Category Archives: Kabala

Eğer Yaradan Her Şeyi Belirlediyse Ben Neden Endişelenmeliyim?

Soru: Madem nihai sonuç, onun ilk düşüncesindeyse, er ya da geç Yaradan, bu enkarnasyonda değilse de bir sonrakinde her şeyi yerli yerine koyacaksa, neden oradan oraya koşturup, endişelenmeliyim ki?

Cevap: Lütfen, sizin bir şey yapmanıza gerek yok. Kimse sizi zorlamıyor. Neden burada olup beni dinlediğinizi bile bilmiyorum.

Halbuki,  O’nun düşüncelerini anlamak için, O’nunla birlik olabilmek için bir fırsatınız var. Yaradan, O’nun yaratılış planını yerine getirmeniz için sizi zorlamadan önce bile, kendi hızınızda ilerleyerek bunu kendiniz, kesinlikle bilinçli olarak ifşa edebilir ve yerine getirebilirsiniz.

Bu durumda, Yaradan gibi hissedeceksiniz. Bu sizin Yaradan’a benzerliğiniz olacak ve O’nun gibi hissedeceksiniz. Burada büyük bir fark vardır: ya bir eşek gibi dürtüleceksiniz ya da Yaradan gibi hissedeceksiniz.

Önceki Reenkarnasyonların Bilgisi Geri Getirilebilir Mi?

Soru: Bizler önceki reenkarnasyon süresince bir şeyler öğrendik ve şimdi buraya yeni şeyler öğrenmek için tekrar geldik. Ama bildiğimiz ve anladığımız şeylerin hepsi geri alındı. Bu bilgileri geri getirmek için bir hakkımız var mı?

Cevap: Eğer Kabala çalışıyorsanız, önceki bilgileriniz size hızlı bir şekilde geri dönecektir. Sizler, bunları sizin anladığınız gerçekler gibi hissetmeye ve algılamaya başlayacaksınız.

Bu, bizim neslimizdeki modern çocukların, nasıl on ila yirmi yüzyıl önce dünyayı keşfeden çocuklara kıyasla her türlü teknolojiyi ve bilgiyi hızlı bir şekilde benimseyip kavraması gibidir.

Endişelenmeyin, her şey geri dönecek. Bu bilerek yapıldı, böylece her seferinde sizler ruhunuzu yeniden algılayacaksınız.

Acı Çekme Nedenini Fark Etme

Soru: Kabala bireyleri nasıl değiştirir? Bu nasıl meydana gelir?

Cevap: Kabala özgecil ve manevi güçlerin bu dünyaya nasıl indiğini açıklayan bir bilgeliktir. İhsan etme ve sevginin bu nitelikleri, dünyevi olanların tamamen zıttıdır. Onlar yavaş yavaş insanlığa yakınlaşır ve bizlerin acı çekme nedeni budur.

Kişi diyebilir ki bizler acı çekiyoruz çünkü Yaradan bize yakınlaşıyor. Bizler O’ndan ne kadar zıt olduğumuzu hissediyoruz ve bu yüzden kötü hissediyoruz. İhsan etme, sevgi ve birleşmenin nitelikleri, bize yakınlaşırken, bizler doğamız gereği bunu istemiyoruz. Bu, bizlerin tüm hayatımız boyunca karşılaştığı bir problemdir.

Bizler bunu fark etmediğimiz için başımıza dünyada ne gelirse gelsin, manevi yükseliş için bir uyanış olarak değil, bizleri iten ve aşağılayan olaylar gibi hissedilir.

Eğer bizler acılarımızın kökenini, manevi güçler bize yakınlaştığı için acı çektiğimiz gerçeğini fark etseydik, buna göre de gittikçe daha fazla bu manevi güçlere, ihsan etme, sevgi ve birleşme niteliklerine benzer olsaydık, o zaman onları doğru bir şekilde algılardık, onlarla bağ içinde olurduk ve onların tamamen farklı niteliklere, manevi derecelere yükselmemize nasıl yardımcı olduklarını hissederdik.

Düşüş, İlerlemek İçin Bir Motivasyondur

Soru: Eğer kişi kendi başına ilerlerse inişlerden kaçınabileceğini söylediniz. Kendi başınıza ilerlemek ne demektir?

Cevap: Eğer her doygunluğun/memnuniyetin yetersiz olduğunu düşünüyorsanız ve hemen yeni bir memnuniyet arıyorsanız, eskisini bir eksiklik, bir tür düşüş olarak hissedeceksiniz.

Diyelim ki büyük bir bilgiye ulaşmak istiyorum. Her zaman yükseliyorum, sürekli bunun için çabalıyorum, ama hala ulaşamıyorum. Bu nedenle kendim için, ulaşmak istediğim büyük değerli dereceyi kazanmam gerekir.

Ve o zaman, içlerindeki bir şeyi algılasam bile, tüm ara dereceleri dikkate alacağım, çünkü bu edinim beni doldurmayacak, sadece ilerlemeye teşvik edecektir.

Soru: Yükselmesinin imkansız olduğu düşüşler var mıdır?

Cevap: Hayır. Yaradan böyle davranmaz. Aksine, O, bir insanın yükselmesine yardımcı olur.

Yaradan’a Sevgisini Göstermesi İçin Nasıl İzin Veririz?

Yaradan, dostum için olan duamda nasıl ifşa olur? Eğer, sadece Yaradan’ın Kendisini  O’nun yararı için bir dosta ifşa etmesini önemsersem ve bunu talep edersem, o zaman Yaradan’ın eylemlerini, talebim içinde hissedeceğim. Sonuçta, eylemlerim yoluyla bir yanıtı tetikledim ve gerçekten gruba yardım etmek için Yaradan’ı çekmeyi amaçladılarsa, o zaman bu yardımı ifşa edeceğim.

Bunun hakkında dosta sormamalıyım; her şeyi kendim göreceğim ve bulup ortaya çıkaracağım. Yaradan’a yalvarırım ve dostlarım ve dünya için iyi işler yapabilmeyi talep ederim. Eğer bu gerçek ve doğru bir istekse, sonrasında Yaradan’ı nasıl harekete geçirdiğimi ve O’nun nasıl davrandığını göreceğim. Bu, yansıyan ışığı yükselttiğim ve Yaradan’dan bu ışıkta kıyafetlenmesini istediğim anlamına gelir. Yaradan’ın direkt ışığı, benim yansıyan ışığımda kıyafetlenir ve ruha girip içsel ışığa dönüşür, arzulara akar ve ıslah eder ve sonra onları doldurur.  Ve ben tüm bunlara katılırım çünkü bu benim tarafımdan başlatılan bir eylemdir.

Yaradan ihsan etme gücüdür ve O tek bir şey ister: Bu gücü almamız ve kullanmamız. Bu gücü alabilir ve bir dostum için kullanabilirsem, o zaman Yaradan’a haz veririm. Aksi takdirde, O’na memnuniyet getiremem çünkü O’nun Kendisinin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ama O’nu, O’na ihtiyacı olanlarla birleştirerek, ona haz veririm.

Yaradan onlara doğrudan yardım edemez çünkü onların böyle eksiklikleri yoktur. Ama onları talebim vasıtasıyla Yaradan’a bağlarsam, dostlara ve O’na haz veririm. Yaradan’ı yaratılan varlıklara kontak etmem yeterlidir. Yaradan yansıyan ışığa sahip değildir ve Gücünü özel bir giysiye saramaz. Ama O’na kıyafetlerimi verirsem, o zaman O çalışabilir ve haz alabilir.

Aksi takdirde, Yaradan doğum yapması gereken ama yapamayan bir kadına benzer.  Bu, doğum sancıları gibidir: yardım ister, ancak bu imkansızdır çünkü Yaradan’ın doğum yapmasına yardım edecek kimse yoktur. Bizler, Yaradan’ı kısıtlıyoruz ve O’nun tüm sevgisini göstermesine ve dünyayı düzeltmesine izin vermiyoruz.

Bizim Dünyamız Siyah Bir Noktadır

Soru: Siz diyorsunuz ki bizim dünyamız yoktur. Hangi anlamda o mevcut değildir ve neden? ‘’hayali ‘’ ne demektir ve bu kimin yanılsamasıdır?

Cevap: Bu bizim yanılsamamızdır. Gerçeklikte, bizim dünyamız mevcut değildir.

“Gerçeklikte’’ ne demektir? Gerçeklikte var olan tek şey ihsan etme niteliğinde;  bizim dünyamız yoktur.

Bizim dünyamız alma niteliğidir ve bu salt bencilliktir. Ve dünya kendi başına mevcut değildir, o amaçlı olarak hayali ve aldatıcı bir şekilde yaratıldı, bu yüzden bizler onun içinde kendi gerçek manevi gelişimimizin başlangıç noktasında yaşıyoruz, böylece bizler manevi dünyaların ve gerçek var oluşun dışında bulunmaktayız

Bizim dünyamız sadece siyah bir noktadır.

Daha Geniş Çevrelerin Sorumluluğunu Üstlenmek

Tüm evren tek bir noktadan gelir. Bu nedenle, ihsanın üst gücü, Yaradan, yaratılan varlıkların bağının içinde ifşa olur. Yaradan, tüm yaratılışın merkezi noktasıdır. Kabala Bilgeliği, insanın elde ettiği üst gücün tüm edinimlerinden ortaya çıkmıştır. Kabalistlerin tavsiyelerine uyarsak, aynı ifşalara ulaşabiliriz. Kabala, Yaradan’ın ifşasıyla ilgilenen gerçek, pratik bir bilgeliktir.

Bizler sadece Yaradan’dan aldığımız şeyi görebiliriz ve bu tüm bilgeliğimizin temelidir. Yaradan’ı ifşa etmemizi engelleyen şeyi şu şekilde keşfederiz: bizi sınırlayan egoizmimizi, haz alma arzusunu. İlk başta, egoizmde herhangi bir engel hissetmeyiz. Ancak, bize etki eden üst kuvveti fark etmeye ve hissetmeye çalıştığımızda ve engeli, O’nu kalbimiz ve zihnimizle algılayamadığımızı hissettiğimizde,  o zaman sebebin Yaradan’ı ifşa etmeye direnen egoist güçte olduğunu anlarız.

Ancak ıslahtan sonra, egoizmin gücü kötülükten, zararlı olmaktan ve gizlenmeden tam tersine, ifşanın gücüne dönüşür ve bizim yardımcımız haline gelir. Bu egoizmi kısıtlayarak, bir perdeyle örterek ve yansıyan ışığı yükselterek, Yaradan’ı bu ışık altında ifşa edebiliriz: ihsan etme, sevgi ve bağın niteliğini – doğamız gereği sahip olmadığımız tüm özellikler.

Bu nedenle, gizlenme gücü ifşanın gücü haline gelir, reddetme gücü bağın gücü haline gelir ve kendimizi Yaradan’ın önünde dururken buluruz. Aynı zamanda, aldığımız tüm ıslahlardan sonra O’na benzer hale geldiğimizi anlarız. Yaradan’la olan bağımız bu şekilde ortaya çıkar. Yavaş yavaş mükemmellik derecelerine ulaştıkça, Yaradan’ı bilmeye geliriz ve bununla uyumlu olarak, tüm ışığın, tüm ortak ruhun her birimizin içinde parladığını hissederiz.

Bu nedenle, reddetmenin gücü gereklidir; sonuçta, bunun nedeni tüm ifşanın daha sonra gerçekleşmesidir.

Düşmekten korkarsam, bağımızı yenilemenin yollarını her zaman dikkate almalıyım. Eylemsizliğin gücü burada işe yaramaz. Çaba göstermeyi bırakır bırakmaz derhal dururum. Yani aynı koşulda kalmak için bile, her saniye yenilemeyi düşünmek zorundayım. Daha da önemlisi, bu durumu güçlendirmek istiyorsam, sürekli sevgi, bağ eklemenin ve yeni bir tat, ek bir güç hissetmek için başkalarını uyandırmanın yollarını aramalıyım.

Düşüşten korkuyorum, çaba sarf etmeye devam ediyorum ve her saniye biraz daha fazla hava, daha fazla tat hissediyorum. Bu, sürekli olarak eklediğiniz ve tattığınız çok önemli bir duygudur.

Grubun ilerlemesi hakkında düşündüğüm ölçüde, maneviyattaki ilerlememi hızlandırırım. Manevi kabımı Kli ) giderek daha fazla genişleterek ve tüm insanlığı kapsayana kadar daha geniş ve daha geniş çevrelerle ilgilenerek daha daha hızlı hareket ederim. Bu çok basit bir sistemdir; tek sorun, egoizmin harekete geçmemize izin vermemesidir.

Manevi Bayramlar, Bölüm 6

Yom Kippur’dan Hanuka’ya

Soru: Yom Kippur (Kefaret Günü) sırasında, kişi Yaradan’a benzer olmak istediğinden ve hiçbir şey almak istemediğinden, tüm arzuları üzerinde bir kısıtlama yapar. Sonra kişi yedi tür arzusunun hepsini ıslah eder ve sekizinci günde Tora’yı yani ışığı alır. Sonra Hanuka gelir, bu bayram neyi simgeler?

Cevap:  Hanuka, kişinin Bina niteliğine, tamamen ihsan etme niteliğine ulaştığı koşuldaki ıslahını sembolize eder. Kişi, Malhut’tan,  tamamen ihsan etmenin içinde olduğu ve hiçbir şey almaya ihtiyaç duymadığı,  Bina Sefira’sına yükselir.

Soru: Bu, kişinin Sukkot sırasında ilk yedi Sefirot’u ıslah ettiği ve şimdi Bina’ya yükseldiği anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Hayır. Bunların hepsi semboliktir, özel ıslahlardır, tam yeterlilikte değildir. Tüm bayramlardan sonra, tam olarak Tora’yı (üst ışık) alarak, kişi kendini ıslah etmeye başlar.

Sukkot’un sonuna kadar, Shemini Atzeret’e kadar kişi, gerçekten ıslah olmuyor. Kişi üst ışığı kendi üzerine çekmek için tüm hazırlık çalışmalarını yapmıştır.

Sukkot bayramının sona ermesinden başlayarak, Shemini Atzeret’ten Hanuka’ya kadar, kişi kendini Bina niteliğinde, ihsan etme niteliği içinde ıslah eder.

Soru: Hanuka, Milattan Önce 2. yüzyılda meydana gelen tarihi bir olayı temsil eder: Makabiler ve Yunanlılar arasında ideolojik bir çatışma. Kabala’ya göre, Yunanlılar egoist arzularımızı, Makabiler ise özgecil arzularımızı temsil eder.

En ilginç şey Hanuka sırasında gerçekleşen mucizedir.  Peki bu nedir?

Cevap: Makkabiler, Başrahip (Kohen) mühürlü, genellikle Tapınakta kullanılan yağ içeren küçük bir kavanoz buldular.  Bu yağdan bir lamba yaktılar ve o Hanuka’nın yedi günü yandı.

Bu, Hanuka’nın mucizesi olarak kabul edilir ve eğer kişi kendini aşağıdan, doğru bir şekilde hazırlarsa ve hem yağ hem de mum olmaya hazırsa, Yaradan kişiyi tamamen ıslah eder ve kişi, Bina’nın üst ışığında kendi tam ıslahına ulaşır yani kişi tam ihsan etme seviyesine yükselir.

Soru: Bu, mumun, fitilin ve yağın, bir Kabalistin arzularıyla yaptığı belirli eylemleri sembolize ettiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet.  Ve Hanuka’nın kendisi, kişi ihsan etme niteliğinde kendi ıslahını bitirdiğinde ve ihsan etme uğruna alma niteliğindeki ıslaha, bir sonraki dereceye geçişte,  “Hanu-Koh” dır yani  bir moladır.

Twitter’da Düşüncelerim / 20 Mart 2020

Neden tam olarak egoistik etkileşimlerimizle ölümcül bir virüsü birbirimize ilettiğimizi ve kötü enfeksiyonu nasıl iyi bir enfeksiyona dönüştürebileceğimizi ve yeni bir dünyaya nasıl ilerleyeceğimizi çözelim. Umarım bunu anlarız ve herkese anlatabiliriz.

Yaratan, egoizmi ıslah etmek için gittikçe daha etkili durumlar düzenlemektedir. Virüs bize her şeyi iyi ve yararlı iletmek yerine, hastalığı nasıl ilettiğimizi ve birbirimizi ölümüne nasıl mahkum ettiğimizi gösteriyor. Haydi birbirimize sevgiyi ileterek iyi bağlarla birleşelim!

#Coronavirüs ilişkilerimizin gerçekliğini ortaya koyuyor. Farklı, doğa ile uyum içinde, egonun üstüne yükselerek birbirimizle iyi ilişkiler içinde yaşayabileceğimizi fark edersek, hızlaca salgından çıkabiliriz. Virüs, dünya-doğasını dengeden çıkardığımızı gösteriyor.

Özgür seçime izin vermek için kalbin ağırlığı verilir. Küresel kriz, #coronavirüs salgınının bir sonucu olarak, iyiliğe doğru eğilerek iyi ve kötüyü dengelemek için özgür seçimine göre, Doğa’nın her insanla nasıl ilgilendiğini gösterir!

#Coronavirus‘un bize ne yapacağına dair birçok soru alıyorum.

Cevap basit: kimse bilmiyor!

#Kabala, egoizmimize rağmen bunun aramızda daha büyük bir bağa yol açacağını söylüyor. Islahlarını kolaylaştırmak isteyenler materyallerimizi incelemelidir!

Eğer İlerlemek İstemezsem…

Soru: Manevi dünyaların derecelerine tırmanmak için bir ömür yeterli mi?

Cevap: Endişelenmeyin,  bu sizin göreviniz değil.  İyi ya da çok iyi olmayan bir yolla yükselmelisiniz.  Yol seçimi size bağlıdır.

Eğer uygularsanız, hızlı bir şekilde yükselecek ve yükseliş uğruna hayatınızın her anını kazanacaksınız.  Ve eğer tembelseniz, elbette ileriye itilirsiniz, hatta yalnız bırakılırsınız, o zaman da diğerlerine yetişmeniz gerekir.

Genel olarak, farklı olasılıklar vardır.  Kafanızı karıştırmamak için tek bir şey söyleyeceğim: düzenli dersler, bir gruba, ortak etkinliklerimize katılım;  normal, düzgün, güvenli bir yükseliş için gerekli minimum koşuldur.  Daha hızlı hareket etmek istiyorsanız, ek dersler, kurslar vb. vardır.  Daha da hızlı hareket etmek istiyorsanız, başka seçenekler de vardır.

Soru: Ya durmak istersem ve eğer dersem ki, “Birinci derece benim için yeterli, burada iyi hissediyorum.  İleri gidebilirsin ve ben burada duracağım. ”

Cevap: Her insanın manevi kökenine ulaşması gerekecektir.  Bu durum ona bağlı değildir.  Kimse sana bunun hakkında sormaz.  Size nasıl yükseleceğinize karar verebileceğiniz çok dar bir aralık verilir: kendi çabalarınızla ya da arkadan itilerek.

Çok ilginç bir mekanizma vardır.  Bu mekanizma kölelere muamele etmeye benzer ve basit bir prensipte çalışır: İyi çalışırsanız, darbeler almazsınız ancak tereddüt ederseniz hemen size vurmaya başlarlar.

Soru: Bu, yolun ortasında bir yerde durmanın imkansız olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Durabilirsiniz, ancak darbeler alırsınız.  Yani umursamamazlık yapamazsınız.  Doğa kanunu ile ilgileniyoruz.  Bu nedenle, hiçbir talep yardımcı olmaz.  Size belirli koşullar verildiyse, bunları yerine getirmelisiniz.