Category Archives: Birlik

Grup Binlerce Kalpteki Noktadır

Soru: Ortak çabaya nasıl ulaşırız?

Cevap: Gruptaki tüm çalışma budur. Ortak bir çaba olmadan, bağımız olmadan, ihsan etme kaplarını edinemeyiz. İhsan etme arzusuna sahip değiliz; sadece alma arzuları vardır! Alma arzusunun içinde, kalpteki nokta vardır.  Öyleyse ben bundan nasıl bir ihsan etme arzusu inşa edebileceğim? Doğru çevrenin içerisinde karışmış olmalıyız, ihsan etmenin başlangıç tomurcuğu ile yani kalpteki nokta ile beraber.

Bu çevreyi sanki benim ‘‘kalpteki noktammış’’ gibi kabul ediyorum. Grup binlerce kalpteki noktadır, benim kalpteki noktamdan milyar kez daha büyüktür! Eğer kalbimde tek bir yıldız var ise, o zaman grup gökyüzündeki bütün yıldızlara benzer. Onlara bağlanmak istiyorum ve böylelikle kendi GE’mi inşa ederim. Aksi halde ihsan etme kaplarını alabileceğim hiçbir yer yoktur.

Bu GE (Galgalta Eynaim) alma arzumla (safha üç ve dört gibi) ilişkili olarak şimdiden bir sonraki seviyeye aittir ve Üst’ün AHP’ına yapışmaya niyetlenir.

Çevrenin içine karışarak, ihsan etme arzularını (GE) inşa ederim. Ve eğer onlara karışmamışsam o zaman onlar benim içimde var değillerdir. Daha sonra alma arzularımın AHP olduğunu ve aynı bu ölçüde grubun içine karıştığımı söyleyebilirim. Eğer bunun içinde kardeşlerim (ailem: İbrahim, İshak ve Yakup) varsa, şu anda onlara kafam karışık ters haldeyim, o zaman aynı ölçüde Mısırdayım.

Tüm yolum grupla ne kadar harmanlaştığıma bağlıdır: İlk önce bu Babil’dir, daha sonra Kenan toprakları ki oradaki tüm maceralarıyla birlikte, ta ki kendimi Mısır’da bulana dek, tam da içinde. Tüm bu eğilim grubun içerisinde yer alır, tüm diğerleriyle beraber.

“Kardeşler Mısır’a gittiler” yani onları ayıran alma arzusu büyür ve onlar tekrar buna ihsan etmek için dönerler yani İsrailoğulları (kalpteki noktası olanlar) Mısır’da birikirler. İlk yedi yıl boyunca sayıları artar ve daha sonra kıtlığın yedi yılına gelirler yani ıslah zamanı başlar.

Aynı yolda devam ederler ancak şimdi görürler ki Mısır onları köleliğe mahkum eder ve daha yüksek bir seviye edinmelerine izin vermez. Buna ‘‘Mısır’da yeni bir kral yükseldi’’ denir. Ancak işin aslı gruptaki aynı çalışma devam etmektedir ve sonuç olarak Tora’da tarif edilmiş olan konumlar ifşa olur.

Tüm hikâye sadece kişinin gruba olan bağının içerisinde gerçekleşir. Tora’nın bize söylediği her şey bağın içerisinde ifşa olur. Tora bize sadece Yaratan’a memnuniyet getirmek için kişinin Yaratan ile olan bağından bahseder. Bunun dışında tek bir kelime yoktur.

25.12.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. Bölümünden ‘‘TES’e Giriş’’

Mısır’dan Çıkışın Anısına

“Çaba sarf ettim ve buldum!” Çaba sarf ettim demek manevi bir kabı inşa ettim demektir. Bu kabı inşa edene dek kendinizi yeterince bu çabaya vermediniz demektir ve bu çaba olmadan Mısır’dan çıkamayacaksınız.

Mısır’da çabanızı tamamladıktan sonra bu çabayı Sina Dağı önündeki birlik denen durumla biçimlendirmelisiniz. Mısır’daki kölelik kalplerimizi ağırlaştırdı ve birlik olmamıza izin vermedi. Mısır’dan çıkıştan sonra tüm çalışmamız birliğe yönelir.

Bu birliği Mısır’da yapmak istedik, birlik bir kap olduğu için bize bu durumda izin verilmemiştir. Mısır, egoistik arzunuzdan kaçmak için halen çaba sarf ettiğiniz bir seviyedir, bu (Firavun veya Yaratan’ın arkası olarak bilinir.) kabınızın inşasını tamamlamaya izin verilmediği zamandır.

Şimdilik, çaba eksik ancak şu an tüm ölçü birikir – yani bir sonraki hissedebileceğiniz derece için yeterince açık izlenim, anlayış ve hissiyatınız var demektir – ve daha sonra ayrılabilirsiniz.

Ancak Mısır’ı terk edeceğimiz zaman yanımızda olacak bir kap henüz yoktur. Sadece şimdi, Mısır’dan çıkıştan sonra, kaplarımızın tam olmadığı ölçüde olduğunu keşfedebileceğiz zira aramızda birliğin noktası eksik. Birlik olmamız için Islah Eden Işığa, Tora’ya ihtiyacımız vardır. Mısır köleliğinden kaçtıktan sonra, bize Tora verilir ve onu alırız.

Tora’yı, Islah Eden Işığı, aldıktan sonra bunun içinde kaplarımızı birleştirmeye yardımcı olacak Işığı alırız. Mısır’da birliği edinemedik. Birlik olmamıza izin vermeyen Mısır’ın egemenliğinin etkisi altındaydık. Ancak şimdi, kaplarımızın inşasını tamamlayabiliriz.

Daha sonra, çölde başıboş dolanırken, sürekli günah işleyeceğiz, defalarca ve günahları ıslah edeceğiz. Bunları ıslah ederek, her defasında ‘‘Mısır’dan çıkışın anısına’’ diyeceğiz zira diğer tüm olayların hepsi bundan türer ve çölde bunları aşama aşama ıslah ederiz.

Sonradan ıslah edeceğimiz tam bir kabı edinmek için Mısır sürgününün 400 yıl süreceği farz edilmişti. Mısır’da yapılan hiçbir ıslah yoktur. Oysaki kötülüğü ıslah etmek için her defasında sanki aynı acıyı, aynı konumu diriltiyormuş gibi bu kötülüğü açıklığa kavuşturmamız gerekir.

Böylece, çölde kırk yıl başı boş dolaşma, sonu gelmeyen günahlar zinciridir. Hâlbuki işin aslı bunlar günah değillerdir, fakat kötülüğün ifşası için daha derine inmek gerekir ki bu günahı ıslah edelim. Bunun için hazırlık Mısır’da yapılmıştır ve bu yüzden sürekli kendimize hatırlatalım, ‘‘Mısır’dan çıkışın anısına’’

25.12.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden ‘‘Kabala Bilgeliği ve Felsefe’’

Çözüm Bizim İçimizde, Düşmanlarla Girişilecek Savaşta Değil

Özel Yayın: İsrail’in Güney Bölgesindeki Olaylar

İnsanlar, artık neler olduğu hakkında merak etmeye başlıyorlar: “Neden ateş altında yaşamak zorundayım?”

İnsanlar mutsuz ve bu durum onları bir çözüm bulmak için cesaretlendiriyor. Aksi halde baskı sadece büyüyecek ve düşmanlar daha önce olmadığı kadar güç elde edecekler.

Çıkış yolu, bizi birbirimize bağlayan ve ahenge, karşılıklı sevgiye ulaştıran güçlerin içsel bağına dönmektir. Çözüm içimizde; düşmanlarla girişilecek savaşta değil. Biz birliği sağlayana kadar da sıkıntılar ve problemler üzerimizde daha fazla baskı oluşturacak, cebimizdeki çerezler gibi değildir bu.

Birçok Sorun Var; Sebebi Tek

Tüm Tora gibi Zohar Kitabı, sadece aramızdaki bağ hakkındadır, birliğe geldiğimizde bağımız yeni bir gücü açığa çıkartmaktadır. Her an adeta birkaç “kilogram”lık bir güçle karşılıklı bağımızın merkezine girmeyi deniyormuşuz gibi tek diğeriyle bağ kurmak amacıyla kendimizi zorluyoruz. Biz bir kez bağ inşa etmek için yeterli güç oluşturduk; “Assiya Dünyası” olarak tanımlanan özel bir bağ türünü açığa çıkardık. Daha yüce bir heyecan oluşturduğumuzda bu bağa ifşa olunan (açığa çıkan) “Yetzira Dünyası” denir. Böylelikle daha yukarı manevi seviyelere tırmanırız. Bundan fazlası yok.

Böylece Zohar’ı okurken sıklıkla bir diğeriyle daha kuvvetli bir bağ kurmayı ve bağımızın ne olduğunu öğrenmeye çalışırız. Keşfettiğin bağ sayesinde karşılıklı ihsan etme derecesine ulaşırsın ve karşılıklı ihsan etme derecesine göre özel bir güç olan Yaradan’ı keşfedersin. Buna “Yaratılmış olanların sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşmak” denir.

Hakkında düşünmemiz gereken tek koşul budur çünkü bu koşuldan başka hiçbir şey yoktur. Her seviyede sadece bu koşulun gizliliği ve ifşası (açığa çıkması) mevcuttur. Henüz yeterince kuramadığın ama şöyle böyle kurduğun bağın derecesine göre her şeyin içinde umutsuzca ızdırapları, füzeleri, ekonomik sorunları hissedersin. Tüm bunların sadece tek sebebi bulunmaktadır: Diğerleriyle güçlü bir bağ kuramamış olman!

(22 Kasım 2012 Tarihli Günlük Kabala Dersi 2. Bölüm, Zohar)

Bağ Kurmamızı Önleyen Şey Nedir?

Soru: Şayet haftada birkaç kez toplanmak, okumak ve bazı şeyleri konuşmak için hazırsak, o halde bizi bağ kurmaktan alıkoyan nedir?

Cevap: Egoizminiz. Ego her geçen gün büyüyecek ve dostlarınızın içinde gittikçe artan daha büyük akımlar bulacak; öyle ki onlara her geçen gün daha büyük bir öfkeyle bakacaksınız.

Soru: Bunun sebebini anlamayacak mıyım?

Cevap: Birçok sebep olabilir. Bana inanmıyor musunuz? Şu andan itibaren bir yıl içinde size soracağız ve siz de bize bunun nasıl olduğunu söyleyeceksiniz.

Bazen insanların basit şekilde ilgisiz olduğu zamanlar vardır. Gelirsiniz, çalışırsınız, yardımsever olmaya ihtiyaç duyduğunuzu görürsünüz ve o zaman buna alıştıktan sonra bir süre için dostları önemsemeyi bırakırsınız.

İşte o zaman onlarla çalışırsınız, onlara yönelik olan eleştirinizi hissedersiniz; bu, güncel fiili bir antipati ve araları açma koşuluna gelinceye kadar herkeste kötü yönler olduğunu bulursunuz.

Ancak gerçek nefret insanlar bağ üzerinde ciddi şekilde çalıştıkları zaman ortaya çıkar. İşte o zaman gerçek ego ortaya çıkar ve çok güçlü şekilde ifşa olur. Bu durum asıl güncel önemli işin başladığı yerdir.

(Gürcistan Kongresi, 6 Kasım 2012, 2. Dersten)

Ortak Arzu Bizleri Dost Yapar

Soru: Eğer dostlarımın ne istediğini bilmiyorsam onların arzularını nasıl doldururum?

Cevap: Onların ne istediğini bilmelisin zira onlarda senin gibi aynı şeyi istiyorlar. Doğada işleyen gücü keşfetmek için ıslaha ulaşmak istiyorlar. Bu güce genel olarak doğa denir ve tüm yaratılanlar ona aittir.

Bu yüzden dostlar da senin istediğini istiyorlar. Bunun yanı sıra herkesin bizim de bilebildiğimiz maddesel arzuları vardır, maneviyata hiçbir etkisi olmayan, herkesin kendine göre dünyevi arzuları olabilir. Ancak, yüce olan manevi arzular ve amaçtır ki dostunun durumu hakkında net olmalısın; öyle ki onu destekleyebilesin.

Destek, dostunun ruh halini yükseltmek, ona umut ve amacı edinme yolunda iyi bir hissiyat vermektir. Yaradan’ın ve amacın ne kadar yüce olduğu hissiyatını onun içinde uyandır.

Grubun önünde ne kadar mütevazı olduğunu göster zira gruptan sadece küçük olan alabilir ve herkes gruptan bir şeyler almak için kendisini alçaltmalıdır.

Grubun içerisinde aramızda yatan manevi bir güç vardır. Grup bizim tarafımızdan kurulmamıştır. Bu bize sanki bizler hepimiz bir araya geliyoruz ve bunu oluşturuyoruz gibi görünür. Tabi ki bu doğru değildir! Üst güç bizler için grubu düzenler; bu yüzden birbirimizi şans eseri bulduk diye düşünmeyin. Bu olayların tümü bizi bir araya getiren genel gücün aksiyonu tarafından yapılır.

Bu yüzden, bir taraftan aramızda işleyen saklı bir gücün var olduğunu anlamalıyız ancak diğer bir taraftan ise, bu güce göre hareket etmeliyiz ki ona yavaş yavaş yakınlaşalım ve onu hissetmeye başlayalım. Daha sonra aramızda karşılıklı çalışmaya başlayabiliriz.

Böylece içimizdeki değişimlerle aşama aşama onun yaklaşımlarını adım adım alarak üst gücün ifşasına doğru yakınlaşmaya başlarız. O zaman bu yaklaşımları içimizde keşfederiz ve bu üst gücü keşfetmek demektir.

12.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

İfşa’nın Basit Kanunu

Her şey çok basit: Yaradan aramızdaki bağda ifşa olur. Bu yüzden tüm gün boyunca aramızdaki bağın neresinde çalışabileceğimi aramalıyım. Onlar, kimin arasında, hangi arzuların arasında gergin olmalıdır? Herkesle nasıl ve ne ile bağ kurmalıyım? Yapmam gereken çalışma nedir?

Denir ki Yaradan aramızdaki bağda ifşa olur. Eğer on kişi varsa bu yeterlidir. Bizler sadece bağ kurmalıyız ve O, ifşa olacaktır. Ancak bağa yönelik pratik adım atmalı mıyım? Bizler sadece bağ hakkında konuşuyoruz ve Yaradan ifşa olmuyor. Öyleyse ne yapmalıyız? Yaradan ifşa olana dek devam etmeliyiz.

Bu bir kanundur! Bağ için O’na olan uyumlu doğru ihtiyaç yükselir yükselmez O kesinlikle ifşa olacaktır ve ifşanın ilk seviyesi için yeterlidir yani Nefeş de Nefeş. Veya zıt ilişkiden görüşmeyi açacağız, zıt Nefeş de Nefeş, öyleyse zıttan ifşa olmuş ve bağ kurmak için meydana gelmiş bir arzunun göstergesine sahip oluruz ve işte o zaman Yaradan’ın bizi düzelteceği haykırışı yaparız.

Bu haykırış otomatik olarak gelir zira bir aksiyon diğer aksiyonun önünü açar. Öyleyse haykırdığımız zaman, Yaradan, aramızdaki bağı düzeltecek ve ifşa olacaktır. Kırık kısım, on kişinin ayrılığının en bayağı formunun içerisinde bize ifşa olacaktır. Daha sonra gitgide daha ince kırıklığı keşfedeceğiz.

İlk önce kırıklığı kendi içindeki en ilkel formunda keşfederiz: Birbirlerine bağlanmak ve dişli çarklar gibi olmak yerine birbirlerini dişleriyle parçalara ayırmaya çalışan zıt formda, egoizmin on büyük kısmı. O zaman ıslah ve daha bayağı şekilde bağlanmak için talepte bulunuruz ve böylece Nefeş de Nefeş Işığı ifşa olur. Bu bile Yaradan’ın yaratılana ifşasıdır.

Bu durum, bağlanmanın 1/125’nin anının yeterliğinde olacağımız bağlanmanın çok bayağı bir formudur. Daha sonra aynı süreç tekrarlanır ancak çözünürlüğü daha yüksektir. Yine aynı on Sefirot ancak daha ve daha fazla bireysel parçaları keşfederek onların daha derinine ineriz.

Asıl önemli olan şey ilk on Sefirot’u keşfetmektir, ilk seviyeyi çünkü manevi formu aldığın ve doğduğun durum budur. Daha sonra bu formun içerisinde gelişmeye başlarsın. En zor kısım ilk seviyenin üzerine yükselmektir.

05.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden, Zohar Kitabına Önsöz

Doğa Doğru Birleşmenin Tarafındadır

Soru: İntegral eğitim sürecinde, bizler örneğin tatil zamanlarında kadınlar ve erkekler için katılım aktiviteleri organize edebilir miyiz?

Cevap: Ben bütünleşmeye doğru arzu duyan bir toplumun cinsiyetler arasında büyük bir ayrılık keşfedeceğini düşünüyorum. Görüyoruz ki, doğa herhangi bir karışımı kabul etmiyor.

Doğada kesin bir bağlılık, hiyerarşi, işlevlerine göre bir ayrım vardır bu yolla kadınlar ve erkekler kendilerini keşfederler. Tam olarak, bu iki zıt olanın doğru birleşmesi ile yeni, uyumlu bir toplum doğacak ve oluşacaktır.

4/3/12 Tarihli İntegral Eğitim Üzerine Bir Konuşmadan Alıntı

Egoistik Entegrasyonun Sınırları

İnsan sosyal bir varlıktır yani o herkese bağlıdır ve herkes de ona bağlıdır; ancak bu durum aşama aşama ifşa olur.

İnsanoğlunun tüm tarihi, adamın sosyal ifşasının özüdür. İnsan ağaçtan aşağı indiği zamanda da sosyal bir ailenin veya kabilenin içinde yaşadı ve daha sonra insanın sosyal sınırları genişledi. Bir taraftan onu diğerlerinden ayıran ego onun içinde gelişti ve öyle ki bir nitelik sahibi oldu -kendi evi, kendi arazisi, kendi develeri, atları koyunları, uşakları. Diğer taraftan ise insan diğerlerine daha bağımlı hale geldi -biri demirci oldu, diğeri ayakkabıcı, bir diğeri terzi, öteki çiftçi- ve hepsi mal ve hizmet anlamında insan seviyesinde birbirine bağımlı hale geldi. Bunun yanı sıra işin gerçeği kişi hiçbir şey vermek istemez hep almak ister hale geldi.

Böylece küresel mekanizmanın tekerleği dönmeye başladı zira başka şansları yoktu. Bununla birlikte hiç biri diğerleri ile koordineli çalışmak istemiyordu. Toplum, tarih boyunca iki çizgi etrafında gelişti: Büyüyen karşılıklı bir bağımlılık ve büyüyen egoistik bir itilme. İnsanlar kendilerini şehir duvarlarıyla ve politik sınırlarla kapadılar ta ki bu değiştirilemez süreç bir ölü noktaya erişene dek. Öyle ki artık büyük bir egomuz var ve hepimiz birbirimize bağlıyız. Bugün bize ifşa olan şey, geçmişte başlamış olan ve insanoğlunu şekillendiren bu iki trendin sonuna gelmiş olduğumuzdur.

Bugün hiçbir şansımız yok: Tamamen birbirimize bağımlıyız ve kesinlikle birbirimizden nefret ediyoruz ki daha henüz bu tam anlamıyla ifşa olmamıştır ve yine de bunu keşfetmeliyiz. Bütünde bu Islah Eden Üst Işık tarafından ifşa edilir ve bizler bağ kurmaya başlarsak bunun üzerine çıkabileceğiz.

Dünya çapında bağ kurmak istiyoruz, böyle bir aksiyondan çıkarımımız ne? Bağ kurmamanın başlangıçtaki avantajlarını görmekle beraber aynı zamanda birbirimizden çok uzak olduğumuzu da kötülüğün içinde özümseyerek göreceğiz. Bunun sebebi iyi ve kötü birbirine oranla ölçülür. Böylece zaman geçtikçe birlik için iyiliğe özlem duyarak tekrar yeni bir kötülük keşfedeceğiz ki buna da ‘‘Gog ve Magog savaşı’’ – Armageddon savaşı denir.

Bütünde, bizler, şimdi genel kolektif mekanizmalarımızın farklı bir arınma seviyesinden bakarsak, onun gereğinden fazla işlediğini görürüz. Tekerlekler dönmekte ve parçalar çalışmaktadır. Buradaki soru ise bunlar sana ifşa olurken bu mekanizmanın aksiyonuyla hemfikir olup olmadığındır. Durumu bu şekilde analiz etmeliyiz; daha olgun bir seviyeden.

10.09.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden, ‘‘Dünyada Barış’’

Tüm Farklılıkların Üzerindeki Bağ

Soru: Yuvarlak masa tartışmalarına katıldığımızda, bunun tüm farklılıkların üzerinde bir bağlantıya ulaşmaya değer olduğunu nasıl açıklayabiliriz?

Cevap: İnsanlar tartışmayı genellikle severler; fakat ben onlara argümanlar yerine bağın, her şeyin üzerinde olduğunu ifade etmek istiyorum. Artık tartışmayı bir kenara bırakalım; onun içine dalmayalım ama onun üzerinde yükselelim. Açık konuşmak gerekirse, eğer bağ kurarsak, her şeyi düzelten Üst Işık’ı üzerimize çekeriz. Ama tüm varoluşun bu olduğunu bile daha bilmeyen birine bunu nasıl açıklarım?

Bunun izahı çok basittir. Dünyada mutlak bolluk bulunmaktadır. İnsanların bir bağ içinde olmadığı ve bu şekilde devam edemeyeceği gerçeği olan sorun dışında başka bir sorun yoktur. Onlar aralarında olması gereken zenginlik ve bolluğu bölemezler; aksi olduğunda, böylelikle herkesin arasında öyle büyük bir sürtünme olur ki tüm dünya bunun acısını çeker.

Bizler sadece insan egosundan dolayı acı çekeriz. Ama bağ kurduğumuz zaman her şeyi düzelteceğimiz yolu aniden keşfedeceğiz; öyle ki herkes, herkesle birlikte ve eşit olarak verdiği kadar almaya layık olacaktır. Bu nedenledir ki bağ, tüm problemlerin çözümüdür.

Bir taraftan doğadan tüm bolluğu alıyorsak ve diğer taraftan dünya hala daha böyle kötü ve acı dolu bir yerse, bunun nedeni insanın bunu düzeltememesidir. Bağ kurduklarında gerçek refaha ulaşacaklardır.

20 Haziran 2012 tarihli Toronto’daki Çalıştay’dan.