İÇİMDE Kİ “İNSAN”I İFŞA

Kabalistler, manevi dünyanın yolunu keşfedebilmemiz için bizlere Zohar kitabını ulaştırdılar. Kabala ilmi de zaten, yaratılana Yarata’nın ifşa edilmesi yöntemidir. (Hohmat aKabalada “Hohma Kabalanın İçeriği” makalesine bak).

Bu kitap benden bahseder ve hatta biraz farklı bir tarzda içimde hissettiklerimden, sadece içimde olandan! Hayvansal bedenime benzer şekilde ruhsal bedenimde birçok bölüm ve sistemlerden oluşurlar.

Ancak, fiziksel bedenin ana maddesi Alma Arzusu iken, ruhsal bedenin ana maddesi İhsan etme arzusudur, doyum veren arzu. Ruhsal beden, Neşama, içimdeki “İnsan”dır. Çünkü fiziksel beden sadece kendi için meraklanır ve fiziksel varlığı devam ettikçe varlığını sürdürebilir.

İçimdeki “İnsan” kimdir? İçimi açıp, araştırıp onu keşfetmeliyim. Kabala ilmi ve Zohar kitabı da bunları konu edinir. İçimdeki arzuları ve aldıkları biçim ve nitelikleri tanımaya çalışıyorum. Onlar maddi dünyamızdan aldıkları çeşitli isimlerle belirirler.

İçimdeki İnsanda “Yaakov”, “Esav”, “Öküz”, “Eşek”, “Kuşlar”, “Ağaçlar”, “İlk İnsan”, “Noah”, “Gemi”yi çağrıştıran nitelikler var olup, tüm bunlar içimde bulunurlar.

Tüm bu bulgular bana ne verir? Bu nitelikleri ifşa edebilecek miyim? Aslını sorarsan cevabı hayır!  Bu bulgular sayesinde hiçbir şeyi ne bulacağız nede keşfedeceğiz.

Ancak verdiğimiz tüm bu çabalar bize ÜstIşığı davet eder, Yaratanı ifşayı. Aslında, içimizde var olan Üst nitelikleri tanımak için verdiğimiz çaba, Işığın ifşasını ve

O’nun kaynağını davet eder. Bu genel prensip gereğidir:

“YİGATİ ve MATSATİ”-”ÇABALADIM ve BULDUM”.

(20-12-09-Zohar Kitabı) Dersinden alıntıdır.

YAŞAMI TESPİT EDEN BÜYÜK ARZU

Azu her zaman haz-alma arzusu olarak kalır. İçinde birbirinden farklı ve birbirlerine hiç benzemeyen ve bağımlı olmayan bir çok parçaları barındırır. Aynen, insan bedeninde olduğu gibi. Kalbin, ciğer ya da akıl veya böbrekler arasında hiçbir fonksyon benzerliği olmadığı gibi, her organın kendine has yapısı ve fonksyonu mevcuttur. Hatta birinden diğerine aktarma yapıldığında zehirlenme ya da ölümüne neden olabilmektedir. Organlar bu derecede birbirlerine yabancı ve farklıdırlar. Aralarında ortak bir çalışma ile kurdukları armoni birlikte oluşturdukları tek bedenin fonksiyonu içindir.

Ruhsal bedende bulunan büyük manevi sistemi de bu şekilde okuduğumuzda, aynen Paro, Yisrael, Avraam, Eyüp misali bize birbirleri ile çelişkili gibi görünürler. Ancak hiçbir nitelik iptal edilmez! Sadece ıslah edilir, nihayetinde tek bir niyete, Yaratana bağlanmak için.

O zaman hem Paroya, Bilama ve Balaka ve hatta hem Amelek için de yer bulacağız. İhsan Etme niyetinde olmayan hiçbir arzu kalmıyacak. Arzular ayrı olarak kalacaklar ancak hiçbiri aralarındaki farkı hissetmeyecek! Sistemin tüm bölümleri armoni içinde bulunup, Yaratana benzemek, Onun gibi olabilmek için, aralarında bağ kurup çalışacaklar. Ona benzemekten kasıt ise, Zohar kitabının bize sunduğu gibi sistemi kopyalamak.

Dünyamızda nasıl davranılacağını, oluşturduğumuz modelle, çocuklarımıza gösterdiğimiz ve onların da bizlere olan benzeme özlemleri gibi, tüm arzu ve düşüncelerimizi Zohar kitabında okuduğumuz bu sisteme nasıl birleştireceğimize özlem duymalıyız. Aslında çok azıcık anlıyoruz, aynen annesinin dediklerini zorlukla anlayabilen çocuk misali, o henüz hiçbir şey bilmiyor ve sadece bilmenin özlemini çekiyor! Çocuk annesini anlamakta ne kadar zorlanıyor ve ne büyük çaba sarfediyor! O, konuşulan lisanı ve kullanılan semboller alemini tanımıyor, bulunduğu dünyayı bilmiyor, hiçbir şey tanımıyor! İşte kendinizi onun yerine koyun. Bu aynen Zohar kitabının bizlere anlattığı tablodur.

Şu an, ermiş insanların, uluların, kabalistlerin önündeyim. Bana hiç bilmediğim, tanımadığım bir dünyayı anlatıyorlar, ancak benimle bu dünyanın çocuğu arasında fark var. Çocukta dünyamızı tanıma, bilme arzusu güdüsel olarak mevcut! Yaşamını vareden büyük arzu bu.  Oysa ben, ruhsal dünyayı anlıyabilme ve tanıma arzusunu kendim oluşturmalıyım. Demek ki aynı bedenin farklı organlarını, neşamanın bölümlerini, sistemi tanıma adına birleştirir ve teklerim.

17-01-10-ZoharKitabı-Dersinden alıntıdır.

RUHSAL DÜNYA-ÇOK KOLAY BU

Tüm dünya o, arzumun parçaları, benim parçalarım! Ancak ben onları bana ait değillermiş gibi hissediyorum. “Tüm Dünyaya Lanet”, hiçte yazık gelmiyor bana bu!

Kabala Bilgeliğinin bize öğrettiği realiteyi ifşa etmek; herşey benim, benim arzum. Benim görünmediğim ya da benim sanki dışımdaymış gibi görünen resimler, benim için birtek arzuya birleşmek zorundalar. Yaratan sadece Arzu yarattı. Onun içinde varolur ve dışında ise hiçbir şeyi ne hisseder ne de algılarız. Bizler Yaratanı arzumuz yoluyla ifşa ederiz. Bu yüzden Yaratan-Bore deniyor, “Bou-Gel ve Re-Gör”. Bu dünya benim şu anda hissettiğim, gelecek dünya ise bir an sonar hissedeceğimdir. Herşey, benim daha ve daha çok diye hissettiğim herşey, hep aynı arzu içinde oluşur. Zaman, mekan ve harekete bağımlı olmadan, sayısız ve sonsuz bir şekilde ebedi izlenimler oluşurlar yolumda.

Dışarıda olan birşey gerçekten yok, herşey arzumun içinde beliren farklı fenomenlerden ibaret. Bu yer-hayal ve bu dünya-hayal ve tüm gerçeklik ve sonradan bunlara: “Rüyada Gibiydik” diyeceğiz. Demekki uyanıcağız, aynen bilincini yitiren kişinin tekrar bilincine kavuşması gibi ve gerçekte neler olduğunu farketmeye başlıyacağız.

Kabala Hikmetinin amacı da tam olarak bu. Bizleri bilinçle tanıştırmak. Kişi bilinçten yoksun olduğunda onunla konuşmanız faydasız, önce uyandırılması, farkındalığını kazanması gerekir. Dolayısıyla Zohar kitabını açtığımızda arzumuzun dışında hiçbir şeyin olmadığını hayal etmeliyiz. Bu dünya yok, ben yokum ve aynen dışımdakiler de yok, tüm bunlar, sadece benim hayalim, ilüzyonumdan ibaret! Var olan tek şey arzu, haz-alma arzusu ve herşey onun içinde oluşuyor: Bu dünya ve gelecek dünya, yaşam ve ölüm, cansız, bitkisel, canlı ve konuşan.

Zohar kitabı bizlere, RuhsalDünyayı hissetmemizi sağlıyacak yolu açar!

15-01-10-Zohar Kitabı- dersinden alıntıdır.

YENİ BİR DÜNYAYA GEDİK AÇARAK ORADA DOĞMAK

Zohar kitabına dört aded giriş mevcut (Zohar Kitabına Giriş, Zohar Kitabına Önsöz, Zohar KitabınaAçılış, Sulam Yorumuna Açilış) Hepsi de bize, uygun bakışı sağlamamızı yönlendirmek için yazıldılar. Bize kitapta anlatılanları anlamamız ve lisanını öğrenebilmemiz için. Bizde gerçekleştireceği değişimleri ondan beklerken anlamamız gereken, herşeyin arzumuzun içinde hissedildiği, arzu ve Işıktan öte hiçbir şeyin mevcut olmadığıdır. Herşey geliştirmemiz gereken Neşamamızın içinde var oluşur. Dolayısıyla yukarıda belirtilen girişlerin bu kadar önemli olmalarının nedeni, doğru yaklaşımı bizlere veriyor olmasıdır.

ZoharKitabını hazırlık yapmadan açtığında, hiçbir şey anlamıyaacaksın! Ümit ediyorum ki Zohar kitabı ile yaptığımız çalışmalar, ona doğru yaklaşımı bizlere öğretecek ve içinde yaptığımız gezintide aynen harikalar diyarında olduğu gibi herşeyi dünyamıza uyarlayacak! Ve tüm bu maceraları okuyup deneyimlediğim ölçüde gelişerek, gittikçe artan bir tarzda, RuhsalDünyayı ifşa eder ve içinde bulunan Neşamamı tanırım.

Ancak, öncelikle oraya girmem gerek! Önemli olan gedik açarak orada doğmak ve içinde bulunmak, “Baba”yı, “Anne”yi, yakınlarımı ve yabancıları, arkadaşlarımı ve düşmanlarımı tanımaya başlıyabilmem için, onların kimler olduğunu anlıyabilmem için, hangi güçler olduğunu!

Neticede, güçlerin dışında varolan birşey yok ve bana düşen onları doğru  bir tarzda yorumlayabilmem. En önemli olan, doğru yaklaşımı yakalayabilmek!

17-01-10-ZoharKitabınaÖnsöz- dersinden alıntıdır.

Neşamalar Zinciri

Her arzu iki bölümden oluşuyor: Üst ve Alt, Galgalta ve Eynayim -Üst Parsuf ile bağlanan veAlt ile bağlanan Ahap. Bu şekilde ruhsal zincirde tüm neşamalar birbirine bağımlıdır ve birbirlerine bağlanırlar.

İhsan etme bölümünden (G.E) çıkan, üst gücün iradesi altında olup ona ait olma ve alt (Ahap) bölümünden çıkan da, kesinlikle alt ile bağlı ve endişeli olduğum. Her iki koşulda da ihsan ederim. Üste karşı kendimi  iptal ettiğim oranda ihsan eder ve alt için de, duyduğum endişem nedeniyle ihsanda bulunurum.

Üste karşı  kendimden vazgeçebildiğim oranda ondan alır ve alta geçirebilirim. Tüm neşamalar arasında bu şekilde hissedilir ve her şey bu karşılıklı bağa koşulludur. Görülüyor ki, insanın kendi iradesine düşen bir şey kalmıyor!

Üst yanı Yukarıdan, alt bölümü de Aşağıdan tespit ediliyor. Eğer o, hem üst ve hem altın birleşmesi ise herşey onlara ait ve ancak bu tarzda ,inadına insan kendi “Ben”ini bulabilir. Ve kalbindeki nokta, güç depolayıp gelişerek ancak amacını uygular.

Neşama, Üstten aldığı Işığı alta ve herkesin önemine çevirir!

14-01-10-Zohar Kitabı dersinden alıntıdır.

Perdenin Diğer Yüzü

Şu an hissettiğimiz bu dünya bize tesadüfen verilmedi. İki zıddı içinde barındıran doğası ile oluştu. Yaratan ve yaratılan, Işık ve Kap arasında var olan uçurum. Bu uçurum, Yaratan ile olan bu ayrılık, bu zıtlık, yaratılanın noktası ve Yaratanla ifşa olur bize. Perdenin diğer tarafına geçebilmemiz için bizlere bir araç verildi. Zohar kitabı, bizleri ayrılıktan birliğe geçirecek olanı.

Tüm gerçeklik sadece bütün dünyaları ve değişimleri içeren yaratılan noktada mevcuttur. Yaratılan nokta Yaratan ile olan ilşkisinde değişmez, her zaman en iyi koşulda, Islah Sonunda bulunur. Bize düşen, bize verilen araçtan, Zohardan iyi şekilde istifade etmek, onu iyi kullanmak ve bizde oluşturduğu değişimlerden öğrenebilmek. İki farklı dünya arasında var olan bağı, birinin diğerine nasıl giydirildiğini anlıyabilmek. Zohar kitabının bizi dönüştürmesi oranında, anlık hislerimizden, siyah noktadan, yavaş yavaş ilerleyip Işığa karşı zıtlığı elde edeceğiz.

Zohar kitabı okunduğunda anlamak zorundayız ki, önümüzde duran kitap değil, özel bir köprü, iki ayrı koşulumuzu birbirine bağlıyan, Yaratandan ayrı düştüğümüz şu an ki koşul ile, geleceğe dönük hissettiğimiz Yaratanla birliği bulacağımız koşul arasında. Zoharın özel lisanı bize, Işığı elde edebilmek için nasıl değişim geçirmemiz gerektiğini gösterir. Şimdilik, Işık hep dışımızda olup her zaman alma arzusu olarak kalır. Ancak iç yapımız değişip Işığa benzedikçe Yaratana benzeriz.

(04-01-10-Zohar Kitabı) Dersinden Alıntıdır.

Malhut de Olam ha Atsilut -Bu Benim-

Soru: Zohar kitabını okuduğumda, içimde çok kuvvetli deneyimler uyanıyor ancak tüm neşamaları birleştirme hakkında düşünmeye başladığımda, herşey aniden yok oluyor ve okuduğum yazidan kopuyorum, ne yapmam gerekiyor?

Cevabım: Kendini neşamalar toplamı aracılığı ileYaratana bağlandığını tahayyül et. Atsilut Dünyasının Kırallığı. Yaratanla farklı bir tarzda, Zeir Anpin ile bağlanamazsın. Senin arzun, kırılmış olan tüm Neşamaları birleştirmek, sen onlarla Atsilut Dünyasının Kırallığında olmak ve Zeir Anpin ile birleşmek istiyorsun. Eğer sen, tüm neşamaları içinde nasıl birleştirdiğini ve Yaratanla nasıl birliğe getirdiğini kendine açıklıyamazsan o zaman yoksun! Çünkü, bu resmi içinde görmeye mecbursun.

Malhut; bu senin kendini tatmin için olan bir arzu olmayıp aksine kendinden uzak ve ayrı hissettiklerinle bağlanma için olan bir arzu. Onlarla daha fazla birleşmeyi arzuladıkça Malhuttaki varlığın daha gerçek olacak. Malhut de Olam ha Atsilut, benim diğer neşamalar ile birleşme çabalarımın sonucu, aslında tüm neşamaların ortak arzusudur bu!

Torayı alışımızdaki durumun benzeridir bu, hepimiz bir olmak zorundayız. “Tek Adam Tek Kalp”de Yaradan ile birleşmek için. Can alıcı nokta burada, Yaratan ile bağlanmamız ki buna Atsilut Dünyasının Kırallığı deniyor.

( 03-01-10-Zohar Kitabı) Dersinden Alıntıdır.

Optik Yanılma

Dünyayı algılayışımız Arzuya bağlı. Arzu yaratılan yegane şey. Kendi içinde yaşar ve sadece kendini hisseder. Ancak hissedişi iki formatta oluşmakta: Resmin bir bölümü kendi tarafından görüntülenirken, diğer bölümü sanki dış dünya tarafından şekillenmekte.

İşte dünyayı, bu şekilde bölünmüş arzumuzla algılıyoruz. İçsel ve Dışsal, kendimize ve çevremizde olanlara diye. Gerçeğin resmi içimizden dışımıza yayılan daireler halinde bölünüyor: Neşama, Guf, Yakın Çevre, Uzak Çevre, tüm bu katmanlar içimde, arzumun içinde bulunmaktalar.

Sonuçlar: *Arzum dünyayı değiştirmekse, bana düşen arzumu değiştirmektir. *Dışımdaymış gibi görünen dünya o sadece bir yanılsama, o tümüyle arzumun içnde. Ne ki ben bunu henüz hissedemiyorum. Dünyaya büyük zarar veriyorum onu içimde hissedemediğim, insanları kendime yabancı sandığım, onları kaale almadığım için. Oysa gerçek onların içimde olduğu.

Dünyayı arızalı ve feci şekilde algıladığım için ıstırab içinde yaşıyorum. Optik Yanılgı! Kabala Bilgeliğinin misyonu bu ayrık bölümleri, dışsal ve içsel olanları birleştirmek. Ben buna muktedir değilim ancak Işığa yönelip beni ıslah etmesi için onu davet edebilirim. İşte o zaman, tekgerçeklik, tek algı ve içimde tek kap, tek Işık göreceğim. Bu amaçta birliğe ulaşmak için çabalıyoruz. Zoharı okuma sürecinde, dünyanın, içimde olduğu hissini sabit bir şekilde tutmalıyım. Okumada tüm söylenenler içimde, hepsi benim niteliklerim, arzularım, güçlerim. Tüm manevi dünyalar insanın içinde,dışında olan hiçbirşey yok aslında.

(01-01-10-Zohar Kitabı)Dersinden alıntıdır. 13-01-10

Bizler Ters Dünyada Yaşıyoruz

Gerçeği algılayışımız iki bölüme ayrılmış durumda. İçsel Kaplar: “Kök, Ruh ve Beden” (Şoreş-Neşama-Guf). Onları kendimden bir parça gibi hisseder ve endişelenirim onlar için. Dışsal Kaplar: “Kıyafetler veSaraylar”. Onları ise bir yabancı gibi hissederim, benim olmayan, bana ters olan. İçsel kaplarımı sevdiğim ölçüde dışsal olanlarımdan nefret ederim. Her zaman ikisini ayırır ve birini diğeri zıddına incelerim.

Aslında mesele şu ki, içsel ve dışsal kaplar arasından Kırılma Sınırı geçer ve bu noktada ben herşeyi egoist açıdan incelerim. Herşeyi kendi yararıma nasıl kazanabilirim? Diğerlerine ne kadar kötü olursa o kadar benim için iyi. İşte bu yarılmayı yapan kırılmanın gücüdür. Sadece kendi tatminimin peşinde olup, değerlendirmelerimi, ben ve tüm dünya olarak yaparım. Kişisel güvenliğime halel gelmedikçe dünyada vuku bulan afetlerden, başkalarının başına gelenlerden etkilenmem ve hatta hoşnut olurum, dünya için, başkaları için kötü oldukça, benim için o kadar iyi  oluyor demektir.

Dediğimiz gibi, insan her zaman kendini diğerleri ile kıyaslıyarak değerlendirir, dışsal kapları kendine yabancı görünen “kıyafetler ve saraylar” olarak bilir. “Yabancı”; benim kayıtsız olduğum kişi demek değildir, O, kazanınca acı çektiğim, hayatımın zehirlenmesine neden olandır. Ayda 10.000 kazanıyor ve çevremdekiler 5.000 kazanıyorsa keyfime diyecek yok, kendimi şahane hissederim. Ancak biri 20.000 kazandığında hemen hayal kırıklığı! Huzurlu olamam. Diğerlerinin benden az kazanması beni nasıl tatmin ediyorsa, benden çok kazanması da o derce nefretimi artırır.

Demek ki dışımda var olan kaplara kayıtsız değilmişim, onlar beni ilgilendiriyor ancak, onlarla olan ilişkim olumsuz yönde ve bu Kapların Kırılması sonucu. Tüm kapların üzerinde bir perde var iken, onlar birbirlerine bağlıydılar ancak perde kırılınca ters bir dünya oluştu. O kadar ki egoizm büyüdükçe, benimle dünya, en geniş çevrem ile aramdaki ayrılma da o kadar büyüdü.

Gerçeği Resminden Nasıl Ayırt Edeceğiz?

Arzum, kırılma sonrası iki bölüme ayrıldı. Galgalta Eynayim ve Ahap. Bir bölümünde, sanki dışımdaki dünya ve tüm arzuları içimde hissetmeme rağmen onları dışımda, aynada görür gibi algılamam ve diğer bölümde ise tüm dünyayı içimde, arzumun beş bölümünün algısı ve izlenimlerinden oluşan herşeyi içimde hissetmek ve bundan öte birşey yok!

Her an yeni izlenimler kıpırdar arzumun içinde ve yeni hayranlıklara neden olurlar. Bu demektir ki aniden başka bir dünya görürüm. Tüm hayatım, tüm gerçeklik, vasıtamla oluşturduğum ve gerçekleştirdiğim izlenimlerimdir. Işık bana, arzuma işler ve aracılığıyla izlenimlerim, aynen film şeriti misali, sinemada projekt edilen film gibi önümden geçer. Ben bunu sanki kendi hayatımmış gibi görür vehissederim. Ancak gerçekten benmi yaşadım? 20, 30, 40 yıl öncesine baktığımda gördüğümün ben olduğuna inanmak mümkünmü? Sanki bir film seyrettim, birçok insanın hissiyatıdır: “Bunlar yaşandımı gerçekten, yoksa rüya mı idi tüm gördüğüm?”

Bunlar kesinlikle benim hayatım değil, hepsi vasıtamla rüya gibi geçti, ben yapmadım, ben etmedim. IşıkVakfının koyduğu filmde oynadım, görevimi yaptım ve onu gördüm. Orada olan herşey; izlenimler, Işık ve benim hoşnut olduğum arzu. Geçen tüm izlenimler arzuyu ikiye böler. İçsel ve Dışsal ve ben filmde hem kendimi hem de dışımda olanları hissettim ağaçlar, güneş, ay, insanlar, evlendim, çoluk çocuk sahibi oldum, çalıştım çabaladım.

Tüm bunların bu şekilde tecelli etmesinin nedeni, gerçekliğin ikiye bölünmüşlüğünü ve de benden başka, dışımda, bir gücün var olduğunu hissedebilmem için. Yaratanı, beni onu aramaya zorlıyanı. Dış gerçekliği içselleştirdiğimde Yaratanı elde ederim.

(07-01-10-Zohar Kitabına Giriş) dersinden alıntıdır.