Category Archives: Maneviyat

Düşüş Başladığında

Soru: Kongre sona erdiğinden beri inişteyim. İhsan arzusunu kaybetmekten korkuyorum. Grupla çalışıyorum fakat yardımcı olduğunu hissetmiyorum hatta belki de engelliyor. Terketmenin arzumu tekrar ortaya çıkarma amacında olduğunu düşünüyorum. Bu doğru mudur?

Cevap: Gidersen hangi arzunu ortaya çıkaracaksın? Bir bar’a ya da bir futbol maçına gitme arzusunu mu? Çevreden sadece ruhsal ihtiyaçlarımızı alırız. Bunu bırakarak kesinlikle tam tersi yönde gideceksiniz.

Bu egoizmin açığa çıkması hakkında yazılmıştır: Günahkarlar salih yürüyüşünde düşeceklerdir. Bu ikilem şudur: Salih olmak veya günahkar.

Kongreden hemen sonra ortaya çıkan gizlenme yeni, güçlü, egoistik arzu üzerinde çalışmak ve düzeltmek için tasarlanmıştır. Her nasılsa, tam olarak kaldığınız yerden yeni bir başlangıç yapmak yerine bu işten kaçmak istiyorsunuz.

Biz herzaman tersinden ilerliyoruz: “Zevk için arzunun bozuk kısmından gelen ilham ile.” Bu durumda sadece amaç ile bağlantınızı farketmeniz gerekir. Aslında bu bozuk parça beni amaçtan gerçekten ayırmıyor tam tersi, beni düzeltmeye doğru çekerek ileriye taşımam için bir fırsat sunuyor.

Ancak, bu süreç içinde ben kötü hisler, karanlık ve çaresizlik yaşadım. Ağırlık ve kayıtsızlık bana gelip tüm tutkulu konuşmaların lezzetini kaybettirdi. Peki ben ne yapmalıyım? Kaçmasına nasıl engel olabilirim?

Bu alışkanlık, yükümlülük ve kurulu bir düzeni kurtarmak için geldiğimde oldu. Büyük sonuca ulaşıncaya kadar çabalarım azar azar birikir. Ne olursa olsun yolu terkedemezsiniz.

Kaçmak Yerine Yükselmek

Soru: Dünyada olumsuz güçler neden bu kadar bariz bir şekilde ifşa oluyor ve buna göre olumlu gücü neden uyandırmıyoruz? Veya belki de biz hiçbir şey uyandırmıyoruz?

Cevap: Olumsuz güç uyanır öyle ki siz de bunun zıttı olan olumlu güç için talepte bulunacaksınız. Ve gelen darbeye boyun eğmek yerine bu darbeyi faydalı bir şeylere dönüştürmelisiniz. Bu sanki babandan sana düşünmeyi öğretmesini talep etmene benzer, hoş olmayan süreci durdurmak yerine onu %100 yararlı şekle dönüştürmek. Gerçek anlamda yeni bir akıl edinmek ve kendi yaklaşımlarını geliştirmek istiyorsun. Kendini darbeyi alan egonla bir tutmuyorsun hatta tam tersi egondan çıkıp itiraf ediyorsun: “Ego bu darbeyi hak etti ancak bu onun yararına, onun değişmesini istiyorum.”

Ve o zaman acı ve ıstırap yerine aniden canlılığı hissedersin. Ek olarak da egoya gelen “darbe”, olumsuz güç sanki alma arzunu kırmak için sana yardımcı oluyor, egonun üzerine yükselmek ve kendini tanımlamak için, şöyle ki özellikle bu formda geliyor yani sana faydalı olmak için. Aksi halde kendini egondan kurtaramayacaksın.

Bu şekilde, işimiz arzunun üzerine yükselmek için güç talep etmektir, ondan darbeleri hissetmek istemediğim için değil, Yaratan ile özdeşleşmek istediğimiz için. Kötü eğilimi alma arzusuyla beraber incelemek istiyoruz, onunla yapışmak yerine darbeyi onun üzerinde hissetmek için ancak onun üzerine ihsan etmek arzusu için yükseliyoruz ancak bu şekilde ihsan etmek aksiyonunu yerine getirebileceğiz.

Burada ince ve çok önemli bir açıklama gizlidir, öyle ki bu açıklama Mahsom (bariyer) koşulunu ifşa eder. Mahsoma yaklaşıyoruz…

30.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. Bölümünden, Zohar

Görünmeyenle Nasıl Buluşacaksınız?

Soru: “Yaratan” nedir? Dostlarımı etkilemem gereken O’nun yüceliğinin anlamı nedir?

Cevap: Yaradan, ihsan etmek niteliği, sevgi, bağdır ve kişisel ilgilerin itilişidir. Bu niteliklere yakınlaşmak Yaratan’la benzerliğe doğru olan yoldaki ilk adımdır.

Şu an Yaradanı görüyor musunuz veya hissediyor musunuz? Hayır! Neden değil? Bu nitelik O’nun her şeyi idare eden ve her şeyi yapan niteliklerinden bir tanesidir fakat kendisini ifşa etmez. İşin aslı, O’nun bireysel görünmesi söz konusu değildir. Bu nitelik, herkes tarafından dikkat çekilmek ve boşlukta bir yer kaplayan bireysellik içindeki sizler gibi değildir. Yaradan zıt niteliktir.

Bu yüzden sanki var değil gibi…

Bu boş havayı ifşa etmek istiyor musunuz? Öyleyse bu amaç için sizlerde az biraz saydam “havadar” hale gelmelisiniz.

26.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

Herkes Bağımsız Olarak Döner

Soru: Kalbimiz bağ kurmaya karar verirse ne yapmalıyız? Biz çoğu kez bağ kurmaya karar veriyoruz; fakat bağa nasıl başlanacağını bilmiyoruz?

Cevap: Biz kaçışı olmayan sistemler inşa etmeliyiz. Düşünün ki, bizim birçok hayvanları, inek, geyik, boğa, koyun vb. büyük bir sürüyü korumaya ihtiyacımız var. Her türlü hayvana nasıl davranılacağını bilmek zorundayız: bazılarının bekçilere, diğerlerinin çobanlara ve onların kaçmamaları için başka çeşit bir çite ihtiyaçları vardır.

Biz her türlü hayvana göre çeşit çeşit yiyeceği sağlamalıyız: biraz tahıla, diğerleri için çime ve hepsi için suya gereksinim vardır. Tüm bunlarla ilgilenmemiz gerekmektedir. Aynı şekilde, grupla ilgilenmem lazım ve ona ihtiyacı olan her şeyi sağlamalıyım böylece kaçmayız; ancak bu şekilde başarılı ve güvenli bir şekilde hedefimize ulaşabiliriz.

Hepimiz bu konuda düşünmek zorundayız ve bizim tüm işimiz budur. İlk olarak, aramızda en küçük bağ anlamına gelen On Sefirot’a ulaşmak zorundayız. Bu hatta egoistçe bile olsa maneviyata ve kutsallığa karşı olsa bile, şimdiden bir bağdır. Şimdi biz basit temelde birbirimizden kopuğuz ve hiç kimse herhangi bir şekilde başkalarıyla bağ kurmak istemiyor. Bizler bağımsız olarak döndükleri için birbiriyle bağ kurmamış dişli çarklar gibiyiz.

5/10/12 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4.Kısmından, Zohar Kitabına Giriş

İçsel Değişimler: Yüksek Frekans Aralığı

Soru: ‘‘Dostunu kendin gibi sev’’ kuralını nasıl uygulayabiliriz?

Cevap: Bu durum, kendim ile dostum arasındaki farkı hissetmeyi durdurduğum zaman olur. Bu ilk kuraldır; daha sonra buna korku ve inancı eklemeliyiz.

Örneğin bir anne, çocuğu için içgüdüsel bir sevgiye sahip. Bu yeterli midir? Hayır. Sevgi, o anneyi hareket ettirir ve sevgi, burada çocuğuna karşı sürekli bir şekilde endişe ve şefkat olarak açıklanır.

Böylece sevgi yeterli değildir: Aynı zamanda sevdiği için korku da olmalıdır; endişe ve onunla birleşme, onun arzuları için endişelenme ve arzularına doğru bir alakayı yerine getirme. Böylece korku hissettiğim zaman, sevgimi ifade ederim ve bu ifadeye ‘‘inanç’’ denir.

Sevgi diğerlerine olan doğru yaklaşımdır ancak yaratılışın amacı sadece bu değildir.

Diğerleriyle birleşiriz, onların arzularını yerine getirir ve tek kabı oluştururuz ve dost sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşırız.

Soru: Dost sevgisi bize nasıl güç verebilir ve ihtiyacımız olan yakıtı nasıl sağlayabilir? Kendi sevgisi içine karışmış bir kişi diğerlerinin arzusunu nasıl hissedebilir?

Cevap: Islah Eden Işık’ın yardımıyla. Şüphesiz sadece onunla.

Soru: Işık’ın bizi ıslah etmesi için bu doğrultuya yönelmiş sabit bir arzuya sahip olmamız mı gerekiyor?

Cevap: Evet. Bizim işimiz sevgi için, karşılıklı bağ için, birleşme için, diğerinin içinde olmayı istemek ve kendi arzum yerine onun arzularını almak için bir eksiklik yaratmaktır.

Bu tür eylemlerde Işık’ı kendi üzerine davet edersin.

İlk önce Işık’a, onun doğasına nasıl benzeyebileceğini bilmelisin. O, tek, sonsuz ve basit; O, ihsan eder herkese iyilik yapmayı ister. Eğer sen de bir şekilde bu eğilimi edinebilirsen o zaman bunu yaptığın ölçüde Işık’a yaklaşacaksın ve Işık senin üzerinde işleyecektir. Işık değişmez ancak senin Işık’a yaklaşımınla, onun senin üzerindeki etkisini artırırsın – hem kötü hem de iyi eğiliminde.

Bu dünyanın kanunlarında, genel alanın etkilemesi gerçeğinden dolayı Işık, uzak mesafeden ters nitelik olarak yansımaktadır. Böylece eğer sen Işık’a bir adım yaklaşırsan O sana iki adım yaklaşacak ve dört kat daha güçlü etki yapacaktır.

Soru: Çalışma esnasında Işık’ı çekiyoruz. Öyleyse gün içinde ne yapmalıyız? Bir sonraki ders için doğru arzuyu inşa etmek için dostlarla nasıl çalışmalıyım?

Cevap: Gün içinde de Işık’ı çekiyorsunuz zira en önemli şey ile yine temasınız var. Bunun yanı sıra çabası asla kesilmeyen dünya grubuna bağlısınız. Örneğin bizimle aynı mesajı alan Güney Amerika’da veya Avustralya’da çalışan dostlarımız var. Bizler tek bir kabız ve bu çalışma sadece senin bireysel çalışmanı içermez. Şüphesiz ki ders esnasında daha fazla Işık çekiyorsun ancak bütünde tüm dünyada günde 24 saat çalışıyoruz.

Soru: Işık’ı en verimli şekilde nasıl çekebiliriz? Her bir dost her nerede olursa olsunlar ne yapmaları lazım?

Cevap: Dostlarla birlik olmak için dost sevgisini düzeltmemiz lazım ki böylece Yaradan’ın ifşası için bir yer açalım. Bununla, O’na çok büyük memnuniyet getiririz bununla beraber tüm hazzımız O’nun yaratılanlarına vermek istediği hazdır.

Soru: Çabalarımızı kontrol edebilir miyiz ve genel sistemden yanıt alabilir miyiz?

Cevap: Eğer her birimiz biraz çaba sarf edersek, o kişi günlük olarak içsel değişim hissetmeye başlayacaktır oysaki şimdi kişi ayda bir veya iki kez yeni bir şeyi deneyimliyor. Daha sonra değişimler sonsuz bir zincir haline gelecektir: Giriş – çıkış, giriş – çıkış, her üç beş saniyede.

Elbette yaklaşımın da değişecektir ve istikrarlı bir yola sahip olacaksın ve iniş ve çıkışları orta çizginin içinden onları geliştirecek bir düzene getirebileceksin.

14.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

Ortak Arzu Bizleri Dost Yapar

Soru: Eğer dostlarımın ne istediğini bilmiyorsam onların arzularını nasıl doldururum?

Cevap: Onların ne istediğini bilmelisin zira onlarda senin gibi aynı şeyi istiyorlar. Doğada işleyen gücü keşfetmek için ıslaha ulaşmak istiyorlar. Bu güce genel olarak doğa denir ve tüm yaratılanlar ona aittir.

Bu yüzden dostlar da senin istediğini istiyorlar. Bunun yanı sıra herkesin bizim de bilebildiğimiz maddesel arzuları vardır, maneviyata hiçbir etkisi olmayan, herkesin kendine göre dünyevi arzuları olabilir. Ancak, yüce olan manevi arzular ve amaçtır ki dostunun durumu hakkında net olmalısın; öyle ki onu destekleyebilesin.

Destek, dostunun ruh halini yükseltmek, ona umut ve amacı edinme yolunda iyi bir hissiyat vermektir. Yaradan’ın ve amacın ne kadar yüce olduğu hissiyatını onun içinde uyandır.

Grubun önünde ne kadar mütevazı olduğunu göster zira gruptan sadece küçük olan alabilir ve herkes gruptan bir şeyler almak için kendisini alçaltmalıdır.

Grubun içerisinde aramızda yatan manevi bir güç vardır. Grup bizim tarafımızdan kurulmamıştır. Bu bize sanki bizler hepimiz bir araya geliyoruz ve bunu oluşturuyoruz gibi görünür. Tabi ki bu doğru değildir! Üst güç bizler için grubu düzenler; bu yüzden birbirimizi şans eseri bulduk diye düşünmeyin. Bu olayların tümü bizi bir araya getiren genel gücün aksiyonu tarafından yapılır.

Bu yüzden, bir taraftan aramızda işleyen saklı bir gücün var olduğunu anlamalıyız ancak diğer bir taraftan ise, bu güce göre hareket etmeliyiz ki ona yavaş yavaş yakınlaşalım ve onu hissetmeye başlayalım. Daha sonra aramızda karşılıklı çalışmaya başlayabiliriz.

Böylece içimizdeki değişimlerle aşama aşama onun yaklaşımlarını adım adım alarak üst gücün ifşasına doğru yakınlaşmaya başlarız. O zaman bu yaklaşımları içimizde keşfederiz ve bu üst gücü keşfetmek demektir.

12.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

Egonu Mahsom’un Diğer Tarafında Bırak

Kişi Kabala Bilgeliğine hayatının anlamı hakkında çok kişisel bir soru ile gelir. Kendisini ve ne için yaşadığını, çevresindeki dünyada neler olduğunu anlamak ve kendi kaderini kendisi tayin etmek için ne yapması gerektiği hakkında bilmek ister. Bu çok kişisel ve derindir ve diğerleriyle birlikte onun en içsel noktasından gelen bu sorulara cevap vermek çok zordur.

Bu biri, ötekine zıt gibi görünür: Bir taraftan hayatımın sırrını keşfetmek istediğim içsel bir noktam var ve diğer taraftan bir çevre ve tüm insanlık var.

Doğa ile bağ kurmaya ihtiyacım olan düşünceyi kabul edebilirim ancak bunu yapmak için bir grup insanla bağ kurmam gerektiği ve çok güçlü bir bağ ile onlara bağlanarak, tahammül edemeyeceğim bir bağlantıda onları bana en yakın, en sevdiğim, en aziz olarak kabul etmek fikri zordur.

Bu durum için hissiyatlarımın, aklımın ve geçmiş tüm kalıplarımın üzerinde çalışmalıyım. Şüphesiz ki bu, çok uzak ve bulanık görünüyor ancak şunu anlamalıyız ki manevi dünyanın girişinin bana ifşasına şükretmeliyim –  bu dost sevgisi vasıtasıyladır, öylesine uzak, nefret dolu ve istediğim her şeye zıttır.

Benim için, arzumun üzerinde diğerleriyle bağ kurma ihtiyacı, onlara hizmet etmek ve aynı zamanda tüm ödülün kendime değil onlara gidiyor olduğunu, her şeye onların sahip olacağını bilmekten daha itici ve daha hoş olmayan bir durum yoktur. Ben ve kalbim aynı zamanda onlarla olacağız! Ben de buradayım, sadece boş bir egom olacak.

Bunu anlamak çok zordur fakat kendi üzerimizde çalışarak ve yoğunlaşarak yavaş yavaş bu prensibi algılamaya başlarız. Burada bir şeyin içinde gizlenmiş içsel bir mantık vardır ve bu durum bizim dünyamıza göre saçma, nefret dolu ve uzaktır ve manevi dünyanın bize sunulduğu şekil budur. Bunun vasıtasıyla, aniden duvarın içinde beliren aralığın vasıtasıyla, bu dünyadan manevi dünyayı ayıran Mahsomun (bariyer) arasından geçebiliriz.

11.10.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 1. Bölümünden, Rabaş’ın Yazıları

Mahsom Psikolojik Bir Bariyerdir

Mahsom sadece kendi hazzım için çalışmaktan Yaradan’ın veya dostumun, dışımdaki birinin hazzı için çalışmaya geçişteki psikolojik bir noktadır. Edinmemiz gereken budur.

Bu sınıra, bu dereceye Mahsom denir. Dünyamız ile manevi dünya arasındaki bu sınır basit olarak psikolojiktir. Eğer kendim için endişelenirsem, aynı zamanda Yaradan’ı, maneviyatı arzulasam bile halen kendim için hareket ediyorum, bu durum hâlihazırda Mahsomun altındadır ve “Lo Lişma” denir. Öyle ki hiçbir hazzım kendim için olmayacak şekilde sadece Yaradan’ın hazzı için düşünmeyi edinirsem o zaman arzularım ve niyetlerim Mahsomun ötesine geçmiştir yani Mahsomu aşmışımdır ve bu durumuma “Lişma” denir.

Mahsom aşmam gereken psikolojik bir sınırdır ve o zaman maneviyatta, ihsan etme niyetinde olacağım. Daha sonra, Mahsomu aştığımda, Mahsomun üzerinde arzularımın ve niyetlerimin daha ve daha çok üzerine çıkmalıyım.

Veya bunu aynı zamanda şu şekilde tutabilirim: İçimde büyüyen egomla beraber, büyüyen tüm hazlarla beraber, kendi Mahsom noktamı yükseltirim; hazzı hisseden arzunun temelinde iken, bu durumda kötü eğilim olarak ifşa olur, daha sonra adım adım, ta ki tüm arzularım gerçek anlamda ihsan etmek için oluncaya dek, Mahsom noktasını Ein Sof’a doğru yukarıya yükseltirim. Bunu nasıl tuttuğunuz önemli değil: Niyetleri Mahsomun üzerine yükseltmek veya Mahsom durumunu Ein Sof’a kadar yükseltmek, yani büyüyen arzuları kendim için değil de Yaradan için kullanmak adına niyeti düzeltmek için ne üzerinde çalıştığım önemli değildir.

Bolluğu Dağıtan Bir Kap

Baal HaSulam, ‘‘Panim Meirot uMasbirot (Niyetler Kapısı) Kitabına Giriş,’’ sayfa 4: “Şimdi onların sözlerini anlayabilirsiniz” (Sanhedrin 98a): ‘‘Davut’un oğlu ya tümüyle layık olan ya da tümüyle layık olmayan bir neslin içine gelir.’’ Bu çok kafa karıştırıcı bir durumdur. Anlaşıldığı üzere nesilde bir avuç haktan yana kaldığında, onlar kurtuluşu tutarlar. Ve eğer haktan yana topraktan çürürse, Mesih gelebilecek mi?

Soru: Yani günahkâr bir nesilde mi Yaradan’ın ifşası gerçekleşecek; diğer bir ifadeyle zıt taraftan, Yaradan’ın arkası denilen taraftan?

Cevap: Yaradan, ilk önce Yaradan’ı doğrudan özlemleyenler olarak ifade edilenlere; yani Yaşar-El olanlara,  İsrail’e (Yaradan’a direkt arzusu olanlara) ifşa olacaktır. Daha sonra bu İsrail, aşama aşama etrafındakileri – merkezden gittikçe uzaklaşan daha geniş daireler içindeki dünya milletlerini –  etkileyecektir.  Eğer İsrail halkı bir kap olur ve kendilerini doldururlarsa o zaman bereket bu kabın dışına tüm dünyaya dökülür.

Bu yüzden bizler AB – SAG Işık’ı ile yani ihsan etmek niyetiyle kendimizi nasıl doldurmamız gerektiği konusunda endişe duymalıyız. Hasadim içinde kıyafetlenmiş Hohma Işık’ını aldığımız zaman, bu model herkese akacaktır.

Bir kişi aniden AB – SAG Işık’ı tarafından aklında ve hissiyatında dönüşür zira AB Işık’ı başa aittir ve SAG Işık’ı da kalbe aittir. Eğer bir kişi aniden dönüşür ve bağı keşfederse aklını ve hislerini nasıl bağlaması gerektiğini anlar öyle ki aklı ve kalbi beraber çalışsınlar.

AB – SAG Işık’ının çalışması böyledir: Bize önemi şudur ki yeni değerleri tanımamıza fırsat verirler. Eğer bu bizde gerçekleşirse, o sırayla akacaktır. İsrail’e (Yaradan’a doğru arzusu olanlar) Lİ – Roş (bir başım var) denmesi tesadüfi değildir.  O zaman bu yere göre o bağlantı boruları vasıtasıyla diğer milletlere yayılacaktır.

İlk önce onlar bile bunun nereden geldiğini anlamayacaklar ancak sonra onlar, onların arasında olmak ve onlarla bağ kurmak için İsrail’e dönecekler. Yazıldığı gibi: “Ve en küçüğünden en büyüğüne kadar herkes Beni bilecek.”

19.09.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden, ‘‘Panim Meirot uMasbirot Kitabına Giriş’’

Ya Şimdi Ya Hiçbir Zaman

Düşün ki derse geliyorsun ve kolunu çok kötü incitmişsin; tüm ders boyunca kolundaki acıyı düşünüyorsun. Bu durum çalışmana zarar veriyor ve sana çok rahatsızlık veriyor: Bu acıdan nasıl kurtulacağını bilmiyorsun ve bunu unutamıyorsun.

Soru şu: Henüz ıslahın sonuna ulaşamamış olmamız, nihai amacımıza ulaşamamız olmamızdan dolayı aynı acıyı nasıl hissetmeliyiz? Tek bir gün bile artık beklemek istemiyorum! Eğer bu benim için çok önemli olursa sabırsızlıkla yanarım; bir bebek gibi  bunu şimdi istiyorum ve hemen şimdi!

Problem şu ki ne istemem gerektiğini istemiyorum. Doğru arzuyu nereden alabilirim? İşte bu dua için bir sebeptir.

Dostlarla bağ kurmak ve manevi amaca ulaşmak için dost sevgisine ulaşmakta hiçbir acele görmüyorum. Bu durum, birbiri ardı sıra önüme birçok sorunları çıkaracak diğer problemlerin hepsinin en önündedir. Eğer ben gerçekten amaca ulaşmayı isteseydim, dostlarımı severdim; unutmayın ki onlar olmadan maneviyat edinilemez. Ancak buradaki nokta, bu amaca ihtiyacım yok: Kim vermek istiyor ki? Ve bu yüzden benim dostlara ihtiyacım yok ve dost sevgisiyle amaca ödeme yapmak istemiyorum. Tüm bunlar hepsi uzak, puslu ve mantıksız görünüyor. Ders boyunca kitabın karşısında oturuyorum ve düşünüyorum: “Ben burada ne yapıyorum ki?”

Bu yüzden bizi amaca getirecek gücü içeren Tora denen bir araç verilir. Bizim için bu seviyede Işık denen güç gelir ve bizi ileriye doğru çeker. İşte ders boyunca bizlerin düşünmesi gereken budur nasıl ki sen de incinmiş kolunun iyileşmesini düşündüğün gibi.

Şu anda ne okuduğun önemli değil, “hastalığın” hakkında düşünmek zorundasın. Eğer bunun için bir eksikliğin yok ise, sana bu eksikliğin verilmesini talep et, dostlarla bağ kur, onların arzularını kontrol et.

24.09.2012 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. Bölümünden, On Sefirot’un Çalışılması