan insanlar dışında Dünya Gezegeninde yanlış bir şey yok. Öyleyse, mevcut dünyanızı mahveden zararlı unsuru yeni dünyanıza taşırsanız, yeni gezegende sürdürülebilir bir koloni kurma şansınız nedir?

Yeni evinizde başarılı olmak istiyorsanız, yanınızda taşıdığınız her şeyin yararlı ve faydalı olduğundan emin olmalısınız. Bu, oraya giden insanların, insanlığı Dünya Gezegeni için zararlı kılan kusurlardan arındırılması gerektiği anlamına gelir. Ancak, insanları zararlı özelliklerinden kurtarabilirseniz, böylece çevreye zarar vermek yerine çevreye faydalı olurlarsa, onları yeni bir gezegene götürmenin ne anlamı var? Mars’a taşınmanın bütün düşüncesi dünyayı mahvetmiş olmamızdı. Ama insandaki yıkıcı unsuru onarabilirseniz, Dünya’yı mahvetmeyi bırakacağız, gezegen iyileşecek ve taşınmaya gerek kalmayacaktır.

Üstelik Dünya bizim evimizdir. Biz ondan yaratıldık; o bizi meydana getirdi; ve bedenlerimiz yeryüzünde var olan her unsuru içerir ve buna ihtiyaç duyar, en zehirli olana bile. Bu öğeler Mars’ta mevcut değildir; hayatta kalmak zorlu bir mücadele olacaktır. Diğer bir deyişle, sadece Dünya’nın sorunlarının nedenini (kendimizi) yanımıza almıyoruz, kendimizi insanları yaratmak ve yetiştirmek için yapılmamış bir ortama yerleştirerek, sayısız yeni sorun yaratıyoruz.

Astronotlar uzayda birkaç ay geçirdikten sonra Uluslararası Uzay İstasyonundaki görevlerinden döndüklerinde, Dünya’daki koşullara yeniden uyum sağlaması için, vücutları, tıbbi gözetim altında birkaç aya ihtiyaç duymaktadır. Mars’a aylarca seyahat edecek, ardından hayatlarının geri kalanı boyunca değilse yıllarca Mars’ta yaşayacak olan insanların bedenleri üzerindeki etkiler, kimsenin tahmin etmediği bir şey, ancak iyi olmayacaktır.

Nasıl bakarsanız bakın, girişimciye karşı sorgulanabilir prestijin yanı sıra, Mars’ı kolonileştirme projesinin hiçbir anlamı yok gibi görünüyor. Eğer Musk gözlerden uzak bir yerde pastoral bir toplum yaratmak istiyorsa, küçük, gözlerden uzak bir ada satın almak ve onu deneyindeki katılımcılarla doldurmak çok daha ucuz, daha kolay, daha hızlı ve çok daha az riskli olacaktır. Eğer onlar başarılı olurlarsa, Musk insan doğasını kötü ve istismarcıdan iyi ve kapsayıcıya dönüştürmenin sırrını keşfeden insanlığın kurtarıcısının tüm prestijine sahip olacaktır. Başarısız olursa, insanlar basitçe eve dönecek ve her şey yoluna girecektir. En azından Musk, denediği için saygı duyulacaktır.

Ve son olarak Musk, en iyi karbon yakalama teknolojisi için 100 milyon dolar ödeyeceğini açıkladı. İzole edilmiş ada deneyi ona çok daha ucuza mal olacak ve ona karbonsuz havadan çok daha fazlasını verecek. Bu başarılı olursa, ona egosuz bir toplum, bozulmamış bir Dünya Gezegeni ve mutlu ve huzurlu bir insanlık verecektir. Bana sorarsanız, bu sudan ucuzdur!

2020 Bize Ne Söylemek İstedi?

Yorum: Tanınmış ve saygın Time dergisi 2020’ye bir kapak ayırdı ve bunu “Şimdiye Kadarki En Kötü Yıl” olarak adlandırdı.

Kapakta, “Şimdiye Kadarki En Kötü Yıl” başlıklı uzun makaleyi resmetmek için “2020” sayısı siyah renkte ve üzerinde kırmızı işaret kalemiyle çizilmiş büyük bir “X” ile gösterildi.  Yazar, makalesinde şunları yazdı: “Geri kalanımız, doğaya ne kadar ihanet ettiğimizi doğrulayan doğal afetlerin tekrarlanmasına, fanteziler temelinde çekişmeli geçen seçimlere, neredeyse gezegendeki herkesin hayatını altüst eden, 1.5 milyon insanın hayatını sona erdiren ve muhtemelen bir yarasayla ortaya çıkan bir virüs için hazırlıklı değildik.”

Diğer bir deyişle, bu yılın üstünü çizelim, şimdiye kadarki en kötü yıl olan bu yılı insanlık tarihinden çıkaralım.

Cevabım: İnsanlar anlamıyor. Doğa insan ile oynuyor, ama insan trompet çalıyor.

Yorum: Bu yıl ağır bir şekilde üzerimize düştü… virüs!

Cevabım: Koronavirüs, doğa, bizim artık kabul edilemez müdahalemize tepki veriyor.

Soru: Yani o kadar berbat ettik, ya şimdi…?

Cevap: Elbette! Bizler büyük, kapalı bir doğa sisteminin içindeyiz. Bilim adamları bunun hakkında konuşuyor. Time dergisi bu yılın çok kötü geçtiğini bildirdi. Dergi satmak zorunda, anlıyorum. Ama aslında insanlığa bu şekilde sunulması gerekmiyor.

İnsanlara nerede olduğumuzu, nasıl bir sistem içinde olduğumuzu, kapalı doğa sistemini ciddi bir şekilde açıklamalıyız! Bunlar kanunlar! Onları bir nebze bile kırarsak tepki veriyorlar.

Yorum: Ama kimse bana bunun bir kanun olduğunu söylemedi.

Cevabım: Okula geri dönün ve öğrenin. Okulda başka dersler oluşturun, böylece size herhangi bir “izm” öğretilmeyip, ciddi bir şekilde biyoloji, zooloji, botanik, doğa bilimleri, fizik, kimya vb. öğretilir, böylece her şeyin çok net ve katı bir şekilde birbirine bağlı olduğu bir sistemde var olduğumuz açıklanmış olur.

Time dergisinin öfkeli olması, sadece orada oturan aptalların olduğunu gösteriyor. Ben tamamen ciddiyim. Neden bu dergiyi eğitim amaçlı yayınlamıyorlar: “Arkadaşlar, biz buradayız… biliyorsunuz, kaybolduk.”

Yorum: Şimdi bu yıla bakalım. Üstünü çizmeyelim. Bunun sizin için insanlık tarihindeki en iyi yıl olduğuna dair bir hissiyata sahibim.

Cevabım: Harika bir yıl! Bu değişim yılı! Bu, doğanın bizlere, onun sisteminde daha fazla tahammül edilmesi imkânsız çarpıklıklara nasıl tepki verdiğini öncekinden daha açık birnşekilde gösterdiği ilk yıldır.

Soru: Oraya başka bir makale yazar mıydınız?

Cevap: Elbette! Onlar görevlerinin insanlara nasıl doğru tepki vereceklerini ve insanlığı nasıl değiştireceklerini öğretmek olduğunu anlayamıyorlar.

Bu yılın sonucu hakkında şunu söyleyebilirim: Evrenin tüm milyarlarca yılında ve milyonlarca insanlık yılında, bitip giden bu yıldan daha iyi bir yıl olmamıştı.

Bu, Yaradan’ın Kendisini bize daha net gösterdiği ilk yıldır. Yaradan, doğa, doğanın sistemi demektir.  Kendini daha net gösterirken şöyle söyler: “Çocuklarım, eğer böyle davranmaya devam ederseniz, size başka seçeneği olmayan sevgi dolu bir anne gibi öğretmek zorunda kalacağım. Sizi cezalandıracağım, döveceğim ve aynı zamanda size yardım edeceğim, size ne yapacağınızı ve nasıl yapılacağını göstereceğim.

Ancak başka seçeneğim yok çünkü onu iyi bir şekilde algılamıyorsunuz. Neden? Bana ne yazdığına bir bakın. Temsilciniz, medya, onların yaptıkları şeye, benim tavrımı-doğanın tavrını nasıl ifade ettiklerine bakın!” (Doğa adına konuşuyorum.)

İnsanlığa, sana, herkese karşı tavrım. Bakın, doğadan memnun olmadığımızı, son zamanlarda bize yaptığı şeyin başımıza gelebilecek en kötü şey olduğunu söylemekteler. Buna sevgi dolu bir anne mi deniyor? Bu, bir çocuğun ayaklarını yere vurup “Kötü anne!” diye bağırmasına benzemekte.

Ve doğanın başka seçeneği yok. Bunun tek bir koşulu var: bizi en iyi sonuca götürmek. Bir anne gibi.  Çocuğunun hayatında başarılı olmasını ister. Bir şekilde onu zorlamalı, ona yardım etmeli ve aynı zamanda onu eğmeli ve onu bu sisteme, en iyi sonucu alacağı bu formata sokmaya çalışmalıdır.

Doğaya, Yaradan’a sempati duymalıyız, O’nun böyle çocuklarla ne kadar zor bir işi var!

Mısır’a Giriş

Soru: Birleşme için çabalayan bir kişi, doğasını araştırmaya başladığında, onun buna direndiğini görür. Bu koşula Mısır’a giriş mi denir?

Cevap: Evet. Bir yandan birleşmeye doğru gitmesi gerektiğini anlar. Bu niteliğe Yusuf (Yosef) denir. Ama kardeşlerinin temsil ettiği geri kalan nitelikleri bencildir. Onlar bununla kesinlikle aynı fikirde değildir.

Sonuç olarak, herkes Mısır’a (egoizmin içine) düşer ve bir şekilde birbiriyle çalışmaya, birleşmeye, çoğalmaya yani bağlarını artırmaya başlar. Kişi ne kadar bencil olduğunu ve egoist arzularının onu nasıl mahvettiğini anlamaya başlar.

Yakınlaşmanın Tek Yolu

Soru: Kültürlerarası ideoloji, her bireyin kişisel manevi gelişimine nasıl yardımcı olur?

Cevap: Tüm farklılıkların üzerine yükselmemize yardımcı olur. Los Angeles’taki öğrencilerle dersler düzenledim ve birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını merak ettim. Onlardan biri siyah, diğeri sarı, üçüncüsü beyazdı, birisi Müslüman başörtüsüne sarılı ve diğeri Davut Yıldızı ile dolaşıyordu. Sorularıma “Biliyorsunuz, bunu önemsemiyoruz” diyerek cevapladılar.

Bugün artık durum bu olmayabilir. Ancak o yıllarda, “Birbirimize o kadar alıştık ve birbirimizle o kadar yakın iletişim kuruyoruz ki, tüm bu dışsal özellikler bizi rahatsız etmiyor” dediler.

Yorum: Bu tür bir toplumun avantajlarından biri, göçmenlerin bir bilgi kaynağı ve nitelikli bir işgücü olmasıdır. Yeni tatlar, tarzlar, müzik, kültür ve farklı dilleri ve dinleri öğrenme fırsatı getiriyorlar.

Ancak farklı ülkelerdeki tüm bu kültürel ve bilimsel meraklar, çatışma ortaya çıkar çıkmaz ortadan kalkar. Onlara ne engel olmaktadır? Görünüşe göre milyarlarca doların yatırıldığı bir çocuk bakımı ve eğitim dönemi var ve yine de şu anda örneğin Amerika’da neler olduğunu görebiliriz.

Cevabım: Bu yetiştirme tarzı yanlıştır. Hiçbir şey yardımcı olmayacak. Hata, birbirlerine doğru bir şekilde nasıl yakınlaşacaklarının öğretilmemiş olmasıdır. Herkese, her bakımdan özgürlük verilir ve bu yolla birbirlerine yaklaşmanın doğru yolunu bulduklarına inanırlar. Bu yanlıştır.

Doğanın, yakınlaşma ile ilgili tek bir yolu vardır, bu da kişinin doğasının üzerine çıkması ve egoizminin üzerinde, komşusuyla bağ içinde olmayı tercih etmesidir. Bu öğretilmelidir. Bu aşamalı olarak gösterilmelidir.

İnsan doğasını değiştirmeden, her hangi bir şeyi çözmek imkânsızdır. Günümüzde bu olasılığa yaklaşıyoruz. Bizler, insan doğasını anlamalıyız, yoksa hayatta kalamayız.

İbrahim – Büyük Reformcu

Soru: İbrahim’e kim öğretti? Neden bu kadar bilge bir adam oldu?

Cevap: İbrahim, Adem’den başlayarak müritler dizisinde yirminci sıradadır. Adem, 5,781 yıl önce yaşadı ve İbrahim’e ulaşıncaya kadar yirmi nesil boyunca müritleri vasıtasıyla manevi metodu aktarıldı.

İbrahim ile ilgili olarak, kendisini çeşitli kabilelerden oluşan tüm Babil halkının birdenbire egoizm patlaması hissettiği ve insanların birbirinden nefret ettiği bir durumda bulması dışında, özel bir şey yoktur.

Sonra İbrahim bu olguyu araştırmaya başladı ve bunun egoizmdeki keskin bir artıştan kaynaklandığı ve bu konuda bir şeyler yapılması gerektiği sonucuna vardı. Egoizmin üzerinde bir bağ kurma sistemi inşa etmenin gerekli olduğu, ıslah metodunu ortaya çıkardı. Bütün Babillileri buna çağırmaya başladı.

Büyük bir lider olduğu için bazı Babilliler onu dinledi ve takip etti. Daha sonra onları Babil’den İsrail ülkesine götürdü, ancak insanların çoğu orada kaldı ve daha sonra dünyanın dört bir yanına dağıldı.

İbrahim büyük bir reformcuydu. Aralarındaki bağda, doğanın tek gücünü ifşa etmeye çalışan bir grup topladı ve içinde bu ihtiyaç gelişmemiş olan kişiler Babil’de kaldı.

Otoriteler Değişir

O’nu anlamasak ve hissetmesek de, başka bir deyişle, bunu ne zihnimizde  ne de yüreğimizde kabul etmesek de; bizler her zaman Yaradan’ın otoritesi altındayız. Bu dünyaya geliyoruz ve sanki üzerimizde hiçbir kontrol yokmuş ve dünyayı kendi kendimize yönetiyormuşuz gibi; bize aldatıcı bir resim gösteren, özel bir güç tarafından, köleleştirilmiş egoizmimize tamamen dalmış olarak, büyümeye başlıyoruz.

Bir bebek önce bir çocuğa, sonra da bir yetişkine dönüşür, ama dünyanın kendisi gibi insanlar tarafından kontrol edildiğini düşünmekten vazgeçmez. Bu iktidar mücadelesinde sadece başkalarını yenmek için gereklidir.

Ancak, Yaradan’ı ifşa etmek istersek; kontrol etmekten vazgeçmeli, dünyayı yönetmeyi veya idare etmeyi istemediğimize, içimizdeki bu egoist eğilimi bastırmayı istediğimize karar vermeliyiz. O zaman egoizmin de bize ait olmadığını, üst güce ait olduğunu keşfederiz. Eskiden egoizmin ben olduğumu düşünürdüm: Kontrol etmek ve kararlar vermek isterim, her şey ben-ben-ben!

Bunun öyle olmadığı ortaya çıktı. Şayet biraz bile “ben” duygumdan çıkmaya çalışırsam, bunun ben değil Yaradan olduğunu hissederim. Bu, pek de hayal etmeye alışık olduğum gibi değildir. Bu nedenle, egoizmime ve Yaradan’a karşı tutumum değişir. Kendimi ikisi arasında konumlandırmaya başlamalı, egoizmimi, birinci üst gücü iptal etmeli ve onun yerine ikinci güç olan Yaradan’ın yönetmesini dilemeliyim. İkisinin arasında, onların zıtlıklarının içinde, ben, kendimi inşa ederim.

Eğer grubun ve çalışmanın yardımıyla, kendimi iptal etmek istersem, o zaman onluya ve Yaradan’a gittikçe daha fazla dahil olmuş olurum. Bu iki güç, egoist gücün kontrolünü, ihsan etme ve sevginin gücünün kontrolü ile değiştirmem için bana yardım etmek amacındadırlar.

Bizler son nesilde yaşıyoruz; bu nedenle, dünyadaki tüm bu güçleri açığa çıkarmalı ve onun içindeki yönetimi, egoizmin yönetiminden, bizim için hala bilinmeyen bir yönetime değiştirmeliyiz. Çevremizdeki tüm dünya, hali hazırda yaptığımız veya yapmak üzere olduğumuz içsel değişikliklerimize göre değişiyor.

Son nesil özeldir çünkü bu değişiklikler Bnei Baruch dünya grubunda, geniş bir insan kitlesi içinde gerçekleşiyor. Dünya da daha düşük düzeyde de olsa benzer değişimlerden geçiyor. Bu tıpkı ebeveynler iş yerinde ve toplumdaki her türlü yetişkin sorunuyla ilgilendiklerinde, bunların, çocuklarını da etkilemesine, dünyalarını ve evdeki koşulları değiştirmesine benzer.

Bu nedenle, son nesilde herkes, kendi seviyesine göre niteliksel değişimler tecrübe ediyor. Dünya büyük değişimler geçiriyor, hatta medya bile kopukluğun bir aracı haline geliyor. Bizi manevi doğuma yaklaştıran, kötülüğün genel farkındalığı gerçekleşiyor.

Twitter’da Düşüncelerim / 27 Ocak 2021

İnsanlık ıslah yolunda ilerledikçe, belirli halkalar, maskeler ve benzeri şeylere karşı o kadar güçlü yükselir. İnsanlığın gelişimi, egoizmin ıslahına doğru bunu yapmaya zorlar. Çünkü onlar genel egoizmin temsilcileridir.

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Ocak 2021

Sürekli ortaya çıkan rahatsızlıklara seviniyorum, çünkü tam olarak onların üzerinde, tekrar tekrar dostlarla ve onların aracılığıyla – Yaradan ile bağ kurmaya çalışıyorum. Egoizmin bitmesini istemiyorum.

Onun var olduğunu görmekten mutluyum ve onun üzerinde tavrımı / Yaradan’a olan sevgimi gösterebilirim.