Daily Archives: Nisan 17, 2021

“Exodus (Göç) 12:38′ deki Karma Çokluk Kimdi?” (Quora)

Bir ulusu – bir insanın içinde ve dışında – üç kısma ayırabiliriz. Yaradan’ı arzulayanlara “İsrail (Yaşar-Kel)” denir. “Mısırlılar” olarak adlandırılanlar maneviyatla ilgilenmezler ve bunun yerine maddi yaşamlarıyla ilgilenirler. Karma çokluk, bir yandan Yaradan’dan korkan, diğer yandan da Yaradan ile bağlarını bencilce kullanmaya çalışanlardır.

Çoğu insan Yaradan’a veya daha yüksek bir güce inanır. Kişinin Yaradan’a olan arzusunu ifade eden değişik metot ve öğretiler vardır. Ateistlerin bile Yaradan’la bağlantı kurmayı arzulayan içsel bir noktası vardır ve bu, onların varoluş için en içte mantıklı düşünmelerini tanımlar.

İnsanlar iki türe ayrılır: Biri hayatta güven ve başarı kazanmak için, Yaradan ile bağlarını kullanan dinlere ve diğer inanç yöntemlerine bağlı olanları tanımlar. Diğeri ise, bu hayatta Yaradan ile bağlarını keşfetmek isteyenleri tanımlar. Yaradan’ın ifşasını talep ederler ve O’nu kendi içlerinde keşfetmek isterler. Beş duyuyla algıladığımız, cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyelerinin üzerinde ek bir gerçeklik katmanı ortaya çıkarmak isterler.

En derin ruhsal özlemimiz, Kabala metodu ile gerçekleştirilebilir. Bizi gerçekte her şeyi belirleyen en yüksek yönetim gücünün hissine götürür. Kabala bilgeliği, biz bu dünyada hayattayken bizi böyle bir edinime hazırlayabilir.

Öyleyse insanlar, tek arzuları kendilerine hizmet etmek olduğunda, karma çokluğun Yaradan’dan – mutlak sevgi ve ihsan etme niteliğinden – korktuğunu nasıl düşünebilirler?

Yaradan’la bağımızı bencilce veya özgecil bir şekilde kullanabiliriz. Yaradan ile bencil bir bağ, bizi Yaradan’a doğru tüketiciler olarak konumlandırır. Böyle bir bağ sürekli olarak kendimizi hedefleyen bir tatmin talep etmemize neden olur. Bu yalnızca, yaşama karşı doğamız gereği bencil eğilimimizin bir devamıdır. Yaradan’ı bencilce hedeflerken, gerçekte korktuğumuz her şeyi kapsayan bir güç olduğunu kabul ederiz, ancak bilinçli olarak böyle bir kabul için bir ödül talep ederiz. Öyleyse bu hayatta ve / veya sözde öbür dünyada ödüllendirileceğimizi umarız. Yaradan’la böylesine bencil bir ilişkiye “karma çokluk” denir.

Mısırlılar (Tora’da), Yaradan ile bağı olsun ya da olmasın sadece iyi bir yaşam isterler. Bu dünyada gözlemlediğimiz basit tüketici tutumu budur. Belirli emirleri ve eylemleri yerine getirebilirler, ancak bu tamamen özgecil olmak için değildir yani “Komşunu kendin gibi sev” ana buyruğunu gerçekleştirmek için değildir.

Karma çokluk, Mısır’dan çıkışı yani bencil egodan çıkıp başkalarıyla sevgi, ihsan etme ve olumlu bağı içeren bir hayatı yaşamayı reddeden egoist arzulardır, Kızıldeniz’i geçemezler ve Mısır’a dönmek isterler. Mısır’daki kölelikten kaçmak isteyenleri yani ego tarafından kontrol edilenleri durdurmak için ellerinden geleni yaparlar. Yaradan kadar özgecil ve sevgi dolu olmaya çabalayanlarla aynı doğrultuda yaşarlar.

Yaradan gibi özgecil ve sevgi dolu olma yolunda olanlar, yolda “karma çokluk” olarak adlandırılan arzularla karşılaşmak zorundadır çünkü bu arzular sonuçta Yaradan’la bağ kurma konusundaki gerçek arzumuzu diğerlerinden ayırt etmemize yardımcı olur: tüm memnuniyet ve iyiliği Yaradan uğruna olmasını istemek dışında,  kendimize yönelik bir ödül istemeyiz.

Her insanda, her manevi derecede geniş bir arzu yelpazesi ortaya çıkar. Bu arzuları nasıl kullanacağımızı ve bunları Kabalistik kaynakların yardımıyla nasıl çözeceğimizi öğrenebiliriz, yani, Malhut (alma) ve Bina’nın (ihsan etme) niteliklerini ayırmak ve ihsan etme niteliklerinin değerini almanınkilere göre yükseltmek için. Bu, Yaradan gibi özgecil ve sevgi dolu olmak için, birbirimize olumlu bir şekilde bağlanmayı hedeflediğimiz, manevi olarak destekleyici bir ortama girerek yapılır.

Kadınların Hedefi

Soru: Bir kadının kendine ait bir şeye sahip olması önemlidir. Bir erkek de artık herhangi bir çerçeveye tahammül etmemekte. Neden?

Cevap: Kadın da sınırlarının ötesine geçmekte. Daha önce onun için esas şey ev, aile, çocuklar ve bir kocaydı. Evden ayrılmak zorunda bile değildi.

Soru: Çevrenin, onu bunu yapmaya zorlaması mümkün mü?

Cevap: Hayır, kimse onu bir şey yapmaya zorlamadı. Bu gerçekten böyle. Kadının çocukları varsa ve ailede her şey normalse, o zaman bu onun için doğru varoluştur.

Bugün çocuklarından, kocasından veya ailesinden herhangi bir tatmin almıyor. Bir insan bir şey için hala var olmalı, haz almalıdır. Bu nedenle, tatmin olmadığını hisseden bir kadın, söyleyebilirim ki umutsuzluktan, ailede tatmin olmamaktan dış dünyaya gider.

Yorum: Araştırmalar, evli kadınların çok dengesiz bir ruhuna sahip olduğunu söylüyor. Sürekli bir psikoloğa danışmak zorunda kalıyorlar.

Cevabım: Bu korkunç. Kadın, aile ve çocuklar için yaratılmıştır. Bu her zaman böyleydi, özellikle de damatsız hiçbir kızın kalmamasına özen gösterdikleri Yahudi toplumunda, çiftin her zaman en azından bir miktar geçim ücreti vardı. Bu aslında bize emredildi.

Toplumun görevi kadını yalnız bırakmak değil, ama onun için doğanın yarattığı ortamı yaratmaktır. Bu nedenle, çok önemli bir sosyal işlev çöpçatanlık, vasilik ve genç çiftlere bakmaktı. Toplum bunu sadece ebeveynlerin omuzlarında bırakmadı.

Çöpçatanlık sadece ilginç bir meslek değil, aynı zamanda çok çeşitli sosyal sorunlara bir çözümdür. Bu bakım kurumu eski zamanlardan beri devam ediyor, zaten binlerce yaşında. Çok ciddi nedenlere dayanıyor – içinde var olması gereken, düzgün bir şekilde inşa edilmiş ailesinin içinde olmadan tek bir kişi bırakmamak.

Pesah – Dünyanın Özgürlük Kutlaması

Soru: Pesah kutlaması. Yahudi halkının Mısır köleliğinden nasıl çıktığını anlatır. Aslında Kabalistler için farklı görünür. Bizler egoizme sahibiz- doğamız ve bizler burada bu egoizmden nasıl çıktığımız hakkında konuşuyoruz.

Şimdi bunun bir Yahudi bayramı değil, özellikle dünyada yaşanan olaylar göz önüne alındığında, bir dünya bayramı olduğunu hissediyorum.

Pesah dünya için ne anlama geliyor? Onun hakkında ne hissediyorsunuz?

Cevap: Dünya kötü hissediyor. Ama bunun sebebini bilmiyor. Kendini kötü hissetmesinin tedavisini de bilmiyor. Bir çocuk gibi, kendini kötü hissediyor ve hepsi bu kadar. Konu hakkında kötülüğün farkına varılması yani acının nedeni yok.

Acı çekmenin nedeni, egoizmin, bazen biraz donup sonra aniden bir sarsıntıyla büyüyen büyük, ani artıştır.

Soru: Öyleyse, dünyanın artık Mısır köleliğinin içinde, egoizmin köleliği altındaymış gibi hissettiğini söyleyebilir misiniz?

Cevap: Bu sadece insanların nasıl hissettiğine bağlıdır. Onlar sadece kendilerini kötü hissediyorlar.

Soru: Yani Pesah kutlaması sonunda insanlığa ulaştı mı?

Cevap: Buna kutlama demenin pek doğru olduğunu düşünmüyorum. Dünya, egoizmimizin tüm ıstırabının nedeni olduğunu düşünmüyor.

Bu gerekli! Egoist doğamıza, birbirimize nasıl davrandığımıza yakından bakmaya başlarsak, o zaman tüm dünyamızın kötü olduğu sonucuna varabiliriz çünkü çok egoistiz çünkü birbirimize kötülük diliyoruz, zıtlık içindeyiz, çelişki içindeyiz, birbirimizle çatışma içindeyiz: içsel, dışsal vb. Bize rehberlik eden, bizi eğen ve bizi iten bu egoist gücün köleliğindeyiz.

Doğamızın kötülüğünü anlamak en önemli şeydir. Çünkü bundan sonra, ondan nasıl kurtulacağımızı zaten anlayabiliriz.

Soru: Bir kişinin bunu hissetmeye başladığını varsayarsak, düşünceleri nelerdir? Bundan nasıl kurtulur? “Ondan kurtulmak istiyorum! Egoist olmak istemiyorum! ” diyerek, içsel haykırış dışında. Başka neye ihtiyacım var?

Cevap: Hiçbir şey! Sadece doğanın bizi değiştirmesini talep edin. Başka bir şey değil. Fazladan çaba sarf etmemize gerek yok, çünkü gerçekten yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Egoizmin içindeysek, girişimlerimizden ve eylemlerimizden herhangi biri yine de egoist olacaktır ve bununla sadece kendimizi kandıracağız.

Yapabileceğimiz şey, bir araya gelmek, durumumuzu tartışmak, bunun sadece korkunç olduğu ve doğamızı bizi yalnız bırakmaya, egoizmin egemenliğine girmek istemediğimize ikna edemediğimiz sürece ondan kendi başımıza kurtulmamızın bir yolu olmadığı sonucuna varmaktır. Bu yabancı iradeyi, bu üst gücü bizden uzaklaştırın ki, her birimize komuta etmesin ve bizi birbirimizle çarpıştırmasın!

Soru: O zaman kişi, Firavun yönetimi altında olduğu hissine kapılacak mı?

Cevap: Evet. Doğanın kötü gücünün köleliğinde. Sonra bu hikayeyi doğru bir şekilde anlamaya başlayacak. Ona doğru bir şekilde davranmaya başlayacak, aslında bu kötü doğa, pozitif bir güç olan Yaradan tarafından özellikle yaratılmıştır. Sonra bizzat O’na yöneliriz ki, bu kötü doğayı bizden uzaklaştırsın.

Yaradan’ı, bizi birbirimize karşı iten ve bize huzur vermeyen bu kötü egoist gücü bizden uzaklaştırmaya ikna edersek, o zaman bu, herkesin birbirine bağlı olduğu, herkesin birbirine doğru bir şekilde, sevgiyle, farkındalıkla, tek bir sistem olduğumuz anlayışıyla davranmaya başladığı, gerçekten küresel bir kutlama olacak.

Soru: “Halkın kölelikten çıkışı” denilen nedir? Halk- tüm dünya mı?

Cevap: Kesinlikle tüm dünya.

Soru: Onlara liderlik eden lider kim? Tora, Moşe-Musa diyor- bu nedir?

Cevap: Bu, “Moşeh” kelimesinden geliyor- dışarı çekmek. İnsanları egoizmlerinden çıkaran bir güçtür. Bu güç yukarıdan gelir. İçinde bulunduğumuz kötülüğün farkındalığının gücü ve içinde olabileceğimiz iyiliğin gücü.

Soru: İnsanlığın bu güce ulaşması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Cevap: Herkes haykırışlarını, istediklerini hissetmelidir. Daha fazlasına gerek yok. Herhangi bir insanı, lideri, kurtarıcıyı, mesihi vb. takip etmeye gerek yoktur. Hiçbir şeye gerek yok.

Soru: O halde özgürlük nedir? Sonuçta, bu bir özgürlük kutlamasıdır.

Cevap: Egoizmden bağımsızlık, her zaman kötülüğün etkisi altında olduğunuz gerçeğinden bağımsızlık ve sizi başkalarına kötü olmaya iten içsel kötülüğünüzdür. Bunların hepsi bir kurtuluş kutlamasıdır. Bu bahar şenliğidir.

Acı çekmemizin nedeni sadece egoizmdir. Başka bir şey yok. Dünyada sadece iki güç vardır: olumlu ve olumsuz.

Soru: Neden bu noktaya gelemiyoruz?

Cevap: İstemiyoruz, sırf ona yaklaşmamak için ellerimizi ayaklarımızı yukarı kaldırıyoruz çünkü hepimiz egoistiz. Sadece egoizmin içinde kendimi ve tüm dünyayı hissediyorum. Bu niteliğin dışında dünyayı nasıl hissedeceğimi hayal edemiyorum.

Soru: Prensip olarak, Kabala bilgeliği sadece bundan mı bahsediyor- kim olduğumuz, doğamızı nasıl hissedeceğimiz ve ondan nasıl kurtulacağımız?

Cevap: Evet.

Soru: İnsanların bunu yapmaya başlaması nasıl sağlanabilir?

Cevap: İstemiyorsak, bunu yapmaya zorlanacağız. Ama her şey yoluna girecek.