Yaradan ve Atzmuto

Soru: Doğru ilişkiler ağı inşa edersek, o zaman bu tür bir iletişim bizi “Yaradan” olarak adlandırılan sisteme benzer bir duruma getirir mi?

Cevap: Maddesel dünyada, görme ya da duyma duyumuz belli bir dalga aralığını yakalar. Görme duyumuzun altında ve üstünde dalgalar vardır ve 20 kHz den daha büyük ve 20 Hz’den daha düşük ses dalgaları vardır, fakat onları algılamayız. Bununla birlikte, onların var olduklarını bilmekteyiz ve duyularımızın kapsamını genişletmemizi sağlayan araçlar icat ettik.

Burada sadece genişletmiyoruz ama içimizde almak için değil ihsan etmek için çalışan, tamamıyla yeni bir duyu organı yaratıyoruz.

Yeni duyu organımızda hissettiğimiz güç, kendimizi inşa ettiğimiz benzerlik, “Bo”(gel) ve “Reh”(gör) sözcüklerinden gelen, Boreh olarak adlandırılır.

Bunun üzerinde Atzmuto (Yaradan’ın Özü) olarak adlandırılan, bizim algılayamadığımız başka bir şey vardır. Bir şeyi algıladığımız kesin bir sınır vardır, ama yukarıda yoktur. Bizler bu sınırı net bir şekilde hissederiz.

Soru: Atzmuto hakkında herhangi bir bilgi var mı?

Cevap: Pek çok nesiller boyunca, 6000 yıldan beri, bizler sadece Yaradan’ın ediniminde bulunduk.  Ancak, tüm insanlık O’nun tam edinimine geldiğinde ve kendi dışındaki duyusal organa girdiğinde, yani, beş bedensel duyu organına ek olarak ve ihsan etme üzerine inşa edilen beş manevi duyu organını hissettiğinde, o zaman Atzmuto adı verilen daha yüksek bir boyuta geçeceğiz.

The Creator And Atzmuto

 

Karşılıklı Garantiyi “Tutmak”

Soru: “O’ndan başkası yok” ilkesinin önemini sürekli geliştirmeli/işlemeli miyiz?

Cevap: Eğer gruptaki dostların hiçbiri Yaradan’ı, koşullarının temel nedeni olarak görmeyi unutmamaları gerektiğini düşünürse, o zaman gerçekten birbirinize yardım edeceksiniz.

Bu safhaya karşılıklı garanti denir; bu, kendimizi “Ondan başkası yok” düşüncesinde tutup sadece mekanik olarak birbirimize yardım etmeyi istememiz gerçeğinden başlar. Aynı zamanda, her birimiz diğerini düşünürüz.

Hepimiz birbirimizle ilgili bu şekilde düşündüğümüzde,  karşılıklı garantiyi “tutarız” ve bu işe yarar. Bu durumda, grubun her üyesi, Yaradan’ın kendi düşüncelerinin ve duygularının kaynağı olduğunu daha sık hatırlar ve birbirleriyle tek bir ağa bağlanmak için biçimlenmeye başlarlar.

Sürekli olarak dostlarımıza, karşılıklı olarak birbirimize dahil olduğumuzu ve Yaradan’a bağlı olduğumuzu hatırlatmada yardımcı olarak, Yaradan’ı ortak kaynağımız olarak tanımlamaya çalışırız. O zaman, her birimiz diğerine öyle bir şekilde bağlanır ki Yaradan’dan gelen işaretler her birinden diğerine geçer.

“Turning On” Mutual Guarantee

 

Denge Noktasını Amaçlamak

Soru: Gerçek, denge noktasında ifşa olur. Peki, akıl neden sürekli bizi bu noktadan çıkartmaya/düşürmeye çalışıyor?

Cevap: Zihin bizi bu noktadan düşürmeye çalışmıyor, ama ipte dengede duran bir akrobatta olduğu gibi, dengesizlik duygusunu uyandırmaya çalışıyor.

Bizim tüm yaşamımız, bize bir dengesizlik hissi vermek, bizi daha yüksek bir denge noktası aramaya zorlamak ve böylece yükselmek demektir.

Bu denge noktası, miktarında değil ama niteliğinde sürekli olarak yenilenir. Biz bunu, kendimiz hissetmeliyiz.

Aiming To The Point Of Balance

 

Bu Dünya Neden Var?

Soru: Hangi dünyada olduğumuzu nasıl belirlersiniz? Bu daha aşağı dünya neden var?

Cevap: Bizler egoizm içindeyiz. Buna, kendimizi içinde hissettiğimiz dünyamız denir.

Bizim aşağı dünyamız, sadece ondan üst dünyaya yükselebilmemiz, bize her seferinde üst dünyadan daha yükseğe sıçramak için, tekrar düşüp tekrar yükselebileceğimiz bir başlangıç noktası vermek için vardır.

Soru: Eğer egoizm dünyasında yaşıyorsak, maneviyata gelmek için onu nasıl daha etkili bir şekilde kullanabiliriz?

Cevap: Egoist dünyamızı kullanmak zorundayız çünkü onun içinde fiziksel olarak var olmamız gerekiyor. Ancak, dikkatimizin/ilgimizin geri kalanı, gruptaki koşulumuza dönük olmalıdır. Bu, Manevi Kli’yi, kabı, içinde Yaradan’ın ifşa olmasının bağlı olduğu manevi güç ağını yaratmak için kesinlikle birbirimizle bağlantımız yönünde olmalıdır.

Why Does This World Exist?

 

 

Yarını Beklemeyin

Baal HaSulam, Mektup 13: Gerçek yolunu gösterecektir, pişman olan pişmanlığını ifşa eder. Kendini tutmaz ya da saklamaz. Gerçekte hepinizi birden hissediyorum, sizin için bugün, yarınla yer değiştirmiş ve “şimdi” yerine “sonra” diyorsunuz. Buna bir çare yok fakat bu yanlışı ve bozukluğu anlamaya çalışmak gerek— Yaradan tarafından kurtarılan kişi, yalnızca bugün kurtarılmaya ihtiyacı varsa kurtarılır. Yarını bekleyen kişi, Allah korusun kurtuluşunu yıllar sonra elde eder.

Hiçbir koşul altında, herhangi bir duygu, düşünce, açıklama ve arzuları yarına ertelememeliyiz. Kişi onları toplamalı, Yaradan’a yönlendirmeli ve O’nunla ilişkilendirmelidir.

Diyelim ki kafamda birçok düşünce var, bunların hepsinin Yaradan’a dayandırılması, O’na mıhlanıp kalması gerekir; duygularımda ve aklımda, onların kaynağının Yaradan olduğunu idrak etmeliyim.

Eğer sürekli, O’nla bağlantılı olarak hareket edersek o zaman, bağın doğru resmi Yaradan ile benim aramda yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. İlk başta Yaradan Kendini, bana olan, içimde ve etrafı saran dünyada olan her şeyin asıl kaynağı formunda gösterir. Ve sonra etrafı saran bir dünya olmadığını anlarım ve bunların hepsi, Yaradan’ın benim hislerimde, etrafımda inşa ettiği şeydir; bu duyuların izdüşümü gibidir.

Asıl mesele, kendimi sürekli olarak tüm duygularımın temel nedeni olarak Yaradan’a bağlamaya çalışmaktır. Bu nedenle Baal HaSulam, buna uymayan birinin yıllar sonra akıllanacağını yazıyor, ama kim bilir ne zaman?

Bir kişi bunu unutur/ihmal ederse, o zaman manevi çalışmadan kovulur ve geri dönemez. Dünya’nın Güneş etrafındaki deveranı gibi bir sonraki döngü zamanı, gerçekten yıllar alabilir.

Don’t Wait For Tomorrow

 

Sevginin Tüm Kıvılcımlarını Toplayın

Baal HaSulam, Mektup 13: Bu sana dost sevgisinde çalışma ricamı ihmal ettiğin için oldu, sana her şekilde açıkladığım gibi bu çare tüm hatalarını düzeltmen için yeterlidir. Ve eğer cennete yükselemezsen o zaman sana yeryüzü için çalışma veririm. Neden bu çalışmaya ekleme yapmıyorsun?

Kişi sürekli olarak Yaradan’a yönelemez ve duygularının ve düşüncelerinin temeli olarak sürekli olarak O’na doğru, çaba gösteremez. Ancak, dostlar sizi bu seviyeye yükseltebilir ve o zaman Yaradan’dan ayrılmamak için, büyük çaba sarf etmeniz ve aşırı içsel gerginliğe sahip olmanız gerekmeyecektir çünkü grup sizi destekliyor olacaktır.

Ancak, ilkönce bunu bir süre kendi başımıza yapmaya çalışmalıyız. Daha sonra kişi, grubun yardımıyla kolayca ve hatta çaba sarf etmeden bu sorunu çözebileceğini fark edecektir: grup sizin için çalışacak ve siz de grup için. Bu çok daha kolaydır.

Baal HaSulam, Mektup 13: İçindeki büyük şifaya rağmen bilmelisin ki, gruptaki herkesin içinde kutsallığın pek çok kıvılcımı var. Tüm kutsallık kıvılcımlarını kardeşler olarak sevgi ve dostlukla bir yere topladığınızda, bir süre için kesinlikle yaşamın ışığından kutsallığın çok yüksek bir seviyesini edinirsiniz, ben bundan tüm dostlara mektuplarımda bahsetmiştim.

Kutsallık, dostlar arasında ortaya çıkan ihsan, sevgi ve karşılıklılıktır çünkü bu manevi bir niteliktir.

Collect All The Sparks Of Love

 

Yaradan’a Dönün

Soru: İçimde sıkıcı düşünceler ortaya çıkarsa, Yaradan’a dönmek ne anlama gelir?

Cevap: İçinizde bir düşünce ortaya çıktığında veya bazı duygularla kaplandığınızda: kötü ya da iyi, hoş ya da hoş olmayan, rahatsız edici ya da tam tersi – ne olursa olsun, Yaradan’dan bir uyarı olduğunu, onu içinizde canlandırdığını anlamaya çalışın.

Her dakikada, sürekli olmasa da, en azından sizi ruhen sarstığını hissettiğinizde, bir şeyden korkar hale gelmeye başlarsanız ya da bir şey sizi rahatsız eder ya da kafanızı karıştırırsa, bunun farkına varmaya çalışın.

Turn To The Creator

 

Geleceğim Ve Öğreteceğim

Soru: “Göremeyen/anlayışsız” öğrenciler, yaşamları boyunca manevi bir vizyona ulaşmak için zamanları yoksa görebilen bir öğretmen olmadan nasıl çalışabilirler?

Cevap: Bu sorun değildir. Ari bu konuda çok ilginç bir yolla yazar. Ölürken öğrencilerinden biri ona: “Bize ne olacak?” diye sordu. Ari cevapladı: “Öğrenmeye devam etmelisiniz, sonra ben geleceğim ve size öğreteceğim.”

“Şimdi ölürsen bize nasıl öğreteceksin?”

“ Sizi ilgilendirmez, bunun hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz.” Ve o öldü.

Bu yüzden, sizi ilgilendirmez diyebilirim. Endişelenmeyin. Ben geleceğim ve öğreteceğim.

I Will Come And I Will Teach

 

Yaradan’ın Tutumunu İfşa Etmek

Dünyaların yukarıdan aşağıya doğru inişleri, öyle bir şekilde inşa edilmiştir ki, onun eylemleri nedeniyle yaratılış, Yaradan’ın ona karşı tutumunu giderek daha fazla ifşa etmektedir. Bunun araştırma sürecinde olduğu görülmektedir. Manevi dünyada, rasyonel mantığımızla cevap aramak imkânsızdır – bunun duyusal olarak içine girmeliyiz ve sonra daha fazlasını anlayacağız. O zaman, hislerimizden, mantığımızda bir açıklama bulabiliriz.

Benim, haz alma arzumla Yaradan’ın önünde durduğumu ve şimdi bana karşı olan tutumunu, belli bir düzeyde ifşa ettiğimi hayal edin. Onunla çalışmaya başlarım; bu hazzı reddederim ve açıklamalar yaparım. Aynı zamanda, arzum benim yaptığım manevi eylemden sonra gelişmekte ve iyileşmektedir ve bu yüzden aniden, Yaradan’ın benim için önceden düşündüğümden çok daha fazlasını yaptığını hissederim. Görünüşe göre, büyümüş ve bunu fark etmişimdir; bu bir çocuğun büyüdükten sonra, ailesinin onun için istediği şeyleri haklı çıkarmasına benzemektedir.

Ardından perdem kısıtlanır; daha önceden idare ettiğim şeye, daha fazla dayanamam. Daha fazla anladığım için, perdenin büyümüş olması gerekirdi gibi gelir. Ama olan bu değildir ve ben üst olanın arzusunun önünde, kendimi iptal etmekten başka hiçbir şey yapamayacağımı hissederim.

Yaradan’ın bana karşı artan sevgisini ve O’na aynı şekilde cevap vermedeki yetersizliğimi ifşa ederim. Bu nedenle, dünyalardan (Olamot) inişin, tüm derecelerine gizlilik (Alamot) dereceleri denir. Yaratılışın çıkış yolu yoktur; Üst ışığı ve Yaradan’ın buna karşı tutumunu gizleyerek, onun arkasına gizlenmek ve bir şekilde geride kalmak için, kendisini perdelerle engeller. Bunlar onurun dereceleri değil, ama daha ziyade zayıflığın dereceleridir. Bütün bunlar yaratılış pahasına değil, manevi bir kap inşa eden Yaradan’ın pahasına gerçekleşiyor.

Revealing The Creator’s Attitude

 

Doğanın Bütün Güçlerinin Kaynağı

Soru: Yaradan kimdir?

Cevap: Yaradan, dünyanın diğer tüm güçlerini kendi içinde barındıran üst güçtür.

Soru: Orijinal kaynaklarda yazılmıştır ki: “O’nu edinmeden, Yaradan’ı anlamak mümkün değildir.” Bu doğru mudur?

Cevap: Evet, çünkü anladığımız her şeyi duyulardan öğreniriz – dokunmak, hissetmek için her şeyi ağzına sokan bir çocuk gibi. Bu nedenle  tatmak, en önemli alıcı, en önemli duyu organıdır. Aynı şekilde görme, duyma, koku alma, dokunma ve tat almayı içeren beş duyumuzda her şeyi deneyimlemeliyiz.

Onlarda bir şey hissettiğimizde, hepsi kusursuz bir sistemde toplanır ve tüm becerilerimiz ondan kaynaklanır. Bundan başka, duyularımızı dürbünler, mikroskoplar, teleskoplar vb. doğal duyu organlarımızın kapsamını genişleten araçlarla tamamlarız.

Ancak, evrende duyularımızın algılamadığı güçler vardır. Kabala bilimi, aynı beş duyuyu içeren ancak farklı bir düzeyde ek bir duyu organı geliştirmemizi sağlar.

Onların doğalarını keşfederek, “Yaradan” olarak adlandırılan ortak kaynaklarını ifşa eder ve bizi nasıl etkilediklerini, içinde bulunduğumuz tüm koşulları, güçleri ve şartları nasıl belirlediklerini öğrenmeye başlarız. Ardından, hâlihazırda hayatımızı belirleyen güç sistemini çalışırız.

Böylece, zaten ne olduğunu, ne olacağını, neden olduğunu ve neden olacağını, gelecekte bir şeyi değiştirip değiştiremeyeceğimizi vb. bildiğimiz zaman, kişinin bilinçli var oluşu başlar. Yani hayat sadece bilinçli değil, aynı zamanda yönetilebilir hale gelir. Bu, Kabala biliminin konusu ve amacıdır.

The Source Of All The Forces Of Nature