Category Archives: Tabiat

Evrensel İğne

Soru: Koronavirüs neden çoğunlukla yaşlı insanlara bulaşıyor?

Cevap: Prensip olarak, virüs herkese bulaşır. Sadece gençler o kadar kolay tolere ediyor ki fark etmiyoruz bile. Bununla birlikte, onun bir sonraki değişimi/mutasyonu onlar üzerinde de açıkça görülecektir.

Gerçek şu ki, virüs herkes tarafından taşınır: hem hayvanlar hem de biz. Hastalığı neredeyse fark edilmeden yaşayan insanlar var. Ürperme veya soğuk algınlığı şeklinde hafif bir rahatsızlık hissedenler,  kendilerini daha çok rahatsız hissedenler de var. Hatta ölen insanlar da var.

Çocuklara gelince, yaşları ne kadar genç olursa, virüs o kadar kolay tolere edilir. Ancak, yine de onları etkiler. Her halükarda, virüs herkesi etkilemelidir! Sonuç olarak, dünyada bu virüsü geçirmemiş tek bir kişi görmeyeceksiniz.

Şimdi, evrensel bir iğne olmamız gereken zamandır. Bu ne iyidir ne de kötü, sadece doğanın bizden ne istediğini anlamamız gerekir. Eğer anlarsak, doğru bir şekilde davranacağız ve hayatın tadını çıkaracağız. Ve herhangi bir kayıp olmayacaktır.

Doğanın Planlarını Değiştirebilir Miyiz?

Soru: Modern bilim, insanlığı tehdit eden yeni virüslerin ortaya çıkışına hızla yanıt veriyor. Bir aşı geliştirildikten sonra riskler asgari düzeyde olacaktır. Önemli olan tek şey bilim insanlarının çalışma hızıdır. Bu, insan zekâsının doğanın planlarını değiştirebileceği anlamına mı geliyor?

Cevap: Tabii ki hayır!

Soru: Bu, insanın doğa ile yüzleşmesi değil midir?

Cevap: Doğa ile yüzleşme yoktur, olamaz da. Biz kimiz ki?! Bize öyle geliyor ki doğayı fethediyoruz. Bizler egoist niteliklerimizle, sadece onu berbat edebiliriz.

Soru: Ama bizi böyle yaratan doğa değil mi?

Cevap: Kendimizi ıslah edelim ve ıslahımızın içinde doğanın farklı bir seviyesini keşfedelim diye bizi böyle yarattı.

Not: Birincisi bizler ıslah sürecindeyiz, ikincisi de kimse bunu bize açıklamadı.

Yorumum: İnsanlıkta nerede herhangi bir ıslah görüyorsunuz? Yıldan yıla daha da kötüleşiyoruz: daha egoist, kaba ve saygısız oluyoruz. Bizler doğayı bozmakta ve üzerinde yaşadığımız bu küçük gezegeni yok etmekteyiz.

Not: Ama bizler doğa tarafından bu şekilde yaratılmışız.

Yorumum: Değersizliğimizin farkına varmak için bu şekilde yaratıldık.

Soru: Ama bunu fark edene kadar, neye karşı sorumlu tutulabiliriz? Bunu ne zaman fark ederim?

Cevap: Bunu ne zaman fark edeceksiniz? Onu her zaman kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Anlamak ve “Evet, bu benim ve ben olacağım” demek istemiyorsunuz. Ama sonra virüs gelir ve sizi biraz hayata döndürmeye başlar.

Soru:  Bu, bir tür aşı icat eden bilim adamları ve sürekli olarak virüs ve felaketler gönderen doğa arasında hiçbir çatışma olmadığı anlamına mı geliyor?

Cevap: Aşıları icat etmek ne kadar zor olursa olsun, doğa yine onları darbeleriyle örtecek, böylece aşıların bizi kurtaramayacağını anlayacağız.

Öğrencilerime, Arkadaşlarıma ve Takipçilerime

Facebook Sayfamdan – Michael Laitman 15/6/20 

“Bizler özel bir zamanda yaşıyoruz. Hepimizi tek bir bütüne bağlayan gizli bağlar ortaya çıktı ve dikkatimizi talep etti. Böyle bir zamanda hepimiz mesulüz, birbirimizden sorumluyuz. Her birimizin yaptığı, söylediği ve düşündüğü; her bir bireyi ve tüm gezegeni etkiler.

Bu nedenle şimdi birliği her zamankinden daha fazla sürdürmeliyiz. Bizi ayıran her şeyin önünde sürdürmeliyiz: ırk, renk, din, cinsiyet, dil, kültür, tarih, okuryazarlık, zihniyet ve karakter. Biz tek bir bedeniz, tek bir organizmayız ve bir organizmada organlar arasında nefret yoktur, sadece eşsiz rolünü yerine getirdiği için her organa sevgi, saygı ve şükran vardır. Şimdi hepimiz birbirimize bağlı olduğumuza göre, bizlerin de tıpkı herhangi bir organizma gibi olduğunu görebiliriz. Hepimiz birbirimize bağımlıyız ve bu nedenle birbirimize değer vermeliyiz.

Birbirimizin büyümesine ve her birimizin benzersizliğini ifade etmesine yardım ettiğimizde bunu başkası için yapmıyoruz; kendimiz için yapıyoruz! Her birimiz mutlu olduğunda hepimiz mutlu oluruz. Bir organizmada işler böyle yürür. Bir organizma olarak çalışırken birlik içinde var olan gücü keşfedeceğiz. Tüm gerçekliğin, uyum içinde çalışmasını sağlayan bu güç aramızda mevcut. Bağımızı bu güce uygun olarak inşa edersek, bunun aramızdaki boşlukları doldurduğunu hissedeceğiz. Ardından tüm nefret ve acı sona erecek.

Bu özel zamanlarda insanlıktaki her birey, birliğe katılması için çağrılır ve birliği dünyanın dört bir yanına yayar. Ne kadar daha geniş yayarsak, bunu o kadar çok hissedeceğiz. Bu nedenle tüm arkadaşlarımdan, öğrencilerimden ve takipçilerimden bu mesajı paylaşmalarını istiyorum. Sayfamdaki yazıları nerede paylaşabilirseniz paylaşın; duvarınıza ve ğye olduğunuz gruplara koyun. Bunu kendiniz için yapmıyorsunuz; bunu dünya için, birliği ve sevgiyi tüm dünyaya yaymak için yapıyorsunuz.

Sevgiyi ve birliği yaymak, daha önce hiç bu kadar acil ve gerekli olmamıştı. Bunu yaparak, insanlığı nefretten şifalandırıyorsunuz; büyük dönüşüm zamanından dayanışmaya, dostluğa ve mutluluğa öncülük ediyorsunuz. Bu dönüşümden hoş ve kolay bir şekilde mi, yoksa acılı ve yavaş bir şekilde mi geçeceğimize karar vermek sizin elinizde.”

Geleceğin Meslekleri

Soru: Hangi istihdam yapısı uygun olacak? Gençlere ve hala yeniden eğitilebilecek kişilere neler önerilebilir? Hangi meslekler için kendilerini hazırlamalılar?

Cevap: Kesinlikle herkes manevi, sosyal ve kültürel işlerle uğraşacak. Ve nüfusun sadece küçük bir kısmı veya tüm popülasyonu, ancak çok sınırlı bir ölçüde, fabrikalarda veya tarımda çalışacak, böylece kendimizi besleyebilir, giyinebilir, ayakkabı giyebilir, bunun için gerekli ekipmanı oluşturabiliriz.

Tüm insanlık, egoizmini bastırması ve lüzumsuz hiç bir şey üretmemesi gerektiğini anlayacaktır. Ve bu, virüs sonrası koşulla birlikte ulaştığımız tek ölçüt olmalı.

Soru: İnsanlık, bunu doğru eylemlere olumlu bir tepki olarak hissetmek için, doğadan bir tür desteğe güven duyabilir mi?

Cevap: Bundan eminim. Doğa ile karşılıklı olarak doğru bir ilişkiye girmeye başlar başlamaz, derhal onun yardımını, desteğini hissedeceğiz ve kendimizi mutlu, uyumlu ve bütüncül olarak gelişmekte olduğumuzu hissedebileceğiz.

Ve tüm denizler, okyanuslar, ormanlar, hava, tüm hayvanlar ve bitkiler, varlığımıza sevinecek ve bizi görmezden gelmeyecekler. Hepimize iyi şanslar diliyorum!

Koronavirüs Karşılıklı Nefretin Bir Sonucudur

Dünyada düzen kurmak için, Yaradan’ın ışığının aramızda ifşa olması ve üst ışık ile aramızdaki bağı doldurması için birbirimizle bağ kurmamız gerekir. Bu dünyanın tüm sakinleriyle olan bağımız sayesinde, onlara tüm dünyayı aydınlatacak olan Yaradan’ın ışığını getireceğiz.

O zaman dünya, Koronavirüsten korkmak ve birbirinden uzak kalmak yerine, hem insanlar arasında hem de cansız, bitkisel ve hayvansal seviye ile yani çevre ile güzel, iyi bağlarla bağlanabilecektir.

Tüm dünya yeni bir bağ ve ıslah derecesine yükselecektir. Bu bütünsel bağ ve ayrılmaz doğa hissi ile dünya, hayatımızdaki her şeyi yöneten ve düzenleyen tek bir güce kavuşacaktır. Bu şekilde, tüm dünya Yaradan’ı hissetmeye ve O’nu edinmeye yaklaşacaktır.

Bu süreç zaten gerçekleşiyor. İlk yumuşak ipuçlarını Koronavirüs’ün yapısından anlamıyorsak, bir dahaki sefere çok daha korkunç bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bunun olmasını beklememeliyiz. Koronavirüs hala çok nazik davranıyor ve bizi sadece doğayı yok eden gereksiz faaliyetlerden korumak için bir salgınla tehdit ediyor.

Bununla birlikte, bir dahaki sefere, bir salgın insanlığın yarısını her evi etkileyerek silebilir. Bugünün Koronavirüs ile olan deneyimden öğrenmezsek ve sadece kuaför salonlarına ve otellere nasıl dönüleceğini düşünürsek, doğadan daha güçlü bir uyarı alırız.

Koronavirüs, davranışlarımızı, birbirimize, insanlar arasında ve tüm cansız, bitkisel ve hayvansal doğaya karşı değiştirmemiz gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, yeryüzünde hayatımızı düzene sokmalıyız.

Herkes için açıktır ki hayatımız en iyisi değildir ve düzeltilmesi gerekir. Öyleyse onu değiştirelim ve eskisine geri dönmeyelim. Şimdi, karantinadan sonra normal hayata döndüğümüzde, ilişkilerimizi biraz farklı bir şekilde organize edelim, onları daha fazla düzeltelim, birbirimize daha az zarar verelim ve çevreye daha az zarar verelim. Salgından önce bile, kendimizi değiştirmeye değeceğini söylüyorduk, hadi bunu yapalım.

Salgının deneyiminden ne gibi yararlı sonuçlar çıkarılabileceğini düşünelim, hangi dersleri alabiliriz? Nasıl değişmeliyiz? Belki salgının nedenini bulabilir ve bir daha olmayacağından emin olabiliriz. Birkaç olumlu değişiklik yapmışsak, bunları kaybetmeyelim. Ailemizi, okulumuzu, işimizi biraz değiştireceğiz ve gereksiz ürünler üreten gereksiz işleri ortadan kaldıracağız.

Şimdiye kadar insanların zihninde bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Liderler neler olduğunu anlamıyor ve her şekilde önceki duruma dönmeye çalışıyorlar. Tabii ki, şimdi daha temkinliler, ama ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Bu kötü niyet değildir ama basitçe dar görüşlülüktür, doğada meydana gelen ve Koronavirüse neden olan değişiklikleri anlayamamaktır. Ve bundan sonra değişmeye başlamazsak, bizi bekleyen birçok virüs vardır.

Egoistlerin birleşemediğini görüyoruz: Ne Avrupa’da, ne de Çin, Amerika veya Hindistan’da. Hiç kimse iyi ilişkiler içinde kalamamaktadır, herkes herkese karşı. Ve bu genel tartışmaların üzerinde, grubumuz tek bir slogan altında, ortak bir bağ hedefi olan “ayrılıkların üzerinde bağ kurmak” ile bağlantı gücü haline gelebilir.

Bu önemli değil, bırakın ayrılık kalsın, biz onunla ilgilenmiyoruz; sadece onun üzerinde bir bağ inşa ederiz. Ayrılıklara karşı savaşmak zorunda değiliz çünkü hepimiz farklıyız ve birbirimizden nefret etmekteyiz. Bırakalım bu şekilde kalsın ve bunun üzerine, tüm günahların sevgi ile örtülmesi için, aramızdaki bağın genişlemesini istiyoruz. Bu bizim takip ettiğimiz sloganımız.

Sadece böyle bir sistem dünyayı kontrol edebilir, çünkü kendi içinde büyük bir insan egoizmi ve Yaradan’ın üst gücü olan ortak bir evrensel bağlantı içerir. Bu iki güçle her şeyi yapabiliriz, çünkü o zaman her şeyi kendi içimizde bir araya getiririz ve bir örnek belirleyeyip, bağ yöntemini yayarak dünyayı kontrol edebiliriz.

Koronavirüs olduğu gibi kalır, ona dokunmayız. Koronavirüsün bizim için koyduğu sosyal mesafe kurallarına yani iki metre arayla ve evde karantinaya uymalıyız. Yine de, aynı zamanda, içsel birliğimiz tüm virüsleri yok edene kadar aramızda içsel bir bağlantı geliştiririz. Sonuçta, virüs karşılıklı nefretimizin bir sonucudur.

Dünyamızda, başkalarına karşı nefretle ilgili olan alma arzusundan ve kişinin komşusuna sevgi üreten ihsan etme arzusundan başka bir şey yoktur. Koronavirüs, kendisini bir virüs gibi biyolojik bir biçimde gösteren nefretin sonucudur.

Aramızdaki nefreti biraz azaltalım ya da en azından bunun var olduğunu ve ondan kurtulmak istediğimizi anlayalım. Bu arzu zaten nefreti sınırlayacak ve aynı gün virüsü nasıl iyileştirdiğimizi göreceğiz. Bugün dünya liderlerinin yapması gereken budur.

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Haziran 2020

Ne beklemeli: Mevcut sistemin yanlışlığı belli oluyor. İşsizlik oranı düşmeyecek. # Emeklilik fonları ayakta kalmayacak. Uçuşlar ve toplantılar eski haline gelmeyecek. Tüm toplantılar ve konferanslar videoyla yapılacaktır. Kitle turizmi tamamen ölecek. Otellerin çoğu kapatılacak, Bankalar yalnız ticareti ve üretimi finanse edecek. Ülkeler kendi başlarına yeterli olacaklar.

Büyük ofisler yok olacak. “Evden çalışma” norm olacak. Büyük şehirler küçülecek ve ofisler konutlara dönüştürülecek. Büyük şirketler, küresel işletmeler, büyük bankalar ve finansal sistem yok olacak!

Dünya, her gün ıslahı başlatma sorumluluğunun arttığı bir döneme girdi. Koronavirüs, işsizlik ve yaklaşmakta olan diğer sorunlar ve huzursuzluk bizi buna zorluyor. Baal HaSulam: Manevi edinimi sadece onu neslime ifşa etmeyi önemsediğim için hak ettim.

Bu yüzden, bunu düzeltmenin tek yolu tam tersiyle, sevgi niteliğiyle örtmektir!

Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerden farklı olarak, İnsan seviyesinde, Yaradan tarafından yapılan, kendim dışındaki şeyleri bana fayda sağlamadıkça var olma hakkına sahip olarak algılamamı engelleyen özel bir egoizm vardır.

Eski modele dayanarak değil, tamamen yeni bir şekilde yaşam inşa etmeliyiz. Şu anda toplum için gerekli bir çalışan olmayan kimsenin karantinayı bozmaya hakkı yoktur. Eski dünyaya dönmemeliyiz fakat koronavirüs ile yeni bir dünyada yaşamayı öğrenmeliyiz!

Şu anda, birçok ülkede karantina yavaş yavaş kalkıyor ve insanlar mutlu bir şekilde mağazalara ve restoranlara koşuyor. Bir hafta sonra enfeksiyon oranlarında yeni bir artış görecekler. Eski yaşama dönmeye çalışıyoruz, ama bu bize pahalıya mal olacak büyük bir hatadır.

Sevgi zeka gerektirmez. Sadece seviyorum, açıklaması yok. Bu, sekiz milyar insanın hepsi için açık olmalı, herhangi bir hazırlık gerektirmiyor. Bizim neslimiz, çözümün sadece sevgi olabileceğini dinlemeye ve anlamaya hazır. Ya birleşiriz ya da ölürüz!

 

Koronavirüsten Kim Fayda Sağlar?

Soru: Koronavirüs herkes için faydalı olabilir mi?

Cevap: Elbette, doğa için olabilir.

Soru: Neden?

Cevap: Çünkü o bizleri mutlaka düzeltmeli ve mükemmel bir koşula getirmelidir. Bizler onun, katleden, zarar veren, bozan ve kendimize ve doğaya zarar veren tek çocuklarıyız. Bu nedenle, doğanın koruyucu reaksiyonu bu formda ifade edilmektedir.

“Dünya COVID-19’dan Ne Öğrenecek?”

COVID-19, doğanın insanlığa karşılıklı sorumluluk, eşitlik ve doğanın insanlara üstünlüğü konusunda ciddi dersler vermesinin bir yoludur.

Bizi nispeten uzun bir süre boyunca sosyal uzaklaşma ve evde kalma koşullarına zorlayarak, hayatta neyin önemli olduğunu, birbirimizle nasıl ilişki kurduğumuzu, kendimiz için nasıl bir dünya yarattığımızı ve hayatımızı yürütmenin daha iyi bir yolu olup olmadığı düşünmek için daha özgür hale getirdi.

Böyle bir durumda, COVID-19’dan, farklı statüdeki insanlar arasında hiçbir ayrımcılık yapılmadığını, herkese, sıradan Joe’dan dünya liderlerine kadar eşit şekilde bulaştığını, aynı zamanda birbirimizle eşit olarak ilişki kurmanın da akıllıca olacağını öğrenebiliriz.

Ayrıca dünyadaki sosyo-ekonomik altyapılarımızın, bu kadar çok hastalık, ölüm ve alt üst olmayı meydana getirmesi için gereken tek şeyin mikroskopik bir parçacık olduğunu ve doğa karşısında ortak küçüklüğümüzü de öğrenebiliriz.

Bizler, birbirimize ve doğaya olan karşılıklı bağımlılığımızın ve birbirimize bağlılığımızın uyanışını artırmaya yönelik bir süreç içindeyiz.

Böyle bir süreçte doğa bize daha fazla küresel farkındalık yaratmak için çeşitli darbeler gönderir, böylece başkalarına karşı daha fazla dikkat ve sorumluluk geliştiririz.

Neden? Çünkü bunu yaparak, her ayrıntıyı dikkate alan doğaya benzeriz.

İlişkilerimizi uyumlu hale getirmek, bizi doğa ile dengeleyecek ve daha sonra doğanın olumlu geri bildirimlerini deneyimleyeceğiz.

Doğa bizi gittikçe birbirimize bağlıyor ve doğa tarafından bağ kurmaya nasıl zorlandığımızı ne kadar erken fark edersek ve bu bağı pozitif yapmak için kendi aktif rolümüzü alırsak, daha çabuk, çok daha iyi hayatlar yaşayacağız.

Doğa Bizden Ne İstiyor (Medium)

Medium yeni makalemi yayımladı; “Doğa Bizden Ne İstiyor”

Ebedî bir durummuş gibi hissedilebilir, ancak bütün dünya dramatik şekilde değişti, varoluşsal soruları ve içimizdeki ruh arayışını uyandırdı. Bizler ne yaptık ki doğa üzerimize bütün gezegeni felç eden Covid19 virüsünü saldı? Bu sıkıntıları sona erdirmek için, maske takmanın ötesinde, şahsen yapabileceğim bir şey var mı? Durumumuzu gözden geçirebilmemiz için şimdi daha az meşgul olan hayatlarımızdan vakit ayıralım. Keşfedeceğimiz şey, bu molanın tam olarak böyle derin bir düşünceye gelinmesi için verildiğidir.

Bu dünyada yaşıyorum ve olan her şey üzerinde bir etki yapıyorum.  Yakın çevremi her an etkilerim ama aynı zamanda uzak çevreyi de etkilerim. Sistem evrensel, bütünleyici ve küresel olduğu için, her birimiz doğanın tümünde değişiklikler yaratıyoruz. Bu, tüm parçaları birbirine bağlı ve geniş kapsamlı bir dengeye doğru ilerleyen bir sistemdir. Ve bizler onun dengesini bozduğumuz zaman, dengesizlik mevcut pandemi gibi her türlü olguda kendini gösterir. Bir anlamda, doğada karşı karşıya olduğumuz her şeyin, aslında sistemin onun üzerindeki iyi ya da kötü etkilerimize tepkisi olduğu söylenebilir.

Bunu işimle, çocuklarımla, geleceğimle ilgili ne olacağını bilmeden, evde otururken kendimle nasıl ilişkilendirebilirim? Kişisel hayatım sistemi nasıl etkileyebilir?  Geçen her gün asla geri dönmez, bu yüzden uykuya dalmadan önce günümün nasıl gittiğini, ne yaptığımı, kimseye zarar verdim mi diye değerlendirmek faydalıdır.  Hareketlerim ve düşüncelerim uyuma mı yoksa  tam tersine mi katkıda bulundu?  Hayatımın günlük muhasebesini tutmalıyım.

Allah korusun, ciddi bir hastalık ya da kayıptan etkilendiğimizde, hayatta neler olup bittiğini arayan hisler ve düşünceler yüzeye çıkar ve neden ben diye sorarız. Bugün, Koronavirüsün bu darbesi – durum, köken veya bankadaki bakiye ne olursa olsun –  hepimizin üzerine indi ve kolektif ruh arayışımızı harekete geçirdi.

Gezegeni Kurtarmak

Doğa şimdi bize, bizim için en iyi şeyin, nasıl düzgün bir şekilde etkileşime gireceğimizi anlayana kadar kimseye yaklaşmadan evde kalmak olduğunu söylüyor gibi görünüyor. Kendimiz için inşa ettiğimiz hayatı, yarattığımız dünyayı; birbirimizle ilişki kurma şeklimizi, karşılıklı saygı/önem eksikliğimizi;  gezegeni harap ettiğimizi, her parçanın bütünün refahına cevap verdiği bütüncül doğa sistemine tamamen zıtlığımızı ve böyle bir yıkım yüzünden dünyanın kendini savunmada nasıl tepki verdiğini gözden geçirmeye zorlanıyoruz.

Doğa, insanlığın kolektifi hissetmesi ve algılaması için tam bir entegrasyon sağlamasını talep ediyor. Peki neden? Çünkü böyle bir durumda form olarak doğanın kendisine benzer hale geliriz ve bu, sistemle mükemmel bir uyum sağlamak için tam olarak ihtiyacımız olan uyumluluktur. Aslında bu, insanlığın evriminde bir sonraki seviyedir. Farkında olsak da olmasak da doğa bizi beklemeyecek ve bizi birbirimizi düşünmeye zorlayacaktır. Herkes bu Koronavirüs döneminden çıkmaktan memnun olurdu, ancak bu seçenek masada değil.

Bu nedenle, kişisel manevi arayışımızdaki kilit soru şu olmalıdır: Küresel sistemin kırılmasını düzeltmek için, içimde herkese karşı sevgi geliştirmem gerektiğini anlıyor muyum? Her birimiz bu kişisel sorumluluk ve sevgi duygusunu geliştirmediğimiz sürece, herkese düzgün bir şekilde özen göstermek ve ihtiyacımız olan ortak uyumu elde etmek imkânsızdır.

Açıkçası, her birimiz sekiz milyar insanı, tüm dünya nüfusunu ve hatta kendi ülkemizin sakinlerini sevemeyiz. Bazen, kendi aile fertlerimizle bile zor geçiniriz. Bu net, doğal ve anlaşılabilirdir, ancak bu isteyemeyeceğim anlamına gelmez. Sevgi gücünün verilmesini hepimiz istemeliyiz. Ama kimden? Doğadan, bütün realiteyi birliğe getiren yüce güçten. Ve neden işler bu şekilde organize ediliyor? Bizim bu yüce gücü bilinçli olarak ele almamız için, onu bilmeyi, özgür irademizi ve talebimizi karşılıklı sevgiyle tek bir demet halinde birleştirebilmeyi öğrenmemiz için. O zaman doğa ile tam bir uyum sağlayacağız.

Doğaya Zarar Vermeyi Durdurun!

Tora, Çıkış 15:26: Mısır’a verdiğim tüm o hastalıkları, sana vermeyeceğim çünkü ben Efendinim, senin şifacınım.

Sanhedrin 101a: Bilgelerimiz şöyle sorar: “Eğer hastalığı veren bensem, şifacıya ne gerek var ki?”

Rabaş, Makale 133, “Bunun Hepsi Islahtır”: eğer ben şifacıysam, eğer bu hastalığı ben iyileştireceksem, neden sana hastalık veriyorum? Hastalık vermekle ne kazanıyorum? Bu ceza gibi olmalı, eğer ki ben iyileştirmek zorunda isen bu ne biçim bir cezadır? Bu sanki ben boş yere iş yapıyorum gibidir.

Bu nedenle sana hastalık vermeyeceğimve senin hastalık diye düşünmen yalnıştır, bu konuda yanılıyorsun. Doğrusu şudur, hissettiğin tüm durumları eğer Benimle ilişkilendirirsen, bunların hepsi ıslahlardır, senin Benimle Dvekut’a yaklaşman içindir.

Dünyada olan her şey, bu virüs bile bu sistemi tanımamız için gereklidir. Ancak, onun zıt ve ortak eylemlerini görmezsek, verimli bir şekilde çalışamayız.

Bu nedenle bize hastalıklar, her türlü zararlar, bozuk koşullar gibi görünen şeyler, yalnızca bizlere Yaradan’ı doğru bir şekilde anlamamızı öğretmek için gereklidir. Sonuçta, her şey iyi ve kötü, artı ve eksi bilgisine dayanarak inşa edilmelidir, yoksa bize ve tüm ortak sisteme ne olduğunu anlamayacağız.

Bugün, yukarıdan çok güçlü bir etkinin, dengesizliğimizin tezahürünün başlangıcındayız. Muazzam bir doğa ve onun en yüksek derecesi olarak insanlık vardır. Bununla birlikte, mantıksız davranışları ile insanlık bu sistemi dengeden çıkarır ve Koronavirüs denen şey veya özellikle zararlı başka bir şey ortaya çıkar ve bizler onunla nasıl başa çıkacağımızı bilemeyiz.

Modern dünyada, mükemmellik, bilgi, güç, iktidar ve etki kaidemizden asla bu kadar yenilmedik, kibrimiz içindeyken kendimizi doğanın en üst gücü olarak gördük. Bugün ne yapabiliriz? Korkmuş tavşanlar gibi köşemizde mi saklanıyoruz? Bize ne oluyor?

Yakınlaşmayın, birlikte oturmayın, iki metre mesafede toplanın, ellerinizi iyice yıkayın, sümkürmeyin, vb.

Doğanın bize ne gösterdiğini görebiliyor musunuz? Zararlılar olduğumuzu! Bu gururdan, bu küstahlıktan kurtulmaya çalışın, hangi sistemde olduğunuzu ve onu normale döndürmek için ne yapılması gerektiğini anlayın. Onu bozmayı/parçalamayı bırakın! Neden her zaman yorganı kendi üzerinize çekiyorsunuz? Bununla ne elde etmeye çalışıyorsunuz?

Doğaya hiçbir şey olmayacaktır ancak sizler korkunç, bozuk bir sistemde olduğunuzu hissetmeye başlayacaksınız. Onu mahvediyorsunuz.  Temelde, doğa çok hızlı bir şekilde iyileşir. Ama sizi püskürteceği bir duruma ulaşacaksınız.

İnsanlar doğaya korkunç bir darbe yaptıktan sonra Çernobil çevresinde neler olduğuna bakın! Ve bugün, orada her şey güzelleşiyor. Yüzlerce yıldır var olmayan hayvanlar ortaya çıkıyor. Neden? Çünkü en zararlı hayvan, insan, ortadan kayboldu ve her şey çiçek açıyor ve kokuyor. Bu nedenle, doğaya zarar vermeyi bırakmalıyız.