Yaradan’la Bağın Yeri

Malhut özünde, içinde hiç beyazlık olmayan siyah bir noktadan başka bir şey değildir.

Eğer kişi, o noktayı özü gibi kabul ederse ve kurtulmak istediği gereksiz bir şey olarak değil, daha ziyade süsleme olarak kabul ederse, buna “kişinin kalbindeki güzel bir yer” denir.  (Baal HaSulam, Şamati 127, Çekirdek, Öz ve Artan Bereket Arasındaki Fark)

Siyah noktada, Yaradan’la bağın yerini görmeliyiz. Biz onu kutsallık, beyaz olarak kabul ederiz ama onu egoistik arzularımızda algıladığımız için, siyah olarak görürüz.

Soru: Yaradan’la birleşme koşulu her zaman siyah noktadan mı kaynaklanır?

Cevap: Tamamen ışıkla dolu bir koşul olamaz. Her zaman siyah noktalar bulunmak zorundadır. Ama onlardan korkmamalıyız; onlarla nasıl çalışacağımızı anlamalıyız. Bu siyah noktalar sayesinde, onları gruptaki ışıkla aydınlatabiliriz ve tam ıslaha kadar onlarla birlikte ilerleyebiliriz.

Eğer siyah koşulu, Yaradan’dan geldiği için iyilik olarak görürsek, her şey yoluna girecek.

Yaradan’ın Cevabını Nasıl Anlayabilirsiniz?

Soru: Eğer Yaradan’dan bazı cevaplar alıyorsak ama sonra onları takip edemiyorsak, bu ne demektir? Bu, O’nun yüceliğinden yoksun olduğumuz anlamına mı gelir?

Cevap: Evet, bu sizin o alanı çoktan terk ettiğiniz ve dolayısıyla Yaradan’ı hissetmediğiniz anlamına gelir. Dostlarınızla bağ kurmaya çalışın ve birlikte Yaradan’a dönün.

Soru: Yaradan’ın soruma verdiği cevabı nasıl anlayabilirim?

Cevap: Eğer bir sorunuz varsa ve ısrarla bir cevap istiyorsanız, o zaman yavaş yavaş Yaradan’ın cevabını zihninizde hissetmeye başlarsınız.

Soru: Aldığımız yanıtın bir süre sonra geçerliliğini yitirmesi söz konusu olabilir mi?

Cevap: Olabilir. O zaman yeni bir soru sormalısınız.

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 51

Soru: Bir insanın, her zaman bir kızı düşünen bir erkek gibi olması gerektiğini söylüyoruz. Bu örnekteki kız Yaradan’dır. Bu örnekte onlu kimdir?

Cevap: Onlu, bir erkeğin bir kızla bağ kurmasını sağlayan bir toplumdur.

Soru: Doğru perdeyi inşa etmek için, emirleri bilmek ve yerine getirmek mi gerekiyor, yoksa bu sadece niyetle yapılan bir çalışma mı?

Cevap: Şimdilik bu sadece niyetle yapılan bir çalışmadır.

Soru: İnanç ile ihsan etmenin Kelim‘i arasındaki fark nedir?

Cevap: İnanç, ihsan etme niteliğidir. Ve Yaradan’a olan inancımızı onlardan yükseltmek için ihsan etme Kelim’ine (kaplarına) ihtiyacımız var.

Soru: Duanın havada kalmaması için tam olması gerektiğini söylüyorsunuz. Öte yandan, eğer yanlışsa duamızı Yaradan’ın düzelteceğini söylüyorsunuz. Hangi duayı havada bırakıyoruz ve Yaradan hangisini düzeltecek?

Cevap: Buna Yaradan karar verir.

Kişiyi Silkelemek

Bu demektir ki, Yaradan, günahkârın tövbe etmesini istediğinde, ölüler diyarını onun için o kadar alçaltır ki, günahkârın kendisi de öyle olmak istemez. Bu nedenle kişinin Yaradan’a yalvararak dua etmesi gerekir ki Yaradan ona Tora’nın ışığını ekleyerek hakikati göstersin. (Baal HaSulam, Şamati 47 “O’nun Yüceliğini Bulduğun Yerde”)

Soru: Yaradan’ın bazı insanlara büyük sıkıntılar gönderirken, bazılarına hiç sıkıntı göndermiyor gibi görünmesi neye bağlıdır?

Cevap: Kişinin kendisine değil, ruhunun köküne bağlıdır. Her birimiz, bizi oradan kontrol eden sinyaller alırız.

Soru: Eğer kişi huzurlu bir durumdaysa, bu, Yaradan’ın ona sıkıntılar göndermesi gerektiği anlamına mı gelir?

Cevap: Evet, Yaradan’ın onu biraz silkelemesi gerekir.

Daha Yüksek Bilgi

Soru: Eylemlerimizin kutsallıkla ilgili olup olmadığının belirlenmesinin, bilgiyle ilişkili olarak yapıldığı söyleniyor, çünkü Sitra Ahra‘da yokken, kutsallıkta bilgi vardır. Fakat Sitra Ahra aynı zamanda kutsallığın bilgisinden de beslenir, değil mi?

Cevap: Fakat Sitra Ahra, kutsallığın bilgisini ortaya çıkarmaz çünkü o, kendisini tam olarak ihsan etme niyetinde, başkalarıyla bağ kurma niyetinde gösteren Yaradan’ın ışığını temsil eder.

Ancak bu durumda, önce Hasadim‘in ışığını çekersiniz ve sonra Hohma‘nın ışığı onda görünür olur. Buna yüksek bilgi denir.

Soru: Onlu içindeki hangi eylemler kutsallığa ait ve neşeyi ortaya çıkaran iyi eylemlerdir?

Cevap: Verme, yakınlaşma, sevgi eylemleri ve dostlara yardım etme arzusu, bu tür eylemler faydalıdır ve Yaradan’a ve yaratılış amacına yaklaşmamıza yardımcı olur.

 

Sorularınızı Yaradan’a Yükseltin

Soru: Yaradan’a döndüğünüz zaman, bir ilham ve rahatlama hissi oluyor, bazen de tam tersine bir tatminsizlik ve boşluk hissi oluyor.

Bu ne anlama gelir?

Cevap: Bu, Yaradan’dan memnun olmadığınız anlamına gelir.

Soru: Dünyada olup bitenler karşısında kendimi depresyonda hissediyorsam, bu mantık ötesi inancım olmadığı anlamına mı geliyor? Olumlu olana nasıl geçebilirim?

Cevap: Dostlarınızla bağ kurun ve başınızı Yaradan’a doğru kaldırın, ancak fiziksel olarak değil. O’nun yanıtlaması talebiyle, sadece sorularınızı Yaradan’a yükseltin.

Dua Ortak Bir Eylemdir

Soru: Bireysel duanın yardımıyla, kalbimi yumuşatmak ve onu Yaradan’ı kabul edecek şekilde özgürleştirmek mümkün mü? Eğer mümkünse, bu bireysel dua için niyeti nasıl doğru bir şekilde oluşturabilirim?

Cevap: Bunu tek başına yapmanın çok zor olduğunu düşünüyorum. Onludaki tüm dostlarının seninle birlikte talep etmesi daha iyi olur.

Soru: Benimle birlikte mi yoksa benim için mi talep edecekler?

Cevap: Seninle ve senin için ve hep birlikte birileri için, bu önemli değil. Önemli olan Yaradan’a dönmektir.

Soru: Yaradan’ın cevaplayacağı gerçek bir dua ile huzuruna çıkmaya nasıl hazırlanabiliriz?

Cevap: Her gün, Yaradan’a yaptığımız her istekte, O’ndan aynı şeyi istemeliyiz, en önemli şey onlu aracılığıyla Yaradan’la bağ kurmaktır.

 

Manevi Çalışmada Nelere Odaklanmalı?

Soru: Manevi çalışmamızda daha çok neye odaklanmalıyız: Bize sürekli rehberlik eden öğretmenin yüceliğine mi, yoksa onlunun yüceliğine mi?

Cevap: Öğretmen sanki yanınızda var gibidir. Siz, onluya dahil olursunuz ve birlikte Yaradan’a doğru çabalarsınız.

Öğretmen size öğretir, sizi destekler, size rehberlik eder ve sizi zorlar ama yine de dışarıdan biri gibidir. Tabii ki yönlendirmeyi, gücü, örnekleri, dili, her şeyi benden alıyorsunuz.

Yine de asıl önemli olan, dostlar aracılığıyla sadece Yaradan için çabalamak, onlarla ittifak içinde olmak ve hedefe gitmektir.

 

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 50

Soru:  Aramızdaki iyi bağ aracılığıyla gerçekliği duygusal olarak anlamaya çalışıyoruz. Ancak Baal HaSulam, aklın ruha en yakın giysi olduğunu yazıyor. Neden duygu değil de akıl?

Cevap: Akla ihtiyacımız var çünkü ancak onun aracılığıyla duygularımızı anlıyor, analiz ediyor, keşfediyor ve açığa çıkarıyoruz. Bu nedenle akıl olmadan imkânsızdır, ancak duygular olmadan da hiçbir şey olamaz. Kabala bilgeliği duygulardan bahseder.

Soru: Arzu içimde ve eylem dışımda olduğu için, kendimi arzuma karşı hareket etmeye nasıl zorlayabilirim? Ve emirlerin niyete ihtiyacı olmadığını insan nasıl anlar?

Cevap: Arzunuzun ne olduğunu ve kime yöneldiğini belirlemeye çalışın. Aynı zamanda niyetinizi de kontrol edin. Arzunun yönü niyettir.

Soru: Önceliğimiz kalp üzerinde çalışmaktır. Ama hepimiz mantık ötesi inanca layık olmaya çalışıyoruz, bu da mantığın üstüne çıkmak anlamına geliyor. O halde mantığın ne olduğu belli değil mi?

Cevap:  Mantık, onun üstüne çıkmak için vardır aksi halde maneviyatı anlayamayız. Bizler mantığın üzerine yükselerek maneviyata gireriz.

Soru: Eğer onu kaybetmekten korkuyorsanız, sevgi hissi nasıl doğru analiz edilebilir?

Cevap: Ona tutunun, onu sürekli geliştirin, bundan utanmayın, bu sayede her şey yoluna girecektir.

Yaradan’ı Göz Önünde Bulundurun

Soru: Onludaki bağları düzeltmemiz ve dostlarımız için dua etmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Eğer davranışları sizi rahatsız ediyorsa dostlar için nasıl dua edebilirsiniz ki?

Cevap: Bu harika! Bu, dua edecek bir yeriniz olduğu anlamına gelir ve Yaradan’dan, dostlarınıza karşı doğru tutuma sahip olmayı isteyin ki, bu sayede onlara düşmanca hisler beslemenize rağmen, onları sürekli bağışlayıp haklı çıkarabilin.

Soru: Sanki Yaradan yokmuş gibi göründüğünde ve dostlarınızı ıslah edilmemiş olarak gördüğünüzde, Yaradan’la bağımızı nasıl koruyabiliriz?

Cevap: Bu, bir annenin küçük çocuklarını bir odada bırakıp dışarı çıkması ve kapıyı arkasından kapatmasına benzer; ancak o, çocuklarını uzaktan izleyip neler olduğunu aslında görüyordur. Sizin durumunuz da böyledir.

Yaradan’ın sürekli aramızda, içimizde, çevremizde olduğunu unuttuğunuzu ve bu gerçeği hiçbir koşulda geride bırakmamamız gerektiğini hissediyorsunuz. Dolayısıyla, burada Yaradan’ı gözden kaçırmamak için, sürekli dikkatli olmaktan başka yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Aksi takdirde, gerçek dünyadan ve gerçek duygulardan uzaklaşırız.