Tüm Islahları Kendi İçinizde Gerçekleştirin

Soru: Yazımla ilgili olarak neden iki sınıflandırma vardır: basılı metin ve el yazısı?

Cevap: Esas olarak, basılı metin olmamalıdır. Kişi asgari düzeyde geçimiyle ilgilenmeli ve geri kalan tüm gücünü, zamanını ve yeteneklerini üst güce, üst doğaya benzerlik seviyesine ulaşmak amacıyla, başkalarıyla birleşmek için kullanmalıdır. Kişinin amacı budur. Yaptığı diğer her şey tamamen gereksiz.

Çarpıtılmış fikirlerimizde ortaya çıkan tüm bu en kötü, küçük dünya, yalnızca ondan üst dünyaya yükselmek için gereklidir.

Bu nedenle, hiçbir şey icat etmeye, bir şey yazmaya gerek yoktur. Tüm ıslahları hemen kendi içinizde yapmalı ve bunları içsel olarak hissetmelisiniz.

Dolayısıyla, bir kişiye dünyamızdan yükselme talimatını sözlü olarak iletmek yeterlidir ve o kişi, bu yasalara, ifşalara ve bilgeliğe göre yaşamalıdır. Onları okumasına ve ezberlemesine gerek yoktur. Onları kendisi için anlamalıdır.

Sözlü olarak iletmek, bana bir şey söyledikleri anlamına gelir ve ben de aynı zamanda hissederim ve gerçekleştiririm, benimle konuştuğunuz yerdeyim, bu seviyede, bu edinim seviyesinde.

Yazmanın ya da okumanın amacı neydi?! Bir anlamı yoktu!

Kayıtlar yalnızca nesiller boyu bir iniş olduğunda ortaya çıkmıştır ve kişinin artık doğrudan edinme olasılığı yoktu. Öğretmen yoktu, kafa karışıklığı vardı ve anlaşmazlıklar başladı. Sonrasında, sonraki nesiller için, özellikle de bizim için kitap yazmaya başladılar.

Ya bu kitaplara sahip olmasaydık? Ne yapacağımızı söylemek çok korkutucu. İntihar noktasına varan korkunç bir depresyona girerdik.

Soru: Ama Tora ilk başta yazılmış mıydı?

Cevap: Hayır, başlangıçta yazılı değildi. Musa tarafından, kırk yıl boyunca çölde dolaşırken, insanların onunla birlikte yaşadıkları durumları anlatarak yazılmıştır. Buna “Tora” denir.

Daha sonra notlarını Yeşu’ya ve diğer herkese, birlikte yaşadıklarının manevi bir günlüğü olarak verdi. Bu kitapta başka hiçbir şey yoktur.

O, nasıl bir araya gelmeye çalıştıklarını ve sonra birbirlerinden ayrıldıklarını, Yaradan’a benzeyip benzemediklerini, ıslahlarında çözdükleri tüm sorunları, neden çölde uzun duraklar yaptıklarını ve geçişlerinin 40 yıl boyunca sürdüğünü anlatır. Sonuçta, tüm bu yol bir haftada kat edilebilirdi. Ancak 40 yıl tam olarak geçmiş koşulun ölmesi ve geleceğin doğması için gerekliydi.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı:

Sonraki yazı: