Daily Archives: Şubat 21, 2024

Eğer Biri İftira Atarsa, Tüm Sistem Zarar Görür

 “Ağzınızın, bedeninize günah işletmesine izin vermeyin.” Kişi, ağzının, kötü bir düşüncenin ortaya çıkmasına ve kutsal antlaşmanın damgalandığı kutsal bedenin günaha girmesine neden olmasına izin vermemelidir. (Zohar Kitabı “Leila de Kalah [Gelinin Gecesi]” Giriş, Madde 131)

Kişi konuşmasına dikkat etmelidir. Ağzından yalnızca iyinin, gerçeğin ve doğrunun çıkabileceğini anlaması gerekir. Böyle bir durumda, kişi Yaradan’a yakınlaşır.

İftira kötü düşüncelere yol açar, bu da kutsal bedenin günaha bulaşmasına neden olabilir.

Kutsal beden, sadece düşüncelerimiz değil, aynı zamanda bu dünyadaki her türlü doyum için çabalamaya başladığımız zamandaki arzularımızdır. Dolayısıyla, kişi kendini bu tür arzu ve hazlara kaptırmamaya ve bunları kutsallık derecesine yükseltmemeye dikkat etmelidir.

Eğer kişinin, diğer insanlar veya Yaradan hakkında herhangi bir içsel şikâyeti varsa, o zaman prensip olarak bu normaldir. Ama bunları ağzıyla dökerse, o zaman hem kendisi hem de sözlerinin yöneltildiği kişi zarar görür çünkü hepimiz birbirimize bağlıyız.

Biz, sadece fiziksel dünyamızdaki mesafelerle ve birbirimizi duyamama ve hissedememe gibi nedenlerle birbirimizden ayrılırız ama gerçekte bunun önünde hiçbir engel yoktur. Dolayısıyla bir kişi iftira atarsa, o zaman tüm sistem zarar görür.

Adam HaRişon’un Birleşik Sisteminin Parçalanması

Parçalanmadan önce, evrende tek bir Adam HaRişon sistemi vardı.

Bu organizma, ihsan etmek, beslemek ve sevmek için olumlu bir arzuyla, Yaradan ile tam bir uyum içindeydi.

Ancak, zıt bir şey yaratmak ve dünyamızı zıtlıklardan oluşturmak için, sistem, Adem’in günahı olarak adlandırılan bir parçalanmaya uğradı.

Daha iyi anlatmak gerekirse, parçalanan arzuların kendisi değil, özellikle bağlar yani niyetlerdi. Böylece tüm doğa, tamamen en küçük parçalarına ayrılmış oldu ve bu parçalar daha sonra yeniden bir araya gelmeye başladı, ancak artık karşılıklı ihsan etme, çekim ve sevgi yasasına göre değil, tam tersine karşılıklı fayda sağlayan koşullara göre. Dünyamızın egoist doğası, işte bu şekilde yaratılmıştır.

Diğer bir deyişle, tüm güçler arasındaki özgecil bağların kopuşu, egoistik bağların ortaya çıkmasına sebep oldu. Tüm bunlar, Kabala’nın tanımladığı gibi, Büyük Patlama’dan önce, güçler dünyasında meydana geldi. Ve sonra, bu güçlerin yavaş yavaş bayağılaşmasıyla, dünyevi doğamız ve biz ortaya çıktık.

Duada Birbirimize Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

Soru: Ben kendimde hissediyorum ve dostlarımda da görüyorum ki derste, özellikle de bazı makaleleri okuduğumuzda tamamen bitap düşüyoruz.

Bağ kurmayı ve dua etmeyi denediğimde, gücüm –ki çok azı kalmış oluyor- derhal benden alınıyor. Kendim için istemediğim zaman ise hemen devre kapanıyor ve uykuya dalıyorum. Düşüncelerimizde ve dualarımızda birbirimize nasıl yardımcı olabiliriz?

Cevap: Bu doğru bir koşuldur. Çünkü henüz başkaları için isteme ve dua etme hissiyatına sahip değilsiniz. Ama eğer her türlü zorluğa rağmen sürekli isterseniz, bunun mümkün olduğunu keşfedecek ve bir cevap alacaksınız.

Eğer birbirinizle bağa gelir ve birbirinizi kucaklarsanız, ne kadar çok ortak bir manevi dünyanın önünüzde açıldığını göreceksiniz. Korkmayacaksınız, hiçbir konuda kafanız karışmayacak, her şey açık ve net olacak.

Esas mesele, sadece birbirimize karşı açık olmamızdır, kalplerimizi açmaktır. Bu, elbette, eğitim gerektiriyor ancak tüm bunlar bize yakındır.

Dünyayı İyiliğe Yöneltelim

Her günün, savaşın son günü olması umuduyla bir savaş zamanında yaşıyoruz. Aramızdaki bağı güçlendirmeliyiz çünkü ancak birleşmemiz sayesinde, Yaradan’ı bize yakınlaştırabiliriz ki O’nun gücü bizi korusun ve herkese barış getirsin.

Cephedeki dostlarımız, diğer askerler ve esir düşenler için dua ediyor, herkesin bir an önce huzur, güven ve sağlıkla evlerine dönmesini umuyoruz. Yaradan’a dönmemize ve O’ndan yardım istememize yardımcı olan Kabalistik makaleleri çalışmaya devam edelim.

Yaşanan her şeyin, yalnızca Yaradan’dan geldiğine ve O’nun bizi Kendisine yakınlaştırmak için, her şeyi en uygun şekilde yaptığına inanmalıyız. Eğer bize Yaradan’ın etkisi iyi değil gibi geliyorsa, bunum sebebi farklı bir yola hazır olmadığımız içindir. Tek yolumuz var; birbirimizle bağ kurmak ve Yaradan’ın bize sağladığı koşullarla Yaradan’la iletişime geçmek.

Yaradan’dan mümkün olduğunca çabuk O’na bağlanmamıza yardım etmesini isteyelim ki hepimiz yukarıdaki hükmünün gücünü üzerimizde ve tüm dünya üzerinde hissedelim ve böylece iyi ve iyi olan “O’ndan başka hiçbir şeyin olmadığını” anlayalım. Yaradan sadece bizim iyiliğimizi dilediği için, bize bu tür eylemlerde bulunur. Ve eğer daha da birleşirsek, Yaradan’ın yakında olduğunu ve bizi ıslah yoluna yönlendirdiğini hissedeceğiz.

Yanında hiçbir şeyin olmadığı her dostun arkasında, tek üst güç olan Yaradan vardır. Bu güç bizi ve bizden nefret edenler ve düşmanlarımız da dahil olmak üzere, genel olarak tüm dünyayı kontrol eder. Bu nedenle Yaradan’ın etkisini anlamalı ve O’nun bize karşı tutumunun iyiliğe dönüşmesi için her şeyi yapmalıyız.

Dünyamız Manevi Sonuçların Dünyasıdır

Soru: Tora, üst güçle iletişimin yasalarını anlatır. Bu yasalar dünyamızda kök ve dal olarak mı kendilerini gösteriyorlar?

Cevap: Bazıları öyle, çünkü Yaradan etrafımızdaki doğanın tamamıdır, Elokim, Gematria’da Teva (doğa) ile aynıdır. Ve eğer ona doğru davranırsak, o zaman doğal olarak Yaradan denilen üst gücü doğru bir şekilde etkileyeceğiz ve bu sayede o da bizi doğru bir şekilde etkileyecektir.

Yorum: Kafa karıştırıcı olan da bu. Bir tarafta, prensip olarak Tora’yı yorumlayan ve onu deşifre eden Zohar Kitabı’nda Tora’nın dünyamız hakkında tek bir kelime bile söylemediği, sadece zaman ve mekânın dışındaki durumlar hakkında konuştuğu yazılıdır.

Cevabım: O, bu dünyamızın üstündeki güçlerle ilgili.

Soru: Evet. Öte yandan Tora’daki bazı şeylerin tezahürlerini dünyamızda da görmekteyiz. Bazı köklü gelenekler vardır. Bunu kişi nasıl anlayabilir?

Cevap: Dünyamız hakkında çok az şey söylenmiştir çünkü dünyamız bir sonuçlar dünyasıdır. Eğer üst gücü, yani Yaradan’ı, giderek daha doğru bir şekilde O’na benzeyeceğimiz gerçeğine göre etkilemeye başlarsak, o zaman doğal olarak O’nun dünyamız üzerindeki etkisi bizim için olumlu olacaktır.

Başka bir deyişle, emir, kişinin kendisi için olan niyetini, ihsan etme uğruna, Yaradan uğruna bir niyete dönüştürme eylemidir.

Böyle bir eylem, ancak kişinin Yaradan ile doğrudan temas halinde olması durumunda mümkündür. Ve bundan önce kişi, dünyamızda sanki manevi olanlara hazırlık niteliğinde olan, basit mekanik eylemler gerçekleştirir.