Birlikte Her Şeyi Yapabiliriz

Yaradan’ın içinde yaşadığımızı hayal etmeliyiz. O, kesinlikle her şeyi sarar, her şeyi doldurur, her şeyi kontrol eder ve her birimizi ayrı ayrı ve hepimizi birlikte hareket ettirir. Bu gerçekten içinde bulunduğumuz durumdur, bunu hissetmemize izin vermeyen sadece egoizmimizdir.

Yaradan’ın bu dünyada bir kişiye ifşası Kabala bilgeliğidir. Bunu nasıl yapabiliriz? Bizler, bir yandan Yaradan’ın dünyada var olduğu, onu kontrol ettiği, her şeyi yarattığı ve O’ndan başka hiçbir şeyin olmadığı gerçeği için uygun çabayı gösteririz.

Öte yandan, bu duruma net bir şekilde gelmemiz gerekir ve net bir şekilde demek birlikte, bencilliğimizi ortadan kaldırdığımızda ve Yaradan’ı zorla ifşa etmeye ve O’na benzemeye çalıştığımız zaman demektir. Bütün bunlar birlikte, bizi O’nun ifşasına götürür.

Bu zor bir çalışma değildir. Sadece kalbimi ve düşüncelerimi, bunun için çabaladığım ve O’nu ifşa etmek istediğim gerçeğine ayarlamam gerekiyor.

Gurur Kötü Müdür? (Quora)

Gurur, diğer insanların üstünde olduğumuzu hissetmek istediğimiz egoist doğamızın önemli bir ifadesidir.

Gurur, gerçekten ne kadar egoist olduğumuzu, kendimizi başkalarından daha fazla düşündüğümüzü ve önemsediğimizi anlamamız için verilmiştir. Böyle bir ifşa bizi, toplumun ve doğanın yararlı parçaları olmak istiyorsak, o zaman egoist doğamızın dışında, doğanın bağlantı ve özgecil gücüne göre hareket etmemiz gerektiği sonucuna götürmelidir.

Bu nedenle gurur olumlu bir niteliktir. Onun kontrolü altındayken önemsiz olduğumuzu ve gururumuzun kötülüğünün ve genel olarak egoist doğamızın bu farkındalığının, kendimiz üzerinde farklı bir kontrol arzusunu mümkün kılacağını, doğanın özgecil niteliğinin sınırsız kontrolünü anlamamız için bize verilmiştir. Başka bir deyişle, gururun kötülüğü bizi mutlak iyiliğe götürmek içindir.

Sonunda bizi kontrol eden yabancı bir güç olarak hissetmemiz için bize gurur verilmiştir. Bu, başkalarına fayda sağlamak yerine kendimize fayda sağlamaya boyun eğmemizi sağlar ve onu yabancı bir kontrol gücü olarak hissettiğimizde, doğanın özgecil gücünden güç (ve gerçek bir bağ) aramaya başlarız.

Manevi Doğuma Giden Yol

Bir insan mantık ötesi inançla gittiğinde, onun için ne kadar bildiği, ne bildiği, ne düşündüğü ve anladığı önemli değildir. Hiçbir şey öğrenmeye çalışmadan, gözleri kapalı, bilgisinin üstüne çıkar.

Bununla birlikte, kendi bilgisi, anlayışı, hissiyatlarının bir kısmına sahiptir ve hepsini aşmaz, kendini sınırlı bir insan yapmaz, bunun ötesine geçmeye çalışır. Eğer bu şekilde ihsan etme niteliğinde, dostlarına yaklaşma niteliğinde ve sevgi içinde hareket etmeye çalışırsa, bu eylemler onu İbur durumuna, manevi doğum koşuluna götürür.

Bu nedenle Rabaş şöyle yazar: “Bir kişi gözleri kapalı gidebildiğinde” yani, dünyamızı egoistçe ve başka bir şey olmadan gördüğü duyguları ve aklı tarafından yönlendirilmediğinde, ancak “mantık ötesi” gitmek istediğinde, bu “Bilgelere inan ve sonuna kadar git” dendiği gibi (inanç ihsan etme niteliğidir), o zaman bunu yaparak İbur denilen bir eylemi gerçekleştirir. Kendini teslim olma durumuna sokar. Ve yavaş yavaş manevi tohumun özelliği içinde kendini gösterir, gelişmeye başlar.

“Sadece iyilik ve nezaket hayatımın tüm günlerinde beni takip etsin; ve ben Rab’bin evinde günlerce oturacağım” (Mezmur 23).

Bu nedenle en önemli şey, Yaradan ile dolu bir dünya hayal etmeye çalışmaktan vazgeçmemek, O’nu ve kendimizi O’nun içinde hissetmeye başlamak için niteliklerimize, eylemlerimize ve niyetlerimize göre O’na nasıl yaklaşabileceğimizi düşünmektir.  Buna “Rab’bin evinde günlerce oturmak” denir.

Yaradan İçin Çalışmak

Soru: Yaradan için çalışmaya hazır olduğumda ve O’nun için çalışmaktan haz aldığımda, bu egoizm değil midir?

Cevap: Yaradan için çalışmak, herkesi sevmek, herkese sadece iyilik dilemek, bu arzuyu dünyaya yaymak ve Yaradan’ın kim olduğunu ve yarattıklarından ne istediğini herkesin anlamasını sağlamaya çalışmaksa, o zaman bu işin egoistçe olduğunu söyleyemeyiz. Bu işe daha fazla insanı çekmek ve onlara örneğinizi göstermek istiyorsunuz. Tabii ki, çeşitli egoistik eğilimler olabilir, ancak esasen, başkalarını çekmek için çalışarak, bizim konseptimize göre, özgecil olarak hareket edersiniz.

Yukarıdan bir egoist olarak kalmanıza izin verilmeyecek, ancak sürekli olarak ihsan etme niteliğine doğru ilerliyor olacaksınız.

Grubun Dışında Yaradan Yoktur

Soru: Yaradan’ın grubun arkasında olduğunu nasıl hissedebilirim?

Cevap: Grupla bağa ulaştığınızda, otomatik olarak Yaradan’ın grubun arkasında olduğunu göreceksiniz.

Grubun içinde kıyafetlenmedikçe, Yaradan’ın Kendisini göremezsiniz. Bu nedenle, grupla bağ kurduğunuzda, Yaradan’ın onun içinde olduğunu göreceksiniz.

O’nu grubun dışında asla göremezsiniz. Üst ışık sadece ortak bir Kli’de (kab) hissedilebilir.

Dünyayı Farklı Bir Şekilde Görmek İster Misiniz?

Soru: Sizin için öğrencilerinize aktaracağınız en önemli şey nedir?

Cevap: Doğru dünya görüşü: dünyanın, hayatın, insanın ve bir çağın görüşü.

Bu benim için en önemli şey – bir insanı hayatının doğru görüşüne göre konumlandırmak. Bunu yapmak için, ona içinde bulunduğu dünyanın resmini ve bunun en iyi yönde nasıl değiştirilebileceğini, neyle, hangi yollarla ve bu dünya resminin ne olması gerektiğini az ya da çok açıklamam gerekiyor- çünkü bu bize bağlı.

Dünya, bizim algımızın bir türevidir. Biz dünyada yaşamıyoruz ama dünya bizim içimizde yaşıyor. Ve bu, bir insana aktarmanız gereken şeydir – dünyanızı siz yaparsınız, siz yaratırsınız, onu kendi içinizde siz boyarsınız! Bu noktaya gelmek kolay değil. Dünyayla bu şekilde ilişki kurmaya başlamak bir devrimdir, kişinin çok ciddi içsel, manevi devrimidir.

İnsanları buna getirmek, dünyanın onların hissettikleri gibi olmadığına dikkatlerini çekmek gerekiyor. Dünya, onunla nasıl ilişki kuruluyorsa onun bir türevidir, yani kendinizi başka bir dünyanın algısına göre yeniden düzenleyebilir ve yeniden ayarlayabilirsiniz. Dünyanın kendi şekli, kendi formu yoktur. Bu, programlayabileceğiniz bir resimdir. Ve böylece içinde yaşadığınız dünyayı inşa edebilirsiniz.

Soru: Ve içinde yaşadığım dünya benim için hemen değişecek mi?

Cevap: Elbette. Sizin isteklerinize, niteliklerinize ve çabalarınıza göre değişecektir. Yani dünyayı siz yaratırsınız.

Yorum: Bu günlerde, günlük Kabala derslerinizde, On Sefirot’un Çalışması ve Kabala Bilgeliğine Önsöz gibi metinleri bir süreliğine bir kenara koydunuz ve şu anda Baal HaSulam’ın “Dünyada Barış”, “Barış” ve benzeri makalelerini çalışıyoruz. Lütfen bu dönüşü açıklar mısınız?

Cevabım: Bu, gerçekten de dünyanın tamamen ona karşı tutumumuzun bir yansıması olduğunu anlamak için gerekli.

Üst ışığın dünyasında yaşıyoruz. Ve bu ışığa yaklaştığımız ve uyum sağladığımız ölçüde onu hissedeceğiz ve onu çeşitli formlarda hissedeceğiz. Ve bu formlar, bizim içsel değişimimize ve kişisel gelişimimize bağlı olarak ilerlemelidir. Bir insanı getirmem gereken şey budur.

Dünyayı farklı bir şekilde mi görmek istiyorsunuz? Haydi Yapalım!

Ancak bunun için, önce dünyayı nasıl algıladığımızı ve onu nasıl ve ne çeşit bir dünyaya değiştirebileceğimizi anlamak için bazı bilgiler ve araçlar edinmeliyiz.

Çünkü dünyanın kendisinin belirli bir niteliği ve belirli bir biçimi yoktur. Eğer buna müdahale etmezsek, o zaman hepimiz dünyayı aynı görürüz, çünkü hepimizin egoist bir arzusu vardır ve bu bizi dünyanın bu karşılıklı olan resmine ayarlar. Bu nedenle ortak bir algıya, ortak bir dile, iletişime, etkileşime vb. sahibiz.

Ama dünyanın kendi içimde çizdiğim şey olduğunu anlamaya başlarsam ve bu şekilde onu kendi dışımda görürsem, ancak o zaman dünyanın bireysel bir resmi, dünyanın düzenlenmesi üzerinde çalışabilirim. Ve burada zaten tamamen farklı bir alana gireriz. Yani neden bu kadar kötüye giden bir dünyada olduğumuzu, neden bizim tarafımızdan bu şekilde hissedildiğini ve onu farklı hissetmeye başlamak için neler yapabileceğimizi anlamaya başlarız.

Bunu yapmak için, içsel olarak yeniden düzenlenmeli ve etrafımızdaki herkes gibi, dünyanın bir resmini beş bedensel duyu organımızda hissedeceğimiz bir duruma gelmeliyiz.

Ve yavaş yavaş kendi içimizde yaratacağımız beş organda, üst dünya denilen başka bir dünyayı hissedeceğiz. Aralarındaki farkı, üst dünyanın içimizde bu dünyanın resmini nasıl çizdiğini ve bu dünyadan üst dünyaya nasıl yükselebileceğimizi hissedebileceğiz. Bunlar, kendi içimizde gerçekleştirmeye başlamamız gereken durumlardır; yavaş yavaş bize yakın hale gelmeliler.

Bu nedenle en önemli görevimiz, manevi hazırlığın belirli aşamalarından geçmek ve ardından kendimizi değiştirmeye başlamak ve buna bağlı şekilde, içsel değişimlerimizin bir sonucu olarak, içsel değişimlerimize göre çevremizdeki dünyanın resmini nasıl değiştirdiğimizi gözlemlemektir.

Gerçek şu ki bu dünya bize böyle bir durumda verilmiştir, bizim tarafımızdan yavaş yavaş değişen ilkel egoist niteliklerimizde algılanan, bize verilen belirli bir resimdir. Herkes için aynı anda az ya da çok değişirler. Bu nedenle insanlığı ve cansız, bitkisel ve hayvansal doğayı yavaş yavaş değişiyor gibi görürüz. Ancak bu gelişme, binlerce yıl boyunca çok yavaş ve tamamen bencildir.

Egoizmimizin üzerine çıkarsak, dünyanın tamamen farklı hissiyatlarına girmeye başlayacağız ve zaten farklı bir dünya, farklı bir resim, dışsal resimden bağımsız olarak kendi içimizde farklı etkileşimler göreceğiz.

Artık cansız, bitkisel ve hayvansal doğayı ve insanı değil, daha ziyade güçler dünyasını -gerçekte var olanı- göreceğiz. Ve bizim dünyamız da, aynı zamanda bizi etkileyen ve hissiyatlarımızdaki gibi bu dünyanın bize canlı ve var gibi görünen yansımalarını yaratan güçlerdir.

Ama aslında bizim için güçler dünyası ile etkileşime girmeye başlamamız önemlidir; insanları getirmem gereken şey budur. Henüz bilmiyorlar ama buna hazırlıklı olmaları gerekiyor. Hazırlık uzun yıllar sürer. Bugün bunun hakkında konuşmak zaten mümkün ve önümüzdeki kısa süre içinde, hatta belki birkaç hafta içinde kelimenin tam anlamıyla buna yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Bu nedenle, anlamadığımız fiziksel güçler arasındaki etkileşimleri tasvir etmek için bir kağıda bazı çizelgeler çizdiğimiz katıksız mekanik veya bir tür soyut bilimle meşgul olmak istemiyorum.

Ve bu güçleri kendi içimizde yeniden üretip gerçekleştirebildiğimizde, o zaman çalıştığımız şey, manevi eylemlerimizin uygulanması için gerekli olan teorik kısmımız olacaktır. İnsanları getirmek istediğim şey bu.

Bu nedenle derin Kabala bilimine girmek için acelem yok. Pratik olarak ona girmek için, bugün henüz içimizde olmayan bazı doğa güçlerini elimizde tutmamız gerekir; onlar henüz tezahür etmediler. Onları ifşa etmeye başlamalı ve onlarla gerçekten nasıl çalışacağımızı öğrenmeliyiz.

Gelmemiz gereken şeyin cevabı bu.

“İnsan Acı Çekmekten Bir Anlam Duygusunu Nasıl Bulabilir?” (Quora)

Bizler – eylemlerimizle, yaşam tarzımızla – ondan yüz çeviremeyeceğimiz bir acıya sebep olacağımız zaman, bu bizim ıstırabın anlamı hakkında ya da başka bir deyişle hayatın anlamı hakkında düşünmemizi sağlayacaktır çünkü hayat ıstırapla dolu olacaktır.

O zaman, yaşamalı mıyız, acı çekmeli miyiz, bunların mantıklı olup olmadığını ve kendimizle ne yapmamız gerektiğini düşünmeye başlayacağız. Daha sonra hayatımızla ilgili ciddi sorular sormaya başlayacağız ve cevaplarını bulmaya çalışacağız.

Sonra, hayatımızın yanlış olduğu sonucuna varacağız ve herkesin kendini iyi hissetmesi için doğru yaşam biçimini bulmalıyız ki hayatın kendisi bitmesin, aksine bizi en uygun sonuca götürsün.

O zaman, bölücü ve yıkıcı dürtülerimizin üzerinde birbirimizle olumlu bir şekilde bağ kurmaya başlamaya hazır hale geleceğiz ve bunu yaparak, doğada bulunan olumlu gücü hayatımıza çekmeye başlayacağız.

Hayatlarımız daha sonra doğayla daha dengeli, uyumlu, barışçıl ve olumlu yeni bir forma dramatik bir geçiş yapacak.

Yol Gösterici Yıldızımız

Yaradan’ın eylemlerini her yerde ve her türlü insanın arkasında: arkadaşlarımın, ailemin ve hatta işteki patronumun arkasında görmek için çaba harcarsam, o zaman anlarım ki, bunlar insanlardan ve hayattaki rastgele olaylardan gelmemekte, yalnızca üst yönetimden gelmektedir. Neticede O’ndan başkası yoktur, her türlü kıyafetlenme aracılığıyla evrende işleyen tek güçtür.

Bütün bu kıyafetlenmeleri bir araya getiririm, onları tek bir yerde toplarım ve sonra Yaradan’ı ifşa etmeye başlarım. Bu kıyafetlenmeler yok olmaz, fakat gitgide çeşitlenir. Eğer hepsini sadece Yaradan ile ilişkilendirmek için çaba harcarsam, O’nu gittikçe daha fazla ifşa etmeye başlarım.

Bu çalışma – her şeyi tek bir güçle ilişkilendirmek- beni Yaradan’a bağlanmaya ve O’nu anlamaya yönlendirir. Bu sayede kendimi değiştirir ve tüm günahları sevgiyle örterim.

Tüm bu engelleri rahatsızlık olarak değil, Yaradan tarafından O’nu her bir koşulda ifşa etmek için bana verilen alıştırmalar olarak görürüm ve onlar üst gücü ifşa etmek için gittikçe daha rafine ve karmaşık hale gelirler. Ancak önümde ortaya çıkan her durumu Yaradan tarafından bana gönderilmiş gibi algılamaya çalışırım ve bu durum aracılığıyla O’na seslenmeye çalışırım.

Sadece Yaradan’ın gücü vardır. Bu, Yaradan’ın dünyadaki her şeyi bizim için organize ettiği ve düzenlediği anlamına gelir.

Karşımızda çok sayıda çelişkili gücün olduğu devasa, çok karmaşık ve çok yönlü bir dünya görsek de, sonunda hepsini tek bir ilkeye indirgememiz gerekiyor: “Yaradan bizim üstümüzdedir, Yaradan tektir.”

Bu hedef bizim yol gösterici yıldızımız olmalıdır. O zaman tüm dünyamız ve tüm yaşamımız bize bu kavrama ulaşmamıza ve onu tam olarak ifşa etmemize yardımcı olacak egzersizler verecektir.

Şöyle yazılmıştır: “Gözleri var ama görmeyecekler; kulakları var ama duymayacaklar.” Tüm realitede hareket eden tek bir kuvvet olduğunu görmüyoruz. Bunu görmeye başladığımızda, önümüzde başka bir realite belirir, dostlarla birlikte dahil olduğumuz manevi bir realite.

Ardından bir sonraki, daha yüksek derece ortaya çıkar ve her birimiz kendimizi yeniden daha da büyüyen ve tüm dünyanın daha da yozlaşmış egoizminin pençesi altında hissetmeye başlarız. Yine de, Yaradan’ın bize bu resmi sunduğunu anlarız. Aslında değişen bir şey yoktur.

Yaradan, alma arzumuzla ilgili düzenleyiciyi sadece tersine çevirir ve sonra egoizm her birimizde ve tüm dünyada daha da alevlenir. Bütün bunlar, Yaradan’ın eşsizliğini tüm realitede daha da yüksek derecede, daha karmaşık ve çelişkili koşullarda ortaya çıkarmamız içindir.

Dünyada Neler Oluyor?

Soru: Dünyanın Armagedon’a doğru gittiğini hissediyorum. Kısa zaman içinde, sadece bir iki yıl içinde, tüm gezegene yayılmış olan virüsü bize sadece bir oyuncak gibi gösterecek bir şey olacak. Dünyada neler oluyor? Kabala bu konuda ne diyor?

Cevap: Yaklaşık 50 yıldır üzerinde çalıştığım için, sadece Kabala perspektifinden konuşuyorum.

Dünya kendi ıslahına doğru ilerliyor. Belli bir gelişim programı vardır ve program istense de istenmese de az ya da çok kan dökülerek yürütülür ama yine de yürütülmektedir.

Şimdi büyük bir görevle karşı karşıyayız: Modern dünyada, sadece insanları birbirine yakınlaştırma konusunda iyi niyetimiz varsa var olabileceğimizi herkesin anlamasını sağlamak. Ne yazık ki, bu henüz gerçekleşmiyor. Bu nedenle, zıt sonuçlar görüyoruz.

Ama biliyorum ki, program bizi, ancak dünyadaki tüm insanların karşılıklı desteğiyle var olabileceğimiz anlayışına, darbeler veya havuçlarla yine de ileriye götürecek. Bu koşula gelmek zorundayız.

“Umutsuzluk Ve Umut Arasında” (Linkedin)

Her saat on binlerce sivil Ukrayna sınırını geçiyor, sırtlarında çantalar, omuzlarında çocuklar, bavulları ve arkalarında bıraktıkları hatıralarıyla sürüklenen bir insan kitlesi.

Ukrayna’nın her yerinde, Kiev’den Kharkiv’e, Odessa’dan Lviv’e kadar birçok şehirde öğrencilerim ve dostlarım var. Onlardan raporlar alıyorum ve durumlarını endişeyle takip ediyorum. Bana nasıl soğuk bodrumlara sığındıklarını veya yakındaki köylere kaçtıklarını, diğerlerinin yakıtlarının bitmemesi ve kaçmayı başarmaları için dua ederek saatlerce arabalarıyla hızla batıya doğru nasıl gittiklerini anlattılar.

Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı (UNHCR), çatışmalar nedeniyle 500.000’den fazla Ukraynalı’nın evlerini terk ederek Polonya, Macaristan, Moldova ve Romanya gibi komşu ülkelerin sınırlarını geçtiğini tahmin ediyor.

Mültecilerin Batı Avrupa ülkelerinde destek ve sıcak bir kucaklamayla karşılanacağından şüphem yok. Ayrıca sonunda evlerine döneceklerine ve ev sahibi ülkelerde daimi olarak kalmayacaklarına inanıyorum. Kanada diğerlerinin yanı sıra kapılarını kalıcı göçmenliğe açabilir.

İsrail de, Yahudilere İsrail’e yerleşme hakkını veren Geri Dönüş Yasası’na göre hareket edecek ve onları karşılamak için kollarını açacaktır. İsrail’de sadece Doğu Avrupa’dan göç edecek binlerce Yahudi için değil, diasporadaki tüm Yahudiler için bir yer var.

Bu arada, İsrail de dahil olmak üzere dünya, savaştan etkilenenlere insani yardımda bulunuyor. Ancak insanların temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra en önemli yardım içsel destektir. Sevgi, ihsan etme ve olumlu bağ ruhunun yakında hakim olmasını istemeliyiz.

Anlaşmazlıklar ve savaşlar, onların üzerinde birleşelim diye gelir. Sadece kalplerin birliği, her birinin diğerinin iyiliğini düşündüğü zaman insanlığı kurtaracaktır.