Monthly Archives: Temmuz 2023

“Toplum Olarak Neden Bu Kadar Yozlaştık?” (Quora)

Her eylemimizin ve düşüncemizin arkasında, başkaları ve doğa pahasına kendimiz için haz almak istememize neden olan egoist bir arzu vardır.

Üstelik bu egoist arzu sürekli olarak büyür.

Geçmişte birbirimizle dost olabiliyorduk, günümüzde ise birbirimize, bir şeyler kazanmak için karşımızdakini nasıl kullanabiliriz merceğinden bakıyoruz. Ve böyle bir tavır için suçlanacak da değiliz. Çünkü bunun nedeni egomuzun büyümesidir.

Bunun hakkında ne yapabiliriz? İçimizde sürekli büyüyen bir tür hayvan var ve bizden etrafımızdaki herkesi ve her şeyi kendi çıkarımız için olabildiğince sömürmemizi talep ediyor.

Aslında, her zaman böyle bir istekle hareket etmiştik, ancak bugünkü kadar büyük değildi, bu yüzden onu, bugün hissettiğimiz gibi giderek artan olumsuz şekillerde deneyimlemiyorduk.

İçimizdeki egoist arzunun büyümesinin nedeni, sadece hayat deneyimlerimiz ve toplumumuzun giderek daha fazla yozlaşması değildir. Doğamızın özünde gerçekten egoist olduğunun, başkalarını ve doğayı mümkün olduğunca kendi çıkarımız için kullanmayı gerçekten istediğimizin ve böyle bir dürtünün bizi bir sürü olumsuz sonuca götürdüğünün, toplum olarak farkına varmamız gerekiyor. O zaman, bu farkındalık, bizde kendimizde köklü bir değişiklik yapma arzusu geliştirmelidir: egoist doğamızı özgecil bir doğaya dönüştürmek için, onlardan kazanmak için başkalarını nasıl kullanacağımızı düşünmek yerine kendimizi başkalarına fayda sağlamak için nasıl kullanacağımızı düşüneceğiz. Eğer böyle bir geçiş yapmazsak, toplum eninde sonunda parçalanacaktır.

Yaradan’a Yaklaşmak Uğruna

Soru: Yaradan’a yaklaşmak uğruna egoizmimizi kurban ettiğimizi söylüyorsunuz. “Yaradan’a yaklaşmak uğruna” ifadesini nasıl anlayabiliriz?

Cevap: Yaradan mutlak iyi olduğundan ve yalnızca iyilik yaptığından ve insan mutlak kötü olduğundan, eğer kötülüğümüzü sınırlarsak, zaten bir şekilde Yaradan’a yaklaşıyoruz ve O’na benziyoruz. İşte bu kurbandır.

Yani egoizmimi, kötü huylarımı kurban ediyorum ve bu beni Yaradan’a yaklaştırıyor. Egoizmimi kısıtlayarak ve başkalarını kendi iyiliğim için kullanmayarak; O’na bu şekilde yaklaşıyorum.

Aynı Eylem, Farklı Niyetler

Soru: Sık sık egoizmimizi yok etmediğimizi çünkü onun bizim doğamız olduğunu, ama egoistik niyetini, egoistik kullanımını yok ettiğimizi söylüyorsunuz. Aradaki fark nedir?

Cevap: En önemli şey niyettir! Gerçek şu ki, bir insana kötü niyetle bıçak saplayıp onu öldürebilirsiniz ya da bir cerrahın genellikle bir hastayı iyileştirmek için yaptığı gibi, bıçağı iyi niyetle kullanabilirsiniz. Prensipte her iki eylem de aynıdır, ancak niyetler farklıdır.

Eylemlerin anlamını anlamayan bir kişi, bunların aynı şey olduğunu düşünecektir, ancak aslında her şey niyete bağlıdır. Bu nedenle, her bir kişinin niyetini anlamalı ve onu yalnızca niyetine göre yargılamalıyız.

Zohar’ın Yazarları İle Bağlantı Kurun

Zohar Kitabı’nı okumadan önce, kendimizi bir grup içinde olduğumuzu hissedecek şekilde ayarlamamız gerekir. O zaman Zohar’ı yazan Kabalistler grubuyla aynı niteliklere sahip oluruz ve onların bize iletmek istediklerini daha kolay anlayabiliriz.

Anlayış, ışığın etkisinin bir sonucu olarak gelir. Işık, hepsi birlikte tamamen ıslah olmuş bir koşul içinde olan yani birbirleriyle tamamen ıslah olmuş bir bağ içinde olan on Kabalistin ruhları arasındaki bağdan etki eder.

Bu nedenle, onlar aralarındaki bağı, hiçbirinin ıslah edilmemiş bir alma arzusuna sahip olmayacağı ölçüde ıslah ettiklerinde,  “Zohar” denilen üst ışığı – Arich Anpin’in Roş’undan (Başından) yayılan sonsuzluğun ışığını aralarında ifşa ettiler.

Bu nedenle, eğer Zohar Kitabı’nın yazarları gibi aramızda aynı ilişkiye ulaşmaya çalışırsak, onların ulaştığı aynı koşullardan ışık çekeriz.

Bu ışık, aramızda bir bağ yaratabilir, söylendiği gibi: “Yukarıda barış yapan, bizim üzerimizde de barış yapacaktır.” Zohar Kitabı’nı okumaktan beklememiz gereken şey budur.

Yaradan Korkusu, Bilgeliğin Başlangıcıdır

“Yaradan korkusu, bilgeliğin Resheet’idir [başlangıcıdır].” Ayrıca, “Yaradan korkusu bilginin Resheet’idir [başlangıcıdır]” diye de yazılmıştır, çünkü korkuya Resheet denir. Ayrıca bu, inanca girilen kapıdır ve tüm dünya bu Mitzva üzerinde var olur” (Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, “Tora’nın Emirleri,” Birinci Emir, Madde 189).

Yaradan korkusu, her şeyi birbirine bağlayan ve tüm binayı kendi üzerinde tutan ortak bir temeldir. Kişi, her şeyin kökü olan, her şeyi yöneten ve her şeyi düzenleyen Yaradan’dan korkar. Dünyada, her şeyi kucaklayan tek üst güç olan Yaradan’ın dışında var olan hiçbir şey yoktur.

İnsanın Yaradan’dan bağımsız olarak var olabileceğini ve bir şeye kendi başına karar verebileceğini düşünmek yanlıştır. Böyle bir şey doğada mevcut değildir. Her şeyi sadece Yaradan yapar ve bu nedenle Yaradan korkusu her şeyin köküdür.

Yaradan’dan korkmak, her yerde hüküm süren ve her şeyi yönetenin büyüklüğü karşısında, tıpkı dünyada bir insanın yüzde yüz bağlı olduğu tek güç karşısında olduğu gibi titremek demektir.

Ancak bu, Yaradan’dan korkmakla değil her şeyi kucaklayan güçten ayrılmaktan korkmakla ilgilidir. Kişi varoluşunun her anını Yaradan tarafından gönderilmiş olarak algılamalıdır. Yaradan korkusu denilen şey budur.

Yaradan, O’nun koyduğu tüm doğa yasalarını içeren doğanın tamamıdır.

Arzunun Kısıtlanması

Sadece dördüncü safha kısıtlanmış olmasına rağmen, ışık ilk üç safhadan da ayrıldı. (Baal HaSulam, On Sefirot Çalışması, Bölüm 1, “İçsel Gözlem”, Kısım 7).

Son, dördüncü aşama, ilk üç aşamanın genişlemesiyle ulaşılan arzunun kendisidir. Arzu, egoist olmak ve ilk aşamadan ters yönde farklılaşmak istememiştir; bu nedenle kendini kısıtlamış ve ışık ondan kaybolmuştur.

Sonra ışığın farklı bir gelişimini temel alır; ışığı alacaktır ama sadece Yaradan’a memnuniyet getirmek için. Burada bir yandan Yaradan’dan zıtlığı, diğer yandan da O’na benzerliği alır.

Soru: Işık, Kli’den ayrıldığında bu durum nedir? Bu bizim dünyamızda nasıl tezahür eder?

Cevap: Bizim dünyamızda tezahür etmez. Işık, Kli’den ayrıldığında, ölü olarak kalır. Bu herhangi bir canlı veya bitkisel bedenin ölmesine benzer. Hayat veren güç onu terk eder.

Soru: Işığın Kli’den atılması bilinçli olarak mı gerçekleşir?

Cevap: Evet, Kli bu durumda kalamaz, sadece Yaradan’ın zıddı olmamak için içindeki her şeyi feda etmeye hazırdır.

Korku Olmadan Sevgi Olmaz

Yaradan korkusu, O’nun içimde hüküm sürdüğü hissidir; tüm düşüncelerimi, tüm arzularımı ve başıma gelen her şeyi O kontrol eder. O’nun tüm yaşamımı belirlediğini her seferinde daha da net bir şekilde hissederim.

Yaşamım hakkında değil, bu yaşamda Yaradan’a bağlı olup olmadığım hakkında endişelenirim. O’na daha fazla bağlı olmaya özlem duyarım ve birbirimize bağlı olduğumuzu, beni her yönden kucakladığını ve tamamen O’nun merhametinde olduğumu hissederim.

Her şeyden önce korkuya ulaşmalıyız ve sonra korkunun üzerine sevgiyi inşa edebiliriz. Korku olmadan sevgiye ulaşmak mümkün değildir.

Neden Nefret Olmadan Sevgi Olmaz?

Soru: Neden nefret olmadan sevgi olamaz?

Cevap: Sevgi neye dayanarak ortaya çıkar? Reddetme yoksa ne tür bir sevgi olabilir? Neyin üzerinde tezahür edecektir?

Hayata, kendimize ve başkalarına dair tüm niteliklerimiz, duygularımız ve hislerimiz bir şeyin üzerinde doğar. Bir şeyin üstünde! Egoizm bizim ana niteliğimiz olduğuna göre, sevgi onun üzerinde doğar.

Egoizm ana niteliktir ve sevgi de ana karşıt niteliktir.

Klasik Kabala’dan Daha Güçlü Bir Şey Yoktur

Soru: Yıllardır sizinle birlikte çalışan ama bunun ne hakkında olduğu konusunda çok az anlayışa sahip olan bu insanları tutan nedir? Neden ayrılmıyorlar?

Cevap: Ve nereye gidecekler?! Daha yüce bir şey yok! Bundan daha güçlü bir şey yok!

Burada tüm sorulara yanıt bulmak mümkün. Bu, tüm bilimleri, tüm dinleri ve olmuş, olan ve olacak her şeyin açıklamasını içeren kapalı, kesinlikle eksiksiz, kendi kendine yeterli bir sistemdir.

Bugünü, geçmişi ve geleceği yukarıdan aşağıya ve her yöne doğru birbirine bağlar: dünyamızda, manevi dünyada, galaksilerde ve bir insanın içinde. Hepsi tek bir sistem, tek bir yasa, basit ve anlaması imkânsızdır.

İnsanın ilgisini çeken de budur çünkü aslında her şey böyledir ama insan bunu kavrayamaz. Ve insanlar çekip gider.

Başka bir yere gidenler şanslıysa ve kendilerini unutabilirlerse ya da bir şekilde kendilerini haklı çıkarabilirlerse, o zaman bununla tatmin olurlar. Ya da onlara bazı süper teknolojiler sunulur ve onlar da bundan keyif alırlar. Bu onlara kalmış bir şey (ya da bu onların işi).

Ancak, esas olarak, sorulara verilecek yanıtların klasik Kabala’da olduğu kadar açık bir şekilde formüle edildiği ve eksiksiz olduğu başka bir yer olamaz.

İşte bu yüzden kimseyle görüşmekten korkmuyorum. Herhangi bir sorunu tartışmak için bana gelsinler, ben hazırım. Bunun sadece gerçeği ortaya çıkarmaya ve kişiyi gerçeğe yaklaştırmaya yardımcı olacağına inanıyorum. Korkmuyorum ve hata yapmaktan da korkmuyorum. Aksine, beni hatalı olduğuma ikna edin, ben hazırım.

Benim için Kabala, tutunmak zorunda olduğum kalıtsal bir şey değil. Benim için bu, her insanın, tüm insanlığın ve genel olarak tüm evrenin yaşam amacına ulaşmak için bir araçtır.

Eğer yanılıyorsam, o zaman beni Kabala içerisinde düzeltin. Ve eğer Kabala’nın kendisi yanlışsa, o zaman bana başka bir metod verin, dinlemeye hazırım ama sadece gerçekten gerçek bir şeye dayanıyorsa.

Her Türlü Egoizmi Islah Edin

Soru: Üç tür egoizm vardır. Ailede, işte ve birbirimizi sürekli kaba bir şekilde kullandığımız hayatlarımızda ortaya çıkan olağan günlük egoizm vardır. Ve bir egoizm vardır ki, doğrudan doğruya onluda, birleşmek isteyen bir grup insanda ortaya çıkar ama birdenbire aralarında nefret belirir.

Egoizmin üçüncü seviyesi, kişinin Yaradan’a doğrudan ulaşması ve Yaradan’ın Kendisini kendi iyiliği için, kendi çıkarı için kullanmak istediği zamandır. Her üç seviyeyi de ıslah etmemiz gerekir mi?

Cevap: Evet, tüm bu seviyelerin ıslah edilmesi ve sadece başkalarının yararı ve iyiliği için olan şeyleri yapmamız gerekir. Kişi kendi üzerine çıkmalı ve yalnızca başkalarının iyiliği için hareket etmelidir.

Yorum: Ancak “başkalarının iyiliği için” ifadesi politikacılardan başlayarak herkes tarafından kullanılmaktadır.

Benim Yanıtım: Bu, sözlerin doğru, ancak niyetlerin ve eylemlerin yanlış olduğu anlamına gelir.