Category Archives: Kabala

Twitter’da Düşüncelerim / 19 Mart 2020

Geçmişte herkes kendi içindi ve diğerlerine karşıydı. Virüs bizi ayırdı ve yeni karşılıklı ilişkiler kurmamızı sağladı – iyi bağlar. Bunu henüz anlamıyoruz. Zaman geçiyor, virüs bekliyor ve fırsat yok oluyor ..

Hem düşüncelerde hem de duygularda aldığım ve hissettiğim her şeyin bana geldiğine, Yaratan tarafından gönderildiğine inanmak ve bunu unutmamak önemli. Bana sürekli hitap eden Yaratan ki böylece Yaradan’ı algılamaktan alıkoyan sürgünden kaçmak adına işbirliği için O’ndan yardım isteyeyim.

 

Kabala İpuçları – 12/1/19

Soru: Düşüncem, beni ve her şeyin kaynağına, Yardan’a bağlayan bir köprü gibi nasıl olabilir? Genel olarak bir düşünce, O’nu edinmeden Yaradan ile nasıl iletişim kurabilir?

Cevap: Ben Yaradan’ın içindeyim. “Ondan başkası yok’’; yaptığım, söylediğim ve düşündüğüm her şeyin O’ndan geldiği, benden geçtiği, ancak tüm bunların Yaradan tarafından yapıldığını anlayabildiğim anlamına gelir.

Soru: Üst yönetim gücünün eşsizliğini algılamadaki rahatsızlıklar nelerdir?

Cevap: Rahatsızlık dediğimiz şey rahatsızlık değildir; bunun yerine, onlar yukarıdan yardımdırlar ve yanlışlarımı, şüphelerimi ve sanrılarımı aşmalı ve kendimi tam olarak Yaradan’a yöneltmeliyim. Bu şekilde bana verilen doğru yön budur.

Soru: Yaradan’a ulaşmanın doğrudan, kolay ve keyifli bir yolu var mı?

Cevap: Bu grupla, herkesle birlikte çalışmadan geçer. Bu nispeten kolay bir yoldur.

Soru: Yaradan neden hazdan memnun olacağımız, sıkılıp o zaman da O’na geleceğimiz, acısız bir sistem yaratmadı?

Cevap: O yolda gitmeye çalışın. Sizi kim durduruyor ki? Yaradan acıyı yaratmadı. Acı, her şeyi şimdi ve karşılıksız olarak almak isteyen egoizminiz tarafından yaratılır.

Soru: Eğer Yaradan mutlak bir sükunet durumundaysa, Yaradan’ın yaratılışı yaratmak istediği zamanki koşuluna ne denir?

Cevap: Bütün bunlar zaman çerçevesinin dışındadır. Bu sadece enerji seviyelerinden bahseder. Kabala Bilgeliği sadece bunu tarif eder.

Soru:  Derste, tüm onlumu düşüncelerimde tutarsam, bu bizi daha fazla bağlar mı?

Cevap: Yaptığınız her şeyde, onlunuzu düşüncelerinize dahil etmeye çalışmalısınız. Bununla, her bir anda, Yaradan ile bağ kuracaksınız.

Soru: Egoizm nedir?

Cevap: Egoizm, onluyu ya da Yaradan’ı düşünmediğim zamandır.

Soru: Beni tüketen üst yönetimin, eninde sonunda beni iyi bir sonuca götüreceğini varsayabilir miyim?

Cevap: Üst yönetimin sizi tükettiğini düşünmüyorum. Etrafta koşturup, kendinizi tüketen tek sizsiniz.

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 5

Sukkot Bayramı ve Sembolleri

Kefaret Gününden (Yom Kippur) beş gün sonra Sukkot’un Bayramı gelir, bu da bir kişinin NRNHY’ın beş üst ışığını aldığı ve saran ışığın etkisi altında olduğu koşula geldiği anlamına gelir. Saran ışığı almak için, kişi kendi üzerine bir baraka, Sukkah inşa etme denilen bir eylemde bulunmalıdır. Bu, kişiden üst ışığı bloke ettiği için bir kısıtlamadır, çünkü kişi kendi arzusunu yerine getirmesi için almak istemez sadece kendi kendini ıslah etmek için almak ister. Kişi aynı çizgide devam eder: Yeni Yıl’dan Yom Kippur’a oradan Sukkot’a.

Böylece kişi “Schach”, “çatı” denilen perde (Masah) inşa eder ve bu çatıdan sadece küçük bir ışığın nüfuz edebileceğini sembolize eder. Kişi, yedi gün boyunca barakanın gölgesinde oturur; bu, parçalanmış ruhun yedi egoistik kısmının: Hesed, Gevura, Tifferet, Netzach, Hod, Yesod ve Malchut’un ıslahını temsil eder.

Ancak o zaman, kişi ıslah olduktan sonra, Sukkah’dan ayrılır ve sekizinci günde, Shemini Atzeret, Tora’nın Verilmesini kutlar, yani üst ışığı zaten ihsan etme tarzında almaya başlar.

Soru: Çatı, Schach veya perde atıktan mı yapılır?

Cevap: Evet, çeşitli ağaçların dalları ve çeşitli tahılların saplarından.

Soru: Atık bizim için önemsiz olan şeyleri sembolize eder ve onları önemli hale getirmek için toplarız. Bizim için tam olarak önemli olan nedir?

Cevap: Daha önce bizim için önemli olmadığını düşündüğümüz şeyleri, ihsan etmeyi, sevmeyi, diğer insanlara yakınlaşmayı, “komşunu kendiniz gibi sevmeyi” – geliştirmemiz gereken nitelikleri – ihmal ettik, şimdi tam tersine, başımızın üstüne yükseltiriz. Yani, bunları ne pahasına olursa olsun uygulamak isteriz.

Soru: Sukkot bayramı süresince, dört tür bitkinin özelliklerini kullanırız: söğüt, mersin, palmiye ve ağaç kavunu. Bunlar neyi sembolize ediyorlar?

Cevap: Onlar, ıslah ettiğimiz, birbirine bağladığımız ve sonrasında üst ışığı kendimize çekebildiğimiz, egoizmimizin dört safhasını temsil eder.

 

Işık — Akıllı Enerji

Soru: Işık nedir? Bir çeşit enerji mi?

Cevap: Işık, arzumuza giren ve tüm eksenlerdeki tüm parametrelerde memnuniyetle mutlak doyumu, bilgi, varoluş duygusu veren şeydir.

Işık, dünyada madde üzerindeki tüm eylemleri gerçekleştiren, tek akıllı enerjidir. Madde, alma arzusu, haz alma arzusudur. Işık ve arzudan başka bir şey yoktur. Işık arzu ile çalışır.

Bunlar nitelik olarak zıttır. Arzu, her şeyi kendisi için almak, özümsemek ve doldurulmak ister. Işık vermek, yayılmak ve doldurmak ister. Tüm evren, dünyamız ve diğer tüm dünyalar da dahil olmak üzere bu iki bileşene dayanarak oluşturulmuştur. Sadece mikro doz arzu ve ışıktan oluşur.

Soru: Bundan, herhangi bir arzunun arkasında bir ışık kıvılcımı olduğu sonucu mu ortaya çıkıyor?

Cevap: İstisnasız. Aksi halde arzu olmazdı.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 17 Mart 2020

Virüs, AB üye ülkelerinin aldatıcı bağını gözler önüne serdi. Dahası, AB üye ülkeleri işbirliği içinde hareket etmek yerine sınırlarını kapatıyorlar. Virüs sahte ittifakı açığa çıkardı – egoist olduğundan sadece kısmi ve ekonomikti ancak ulusları yakınlaştırmadı!

Doğa, tüm unsurları birbirine bağlayan ve bunların herhangi birinin amir olmasına izin vermeyen fakat sadece diğer parçalarla karşılıklı bağlantıyı desteklemek için olan integral bir yasadır. Egoizmimizin içine oyuk açar açmaz, insanlardan, toplumdan ve doğadan direnç hissederiz.

Evrende, tüm evrene bir bağlantı alanı aracılığıyla bağlı olmayan küçük bir parçacık bile yoktur, onun her bir elementi tüm derecelerdedir. En belirleyici bağlantı insan derecesindedir, düşünce derecesi, yani ilişkiler her şeyi belirleyen ve yönetendir.

Gelişim, ancak doğanın bağlı olma şartı gözetildiğinde mümkündür. Kainat ve yeryüzü: cansız doğa, bitkiler, hayvanlar ve insanlar tek mekanizmanın parçasıdır ve birbirine bağlıdır. Sistemin tamamında, her bir parçanın diğerlerini tamamlamasını gerektiren yalnızca bir yasa vardır.

İnsan başkalarını kendi yararına kullanır – bu, doğanın integral sistemini yok eder. Ego-arzu doyurulmaz. İntegral, küresel doğa sistemi buna katılmaz ve bir insanın doğal sistemleri yok etmesine izin vermeyen antikorlar üretir.

Coronavirüs salgını küresel bir duruma ve devrime yol açtı. Bu mikroskobik virüs, kökteki güçlü ve sarsılmaz yapılarımızı yok ediyor! Ülkeler sınırları kapatıyor. Tüm dünya evde, kilitli kapılarla saklanıyor.

Size gönderdiğim hastalıklar değildir! Hastalık olarak gördüğünüz hatalarınızdır. Ancak, tüm safhalarınız Bana atfederseniz, bunların hastalık olmadığını, sizi bana yaklaştıran ıslahlae olduğunu keşfedeceksiniz! (Sanhedrin, 101.1) 03/16/20 dersine bakın.

Belki de insanlık, egoizmden ölüm karşısında, iyi bir bağ için kötü tarzını değiştirmeyi kabul eder …?!

Coronavirüs birkaç ay içinde biterse, dünya rutinine geri döner. Fakat eğer düşüş daha uzun sürerse, ülkeler hayatta kalmak için herhangi bir ego-hesaplamasını unutarak birleşmek zorunda kalacak.

 

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 4

Yom Kippur Yasakları

Soru: Yom Kippur’da (Kefaret Günü) hangi sınırlamalar (kısıtlamalar) uygulanmaktadır?

Cevap:  Yom Kippur’da kişi “son verir”, egoizmini kullanmak istemez. Anlaşılan o ki, kişi ruhunu oluşturan beş egoist seviyenin tümüne son vermiştir. Kişi onlara son verir ve kullanmaz.

Bu nedenle Yom Kippur’da içmeyiz, yemeyiz,  deriden yapılmış giysi ve ayakkabı giymeyiz, aromatik maddeler sürmeyiz, saçımızı kesmez veya taramayız.

Soru:  Kabalistler  bu simgeleri nereden aldı? Örneğin, deri kıyafet ve ayakkabı giymenin yasaklanması neyi simgeliyor?

Cevap: Geçmişte, tüm kıyafetler neredeyse tamamen deri veya yünden yapılırdı. Kabalistler maneviyatı ifşa ettiklerinde, sadece küçük manevi koşullarını yani Nefeş, Ruah ve Neşema denilen araçları kullanabildiklerini görürler.

Cildi ve yünü simgeleyen Haya ve Yehida dereceleri kullanılamaz. Bu nedenle böyle bir gelenek vardır. Özellikle ayakkabılar için geçerlidir çünkü ayakkabılar manevi bedenimizin son ve en düşük seviyesi olarak kabul edilir.

Başka bir deyişle, Kabalist, ediniminden itibaren, kök ve dal arasındaki bağlantının benzerliklerini görür, “deri/cilt” olarak adlandırılan belirli bir arzu türünün, Yaradan ile bu dünyada kullanamayacağı bir iletişim türü olduğunu anlar.

Soru: Bayramlarımızın tüm gelenekleri bu şekilde mi ortaya çıktı?

Cevap: Evet. Manevi dünyada keşfettiğimiz her şeyi, dünyamızın simgelerinde uygulamaya çalışıyoruz.

Soru: Hep düşünmüşümdür, yediğim şey ya da giydiğim ayakkabı Yaradan için ne fark eder ki?

Cevap: Fark yok. Bu nedenle, emirlerin sadece kişiyi ıslah etmek için verildiği ve Yaradan’ın elleriniz ve bacaklarınızla, fiziksel olarak yaptığınız şeylere kesinlikle kayıtsız olduğu söylenir.

Kabalistler, bizim için en önemli şeyin egoizmimizin ıslahı olduğunu söyler. Yaratılan şey budur ve ıslah etmemiz gereken şey de budur.

İnsan Talep Eder Ve Yaradan Verir

Soru: Kabala’yı edinerek, adeta daha yüksek bir enerji noktasına geri dönüyoruz.  Bunu yapmak için, bir grup insana, benzer düşünen insanlara ihtiyacımız vardır çünkü birleşmenin gücü kendini sadece onun içinde gösterir.  Bu,  bu enerji topunun ya da Yaradan’ın birleştirme niteliğine sahip olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Yaradan tektir ve O’nu algılayabilmek için birliğe ulaşmamız gerekir.  Bu ancak O’nun için çabalarsak, bir şekilde O’nu iyi bilirsek, elde edilebilir.

Soru: Tam olarak neye ihtiyacımız var, O’nunla birlik olma mı, yoksa aramızda birlik olma mı?

Cevap: Birliğin niteliklerine yani tüm zıtların birliğine.  Bu nedenle Kabalistler, bunu başarmanın en iyi yolunun bir grupta bir araya gelmek ve mutlak anlayış, mutlak etkileşim, mutlak kaynaşma, sevgi noktasında birleşme olacak şekilde bağlanmaya çalışmak olduğunu belirtiyorlar.

Bütün bunlar, karşıt niteliklerimizin üstünde olacaktır. Bir yandan, zıtlıklarımız arasında daha daha fazla farkındalığa geleceğiz. Öte yandan, onların üzerine yükselme fırsatına sahip olacağız.

Soru: Mecazi konuşacak olursak, atomlar nasıl birbirini sever, birbirleriyle birleşir ve molekülleri oluşturur ya da bir hücre diğerlerini nasıl sever ve onlarla birleşir ve bizim gibi bir tür organ oluşturur?

Cevap: Evet.  Bu cansız, bitkisel ve hayvansal doğada oluşur; yönetilen bir nesneden herhangi bir onay, destek veya talep olmadan bunları açıkça kontrol eden, zorlayıcı daha yüksek bir güç, Yaradan vardır.

Bu nedenle, insanlar hariç, doğanın her seviyesi bilinçsizce Yaradan’ın eylemlerini yerine getirir.  O, bizi kontrol eder, böylece herkes bilinçli olarak Yaradan’dan onları ıslah etmesini ve diğerleriyle bağ kurmasını ister.  Burada kişi, bir yoldaş, bir dost ve Yaradan’ın ortağı haline gelir.

Bu çok önemlidir, çünkü Yaradan’ın bizim önümüze koyduğu sorunları hissetmeye başladığımız ölçüde, O’ndan bu sorunları çözmesini talep etmeye başlarız.  O, bu problemleri bir insanı diğerleriyle, tüm doğayla: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan ile birleştirerek çözer. Anlaşılan o ki Yaradan kişiye koşullar verir, kişi talep eder ve Yaradan verir.

Soru: Yani, bu hayatta bize verilen tüm sorun ve engeller herkesi diğer insanlarla daha yakın bir koşula yönlendirmek için mi gereklidir?

Cevap: Evet.  Ve zıt insanlar arasındaki bu yakın koşulda, Yaradan Kendisini ifşa eder.

 

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 13

Yaradan’ı Anlayın

Soru: Eğer her şey bir yanılsamaysa, kişi Yaradan gibi, maddelerden bir şey yarattığında ne olur?

Cevap: Bizler, Yaradan gibi hiçbir şey yaratmayız. Sadece üst ışığı almaya başlarsak, onun yardımıyla özümüz, egoizmimiz, arzularımız üzerinde çalışabiliriz. Bizler o zaman, bir şekilde, Yaradan’a benzerliğimiz ölçüsünde, O’nun eylemlerini anlamaya başlayabiliriz ama O’nun özünü değil.

 

Manevi Edinim

Soru: Kişi manevi merdivenin basamaklarında pratik olarak nasıl ilerleyebilir? Manevi edinim nedir? Kabala’nın, bir grupta pratik çalışma olduğunu öğreniyoruz ama bu hissiyat nerede?

Cevap: Onlunun içindedir.  Onlunun merkezinde bir noktada birleşmeye çalışarak, “manevi” dediğimiz koşula girersiniz. On farklı nitelikten, tek bir noktada birleşmeye yönelik çabalar, tüm bu nitelikler, tek bir noktada birleşerek  “Yaradan” olarak adlandırdığımız şeyi özetlemektedir.

Buna ulaştığınızda ve üst güçle temas halinde olduğunuzu hissettiğiniz anda, hemen çemberin o merkez noktasından nasıl saptığınızı hissetmeye başlarsınız, birbirinizden uzaklaşırsınız. Şüphe duyarsınız, nefret edersiniz, reddedersiniz ve birbirinizi anlamazsınız. Doğal olarak, Yaradan’ınız da ortadan kaybolur.

Ve tekrar bir araya gelip birleşmeye çalışmalısınız. Ama bu bir sonraki seviyede olacaktır. Ve tekrar birlik noktasına ulaşacaksınız ve bunun içinde Yaradan’ı, O’nun daha içsel niteliklerini hissedeceksiniz. Bu zaten edinimin ikinci seviyesi olacaktır ve böyle devam eder.

 

Manevi Bayramlar, Bölüm 3

Yom Kippur – Kendi Kendini Yargılama

Roş Haşanah’dan on gün sonra Yom Kippur gelir.

Roş Haşanah boyunca kişi uyanır, ihsan etme niteliğini elde etmek için Yaradan gibi olmak ister. Yaradan ile eşdeğer olmak isteyen kişi,  kendini giderek daha fazla hisseder ve onuncu günde, Yaradan’a tamamen zıt, mutlak bir egoist olduğunu gördüğü duruma gelir.

Yom Kippur veya Kefaret Günü, bizim kötü doğamızın ifşa olduğu, kişinin kendini yargıladığı gündür.

Kişi, kendisine etki eden güçlerin egemenliği altında, kendisini bir egoist olarak doğru bir şekilde algılamaya başlar ve onlarla baş edemez. Prensip olarak, bu bir kişinin hatası değil, verilen bir şeydir. Bu yüzden kişinin kendini bu şekilde konumlandırması gerekir.

Elbette, hiç kimse,  tüm bunları onun için ayarlayan Yaradan’ da dahil olmak üzere onu yargılamaz. Bu, kişinin, manevi durumu hakkındaki farkındalığıdır.