Category Archives: Kabala

Her Koşul Sevinçli Bir Hale Dönüştürülebilir

Soru: Üç kişi taş taşıyordu. Onlara “Ne yapıyorsun?” diye soruldu. Biri alnındaki teri sildi ve “Sırtımı kırıyorum” dedi. İkincisi, “Para kazanıyorum” dedi. Üçüncüsü, “Bir tapınak inşa ediyorum” dedi.

Elbette tapınak inşa eden kişinin işi daha kolaydı.

Soru, “Herhangi bir koşulu, en zor olanı bile sevinçli bir hale dönüştürmek mümkün mü?”

Cevap: Her koşulu sevinçli bir hale dönüştürebilirsiniz. Çünkü temelde hayat sonsuzdur; evren sonsuzdur. Nerede olduğumuzu ya da ne olduğumuzu anlamıyoruz. Şimdiki durumdan daha yüksek olan bir sonraki hedefi her zaman hayal edebiliriz.

Soru: Peki siz buna hedef belirleme dizisi mi diyorsunuz? Herhangi bir durumda bir hedef koyarsam, ona doğru sevinçle mi ilerliyorum?

Cevap: Evet.

Soru: Her zaman bir tapınak inşa etmek gerekli midir?

Cevap: Evet, tamamlanacak bir hedef verir.

Soru: Bu aynı zamanda bir prensip midir: “Eğer bir şey senin için zorsa, bir hedef belirle ve ona doğru ilerle.”

Cevap: Evet.

Soru: Çok çalışıp bir tapınak inşa etmek mümkün mü? Aynı anda hem belimi kırdığımı hem de bir tapınak inşa ettiğimi hissedebilir miyim?

Cevap: Hayır, önünüzde tek bir şey olmalı: Ya kendinizi boyunduruktan kurtarma arzusu ya da bir tapınak inşa etme arzusu. Eğer bir tapınak inşa ediyorsam bu benim için zor değil.

Soru: Para kazanıp tapınak inşa etmek mümkün mü?

Cevap: Tek bir hedef olmalı.

Soru: Birlikte olabilirler mi?

Cevap: Hayır, hiçbir şeyin faydası olmayacak. Bu binlerce ve binlerce yıldır kanıtlanmıştır.

Soru: Bu, eğer bir tapınak inşa ediyorsam, bu benim için her şeyin üstündedir anlamına mı gelmektedir?

Bugün insanlığın çoğunluğu ilk iki koşul içinde: Ya para kazanıyorlar ya da bellerini kırıyorlar. Bir tapınak inşa etmeye nasıl yaklaşabiliriz?

Cevap: Bir hedef olmalı! Başka hiçbir şey yok!

Soru: Hedef konusunda insanlığa nasıl ilham verebiliriz?

Cevap: Bir örnek gösterin ve bu örnek bulaşıcı olmalı.

Soru: Bu örnek, bir insana mutluluk, yükseliş ve sevinç mi yaymalı?

Cevap: Tabii ki evet.

 

Kendi Dışımızdaki Dünyayı Görün

Soru: İnsanın kendisi için haz almaktan vazgeçtiği noktayı, bundan çıkıp başka bir dünyaya geçmek için, arzu edilen bir durum olarak algılamamız gerekiyor. Ama burada bir korku hissimiz var. Kabalistler bunu tarif ediyor ama daha fazla bir şey söylemiyor gibi görünüyor. İnsan bu durumda nasıl kalacağına kendisi mi karar vermeli?

Cevap: Kendimizi egoist kalplerimizden, “ben”imizden çıkmaya hazırlamamız gerekiyor. Buna daha da yaklaşmalıyız.

O zaman dünyamızı bedenden ya da kalpten değil, farklı bir konumdan görmek bizim için daha kolay ve basit olacaktır. Bunu bu şekilde hayal etmeye çalışın.

Manevi Çalışmayla İlgili Sorular – 68

Soru: Bir kişinin düşüş sürecini nasıl geçirdiği nihai sonucu etkiler mi?

Cevap: Neredeyse hiç etkilemez. Önemli olan düşüş sürecinden hızlıca çıkıp yeni yükselişlere ulaşmak için acele etmektir.

Soru: Düşüş hissiyatının olmaması, yükselişin olmadığı ya da yeterli çalışmanın yapılmadığı anlamına mı gelir?

Cevap: Eğer bir kişi düşüşte hissetmiyorsa, bu onun çalışmaya ve dostlarıyla bağ kurmaya yeterince yatırım yapmadığının bir işaretidir.

Soru: Bir keresinde eğer güçlü bir bağ içerisindeysek, Yaradan’dan büyük bir şey isteyebileceğimizi söylemiştiniz. Yaradan’dan tam olarak böyle bir bağı talep edebilir miyiz?

Cevap: Talep edebilirsiniz. Yaradan’dan her şeyi talep edebilirsiniz.

Soru: Düşüş koşulunu yükselişe nasıl çevirebiliriz ki karanlık ışık gibi parlasın?

Cevap: Eğer düşüş koşulunu mevcut durumumuza uygularsak, bu ışığı arttırır.

Soru: Kişi yükselişteyken, düşüşün varlığını ve bu Kli’yi korumanın gerekliliğini unutuyor. Yükseliş durumunda bunu tam olarak nasıl tutabiliriz?

Cevap: Yükselişteyken, kişi ancak kendini kontrol ederse ve bundan daha da yüksek bir koşulun var olduğunu görürse, bu koşulunu koruyabilir. 

 

Sol Çizgi Neden Islah Edilir?

Soru: Yaradan’ın tüm gücünün barış olduğunu söylüyorsunuz. Aynı zamanda, sol çizgi Yaradan tarafından, yaratılışın gelişmesi için yaratıldı. Öyleyse neden ona karşı savaşmalı ve onu düzeltmeliyiz?

Cevap: Onun kullanılış şeklini ıslah etmemiz gerekiyor. Biz hiçbir şeyi yok etmeyiz, sadece sağ ve sol çizgi arasında doğru dengeyi buluruz.

Soru: Bu, her iki çizginin de bir şekilde birbiriyle anlaşması ve Yaradan’a, orta çizgiye gelmesi gerektiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet, müzakere edip bir anlaşmaya vardıklarında, bu orta çizginin ortaya çıkışı olacaktır. Böyle bir şey mevcut değildir. Ancak iki çizgi birleştiğinde ortaya çıkar.

 

Yaradan’la Bağın Yeri

Malhut özünde, içinde hiç beyazlık olmayan siyah bir noktadan başka bir şey değildir.

Eğer kişi, o noktayı özü gibi kabul ederse ve kurtulmak istediği gereksiz bir şey olarak değil, daha ziyade süsleme olarak kabul ederse, buna “kişinin kalbindeki güzel bir yer” denir.  (Baal HaSulam, Şamati 127, Çekirdek, Öz ve Artan Bereket Arasındaki Fark)

Siyah noktada, Yaradan’la bağın yerini görmeliyiz. Biz onu kutsallık, beyaz olarak kabul ederiz ama onu egoistik arzularımızda algıladığımız için, siyah olarak görürüz.

Soru: Yaradan’la birleşme koşulu her zaman siyah noktadan mı kaynaklanır?

Cevap: Tamamen ışıkla dolu bir koşul olamaz. Her zaman siyah noktalar bulunmak zorundadır. Ama onlardan korkmamalıyız; onlarla nasıl çalışacağımızı anlamalıyız. Bu siyah noktalar sayesinde, onları gruptaki ışıkla aydınlatabiliriz ve tam ıslaha kadar onlarla birlikte ilerleyebiliriz.

Eğer siyah koşulu, Yaradan’dan geldiği için iyilik olarak görürsek, her şey yoluna girecek.

Yaradan’ın Cevabını Nasıl Anlayabilirsiniz?

Soru: Eğer Yaradan’dan bazı cevaplar alıyorsak ama sonra onları takip edemiyorsak, bu ne demektir? Bu, O’nun yüceliğinden yoksun olduğumuz anlamına mı gelir?

Cevap: Evet, bu sizin o alanı çoktan terk ettiğiniz ve dolayısıyla Yaradan’ı hissetmediğiniz anlamına gelir. Dostlarınızla bağ kurmaya çalışın ve birlikte Yaradan’a dönün.

Soru: Yaradan’ın soruma verdiği cevabı nasıl anlayabilirim?

Cevap: Eğer bir sorunuz varsa ve ısrarla bir cevap istiyorsanız, o zaman yavaş yavaş Yaradan’ın cevabını zihninizde hissetmeye başlarsınız.

Soru: Aldığımız yanıtın bir süre sonra geçerliliğini yitirmesi söz konusu olabilir mi?

Cevap: Olabilir. O zaman yeni bir soru sormalısınız.

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 51

Soru: Bir insanın, her zaman bir kızı düşünen bir erkek gibi olması gerektiğini söylüyoruz. Bu örnekteki kız Yaradan’dır. Bu örnekte onlu kimdir?

Cevap: Onlu, bir erkeğin bir kızla bağ kurmasını sağlayan bir toplumdur.

Soru: Doğru perdeyi inşa etmek için, emirleri bilmek ve yerine getirmek mi gerekiyor, yoksa bu sadece niyetle yapılan bir çalışma mı?

Cevap: Şimdilik bu sadece niyetle yapılan bir çalışmadır.

Soru: İnanç ile ihsan etmenin Kelim‘i arasındaki fark nedir?

Cevap: İnanç, ihsan etme niteliğidir. Ve Yaradan’a olan inancımızı onlardan yükseltmek için ihsan etme Kelim’ine (kaplarına) ihtiyacımız var.

Soru: Duanın havada kalmaması için tam olması gerektiğini söylüyorsunuz. Öte yandan, eğer yanlışsa duamızı Yaradan’ın düzelteceğini söylüyorsunuz. Hangi duayı havada bırakıyoruz ve Yaradan hangisini düzeltecek?

Cevap: Buna Yaradan karar verir.

Manevi Çalışmada Nelere Odaklanmalı?

Soru: Manevi çalışmamızda daha çok neye odaklanmalıyız: Bize sürekli rehberlik eden öğretmenin yüceliğine mi, yoksa onlunun yüceliğine mi?

Cevap: Öğretmen sanki yanınızda var gibidir. Siz, onluya dahil olursunuz ve birlikte Yaradan’a doğru çabalarsınız.

Öğretmen size öğretir, sizi destekler, size rehberlik eder ve sizi zorlar ama yine de dışarıdan biri gibidir. Tabii ki yönlendirmeyi, gücü, örnekleri, dili, her şeyi benden alıyorsunuz.

Yine de asıl önemli olan, dostlar aracılığıyla sadece Yaradan için çabalamak, onlarla ittifak içinde olmak ve hedefe gitmektir.

 

Manevi Çalışma İle İlgili Sorular – 50

Soru:  Aramızdaki iyi bağ aracılığıyla gerçekliği duygusal olarak anlamaya çalışıyoruz. Ancak Baal HaSulam, aklın ruha en yakın giysi olduğunu yazıyor. Neden duygu değil de akıl?

Cevap: Akla ihtiyacımız var çünkü ancak onun aracılığıyla duygularımızı anlıyor, analiz ediyor, keşfediyor ve açığa çıkarıyoruz. Bu nedenle akıl olmadan imkânsızdır, ancak duygular olmadan da hiçbir şey olamaz. Kabala bilgeliği duygulardan bahseder.

Soru: Arzu içimde ve eylem dışımda olduğu için, kendimi arzuma karşı hareket etmeye nasıl zorlayabilirim? Ve emirlerin niyete ihtiyacı olmadığını insan nasıl anlar?

Cevap: Arzunuzun ne olduğunu ve kime yöneldiğini belirlemeye çalışın. Aynı zamanda niyetinizi de kontrol edin. Arzunun yönü niyettir.

Soru: Önceliğimiz kalp üzerinde çalışmaktır. Ama hepimiz mantık ötesi inanca layık olmaya çalışıyoruz, bu da mantığın üstüne çıkmak anlamına geliyor. O halde mantığın ne olduğu belli değil mi?

Cevap:  Mantık, onun üstüne çıkmak için vardır aksi halde maneviyatı anlayamayız. Bizler mantığın üzerine yükselerek maneviyata gireriz.

Soru: Eğer onu kaybetmekten korkuyorsanız, sevgi hissi nasıl doğru analiz edilebilir?

Cevap: Ona tutunun, onu sürekli geliştirin, bundan utanmayın, bu sayede her şey yoluna girecektir.

Fiziksel ve Manevi Yasalar Arasındaki Fark

Soru: Tora’nın ilk emri, Yaradan’ın önünde korkudur. Yaradan’ın emirlerini uygulayamayacağım için mi korkmalıyım?

Cevap: Evet, çünkü Yaradan’ın emirleri doğanın yasalarıdır. Eğer bunları uygularsak, doğayla uyum içinde hissederiz. Ama eğer uygulamazsak, o zaman onların olumsuz sonuçlarını kendi üzerimizde yaşarız.

Soru: O halde bir seçeneğim var: Onlara uyarım ya da uymam. Peki, bunlar yerçekimi yasası gibi uymam gereken yasalar değil mi?

Cevap: Bunlar bir şekilde farklı yasalardır, ancak fiziksel yasalarıyla aynı etkiye sahiptirler. Bunları görmezden gelirsek, bunun için cezalandırılırız.

Ancak Tora’nın yasalarının, kişinin dünyayla, kendi türüyle olan ilişkisi için geçerli olduğunu yani insanlar da dahil olmak üzere doğanın cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerine uygulanan, fiziksel yasalarından farklı olduğunu hatırlamalıyız.

Kabala biliminde incelediğimiz yasalar, insanlar arasındaki ve insanlar ile Yaradan (yüce yönetici güç) arasındaki ilişkilerle ilgilidir.