Category Archives: Yaradan

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 6

Kabala’nın bakış açısından “Kader”

Soru: Kabala’nın bakış açısından kader diye bir şey vardır. Ben onu değiştirebilir miyim?

Cevap: Kader aslında her birimizin doğasında vardır, yani hangi koşula ulaşmamız gerektiği.  Sadece bu hedefe doğru, nihai koşulumuza doğru hareket tarzımız bize bağlıdır, bundan başka bir şey değil.

Yine de, benim için taslağı çizilmiş olan koşula kesinlikle geleceğim ve şuan bile onu yaşamaktayım.  Aslında oradayım, ama özgür irademin gerçekleşmesi için buradayım.

Soru: Genellikle kaderin değiştirilemeyeceğini söyleriz. Yaradan gibi olmak, tam ıslaha ulaşmak, nihai hedef anlamına mı geliyor: Bu herkesin kaderi mi?

Cevap: Bu, Yaradan’ın programının anlayışının, onunla hemfikir olmanın, bağlılığın ve çabanın ifadesi olan, özgür iradedir. Bu programı haklı çıkarmak istediğinizde, onunla hemfikir olduğunuzda ise, bu hedefe doğru gitmek genellikle egoizme aykırıdır.

Arzuların Gelişimi, Bölüm 11

Birliğe Engel

Baal HaSulam, “Matan Tora” (Tora’nın Verilmesi) Madde 12: “ ‘Hoyrat bir eşek insana dönecektir’ diye yazar, çünkü kişi yaratılışın rahminden çıktığında son derece kirli ve aşağılık bir durumdadır, yani her hareketi başkalarına küçücük bir iyilik içermeden kendi etrafında dönüp duran ona monte edilmiş kişisel-sevgi bolluğunun içindedir.”

Soru: Kişi esasen bir egoist olarak doğar. Anladığım kadarıyla Kabala’da ıslah edilmesi gereken benmerkezci algıdır değil mi?

Cevap: Bu belirli bir egoizmdir. Islah gerektirir.

Bu, herkesin içgüdüsel olarak belli bir tavır almak istediğinde, adamın iyi olmak için bir tür hesaplama yaptığı zamanki hayvansal egoizmle ilgili değildir. Bu, doğal bir egoizmdir, onunla savaşmaya gerek yoktur.

Doğal arzularımız (yemek, cinsellik, aile vb.) hiç egoist sayılmazlar. İnsanlar bunun egoizm olduğunu ve onunla savaşılması gerektiğini düşünüyorlar. Hayır, bu yanlıştır. Sadece birliğimize izin vermeyen egoizmle savaşmalıyız, dostluk, bağ ve sevgi koşulu içinde diğerleriyle birlikte olmalıyız.

Bu nedenle, kişi bir şekilde diğer insanlarla etkileşime girmeye çalıştığında ortaya çıkan muhalefet güçleri,  gerçek egoizmdir.

Soru: Bir başkasını incitme pahasına haz almak, birini kullanmak – bu da aynı zamanda egoizm midir?

Cevap: Elbette çünkü bunlar, aynı zamanda diğerleri ile birleşmemizi engelleyen güçlerdir.

Özgecil Bir Bağa Doğru

Soru: MAK Online’da (Bney Baruh’un Rusya Eğitim Merkezi) okuduğum zaman, dostumun maddi problemlerinden uzak durmam gerektiğine karar verdim, çünkü bu benim manevi yolda ilerleyişime zarar verebilirdi.

Ama kongre’de aramızda bir tür bağ uyandı, birbirimize daha büyük bir dahiliyet- bağlılık. Örneğin; başım ağrıyordu ve bir dost cebini kurcalayıp, bana bir hap verdi. Ama bir sonraki toplantıda, onun olduğu tarafa bakmaya utandım, garip, ona karşı minnettar hissettim.

Manevi ilerlemede dostlar arasındaki bu tür önemseme ve endişe ifadelerinin rolü nedir?

Cevap: Birbirinizden rahatsız olmayacağınız bir koşula ulaşmalısınız.  Aksine, bu sizleri herhangi bir hesaplama yapmadan, tamamen özverili bir şekilde bir araya getirecektir. Bir dostuma bana yardım etme fırsatı verdim ve bu konuda çok mutluyum.  Yardımlarına ihtiyacım olduğunu hemen hisseden dostlarımın olmasından memnunum.

Burada sadece veren veya alan yoktur.  Herkes verir ve herkes alır.  Kişi böyle durumları düşünmeye gayret etmelidir

Aramızdaki genel ilişkiler ağı içinde artık, benim size verdiğim ama sizin bana vermediğiniz ya da benim aldığım ama sizin almadığınız bir koşul yoktur çünkü hem ihsan etme hem de alma tamamen eşdeğerdir, tek ve aynıdır. Verdiğim zaman, bununla almış oluyorum.  Bir dostum, bana, ona verme fırsatı verir.  Belki ona bir ilaç ya da başka bir şey verirsin ama aslında ondan alırsın. Kongrede,  ilişkiniz içinde kısmen hissettiğiniz şey budur.

Ben alırım ya da ben veririm gibi bir şey yoktur.  Bunların hepsi aramızdaki karşılıklı bağ için yapılan eylemlerdir. Bütünsel bir bağda, eylemlerin kendilerinin bir anlamı yoktur. Önemli olan sadece bu mutlak ağın inşasıdır, bu, tüm iletişim ağlarının, onlardan sonsuz sayıda vardır, hizalandığı ve dönüştürüldüğündeki koşuldur.  Ve bu seviyede Yaradan’ın niteliği hüküm sürmektedir.

Olaylar Neden Tekrar Ediyor?

Soru: Hayatımızda neden aynı şeyler oluyor? Neden bir yineleme, olayların tekrarı var?

Cevap: Böylece kendimizi yavaş yavaş ıslah edebiliriz. Hepsini bir kerede yapamazsınız. Bu nedenle, birçok yaşam döngüsünden geçiyoruz.

Dahası, ruh, her zaman doğuş veya reenkarnasyon denilen şeyden geçtiğinde, ruhların kısmi bir birleşimi, ardından başka bir ayrılma ve yine bir sonraki kombinasyon vardır. Sonuç olarak, tüm ruhlar tamamen ıslah olur.

Ruhların döngüsü hakkındaki materyalleri okumanızı tavsiye ederim. Ruhlar, yavaş yavaş kendin için olan arzudan,  Yaradan uğruna olan arzuya dönüştürülen arzular anlamına gelir.

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 12

Çeşitli Yöntemlerden Birini Seçin

Soru: Kabalistik ilkeye göre, bir grupta birincil kaynaklardan manevi terimler hakkında konuşmanız önerilir. Örneğin, Talmud Eser Sefirot veya Zohar Kitabı’nı okursak, birbirimizle iletişim kurmak için bu metinlerdeki terimleri kullanabilir miyiz?

Cevap: Evet, bu yasak değildir.

Yorum: Başka bir ilke daha var. Kabala’yı incelerken diğer manevi uygulamaları ve teknikleri göz ardı etmek önemlidir.

Benim Yorumum:  Elbette. Belli bir yöntemi edinmek için, onu derinlemesine araştırmalısınız.  Her türlü yöntem ve yaklaşımdan bir salata yapmamalısınız. Ve onlardan bir sürü var.

Doğu ve batı öğretileri, bilimsel ve ruhsal öğretiler, Baal HaSulam ve Rav Kook’un öğretileri vardır. Vilna Gaon ve Baal Shem Tov’un yöntemleri uzun zamandır bilinmektedir. Yani, Yaradan’a çok çeşitli yollar vardır. Bu nedenle, başarılı olmak için sadece bir dalla uğraşmanız gerekir.

Zira ben öğretmenimi buldum ve yaşamının son 12 yılında Rabash’ın öğrencisi ve asistanıydım, ben bu prensibi izlemekte ve ona bağlı kalmaya çalışmaktayım.

Rabash, Baal HaSulam’ın en büyük oğluydu, bu yüzden Baal HaSulam’ın materyallerini öğreniyoruz ve mümkün olduğunca uygulamaya çalışıyoruz. Baal HaSulam, bizlerin, Kabala’nın dünyaya açılması ve sadece İsrail halkına değil, aynı zamanda dünya uluslarına da seslenmesi gerektiği zamanın nesline ait olduğumuzu yazdı. Bizler de bu yönde hareket ediyoruz.

Soru: Öğretmeniniz, grup içinde çalışma prensipleri ile ilgili olarak,  kimler için makaleler yazdı?

Cevap: Onları öğrencileri için ve onlardan sonra gelecek olan, gelecek nesil için yazdı.

Baal HaSulam ve Rabash, Ari ve Baal Shem Tov’un zamanında yaptıklarını yaptılar. Ari, Kabala bilgeliğini geliştirdi, Baal Shem Tov da pratik Kabala’yı geliştirdi.

Baal HaSulam da aynısını yaptı, esas olarak Kabala ilmine dikkat ederek ve onu Ari’ye göre tanımladı. Rabash, pratik Kabala’yı geliştirmeye devam etti. Onlardan sonra başka neler yapılabileceğini hayal edemiyorum yani Kabala’da bir şeyler girmek ve eklemek için yer vardır.

Ancak çok sayıda yazılı kitap sadece Kabala bilgeliğini sulandırır. Bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bizim için geriye kalan, belki de onların çalışmalarını yeni başlayanlar için uyarlamak, diğer dillere çevirmek ve dünya uluslarına ıslahın metodunu getirmektir.

Kabalistik Terimler: “MAN”, “Mahsom”

MAN, Mei Nukvin’in (dişi sular) kısaltmasıdır. Kabala’da her zaman kadın arzu ile, erkek ihsan etmeyle ilişkilidir. Kadın alma arzusudur, erkek verme arzusudur. Bu nedenle dişi sular, aşağıdan Yaradan’a doğru arzunun yükselmesi anlamına gelir. Dahası, onlar Yaradan’ı bu arzuların yaratılmasına, ıslah edilmesine ve yerine getirilmesine başlamaya teşvik ederler. Bu durumda, aşağıdan yukarıya doğru olan talepler, dua veya MAN olarak adlandırılır.

Soru: Bu çölde bahsedilen MAN (manna) mı?

Cevap: Bu, Tora’nın,  her sabah insanların onu alıp, ondan beslediğini söylediği MAN (Manna)’dır.

Soru: Kabala’da çok sık Mahsom [bariyer] terimi kullanılmakta. Bunun anlamı nedir?

Cevap: Mahsom, bir insanın sadece bizim dünyamızın hissiyatından, üst dünyanın hissiyatına giden yol boyunca geçmesi gereken bir koşuldur. Başka bir deyişle bu, bizim ve manevi dünya arasındaki sınır çizgisidir, bir tür psikolojik/ruhsal engeldir.

Twitter’da Düşüncelerim / 19 Haziran 2020

Gizlilik gerekli bir koşuldur. Onsuz hiçbir şey edinilemez. Her şey gizlilikten edinilir: “Ve akşam vardı ve sabah vardı – bir gün.” İlk önce, On Sefirot’u bir araya getirerek başkalarıyla bir bağ inşa ettiğimiz, bir arzu, önem oluşturduğumuz sırada bir gizlilik olmalıdır.

Aksi takdirde her ikisi de kaybolacak ve bir insan bir canavar olacak.

Gizliliğe ve onu korumaya özen gösterirsek ama üzerinde ifşayı dilersek, o zaman mantık üstü inanç ediniriz. Gizlilik ve ifşa gereklidir, bu yüzden ifşa, gizliliği yok etmeyecek fakat birbirlerini destekleyecekler.

Maneviyatın hiçbir formu olmadığı için hiçbir şeyi doğal formunda ifşa edemeyiz ve bu nedenle onu verilen önem formunda görürüz. Yaradan’ı ifşa etmek için ne kadar çok çalışırsam, O’nu ifşa etmenin imkansız olduğuna ikna olurum.

Çünkü onu yaratan bendim.

Yaradan’ı önem ışığında ifşa ederim. Önem kısıtlama, masah ve yansıyan ışık gibidir. Yaradan’ı ışığımda, tutumumda, önemimde ifşa ederim. Bu nedenle bu resim kaybolmaz ancak sürekli kalır – ve buna eklemeye devam edebilirim.

Kendimizi yeni doğaya, Yaradan’a dönüştürmek için kozmik bir görevle karşı karşıya olduğumuzu hala anlamıyoruz. Sadece er ya da geç ortadan kaybolacak olan virüs ile karşı karşıya değiliz.  İlk görevimiz, neler olduğu konusunda ciddi olmaktır.

Bu, tüm hayatımızda değişikliklere yol açacaktır …

İşyerlerinin% 80’i onlara ihtiyaç olmadığından kapanacaktır. Bu muhtemelen bu çok büyük kayıplarla kaotik bir süreç olabilir – ya da hayati önemde olmayan işletmeleri azaltmak için kendi rasyonel kararımızı vereceğiz ve onları önceden desteklemeyi durduracağız.

Kabalistik Terimler: “Üst Dünya”, “Manevi Edinim”

Soru: Manevi dünya neden “üst” olarak adlandırılıyor?

Cevap: Biz buna üst diyoruz çünkü o, bizim niteliklerimizin üstündedir. Bizim niteliklerimiz alma nitelikleridir ve bu nedenle egoist arzularımıza ve onların yerine getirilmesine çok bağımlıyız.

Ve üst dünya, bunlar başkalarını verme, yerine getirme, sevme ve destekleme arzusundan oluşan niteliklerdir. Onlar (nitelikler) bağımsız oldukları için, özlerinde özgür oldukları için üst olarak adlandırılırlar.

Ayrıca, kendi özellikleri içinde Yaradan’a daha yakındırlar. O, mutlak ihsan ve sevgidir. Ve bu nedenle, O’na daha yakın olan her şeyi, üstümüzde olarak yani kök nedene daha yakın olarak tanımlarız.

Soru: Üst dünyadan bahsetmişken, buna genellikle manevi diyoruz. “Manevi” kelimesi ne anlama geliyor?

Cevap: Üst dünyaya manevi denir çünkü maddi değildir.

Soru: “Manevi dünya” ile “üst dünya” terimleri arasında bir fark var mı?

Cevap: Hayır, bunlar yaygın, açıkça belirtilmemiş isimlerdir.

Soru: Manevi edinim nedir?

Cevap: Doğanın, Yaradan ile eşit ölçüde, ihsan etme niteliği içinde idrak edilmesine manevi edinim denir.

Her Şey Kesinlikle Adildir

Soru: Maneviyatta bir kural vardır: daha kötü, daha iyi. Başlangıç koşulları ne kadar zorsa, manevi ilerlemenin o kadar iyi olduğu doğru mu?

Cevap: Öyledir diyemem. İnsanlara sadece böyle görünüyor çünkü neyin daha iyi ya da daha kötü olduğunu ölçemiyorlar. Kıskançlık, her zaman çimeni diğer tarafta daha yeşil olarak gösterir. Buna dikkat etmeye gerek yok. Bu kesinlikle mesele değil.

Kendinizi ıslah ettiğinizde ve her şeyi doğru bir şekilde görmeye başladığınızda, Yaradan ile ilgili;  “Bunu neden yapıyor, ama bende var mı? Bu kişi neden daha kolay sahip oldu, ben ise daha zor sahip oldum? Neden 2.000 yıl önce değil de, tam olarak son nesil zamanında doğdum? ” vb. herhangi bir şikâyetiniz olmayacaktır. Her şeyin kesinlikle doğru düzenlendiğini göreceksiniz.

Tek Güç: Doğa / Yaradan

Soru: İnsanların bağlanabilecek tek şey sadece O ise, Yaradan’dan bahsetmeden birleşme çağrısının anlamı nedir?

Cevap: Kimse O’na inanmazsa, O’nu anlamazsa ve O’nu bilmezse, Yaradan hakkında konuşmanın anlamı nedir?

Yaradan ne anlama gelmektedir? Bizim içinde bulunduğumuz bütünsel, birbiriyle bağlı doğamız, Yaradan’dır. Yoksa bütünsel, fiziksel, kesin matematiksel yasalarıyla doğa konusundan mı bahsediyordunuz? Ya da Yaradan’dan en yüksek güç olarak mı bahsediyorsunuz? Her iki kavram da aynıdır.

Yaradan, bir bulutun üzerinde bir yerde oturan, bir şeyler yapan ve daha sonra onu yaratan bir tanrı değildir. Yaradan, tüm dünyaları ve bir insanın bu dünyalara yükselişinin tüm aşamalarını içeren muazzam, ebedi, mükemmel ve sonsuz doğanın tamamıdır.

Bu nedenle kişi, Kabalistik ifadeleri dünyevi formlarında hayal etmek zorunda değildir. Aksine, doğa ya da Yaradan her zaman bir ve aynıdır. Kabala başka türlü açıklamada bulunmaz. Kabala’yı çalışın ve bu güçlerle nasıl ilişki kuracağınızı göreceksiniz.