Category Archives: Egoizm

Sıkı Kısıtlamalardan Kurtulmak

Soru: Bir insandaki egoizm ne kadar büyükse, yaşam çerçevesine o kadar çok uyması gerektiği anlamına mı gelir?

Cevap: Elbette.  Bir kişinin egosu ne kadar büyükse, dünyamızın çerçevesi içinde bu onun için o kadar kötüdür, bu onu itaat etmeye zorlar ve sınırlarına hapseder. Ek olarak, büyük egoizminin içinde hissettiği Yaradan’ın hükmünü tam olarak kabullenmek amacıyla yüksek dünyayı anlamak için, daha fazla çaba sarf etmesi gerekir.

Soru: Öyleyse, temel arzular (yemek, seks, aile) seviyesinde olan insanlar, en özgür olanlar gibi mi görünüyor? Ve daha yüksek arzu seviyelerinde olan insanlar, kendilerini sıkı kısıtlamalar içinde mi hissederler?

Cevap: Elbette. Biri diğerinden daha yüksekte olan herkesin egoizmi daha büyüktür ve buna göre onunla çalışması gerekir.

Soru: Doğa ve toplum kanunlarına uymak isteyen bir kişi, sistemde faydalı bir unsur olmak için ne yapmalıdır?

Cevap: Bu yasaları incelemek/çalışmak, sebep ve sonuçlarının gerekliliğini anlamak yani bu yasaların arzu edilir hale geldiği bir düzeye ulaşmak.  Ve o zaman, onların, üzerindeki baskılarını hissetmeyecektir.

“Pandemik Yorgunluk – Virüsün Bir Belirtisi Mi Yoksa Anlamsızlığın Bir Kanıtı Mı?” (Linkedin)

Görünüşe göre aşı ya da kesin bir tedavi olmadan ne kadar çok zaman geçerse, sabırsız insanlar o kadar artıyor. Karantina ve sokağa çıkma yasağı emirlerini reddediyorlar, virüs yokmuş gibi umursamazca toplanıyorlar, sosyal mesafeyi korumadan veya maske takmadan protesto ediyorlar ve restoranları, barları ve diğer eğlence yerlerini dolduruyorlar.

Ancak virüs değişmiyor. İnsanlar pervasızca davranırsa bulaş artar. Ve gerçekten de, tüm dünyada eve kapanmayı gevşeten tüm ülkelerde ve şehirlerde enfeksiyonlar yeniden yükseliyor. Görünürde virüsün sonu olmadığını anlamakla kalıcı bir karantinada kalamamak arasındaki gerilim artarken, insanlar umutsuzluğun ve çaresizliğin çökme noktasına doğru sürükleniyor. Bu noktada, sosyal düzen çökecek ve kargaşa sokakları ele geçirecektir.

Görünürde tıbbi bir tedavi olmadan, sahip olduğumuz tek çare birbirimizdedir. Bu aynı zamanda denemediğimiz tek tedavi. Bu, 6 fit uzakta durma emirlerine uymamak değildir ama. Aksine, sağlık yönetmeliklerine uyma konusunda çok katı olmalıyız, ancak bunun virüsü öldürmeyeceğini de unutmamalıyız. Ayrı kalırsak enfeksiyonlar azalacaktır; bağlantılarımızı sürdürürsek enfeksiyonlar artacaktır. Şu anda olan budur ve insanlar bu bir içeride bir dışarıda olma modunu daha uzun süre sürdüremeyecek. Aslında, zaten bunu yapamamaktalar.

Ancak bu örneğin bize gösterdiği şey, sorunun bağlantılarımızda yattığıdır. İyilik için ayrı kalmak çözüm değildir, bu yüzden enfeksiyonları devam ettirmeyecek bir şekilde bağ kurmanın bir yolunu bulmalıyız. Bunu yapmak için düşüncemizi tersine çevirmeliyiz. “Virüse yakalanmaktan kendimi nasıl koruyabilirim” diye düşünmek yerine, “Virüsün başka birine geçirmesini nasıl engelleyebilirim” diye düşünmeye başlamalıyız.

Dikkatimizin merkezini “ben” den “biz” e çevirmek her şeyi değiştirir: Davranışlarımızı, kendimize ve başkalarına karşı dikkatli olmamızı, başkalarına karşı tutumumuzu ve hatta başkalarına karşı duygularımızı bile. Daha önceden yapıp da bugün yapamayacağımız hiçbir şey yoktur; bunu yapmamızı engelleyen tek şey, başkalarına karşı tutumumuzdur. Tutumumuzu olumsuzdan olumluya çevirirsek, çevremizdeki herkesin sağlığını garanti altına alacağız ve onlar da bizim sağlığımızı garanti altına alacaklar ve o zaman yapamayacağımız hiçbir şey olmayacak. Sonuç olarak: Birbirimizi düşünelim; sağlıklı olan budur!

Yeni Hayat 1165 – Kamuoyunu Şekillendirmek

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Kamuoyunu egoist kandırmalarla şekillendirmek, en gelişmiş silahtır. İsrail karşıtı fikir kampanyaları yurt dışından başlatılmıştır. Sola veya sağa karşı bir savaşımız yok, ancak genel bağlantı gerektiren kalkınma yasasına uymalıyız. İsrailliler “komşunu kendin gibi sev” ilkesine göre bir ortam inşa ederlerse, dünya ulusları onlara zarar veremeyecek ve aramızdaki bağ, tüm insanlığı birbirine bağlayacaktır. Nefret sevgiye dönüşecektir. Diğer insanlara doğa, insan egoizmi, gelişim yasası ve bir bağ oluşturmanın herkesi nasıl koruduğu konularını öğretmemiz gerekiyor. Bağlantının gücünü doğadan nasıl çekeceğimizi öğrenirsek, kamuoyunu şekillendirmek için en güçlü silaha sahip olacağız. Bizim bağımız, tüm insan nefretini sevgiye dönüştürecektir.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1165-kamuoyunu-sekillendirmek/

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Ekim 2020

Koronavirüs, birbirimize karşı içsel tavrımızı dış parametrelerde ifade ediyor: Bazı insanlardan 1 metre nefret ederken ve diğerlerinden 10 metre nefret ediyorum. Karantina mesafesi aramızdaki nefreti yansıtır.

Kötü bir tutumumun olduklarına yaklaşmama izin verilmiyor.

Kötülüğün farkındalığı, insanlara ne kadar kötü davrandığımı gördüğümdedir ve tutumumu düzeltmem gerekiyor. Bu, Koronavirüse karşı tek etkili çare olacak.

Maneviyatta yakınlık, form eşitliği yasası tarafından belirlenir. Yeni bir gerçeklik algısı edinerek, sizin hakkınızda nasıl düşündüğüme bağlı olarak size yaklaşabilir veya uzaklaşabilirim: iyi ya da kötü. Sizin için iyi dilersem, o zaman yaklaşabilirim.

Manevi bir alandaki yüklü parçacıklar gibiyiz, keyfi olarak yaklaşıp uzaklaşamayan, ancak her zaman aralarında dengeyi sağlayan. Tutum değiştiğinde mesafe değişecektir. Bu, kendimizi hızla düzeltmemize ve tek kalpte tek bir adam olmamıza izin verecek.

Tek kap tek bir adam olduğumuzda, aramızda herhangi bir fark olmayacak – sadece tek bir büyük arzu olacak. Hiçbir hastalık veya virüs kalmayacak. Virüs aslında sağlıklı olmaya dönecek çünkü bizi bu safhaya, evrensel bir kucaklaşmaya getirdi.

Doğada gizlenmiş olan üst gücün yardımına ihtiyacımız var. Bu güç hayatın kaynağıdır. Yaradılışın tüm parçacıklarını yarattı ve yaşam hissine ulaşıncaya kadar onları geliştirdi. Bize yardım etmesi için, artı ve eksiyi tüm derecelerde birleştiren bu kuvvete ihtiyacımız var aynı zamanda bizim derecemizde de.

Temel test şudur: Bir kişi neyi arzu eder ve arzusu ne kadar güçlüdür. Niyet değişikliği, araba vitesini ileri geri doğru değiştirmek gibidir, bu da Yaradan’a ve yaratılanlara doğru ileriye mi ya da geriye mi hareket ettiğimi belirler.

İnsanlıktaki en önemli değişiklik, yaşamdaki hayal kırıklığı, hissizlik, herhangi bir şey için çabalama isteksizliğidir … Bu, sonunda yaşamın yeniden değerlendirilmesine, yaşamdan daha yüksek bir hedef bulma ihtiyacına yol açacaktır… O zaman hayata geri dönme arzusu daha yüksek bir anlam kazanacaktır …

İnsanlar hissizlikten, kendileri hakkında düşünmenin bir anlamı olmadığının farkına varacaklar. Daha ziyade başkalarını düşünerek, hayat yeni bir anlam kazanacak. Her şey başkalarıyla ilgiliyse – o zaman bir öncekinin zıttı olan yeni, manevi bir dünya ediniriz.

İnsanların, kendilerini ölüme götüren egoizmin ve bunun üstesinden gelme ihtiyacının farkına varabilecekleri yer burasıdır, kendini önemsemeyi başkalarını önemsemeyle değiştirmek pahasına bile – Kişi hareket etme, sosyalleşme, yaşama gücü ve motivasyonu kazandığı sürece ve sonrasında belki de insanlar tamamen farklı bir gelecek görecekler.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Ekim 2020

Depresyon sorunlar mı yaşıyorsunuz?

Bu kapımı “çalan” ihsan etme ve sevginin hazzıdır. Ama hazza dönüştürmek için içeri girmesine izin vermeye hazır değilim.

Virüsler Tüm Çatlaklardan Ortaya Çıkar

Yavaş yavaş anlamalıyız ki birleşirsek bizim için iyi olur, ayrılırsak da acı çekeriz. Herkes tek bir sistem içinde, tek bir bedende birleştirilmelidir. Bu, ayrılık içinde yaşadığımız mevcut seviyemizden, tek bir ruh olarak, bir insan seviyesine yani tüm arzularımızın egoizmimizin üzerinde birleştiği tek arzu seviyesine yükselmemiz anlamına gelir.

Kötülüğün açığa çıkmasında, dünyanın her geçen gün hareket ettiği hızı göz önünde bulundurarak, tüm insanlığı bir veya iki yıl içinde manevi alanda tasavvur edebiliriz. Bu maddi dünya duyularımızdan kaybolacak çünkü o, sadece egoist algımızda var olmaktadır.

Egoizm içindeyken, yalnızca bu maddi dünyayı deneyimliyoruz ve ihsan etmeye doğru ilerlersek, başka bir yüksek gerçekliği deneyimleyeceğiz. Bizler ona girmeliyiz.

Doğa basittir. Birbirimizle iyi bağlar kurar ve iyi davranırsak mutlu oluruz. Ve birbirimizden uzaklaşırsak, aramızdaki tüm çatlaklardan virüsler, her türlü sorun, sıkıntı ve kötülüğün güçleri ortaya çıkar. Birbirimize yaklaşırsak bu kötü güçlerin kaçmasına izin vermeyiz ama onları kısıtlama ve perde ile içeride tutarız.

Cennet Bahçesinde

Soru: Eğer tüm dünya benim için yaratılmışsa ve benim içimde ise, nasıl olur da hayatım bir mücadele ve görünüşe göre tüm dünya bana karşı olabilir?

Cevap: Bu, bir egoist olarak bu dünyayı, karşıt dünyaya değiştirip düzeltmeniz için böyledir. Bu şekilde olmasının tek nedeni budur.

Dünya, içsel özelliklerinizin yansımasıdır. Kendinizi değiştirin, dünya da değişecek ve kendinizi Cennet Bahçesi denen bir dünyada bulacaksınız. Bu, egoistten özgeciliğe düzeltilmiş arzunuzun, tamamen Yaradan’a benzediği, Işıkla dolu olduğu ve sonsuzluk ve bütünlük durumunda olduğu anlamına gelir.

Bunu dünyamızdaki yaşamınız sırasında edinebilirsiniz. Her şey önünüzdedir ve sadece doğru talebe bağlıdır.

Sağlık ve Tıp, Bölüm 6

Virüs – İnsanın Dostu

Soru: Virüsler bugün açık ara insanın en tehlikeli düşmanıdır. Bir zamanlar bizim için en büyük tehdit büyük yırtıcılardı, ama bugün insanın kendisi korkunç bir avcı hayvan haline geldi. Bununla birlikte, insan zeki varlıklar gibi davranan bir DNA molekülü ve bir protein kılıfındaki RNA’dan oluşan minik virüslere karşı güçsüzdür. İlaç neden bunlarla baş edemiyor?

Cevap: Virüslerin insanın dostu olduğuna inanıyorum. Üstelik virüsler toplumun da dostudur. Bizi, hem insanları hem de toplumu değiştirmeye zorlamak için gelirler.

Bu nedenle virüse düşman olarak değil, çok hoş olmasa da, hatta tehdit edici olsa da yardımcı olarak bakmalıyız. Ama bir virüsün bizi neye götürdüğünü ve neyi hedeflediğini ciddi olarak araştırsaydık, bir hastalık olarak içimizde ortaya çıkmasına izin vermezdik. Virüsün toplumumuzda meydana getirmesi beklenen değişikliklere doğru koşardık.

Soru: Milyonlarca farklı virüs var. Bazıları gerçekten insanın dostudur. Vücudumuza fayda sağlarlar. Ancak bir noktada bu virüsler de zarar verebilir. Bu neye bağlıdır?

Cevap: Bu insana bağlıdır. Kişi kendisini ciddi bir şekilde değiştirmezse, o zaman doğa bize çeşitli sorunları ortaya çıkartarak hatırlatır.

Çevremizdeki dünyaya ne yaptığımıza bakın! Çalışmadığımız iki ay boyunca doğa yeniden canlanmaya başladı, parklarda hayvanlar belirmeye başladı, havadaki ozon konsantrasyonu arttı, her şey parlamaya ve ışıldamaya başladı! Şimdi her şeyin gitmesini mi istiyorsunuz?

Soru: Birbirimize karşı egoist tavrımızın mı sorunlara neden olduğunu düşünüyorsunuz?

Cevap: Sadece birbirimize karşı tutumumuzun değil, aynı zamanda dünyaya karşı endüstriyel tutumumuz da. Bitkisel ve hayvansal doğaya karşı tüketici yaklaşımımızla, onun içindeki bazı güçleri uyandırıyoruz ve çeşitli bozulmaların tezahürü ile bizi dengelemeye başlıyor; şimdiki durumda, bunu bir virüs yoluyla yapıyor.

Twitter’da Düşüncelerim / 7 Ekim 2020

 

Yaradılış amacına bu formda ulaşamazsınız, çünkü İbrahim’in niteliğinde yaratılış niteliği yoktur, haz alma arzusu …

Sukot bayramı, ruhun inşasının başlangıcıdır. Ruh, İbrahim’in (Hesed, ihsan etme) niteliğinden başlar, tüm yaratılanlar için sevgiye yönelik açık bir kalp, onların faydası için.

İbrahim, Hesed niteliği, Yaradan’ın yarattığı tüm alanı doldurur. Yaradan, tüm yarattıklarını O’nun ile sevgi ve birlik içinde birleşmiş görmek ister. Yaratılış, ancak İshak’ın doğumundan sonra ortaya çıkar – İbrahim’in ihsan etme niteliğine bağlı haz alma arzusu.

Ardından, İbrahim’in niteliği olan Hesed’i, mantık üstü inanç yoluyla İshak’ın niteliği olan Gevurah ile birleştirmek.

İnsan, içinde tüm değişiklikleri yaşamalıdır: Hessed niteliğinden önce kendisini tamamen iptal etmek. Eleştirel düşünceyi biraz uyandırmak ve haz alma arzusunun tezahür etmesine izin vermek.

Sadece ona ihsan etme arzusunun otoritesini dayatmak için haz alma arzumuzu kullanırız. Sadece bu formda kendimize, egomuzla çalışma izni veririz. Ve bunu bu şekilde ıslah ettiğimizde, orta çizgi, Yakup ortaya çıkacak.

Yakup, en önemli manevi niteliktir. İbrahim Yaradan’dan ihsan etmeyi sembolize eder, İshak ise yaratılıştan haz alma arzusunun açığa çıkmasını ifade eder. Yakup, bu iki niteliğin birleşimidir: ihsan etme ve alma, sağ ve sol çizgiler insanın içsel çalışmasının bir sonucu olarak. Kişi iki çizgiyi birleştirdikçe, Yaradan gibi olur.

Bunlar, Yaradan’ın yaratılışta ortaya çıkan nitelikleridir.

İnsan (Adam) Yaradan’a “benzer” (Dome) anlamına gelir. Yakup, Yaradan’a benzerliği ölçüsünde insanın içinde ortaya çıkan nitelikler olan üç Patrik arasında en önemlisidir. Yakup’un niteliğine Tiferet (güzellik, büyüklük, şeref) denir.

Yukarıdan iki nitelik alıyoruz: iyi ve kötü eğilimler. İyi eğilim, İbrahim aracılığıyla Yaradan’dan gelir. Yaradılışta tezahür eden kötü eğilim, onu yaratan Yaradan’dan gelir. Bu iki kuvveti doğru şekilde birleştirmek bizim işimiz ve bunu gerçekleştirmeliyiz.

İhsan etme kuvveti ve alma kuvveti, orta çizgide birbirini güçlendirerek uygun formda birleştiğinde, insanda sadece basitçe sağ ve sol çizgilerin toplamı olarak tezahür etmez, daha ziyade her çizgi diğer çizginin zıtlığını ortaya koyar ve onu yüceltir.

Kötülük Neden İyiden Önce Gelir?

Soru: Kötülük neden iyiden önce gelir?

Cevap: Yaradan kötüyü yarattı ve onu dengelemek için iyiyi de yarattı. Bunun nedeni, egoist bir kişinin olumsuz etkiler tarafından sarsılabilmesidir. Ve kişi kötü olanları dengelemek için olumlu etkilerin peşine düşecektir.

Bu, kişinin hem sol çizginin olumsuzluğunu hem de sağ çizginin olumluluğunu biriktirip, akıllıca büyümesinin tek yoludur.

Bunu yapmanın başka yolu yok! Tek bir nitelikten oluşamayız. Yalnızca Yaradan tek bir nitelikten oluşur.

Bu, Kabala bilgeliğinin arzu ve niyet üzerinde çalışmasının sebebidir. Yaradan sadece ihsan etme arzusu sahipken,  hepimiz sadece alma arzusundan oluşmuşuz. Ama alma arzusu üzerindeki niyeti değiştirmemiz gerekiyor ki bu, edinebileceğimiz, yukarıdan alabileceğimiz, Yaradan’a ihsan etmek için olan bir niyet olacaktır. O zaman bizler, O’na benzeyeceğiz.