Category Archives: Kabala

Yaradan İnsanla Ne Tür Bir Bağa Sahiptir?

Soru: Yaradan bir insana karşı nasıl bir bağa, nasıl bir tutuma sahiptir?

Cevap: Bu, doğrudan bir bağdır. Yaradan, cansız, bitkisel ve hayvansal doğa ile insan seviyelerini yarattı ve O, tüm bu seviyeleri yönetmektedir. İlk üç seviye, sadece insan doğasının varlığını sürdürmek ve desteklemek için işlev görür.

İnsan doğası da dört bölüme ayrılmıştır: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyeleri, kişide bulunmaktadır.

Son seviye, kişinin içindeki insan seviyesi, Yaradan’ı ifşa etme ihtiyacı hissederken, diğer tüm parçalar, yani arzunun gelişiminin son safhası ifşa olmamış diğer tüm insanlar, henüz O’nu ifşa etme ihtiyacı hissetmezler ve bu onları ilgilendirmez. Onlar, huzurlu, hayvansal seviyede bir hayat yaşarlar.

İçlerinde, insan seviyesine ulaşma arzusunu geliştirmiş olanlar, onları yöneten güce, üstümüzde bulunan güce ulaşmanın ihtiyacını ve gerekliliğini hissetmeye başlarlar. Genel olarak, bu tür insanlar Kabala bilgeliğini araştırmaya gelirler.

Bağ İçin Özlem

Soru: Yaradan’ı edinmek için bir çerçeveye sahip olmak gerekli mi?

Cevap: Evet, çerçeve çok önemlidir. Onlar, Yaradan’ı hissetmek için kendimize empoze ettiğimiz Tzimtzum, Masah ve farklı kısıtlamalarla ilgilidir çünkü bizler sınırı olmayan hiçbir şey hissetmiyoruz.

Grup içindeyken ve kendimizi dostlarımıza bağladığımızda, hangi bağlantı ve bağlarla Yaradan’ı edinebileceğimizi hissedebildiğimiz bir koşula ulaşırız.

Soru: Yaradan ile bizim aramızdaki bağ ve engel neden yapılmıştır?

Cevap: Bu bağlantı egoizme karşı dirençten yapılmıştır. Dostlarla ve Yaradan’la bağ kurmak için olan özlem güçlerinin, kişisel haz için olan özlem güçlerinden daha büyük olması gerekir ve onlar, Yaradan’ı hissedebilmemiz için içimizdeki kısıtlamayı oluşturan şeylerdir.

Soru: Yaradan ile aramızdaki bağı, hangi arzularla hissedebiliriz?

Cevap: Dostlarınıza yönelik bir arzu ile. Bilinçaltımda Yaradan’ı, dostlarıma karşı olumsuz tutumumla reddederim. Dostlarıma yakınlaşmak istediğimde, Yaradan’ı hissetmeye yakınlaşırım.

Yaradan’a Bağlılık

Soru: Yaradan’a bağlı olmak ne demektir?

Cevap: Yaradan, bütünsel, sabit dinamik dengede olan, kapalı doğanın genel sistemidir.

Yaradan’a bağlı olmak demek, doğanın dengesini, onun homeostazını korumak demektir. Bu durumda, sağ ve sol çizgiler yani egoizm ve özgecilik, iyi ve kötü nitelikler, bütün doğanın uyumlu bir şekilde var olabileceği ve gelişebileceği şekilde dengelenmelidir, böylece tüm parçalar birbirini tamamlar.

Kaygıları Hazza Dönüştürmek

Yorum: Baal HaSulam, hazzın, iyi işlerin bir göstergesi olduğunu yazar. İyi eylemler kendi iyiliğiniz için değilse, haz ve memnuniyet ortaya çıkar.

Cevap: Maneviyattaki neşe doğru eylemlerin sonucudur, dünyevi seviyede ise bunun tam tersi olabilir – çalarsınız ve keyiflenirsiniz.

Soru: İyi eylem nedir?

Cevap: İyi eylemler, Yaratan’ınkine benzer eylemlerdir.

Soru: Evrensel kaygının, evrensel hazla yer değiştirmesi için, her insanın hangi seviyede ıslahı yeterli olacaktır?

Cevap: Kaygının neşeyle yer değiştirmesi için, Yaradan’ın hissiyatını bulmamız gerekir. Yaradan’ın hissiyatına “inanç” denir. O zaman tüm kaygılar, hazza dönüşecektir.

Dostlar İçin MAN’ı Nasıl Hızlı Bir Şekilde Yükseltebiliriz?

Soru: Dostlar için MAN’ı mümkün olduğunca çabuk yükseltmek için ne yapılması gerekiyor?

Cevap: Doğru an için beklemeye gerek yok. Bizimle fiziksel olarak olmasanız bile, sürekli olarak bir grupta olduğunuzu hissedebilir ve her zaman dostlar arasındaki bağı nasıl artırabileceğinizi düşünebilirsiniz. Bu kadar.

Bu arzunun, sizin için sürekli heyecanlanması için çaba sarf edin. Bu sizi her zaman çekecektir ve kendiniz ve arkadaşlarınız arasındaki bağlantı ağını bir bütün olarak hissetmeye başlayana kadar bir şeyler yapmanız gerektiğini hissedeceksiniz.

Kabala, Üst Dünyanın Fiziğidir

Soru: Egoizmim büyüdükçe ve ışığın etkisi azaldığında, kendimi düşüş içinde bulurum. Ve tersi, ışık egoizmimi kapladığında, yükseliş gerçekleşir. Bu fiziğe mi benzer?

Cevap: Kesinlikle, bu fiziktir! Ancak bizler bunu hesaba katmak istemeyiz. Kendimizi duygularımıza veririz. Ve genel olarak, bu mutlak bir gerçekliktir. Kabala her şeye sahiptir: formüller, grafikler ve diyagramlar. Kabala, tüm diğer bilimlerin, doğanın niteliklerinin ve eylemlerinin temelidir.

Soru: Bu, cansız, bitkisel ve hayvansal doğaya bakıp, tüm yasaları oradan almanın ve sadece onları insan toplumuna uygulamanın mümkün olduğu anlamına mı geliyor? Ve yapılacak doğru şey bu mu?

Cevap: Nispeten, ama her şeyi değil! Çünkü cansız, bitkisel ve hayvansal seviyeler, bizim hayvansal kısmımızdır ve insan kısmımız, Kabala bilimi ile edinilir.

Yorum: Fizikte, evrendeki fiziksel bedenler arasında net etkileşim kuralları vardır. Ve insan toplumunda iletişimimizin net yasaları yoktur. İnsanlar birbirleriyle nasıl düzgün etkileşime gireceklerini bile bilmiyorlar.

Benim Cevabım:  Ne yazık ki, dünyamızda İnsan (Adam) seviyesine hitap eden böyle bir bilim yoktur.

Soru: Belki bir tür evrensel yasa vardır?

Cevap: Evrensel yasa mı, elbette bir tane var, ama o sadece Kabala’da öğrenilir. İnsanların doğru etkileşimlerinin ve onların cansız, bitkisel ve hayvansal doğayla,  Yaradan’la olan ilişkisinin yasasıdır. Kişinin egoizminin üzerine çıkması ve sadece negatif bir güçle değil, aynı zamanda pozitif bir güçle de çalışması gerçeğinden oluşur.

Bizim egoizmimiz negatif bir güçtür. Bizleri zorlar ve sadece bu dünyadan, var olan her şeyi almaya doğru iter. Ve Kabala bilimi, her iki gücün eşit olması ve birbirini dengelemesi için,  bunu ihsan etme niteliğiyle dengelemenin ne şekilde mümkün olduğunu açıklar. O zaman dengede olacağız. Başarmamız gereken budur.

Kabala Öğrenmekten Nasıl Haz Alırsınız?

Soru: Kişi Kabala öğrenmekten nasıl haz alır?

Cevap: Sadece, yaptıklarınızın büyüklüğünü anlayarak. Sonuçta, sizler en büyük bilimi, sadece dünyamızda, tüm evrende değil,  tüm dünyalarda çalışıyorsunuz. Bu bilim, tüm evrenin yapısını size ifşa eder, size sunar ve sizi onun içine sokar.

Bununla beraber, yaşam ve ölüm duygusunu kaybedersiniz ve aynı anda tüm niteliklerin içinde ve evrenin her seviyesinde olabilirsiniz.

Bunu anladığınızda, bunun hakkında düşünün ve yapın, dünyadaki en büyük şeyle uğraştığınızı görürsünüz ve tek yüksek güç olan Yaradan’ı bilir hale gelirsiniz. Daha iyi ne olabilir ki? Bu sizi gurur ve sevinçle doldurmalıdır.

Tora’nın Ne Dediğini Anlamak Önemlidir

Tora çok farklı olayları anlatır. Her şey sadece yaratılan varlıklara karşı sevgiye ulaşmak, diğer insanlara yakınlaşmak ve nefretinizi sevgi ile değiştirmek amacıyla olabilir mi? Bu neden Tora’da, bize üst güç tarafından verilen talimatta yazılıdır? Bizler bunu anlamıyoruz.

Aslında, bunun nasıl mümkün olduğu net değildir çünkü tercüme göstermektedir ki herkes güzel sözler konuşmaya hazırdır, her din nezaket ve sevgi ister ama sonuç olarak, tüm insanlık tarihine karşılıklı nefret ve savaşlar eşlik eder. Bu yüzden Tora’nın ne dediğini anlamak çok önemlidir. O, tarihte gerçekleşmeyen tek şeyi açıklar.

Baal HaSulam, Tora’nın sadece tek bir şeyden bahsettiğini yazar: kişinin komşusunun kendisi gibi sevmesi yani insan sevgisi hakkında. Onları bundan başka bir şey yokmuş gibi sevmelisiniz: tüm insanlığı ve her insanı sevmek (bazı insanlar insanlığı sever, ama insanları sevmezler). Kişi her şeyi sevgi uğruna yapmalı ve bu dünyada sadece onun uğruna yaşamalıdır.

Bir insanın bu dünyada varlığının tek amacı, tüm insanlara iyilik getirmektir. Tevrat, bir kişinin gerçekleştirmesi gereken 613 ihsan etme eylemini tanımlar ve hepsi diğer insanlar hakkında, kişinin komşusuyla ilgilidir. Ancak o zaman kişi, Tora’ya uyar yani ruhunu ıslah eder.

İkinci Tapınak zamanlarındaki en büyük bilge olan Rabbi Akiva, “Komşunu kendin gibi sev, Tora’da en büyük kuraldır”, onun tüm özüdür der. Tora, insanlara karşı sevgiye ulaşmak için tasarlanmıştır.

Tora’yı almak için ne yapmalıyız? Onu almayı istemelisiniz! Sonuç olarak, neden buna ihtiyacınız var? Tora’yı çalışmak, komşunuzu nasıl seveceğinizi çalışmak anlamına gelir. Buna hazır mısınız, gerçekten istiyor musunuz?

Yavaş yavaş Yaradan’ın büyüklüğünün ediniminin, O’nun ifşasının ve kişinin komşusuna sevgiye ulaşmasının bir ve aynı şeyler olduğunu anlamaya başlarız. Dost sevgisi ve insan sevgisi, biri diğerinde kıyafetlendiğinden, Yaradan sevgisinden daha az olamaz.

Komşunu kendin gibi sevmeyle ilgili bu tek emir; tüm emirleri yani kişinin egoist arzusu içinde, onu ihsan etmeye ve tam bir erdemli olmaya getirmek için yapması gereken tüm ıslahları içerir. Ve bu insan sevgisi içinde, kişi,  Yaradan sevgisini edinecektir.

Her emir, egoist bir arzunun düzeltilmesidir. Bir insanda 613 arzu vardır ve hepsi egoisttir ve onları özgecil olanlara dönüştürmeliyiz.

Egoizm: Hastalık mı Yardım mı?

Yorum: Kabala, dünyanın tek bir organizma olduğunu ve tüm unsurlarının birbirine bağlı olduğunu düşünür. Günümüzde, bu konuda çok fazla araştırma var. İlk nokta bu.

İkinci nokta, doğanın, bu birliğe zıt olan “insan” olarak adlandırılan bir element yaratmış olmasıdır. O, çeşitli dramatik durumlarda kendini gösteren egoizmimizi özellikte yaratmıştır. Sadece mevcut Koronavirüs değil, insanlığın tüm sorunları, egoizmimizin sonucudur. Anlaşılan o ki egoizm gerçek bir hastalıktır.

Benim Yorumum: Bunun bir hastalık değil, bizi ileriye götüren ve bizlere doğa ile bütünleşmediğimiz noktaları gösteren, sadık yardımcımız olduğunu söyleyebilirim. Egonun kendini gösterdiği, tam olarak nerede hasta olduğumuzu gösterdiği nokta budur.  Dolayısıyla egoizm bizim için bir yardımdır.

Soru: Sanki bize, gelmemiz gereken şeyin tam zıt koşulunu mu gösteriyor?

Cevap: Evet. Hatta buna “size karşı yardım” bile denir.

Yorum: Ama sorun şu ki, bu senaryonun yönetmenini görmüyoruz.

Benim Yorumum: Niye? Çevremizdeki doğa yönetmendir.  Onun içsel nitelikleri, içsel planı, düşüncesi, her şey onun içindedir, sadece biz onları fark edemiyoruz. Biz etrafa bakınan ve bu resmin sadece çok küçük bir parçasını gören küçük bir çocuk gibiyiz.

Soru: Her insan tüm doğal olayları kendine göre mi yorumlar/değerlendirir?

Cevap: Elbette. Her insan bunu egoist gelişiminin ölçüsünde yapar. Egoistçe! Bu nedenle, hiçbir yanıt, doğru olamaz.

Yorum: Yani bir yandan bizi ayıran egoizm var, diğer yandan doğa bizi bütünleşmeye, bağ kurmaya itmekte.

Benim Yorumum: Evet. Doğa, bilinçli olarak bağlantı bir topluma, bütünsel bir topluma geçmemizi istemektedir.

Virüs sonrası durumda ihtiyacımız olanın bu olduğunu anlamalıyız ve yavaş yavaş ondan kurtulmaya başladığımızda, bu darbeden sonra toplumun inşasında ortaya çıkabilecek tüm ortak ve özel sorunları tespit etmeliyiz. Herkese iyi şanslar diliyorum. Ve bu sadece doğru etkileşimimize bağlıdır. Gerçekten buna güveniyorum.

Başka Bir Boyuta Geçmek

Soru: Onlunun merkezi nedir? Her seferinde bu kavrama erişiyoruz ama sonra kaybediyoruz. Bu, kalpteki noktalarımızla bağ kurduğumuzda ve kendimizi iptal ettiğimizde mi gerçekleşir?

Cevap: Onlunun merkezi, diğer dostlarla ilgili olarak, her birimizin kendisini iptal ettiği noktadır. Olunun tamamı, birbirleriyle ilgili olarak kendilerini iptal ettiklerinde, merkezi ediniriz. O zaman, harika bir niteliğin ifşası gerçekleşir, maneviyatın niteliği ve üst dünyaya giriş önümüzde açılır.

Bu gerçekten harikadır,  bir mucizedir, aramızda başka bir boyuta geçiştir. Her birimiz birliktelik uğruna tamamen kendisini feshederse, birliktelik noktası aniden üst dünyaya açılan kapı, geçit olur. Yapmamız gereken şey budur ve o zaman her şey önümüzde ifşa olacaktır.