Daily Archives: Nisan 9, 2021

Pesah- Islahın Başlangıcının Bayramı

Islahın başlangıcını simgeleyen Pesah bayramına yaklaşıyoruz. Her şey Mısır’dan çıkışla başlar ve ardından Tora’nın verilmesi gerçekleşir.

Islahlar, yalnızca Mısır sürgününden geçmiş bir kişi için mümkündür. Yaradılış, Bilgi Ağacının günahı ve ruhun parçalanmasıyla başlar ve ardından ıslah süreci başlar.

Bu nedenle, her şeyden önce kötülüğün farkına varmamız, ruhun şimdi bir araya getirmemiz gereken birçok parçaya bölündüğü Bilgi Ağacı’ndaki parçalanmadan sonra kendimizi bulduğumuz durumu netleştirmemiz gerektiği açıktır. Ve bu, şimdiye kadar aramızda hüküm süren egoist alma arzusuna rağmendir.

Böylece, eski haline getirmekte olduğumuz ruha, ifşa olan tüm kötü eğilimi, yani bir zamanlar ruhu dolduran ve her parçanın diğerlerinden ayrılmasına neden olan ışığın gücünü ekleriz. Onları tekrar birbirine bağladığımızda, ruhu dolduran ve şimdi ona düşman olan ışığın gücüne karşı çalışarak, Yaradan’ın niteliklerine ve ıslah olmuş yaratılışın niteliklerine ulaşırız.

Bununla birlikte, tüm bunlar şu anda içinde bulunduğumuz durumun kötülüğünün farkına varılmasıyla, aramızda hüküm süren egoizmin ifşasıyla başlar: reddetme, nefret, yanlış anlama ve herkesin ne ölçüde yalnızca kendi içine dalmış olduğu ve oradan çıkamadığını açıklığa kavuşturmak. Bütün bunlar, Yaradan çalışması yolundaki ilk ve gerekli aşamadır.

Pesah ile ilgili tüm yazıları, sadece ayrılığımız ve bağımızla ilgili olarak algılamamız gerekir.  Birbirimizden uzaklaştığımızda kötü güçler yükselir ve içimizdeki sürgün hissini ortaya çıkarır.

O zaman hemen bağ ve ıslah hakkında konuşabiliriz ve kefaret başlar. Yani her şeyi, sürgün ve kurtuluşun, birbirimizden uzaklaşıp yakınlaşmanın, parçalanmanın ifşası ve onun ıslahı ışığında görmemiz gerekiyor.

“Okulda Öğretilmesi Gereken, Hâlihazırda Öğretilmeyen Tek Şey Nedir?” (Quora)

Tüm öğrenciler arasında dostça bağlar kurmak için arkadaşlığa daha fazla vurgu yapılmalıdır.

Mutlu ve kendine güvenen bireylerden oluşan destekleyici bir toplum oluşturmak için çoğunlukla öğrencileri nasıl olumlu bir şekilde bağ kurduracağımıza odaklanmalıyız.  Nihayetinde insanlar, hayattaki mutluluklarının ve başarılarının birbirlerine ne ölçüde olumlu bir şekilde bağ kurduklarına bağlı olduğunu düşünerek okuldan ayrılmalıdırlar.

Okulların öğrencilere yönelik amacı öğrencilerden mutlu, kendine güvenen ve başarılı insanlar yetiştirmek haricinde meslek odaklı olmamalıdır.

Öğrenciler sürekli olarak bir dizi egoist ilişkiyi sürdürmek zorunda kalırlarsa, ki burada her biri başkalarının pahasına kişisel faydayı en üst düzeye çıkarmaya çalışırsa, o zaman hayatta asla gerçekten mutlu, kendine güvenli veya başarılı olamazlar.

Ayrıca, Daha önce hiç olmadığı kadar küresel olarak birbirine bağlı ve birbirine bağımlı zamanlara doğru ilerlerken, bugünün neslinin diğerlerinden farklı olduğunu anlamamız gerekiyor, aynı şekilde, mutluluğumuzu, başarımızı ve güvenimizi günümüze uygun bir şekilde güvence altına almak için böylesi birbirine bağlılığı ve karşılıklı bağımlılığı olumlu bir şekilde nasıl gerçekleştireceğimizi öğrenmeliyiz. Şu anda öncelikli olarak ele aldığımız meslekler ikinci sırada yeniden önceliklendirilmeli ve ilk sırada olumlu insan bağlarına verilmelidir.

Öğrenciler okula gittiklerinde kendilerini rahat hissetmeli ve hatta diğer öğrencilerle bağ kurmaya istekli olmalı ve öğrenciler arasında hiçbir korku veya eleştiri olmamalıdır. Öğrencilerin bağlarını geliştirmek amacıyla böylesine olumlu ve destekleyici bir atmosfer oluşturmak için, öğretmenlerin her şeyden önce, birlik ve karşılıklı saygı değerlerinin önderlik ettiği bir toplumun yaratılmasına katılım yoluyla öğrencilerin mutluluk, güven, güvenlik, denge ve refah dolu bir hayat hissetmeleri için birbirleriyle ve öğrencilerle olumlu ilişki kurmayı öğrendikleri bağ zenginleştirme sürecinden geçmeleri gerekiyor.

“Kutsal Kitaptaki İlk Emrin Anlamları Nelerdir: ‘Sizi Mısır Topraklarından, Kölelik Evinden Çıkaran Efendiniz Tanrınız Ben’im. Benden Başka Tanrınız Olmayacak’ Mı Demek? ”(Quora)

Bu en temel emirdir. Bu, dünyada her şeyin üstünde ve ötesinde olan tek bir güç olduğu anlamına gelir. Bu güç bizi doğanın cansız, bitkisel ve canlı seviyelerinden, İbranice’de “Adam” olan, “konuşan” veya “insan” olarak adlandırılan seviyeye kadar geliştirir.

“Adameh le Elyon” dan (“en yüksek olana benzer”) gelen Adam (“insan”), doğanın her şeyi kapsayan gücü olan Yaradan’ı anlayan ve onunla bağlantı hisseden kişidir.

İnsanlık bilim, teknoloji ve sanattaki ilerlemesine rağmen, insanlığın büyük çoğunluğu hayvansal seviyede var olmaktadır. Hayvansal seviye yani hayvan halimiz, başkalarına ve doğaya fayda sağlamaktan ziyade kendi kendine fayda sağlamaya yönelik temel düşüncemizi tanımlar. Başka bir deyişle, doğuştan gelen egoist doğamızda hapsolduğumuz zamandır.

Bizler egoist doğamızdan yani “Mısır topraklarından, kölelik evinden” çıkabiliriz ve gerçeklikte daha yüksek gücün yani Yaradan’ın ya da emirde yazıldığı gibi “Ben senin Efendin Tanrınım” ın etkisini kabul ettiğimiz insan seviyesine yükselebiliriz.