Daily Archives: Nisan 23, 2012

Öğrencilerler Bir “Kafeste”

Soru: 20. Yüzyılın başlangıcında özellikle Rusya’da, cahilliği ortadan kaldırmak için yaygın bir seferberlik vardı. Bugün bu durum kusursuz derece doğal görünürken eskiden düşmanlıkla karşılanıyordu. Birçok insan, çocuklarını okullara yollamayı reddetti ve çocukların kendilerince öğrenmelerini istemediler çünkü bunun gereksiz bir zaman kaybı olduğunu düşünüyorlardı. Biz integral bir eğitim sistemi önerdiğimiz zaman, gereksiz, kullanılmaz bir şey olarak algılanabilir, bugün ona benzer bir durum ortaya çıkabilir. Bu direnişin üstesinden nasıl gelebiliriz?

Cevap: Şunu düşünüyorum ki bugün, eğitmenlerin büyük bir çoğunluğu, psikologlar ve sosyologlar kuvvet kazanmaya hazır olan problemi farkındalar ama bu problemle nasıl başa çıkabileceklerini bilmiyorlar. Gerekli olan şey onlara mümkün olduğu kadar geniş açıklamalar ile yaklaşmaktır.

Öğretmenler, öğrencileriyle empatik olurlar ve üstelik zamanla öğrencilerinden daha fazla ıstırap çekerler. Sonuçta, öğretmenler çocukların devamlı olumsuz baskıları ile sınırsız ve çocukların onlara karşı gelip, kısıtlanamayan şeytanca bencillikleri ile yine de var olmaya zorlanmışlardır. Her öğrenci onlara karşı kendi bağımsızlığını ispat etmek ister ve kendisini teyit edebilmek için gayret eder.

Ben, öğretmenlerin ve eğitmenlerin çocuklarla normal olarak çalışması için onlara izin verecek olan, onların faydası için bir şey, en azından yeni bir metodolojide ayırt edebilmesi için burada bazı eğitime ihtiyaç olduğunu düşünürüm.

Bugün bir eğitmenin işi daha zor ve ciddidir, hatta ben riskli olduğunu bile söyleyebilirim. Bir kişi öyle koşullara maruz kalır ki söz konusu bu manevi baskı içindeki bu çalışmaya ”zararlı” olarak nitelendirilebilir. Çocuklarla birlikte kırk beş dakika sınıfta olmak birçok stres yaratır ve muazzam derecede öğretmeni zorlar.

Eğitmenlerle beraber biz ilk olarak, çocukların anlaması için onlara yardım edecek olan metodolojik bir kaynağı hazırlamaya ihtiyaç duyarız ve her şeyden önce biz henüz sınıfı değiştirmeden sınıftaki atmosferle ilgileniriz.

Öğrenciler henüz gerekli konuşmaya alışamaz çünkü birisiyle herhangi bir şeyi tartışmak imkansızdır. Bu, bağırma, birbirlerini susturma, küfür durumuna yol açar ve kim bilir başka nelere.

Şimdi eğitimci en azından onları oturtur, onları sakince bir arada tutar ve bir şekilde gereklilik getirdiği için onları pasifize eder. Öğrenciler oturur iken, hepsi perişan kendi yerindedir ve tüm bu işkencenin sona ermesini beklerler.

Burada yavaş ve düzgün bir geçişe ihtiyaç duyulur. Ben, eğitmenlerin aşamalı olarak bunu kabul edecek olduğunu düşünürüm. Onlar şimdiden mevcut olan sistemin, yeni nesilde var olmasının pek doğru olmadığını hemen görürler.

Yükselişe Davet, Her Yerde Mevcut

Kişi, bir sonraki seviyeye yükselmesi gerektiğini anlamadığı sürece, ıslah olamaz. Kişi, artık mevcut seviyesinde olmadığını ve bir sonraki seviyeye Islah Eden Işık sayesinde yükselmiş olduğunu, zihninde sürekli olarak resmetmelidir. Çabasına olan bu çözümü, sürekli olarak zihninde resmetmelidir.

Genelde, sürekli olarak bulunduğumuz seviyeyi düzeltmeye çalışırız. Mevcut seviyenin, biz o seviyeyi düzeltelim diye geldiğini düşünürüz. Ancak, bu tutum bizi durdurur!

Yeni bir koşul geldiğinde, ne yapmamız gerektiği konusunda aklımız karışır. Oysa, gelen tüm koşullar, o koşulların üstüne yükselelim diye gelir; o koşulların üstüne yükselip bir sonraki koşullara ulaşalım diye gelir.  Bulunduğumuz koşullarda düzeltecek hiçbir şey yoktur! Islah dediğimiz şey, mevcut seviyemizin üstüne yükselmektir!

Bunu kabul etmek çok zordur, çünkü bu tarz bir yaklaşım, dünyamızda yoktur; ancak maneviyatta işler bu şekilde işler. Bunun sebebi ise şudur: Gelen tüm koşullar, kişi bu koşulları düzeltsin diye verilmez; tüm koşullar, kişi kendisini düzeltsin diye verilir! Kendimizi düzeltmenin yolu ise, yalnızca her bir koşulun üstüne yükselmekten geçer ve buna, “mantık ötesi inanç” yoluyla ilerlemek denir.

Her ne zaman bir muhakeme yapmamın gerektiğini hisseder, hatalı veya gerçekçi olmayan bir nitelik keşfedersem, bunu, bu izlenimimin üstüne yükselmem için bir davetiye olarak görmeliyim. Bu sayede, yaşadıklarımın, yalnızca bana eksikliklerimi göstermesi için geldiğini anlarım. Bu eksikliklerimin tamamlanması ve düzeltilmesi, yani ıslahı, ancak bir sonraki seviyede gerçekleşir; asla mevcut seviyemde gerçekleşmez!

Kendimle ilgili, bu dünya ile ilgili, dostlarla ilgili ve Yaratan’la ilgili olaraktan bana kötü ve mükemmel değilmiş gibi görünen her şey, daha da büyük bir ihsan etme niteliğine kavuşmam için yapmam gereken muhakemeleri ve üstüne yükselmem gereken yerleri gösterir bana. Bütünü ile ihsan etme niteliğini edinene kadar, ancak bu şekilde ilerleyebilirim.

Rabaş’ın Yazıları konulu, 18.04.2012 tarihli Günlük Kabal Dersi’nin 1. Bölümünden

Sabah Dersi’nin Anlamı

Soru: Kongre’den bu yana, benim için şimdilik sabah dersine konsantre olmamız gerektiği hissi, birlik hissi oluştu. Yoksa daha fazla dağıtım mı yapmalıyız? Bir şey bana tam net değil yani bugüne kadar yaptığımız her şey yeterli değil gibi geliyor; bizlerin bir şeyler daha eklemesi gerek.

Cevap: Eklememiz gerekenin sabah dersinde yapılması lazım! Sabah dersinin dışında ilerleme sağlamak mümkün değildir! Onsuz hareket olamaz! Sabah dersi her şeydir-alfa (başlangıç) ve omega (bitiş) -başka söylenecek bir şey yoktur.

Fakat sabah dersinin yanı sıra, yaptığımız her şeyin bütünsellik ruhu içinde yapılması gerekir, nitekim bizler sürekli sabah dersinde bu ruhu uyandırıyoruz.

Güne ders ile başlamak ana husustur. Bunu bir nedenden dolayı yapamazsanız bile, yine de uyanma zamanınız ne olursa olsun gününüzü ders ile başlatın: Derse en azından yarım saatinizi adayın, eğer yapmazsanız, tüm günün kalanı düşüştür, bir kayıp ve bunu karşılamak için çok uzun bir zaman harcamanız gerekecektir.

Sanal Ders’ten 26.2.2012
Bu makale Dr. Laitman’ın blogunda 20 Nisan 2012’de, saat 09:24’te yayınlanmıştır.