Category Archives: Yaradan

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 7

Gündelik bakış açıyla “kader”

Soru: Kaderi son ıslaha göre değil de gündelik bakış açıdan düşünürsek: kim olacağım, kiminle evleneceğim, ne tür çocuklara, hangi problemlere sahip olacağım vs. gibi, bu değiştirilebilir mi?

Cevap: Bu çok zor çünkü bunun için gelecekteki çiftleri; yaşamın anlamını, yaşamın amacını, bu amacın gerçekleştirilmesini ve buna ne kadar hazır olduklarını anlama konusunda, önceden eğitmeliyiz.

Bu çiftlerin hazır olduklarını belirlemek demek, neyi feda etmeleri gerektiğini, neleri bırakmaları gerektiğinin aksine, birbirlerine nede yardım etmeleri gerektiğinin ve bu hedefe ulaşmak için birbirlerini nasıl desteklemeleri gerektiğinin anlaşılması demektir. Burada çok fazla çalışma yapılmış olması gerekir.

Umarım bizim neslimizde değilse de bir sonraki nesilde insanlar bunu yapar çünkü insanlık, aile sorunlarına her hangi bir çözümden ayrılma koşuluna gelecektir. İnsanlar evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı bırakacaklar. Buna neden ihtiyaç duyduklarını anlamayacaklar! Cinsel içgüdüleri bile içlerinde “donacak”. Bu, ıstırap konusuyla ele alınacak bir problemdir.

Soru: Ama öte yandan, bir üst gücün olduğunu anlar veya inanırsam ve bu beni yaratılışın amacına götürürse, neden bir şeyi değiştireyim ki?

Cevap: Bu sizi acının yoluna yönlendirir. Bununla birlikte kendinizi bir insan olarak gerçekleştirmezsiniz. Eğer akışla giderseniz, o zaman bir hayvansınız.

Soru: Kendimi değiştirmek için bilinçli çaba göstermezsem, o zaman üst güç benim üzerimde acı formunda mı etki eder?

Cevap: Herhangi bir hayvanda olduğu gibi. O anda size hayvan denir. Ve siz, sadece hedefi kendiniz gördüğünüzde ve ona yakınlaşmak için güç harcadığınız anlarda, insan olarak adlandırılırsınız.

Hayatın Anlamı, Bölüm 8

Niyetimizle Onların Yaradan’a Olan Arzularını Yükselteceğiz

Soru: Hayatın anlamını aramayan insanlarla, Yaradan’ı ifşa etmek mümkün mü?

Cevap: Hayır.

Soru: Yani bu, ortak bir amacı olan bir grup insan olması gerektiği anlamına geliyor? Diğer 8 milyar ne için?

Cevap: Diğerleri, yaşamda hiçbir amaca sahip olmadıklarını, belki henüz Yaradan’ın edinimine değilse de, bir şeye ihtiyaç duyduklarını yavaş yavaş hissedeceklerdir. Bununla birlikte, her türlü olumsuz niteliği, yaşamlarının olumsuz yönlerini hissedecek ve keşfedecekler ve onlardan kurtulmak için, yine Yaradan’a ulaşan gruplarda toplanmak zorunda kalacaklar. Bu seviyede değil ama daha düşük bir seviyede.

Hayatın anlamı, sadece küçük bir grubun kaderidir. Geri kalan 8 milyar, Yaradan’a çeşitli nedenlerle yöneleceklerdir. Örneğin, çocuklarının, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaları gerektiği vb. için.  Varoluşun anlamı hakkında bir soruları olmayacaktır.

Buna rağmen, onların bazı materyalist hedefler için istekleri yeterli olacaktır çünkü egoist arzularıyla bile bizim arzularımıza girecekler ve bizler niyetimizle Yaradan’a olan arzularını yükseltebileceğiz.

Sadece bir amaç olduğunu bilmeleri yeterlidir ve yavaş yavaş buna alışmak, ona adapte olmak gerekir. Bu, onların niyetlerini özgeciliğe yükseltmeden bile, amacı, kitlelerin içinde ortaya çıkarmak için yeterlidir. Çünkü onlara niyetlerimizi vereceğiz, onlar da bize arzularını verecekler.

Twitter’da Düşüncelerim / 14 Temmuz 2020

Tüm dünya “zorunlu ve yeterli” düzeyine daraltılacaktır. Bu bağlamda, bedenlerimiz gerçekten hayvan olduğu gibi insanlar hayvanlar gibi olacak. Ve sadece manevi olarak tüm çabamızı Yaradan gibi olmak için harcayacağız! Bu tür bir büyüme sınırsızdır!

Herkes Koronavirüs pandemisinin bitmesini bekliyor. Ama bu sadece başlangıç. Sonuçta tüm insanlığın zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Ve insanlığın hala bu safhayı hissetmek, bu safhanın bizi nereye ve hangi sona götürdüğünü anlamak için zamana ihtiyacı var.

Ve sonra birliğe doğru nasıl değişileceğini anlamak için!

Bugün Tapınağın duvarlarını, perdeyi yeniden inşa etmeye hazırlanırken o kırılmayı hatırlıyoruz!

Üç Hafta (Bein ha-Metzarim), içinde manevi baskıya dayanmamız gereken manevi bir safhayı sembolize eder. Fakat Tapınak’ın, manevi perdenin, aramızdaki bağın yıkıma sebep olana dayanmada başarısız olduk.

Üçüncü Tapınak’ın insanlar tarafından taştan inşa edilmediği, ancak canlanan, tek bir kalp haline gelen taş kalplerden inşa edildiği yazılıdır. – Yaradan ile, sevginin ışığı ile dolu bir tapınak.

Kadınlar yalnızca birleşerek dünyadaki durumu değiştirebilir ve düzeni yeniden sağlayabilirler. Genellikle kadınlar aile kavgalarına benzeyen kendi hakları, eşitlik için savaşırlar. Ben manevi bir savaştan bahsediyorum. Kadınlar insanlığın anneleridir.

Bütün dünyayı değişmeye mecbur etmelidirler.

Mücadele kadın hakları için değil toplumu etkileme becerileri için olmalıdır. Kadınlar ilerlemek isterse çok şey öğrenmeli ve buna göre doğru bir şekilde birleşmeli, misyonları hakkında bilgi edinmeli ve uygun sağ duygu ve bilgelikle amaçlarını gerçekleştirmelidirler.

Her gün gerçekliğin doğru algısına yaklaşıyoruz, her gün olup bitenlerin izlenimi tam bir ölüm olsa da. Bizi yalnızca Yaradan’ın kendisinin düzeltebileceğini bize fark ettirmek, Yaradan’ın işidir. Biz kabul edersek, o bizi düzeltir!

Bir insanın yüksek sinir sisteminin aktivitesini, algının ve karar vermenin alturistik bir programına dönüştürebilen virüslerin müdahalesi olmadan, algımızın egoistikten alturistiğe geçişi imkansız görünüyor.

Her Şey Dengelenmelidir

Soru: Bizler almak ve ihsan etmek için yaratıldık. Her şey ölçülü mü olmalı? Egoizm olmadan sadece ihsan etmek değil dimi?

Cevap: Tabii ki değil. İlk olarak, egoizm ortadan kalkmaz. Onu her zaman kullanırız. İkincisi, alma ve ihsan etme dengeli olmalıdır. Ancak o zaman sistemde dinamik bir denge olacaktır.

İhsan etmek ve almak gereklidir. Biri diğerine karşı; bir kısım alır, diğer kısım verir – her insanda, her toplumda ve genel olarak tüm sistemde olduğu gibi. Öğrenmemiz gereken şey budur.

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Temmuz 2020

Virüs nereden geldi? Biz virüsün kaynaklarıyız. Umursamayıp birbirimizi reddettiğimizde, doğada olumsuz güçler ortaya çıkarırız …

Bir kişi maneviyat için arzusunu kaybettiğinde, bunun Yaradan’dan, kasten, ona mantık üstü inançla gitme imkanı vermesi- ki böylece manevi dereceye yükselmesi için geldiğini anlamıyor.

Özgür seçim bu şekilde ortaya çıkar – gözlerinizi kapatmak ve Yaradan’ı haklı çıkarma yolunu takip etmek için!

Karantina durma ve düşünme, değişme zamanıdır. Bilge olan biri doğmakta olan safhayı görür. Bu bizi sonsuz ve mükemmel bir safhaya götürür – aramızdaki doğru bağa, üst kuvvetin ifşasına, aklı dolduran üst ışık alanına ve sonsuz edinimle hislere.

Yaradan, büyük bir özen ve sevgi ile bizi ortak bir talihsizlik vasıtasıyla birbirimize bağlar

Üst ışık bizi etkiliyor, içimizde ifşa olmak için yaklaşıyor. Onun yardımıyla bu safhalardan geçmemiz gerekiyor. Hayat iyi olduğunda insanlar birbirlerinden uzaklaşırlar, ancak ortak bir talihsizlik onları yakınlaştırır.

Daha ziyade hedefe doğru ilerleyişimizi hızlandıracağız.

İnsanlık Eski Babil’den dağıldı. Şimdi Yaradan bizi psikolojik bir darbe aracıyla bir araya getiriyor. Yaradan’ın eylemlerini haklı çıkarmaya çalışalım, O’na ulaşmak için gerekliliklerini anlayalım. O zaman güncel olayları sorun olarak görmeyiz.

Biz son nesiliz- başlangıç safhasına yürüyen!

Her şeyin kendi iyiliğimiz için ifşa olduğunu görmek adına aklı ve kalbi açmaya çalışalım. Yaradan, Kendini bize integral bir formda, içimizde ve tüm gezegenin etrafında ifşa ediyor. Dünyanın yaratılışından bu yana daha önce böyle bir şey olmadı!

O bizim hayatlarımızı dikkate almıyor fakat HaVaYaH arzusunun, realitenin tamamının tüm derecelerini sonsuza kadar nasıl yerine getireceğine bakıyor.

Islahın sonu zaten ilerlemekte – zaten etkili, bizler bu sürecin ortasındayız. Haydi algımızı genişletelim ve Yaradan’ın insanlığa ne yaptığını görelim.

Ancak bu tamamlanmanın derecesi, Yaradan’ı her şeyde görmeye hazır olduğumuz ölçüde, kişiye özgü, kişisel, bireyseldir.

Yaradan’ın tüm dünyayı doldurduğunu ve bana onun olmadığı şeklinde gelen hiçbir yer kalmadığını görüyor muyum? Çünkü bu imkansız olurdu! Realitenin tamamı, Yaradan’ın doldurduğu bir arzudur.

Egom geleceği görmeme izin vermiyor, sadece bunun için fayda sağladığım sürece …

Koronavirüs, kendi başımıza duramadığımız için ego gelişimimizi durdurdu. Yaradan’ın her şeydeki rehber elini görmeliyiz – ve gerçekleşen her şeyin ıslahlar olduğunu ve dünyada kötü bir şey olmadığını görmeliyiz.

Son birkaç on yılda kendimizi, dünyayı ve çocuklarımızın hayatlarını yok ettiğimizi anladık, egoist yarışı durduramadık. Şimdi yukarıdan yardım alıyoruz,Yaradan bize kötülüğü Koronavirüs şeklinde ifşa ediyor ve egoizmin üzerinde yükselerek, kısıtlamalarla onu ıslah etme fırsatını

Unutmamalıyız ki, tüm çalışmalarımız mantık üstü inançla, yani alma kuvvetinin üzerindeki ihsan etme kuvvetiyle meydana gelir. Daha büyük bir alma kuvveti olduğunda, daha fazla egoizm ifşa olur bu, daha zor olan bir çalışmayı yerine getirmek ve Yaradan’ın gerçekliğine yaklaşmak için üstüne yükselme fırsatı verildiğinin bir işaretidir.

“Maneviyatın Gerçek Anlamı Nedir?” (Quora)

Maneviyat, maddi gerçekliğimizin üzerindedir. Doğuştan gelen bedenimize karşı tamamen zıt bir algı ve hissiyattır.

Bizler, egoist bir insan doğası içinde doğar, başkalarına fayda sağlamaktan ziyade kişisel faydaya öncelik veririz.

Bununla birlikte, maneviyat, egoist doğamıza zıt, özgecil bir şekilde işler –  diğeri için mutlak sevgi tutumu olarak.

Egoist bir insan doğasında doğmamız ne anlama geliyor? Bu, yaptığımız her şeyin nihayetinde kişisel yararı hedeflediği anlamına gelir.

Her düşünce, arzu ve eylemimizin arkasında sürekli çalışan egoist motor, tek bir ailenin üyeleri gibi hepimizi bağlı görme yeteneğimizi engellediğinden, ruhumuzun köklerindeki bağlarımızda var olan mutlak sevgiyi filtrelediğinden, farkında olduğumuzdan daha fazla dünya görüşümüzü çarpıtır.

Bu nedenle, gerçekleştirdiğimiz her dünyevi eylem, hepimizin ortak olduğu, dikkatimizi kendimize çeken bu egoist “algısal tıkanıklığa” dayanmaktadır.

Bununla birlikte, manevi bir eylem, onu yapanın dışındadır ve ondan ayrılmıştır.

“Ben’imiz” ile özdeşleşmek yerine, bizler onun dünyevi tezahürlerinin ardındaki, nedensel güçle özdeşleşiyoruz. Bu, Yaradan gibi başkalarına karşı aynı niyeti edinerek mümkün olur:  mutlak sevgi ve ihsan etme niyeti.

Bu nedenle, maneviyat, Yaradan ile bağ kurma gerçeğidir, sevgi ve ihsan etme niteliği ile tamamlanma hissidir.

Maneviyat, zamanın, mekanın, hareketin ve hayvansal bedenin dışındadır. Sadece düzenli olarak manevi yolda uygulanan ve geliştirilen yeni bir duyuda – diğerine fayda sağlamak için içten bir niyette – hissedilir.

Hayatlarımızı Kim Yönetiyor?

Soru: Her zaman kendi hayatımı yönettiğimi düşündüm ama siz, her şeyin Yaradan’dan geldiğini söylüyorsunuz. Bunu nasıl kontrol edebiliriz?

Cevap: Hayatlarımızı dikkatle incelersek, hiçbir şeyi yönetmediğimizi göreceğiz, aslında bazı eylemleri gerçekleştirdiğimizi ve bazı şeyler yaptığımızı düşünsek bile, bu sadece bize öyle gelmektedir. Sürekli şüphe içindeyiz.

Yaradan’ın herkesi yöneten tek güç olup olmadığını kontrol etmenin tek yolu, Yaradan’ı edinme metodunu dikkatle uygulayabilmemizdir. O zaman O, ifşa olur.

Ancak öğrendiğimiz sistem bizlere,  Yaradan’ın karşıtlığında, O’nun eşsizliğinin, güvenirliliğinin karşıtlığında ifşa olur. Sizler bunu, karanlığın arka planına karşı ışığın bir ifşası olarak hissedeceksiniz ve yavaş yavaş bizi yöneten tek bir güç olduğu sonucuna varacaksınız.

Kabalistik Kitapların Anlamı, Bölüm 7

Kabala Çalışmasında Üç Sınırlama

Yorum: Baal HaSulam, onun Zohar Kitabı hakkındaki yorumunu ya da Zohar Kitabı’nın kendisini çalışmaya başlamak için, önce onun tarafından yazılan dört önsöz hakında bilgi edinmeniz gerektiğini yazıyor: “Kabala Bilgeliğine Önsöz”, “Sulam Tefsirine Önsöz”, “Zohar Kitabına Giriş” ve “Zohar Kitabına Önsöz”.

Cevap: Evet. Bu dört önsözde ciddi bir çalışma yapmadan, Zohar Kitabı’nı okumaya başlamak mümkün değildir.

Soru: Buna ek olarak, Baal HaSulam, Zohar Kitabı çalışmalarına devam etmeden önce, ihlal edilemeyecek üç sınırlamanın açıklığa kavuşturulması gerektiğini yazıyor. Manevi edinimde: madde, maddenin içinde kıyafetlenmiş form, soyut form ve öz olarak adlandırılan dört kategori vardır. Zohar Kitabı, öz ve soyut form gibi kavramlarla ilgilenmez. Bu sınırlama nedir?

Cevap: Özümüzle ilgilenmek imkansızdır çünkü doğamızın üzerindedir.

Soyut formla ilgilenemeyiz çünkü bu bir bilim değildir.

Biz sadece şekil alan maddeyle ilgileniriz.

Örneğin, bizler belirli egoistik veya anti-egoistik, özgecil formlar edinebilen egoizmi çalışıyoruz. Bu formları alabilir ve inceleyebiliriz çünkü biz kendimiz bu formları alan maddeyiz. Kendinizin dışındaki bir şeyi, özellikle de Yaradan gibi bir gücü keşfetmek imkansızdır. Sadece O, bir insan olarak görünür ve kendini: sevgi, ihsan etme niteliği şeklinde gösterirse.

Soru: İkinci sınırlama — Baal HaSulam, Zohar Kitabı’nın sadece Beria, Yetzira ve Assiya dünyalarını, yani üst gücün yaratılıştan gizlenmesini incelediğini söylüyor. Neden?

Cevap: Bizler sadece madde içinde neyin tezahür ettiğini ve üstünde olanı, soyut formları, madde içinde kıyafetlenmemiş soyut güçleri inceleyebiliriz, onları tartışamayız çünkü kesinlikle kanıtlanamazlar ve gerçek dışıdırlar.

Soru: Yani beş dünya var ve Baal HaSulam sadece üç dünyadan mı bahsediyor?

Cevap: Evet. Yalnızca var olduğumuz dünyalardan bahseder: Beria, Yetzira ve Assiya.

Soru: Üçüncü sınırlama — BYA dünyalarının her birinde üç kategori vardır: on Sefirot, insanların ruhları ve realitenin geri kalanı. Zohar Kitabı, sadece insanlarla ilişkili olguları açıklar. Bunun anlamı nedir?

Cevap: Sadece bizi ilgilendiren şeylerle ve içimizde neyin kıyafetlendiğiyle ilgilenmeliyiz ve bunu pratik anlayışımızdan keşfedebiliriz.

Sınırlamaları çok net görmeliyiz. Birçok form alan arzumuzun sınırlarının ötesinde, sola bir adım sağa bir adım, bizleri filozoflara ve psikologlara dönüştürür ama bilim insanlarına dönüştürmez. Kabala tamamen pratik bir bilimdir.

Kabalistik Terimler: “Zivug”

Yorum: Derin felsefi konular hakkında konuşurken birden bire  “sevgi” ve “ihsan etme” kelimelerini kullanmaktasınız.

Cevabım: Sadece bunlar değil. Kabala biliminde “Zivug”, “yapışma” ve “çiftleşme” gibi terimler de sıklıkla kullanılır. Dünyamızda bedenlerin içinde, bedenlerin dışında, bedenler arasında vb. olan her şey, doğal olarak bedenlerimizi ve ruhlarımızı kontrol eden manevi güçlerde meydana gelir. Bu nedenle, tüm bu eylemleri ve koşulları özel olarak adlandırmalıyız. Dünyamızın eylemlerini ifade eden kelimeleri alıp, onlara manevi eylemler diyoruz.

Bu nedenle, iki arzunun birleşimine Zivug diyoruz yani çiftleşme, birleşme. Manevi dünyada doğum, hamilelik, çocuk doğurma vb. bulunmaktadır. Genel olarak, dünyamızda var olan her şey, üst dünyanın bir sonucudur ve bu nedenle aynı terimlere sahiptirler. Maneviyatta, tüm bunlar bedenlerde ve maddede değil arzularda olur.

Soru: Aynı şekilde atomlar bir araya gelir ve bir molekül elde edilir, arzular da birleşir mi?

Cevap: Evet. Sonuç olarak, daha toplanmış, daha entegre arzular ortaya çıkar. Belirli bir HaVaYaH sisteminde toplanan arzular, Sefirot, Partzuf ve sonra Barış olarak adlandırılır.

Islahın Metodu, Bölüm 9

Birbirini önemsemek

Baal HaSulam, “Tanrı Sevgisi ve İnsan Sevgisi”: Şüphesiz 600.000 adamın yaşamda dimdik durmaktan ve geride dostunun doyurulmamış hiçbir ihtiyacı kalmadığını görmekten başka bir amacı yoktu ve onlar bunu tüm ruhları ve güçleriyle severek yerine getirdiler. Bu ulusun ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili endişe duymayan insanlardan oluştuğuna şüphe yoktur. Bu böyledir çünkü onun 600.000 gerçek dostu vardır.

Soru: Kişi bunu yapamadığı için mi bir tür toplumdan bahsediyoruz? Kişinin sadece örnekleri değil, insanlar arasındaki bu tür ilişkileri de görmesi mi gerekir?

Cevap: Elbette. Karşılıklı garanti, herkes birbirini desteklediğinde, kendinden ziyade başkalarını düşündüğünde, karşılıklı olarak birbirlerini güvence altına alırlar, bu karşılıklı garantinin yasasıdır.

Soru: Baal HaSulam daha sonra, karşılıklı garanti yasasını uygulamak için, belirli sayıda insanın gerekli olduğunu yazıyor. Neden böyledir?

Cevap: Çünkü kişi kendine, ihtiyacı olan her şeyi sağlayamaz. Bununla birlikte, eğer içinde yaşadığımız zamana, yaşam tarzımıza vb.ne bağlı olarak, belirli sayıda insan endişe duyuyorsa o zaman endişelenecek bir şeyimiz yoktur. Bizler sadece başkalarını önemsersek, kendimiz için endişelenmemize gerek kalmaz.

Yorum: Ancak Baal HaSulam, tek bir kişi bile egoizmin içine düşse ve sadece kendisi hakkında düşünmeye başlasa, diğer herkesin de birbirlerini önemsemekten vazgeçtiğini yazıyor.

Benim Yorumum: Biz burada, Baal HaSulam’ın mutlak yasalar olarak tanımladığı, mükemmel bir sistemden bahsediyoruz. Genel olarak, böyle olması gerekir.