Hayatımız Nedir? Bir Oyun!

Kabala bilgeliği kişiyi “hayvan” seviyesinden “insan” seviyesine (“Adam” veya “insan”, “Domeh” kelimesinden gelir ve tabiata, ihsan etme ve sevgi niteliğine benzeyen anlamına gelir) yükselttiğinden dolayı, kişi, “bilinmeye doğru ilerleme” sorunuyla yüz yüze kalır. Tekrar ve tekrar bilinmeyen bir seviyeye yükselmemize yardımcı olması için bize bir oyun, bir egzersiz sunulmuştur, ki bu sayede kendi içimizde, grupla beraber, bir sonraki ve daha özgecil koşulumuzu hazırlayabilelim. Hatta bu, başarısız olacak olursak bile, bizi doğru çözüme doğru götürür: Doğru çözüm, ihsan etme kuvveti için bir talep, egoizmimizin üstüne bir yükseliştir.

Günümüzde insanlığın tümü, yaptığı her şeyde, ilerleyişin bu metodunun ustası olmalıdır. Düşüşlere ve hataları hissetmeye de hazır olmalıyız ve onlardan yola çıkarak şunu anlamalıyız: Kendimizi, ailemizi, toplumu, eğitimi ve ekonomiyi doğru biçimde inceleyebilip edinebilmemiz için gerekli olan yeni nitelikleri, bize ancak tabiatın üst kuvvetinden verebilir.

Hata ve başarısızlıklar, insanlar tarafından bugüne dek onaylanmamıştır; bunları onaylayan yalnızca Kabalistler olmuştur, çünkü sadece onlar insanlığın genel tabiatı olan egoizmin üstüne yükselip tabiat veya sevgi denilen niteliği edinmişlerdir. Ancak günümüzde, bu yeni tutumu hem kendimize karşı, hem çevremizdekilere karşı, hem de dünyaya karşı edinmemiz ve çocuklarımızın, yaptıkları hatalardan öğrenerek gelişmelerini sağlamamız gerekmektedir.

Sadece hatalarımızdan öğrenmemiz yeterli değildir; ayrıca bu hataların kökenini de anlamamız gerekir: Yani, henüz adapte olmadığımız yeni seviyenin şeklini. Hata (düşüş) dediğimiz şey, yeni seviye ile irtibatımızın eksik oluşunun fark edilmesidir; yani, bu eksikliğin edinimidir ve bu edinim, bizleri yeni seviyeyi içsel olarak kendimize uyarlamamız için can atacak duruma getirmelidir. Bu, grup içinde edinilir ve edinmenin yolu, tabiatın genel kuvvetini edinmek ve ona benzer olmak için can atmaktan geçer.

Uyuyan İnsanların Gezegeni

Yaratan, doğa herşeydir ve bizler bunun içinde varız. Fakat bu bize gizli kalan bir mevzu olduğundan, bizler kendimizi ve doğayı çok tuhaf bir şekilde görme yeteneğine sahibiz ki, sanki bizler tüm bunlardan bağımsızca varolabilir ve kendi kendimize karar verip yaşayabilirmişiz gibi..

Bu tamamen bir aldanmadır. Hem dünya hem de bizler, tüm hareketlerimiz, düşüncelerimiz ve fikirlerimizin tümü havada bir hayal, bir seraptır. Tüm bunlar kişiye gerçekten bağımsızca ilerleme sağlaması için bir başlangıç noktası olarak sunulmuştur. Yoksa ”insan” oluşumunu, Adem’i yani doğaya benzeyen anlamında, Yaratan’a tümüyle benzeyeni kurmak mümkün olamazdı.

Eğer bizler doğru bir şekilde büyümek istiyorsak, unutmamamız gereken doğanın bir parçası olarak yaşadığımızdır. Doğa bizleri yani düşüncelerimizi, isteklerimizi, niyetlerimizi, aramızdaki ilişkilerimizi, gerçekleşenleri, tüm yaşamımızı oluşturur. Doğa bizi kontrol eder ve sadece yönetilmemiz değil, varolmamız dahi ona bağlıdır.

Sanki rüyada veya bir efsanedeymişiz gibi varolmamızın aldanışında, bizler bu yalanın içinde yaşıyoruz. Fakat dikkatimizi, ilgimizi, düşüncelerimizi ve algılamalarımızı egolarımızın üzerine çıkabilmek için odaklayabilirsek yani şimdiki rüya ve hayal durumumuzdan çıkabilirsek, bu rüya içinden sıyrılıp gerçeğe ulaşabiliriz.

İşte bu yüzden grup içinde toplanıp beraber çalışıyor ve Kabalistlerin tavsiyelerini yerine getiriyoruz. Muhakkak ki onlar bizi bu aldandığımız varoluşumuzdan, rüya içindeki yaşamlarımızdan, tıkanmış olduğumuz bu sisli havadan veya derin bir kuyudan kurtarmak arzusundadır. Nitekim bizlere çeşitli tavsiyelerde bulunup nasıl gerçekleri algılamamız gerektiğini, oluşan bulutları dağıtmayı ve neticesinde gerçekleri görebilmemizde rehberlik ederler. İşte bizim tüm çalışmalarımız da bundan ibarettir.

Kadınlar Olmadan Hiçbir Gelişim Yoktur

Kadınlar açısından her şey, birlikte olmak ve erkek kısmını desteklemek veya sarmak için arzuladıkları dereceye göre değerlendirilir. Kadınların erkeklere baskı yapması gerekir. Bu onların karakteridir. Bunu sadece gerçekten doğru şekilde kullanmalılar, utanma duymadan. Kadınlar erkekler grubuna bağlıdırlar ve bu onlara bağlıdır. Kadınlar olmadan erkekler grubu ileri hareket etmeyecektir.

Kadın eğilimi birincildir, erkek eğilimi ise ikincildir. Tüm doğa bu şekilde yapılanmıştır. Eğer kadınlar olmasaydı, erkekler tüm yaşamlarını futbol oynayarak geçirirlerdi.  Ancak kadın eğilimi onları bir aile kurmaya, çalışmaya, eve gelmeye ve bir şeyler düzenlemeye zorlar. Bunların tümü kadın arzusudur, erkek arzusu değildir. Bir erkek bunların hiçbirine sahip değildir. O, tüm yaşamı boyunca bir çocuk gibidir.

Bu yüzden kadınların doğru şekilde organize olmaları ve erkeklere baskı yapması ve onları etkilemesi gerekir. Ve erkeklerin bunu anlaması gerekir. Bizler yetişkinleriz ve doğamızı, hem kadın hem erkek doğamızı, amacı edinmek için kullanmalıyız. Amaç ortaklaşa edinilir. İkisine ait olan bir bebeğin doğumu gibidir.

Dolayısıyla, buna ciddi olarak ve ortaklaşa bakmalısınız. Tam olarak bu şekilde yaratılmış olmamız bir tesadüf değildir. Her şeye kazara olmuş gibi bakarız, fakat gerçekte her şeyi maksimum derecede içimizde toplamalı ve doğru şekilde birleştirmeliyiz. O zaman Yaratan’ın içinde ifşa olacağı bir arzu edineceğiz. Kadın eğilimi olmadan burada hiçbir şey yapılamaz.

Dünyanın %60’ını kadınlar oluşturur ve onlar dünyada en tutarlı olanlardır. Benzer şekilde grup, kadın kısmı olmadan kesinlikle tutarsızdır. Güçlü bir kadın grubu, tutarlı bir erkek grubunun garantisidir. O daha tutarlıdır. Doğru şekilde hareket ederek, tüm problemleri, ortak gemimizin tüm sallantılarını yumuşatır ve gücünü azaltır.

Kadınlar bunu anlamalılar ve işlevlerini gerçekleştirmeliler. Erkekler de bunu anlamalılar ve kadınlara uygun imkânları vermeliler ve aynı zamanda onlara değer vermeliler. Bu olmadan hiçbir şey edinemezler. Kadın kısmı olmadan, erkek kısmı hemen “yolunu şaşırır”. Kadınların varlığı bütün küçük sorunları yok eder.

İbrahim’e bile denmişti ki, “Sara’nın sana söylediğini dinle.” Kadınların temeli, gelişimde öncelikle en önemli olandır. Düzeltmemiz gereken arzunun tamamı kadın arzusudur, kadın aracılığıyla ifade edilir. Dolayısıyla, kendinizi doğru şekilde organize etmelisiniz. Nerede güçlü bir kadın kısmı varsa, size büyük bir  başarı garanti edilir.

Moskova’daki Dersten, Rabaş’ın Yazıları, 16/01/2011

Kadın, Değişimlerin Olduğu Yerdir

Erkekleri sağlıklı ve güçlü bir şekilde etkilemek için, kadınların da birleşmesi gerekir, fakat kadınlar, bizim çalışmamızın prensiplerini ve erkeklerden tam olarak neyi talep edeceklerini anlayarak birleşmeliler. Böyle olması için, erkeklerin çekmesi gereken Işığın ne olduğunu ve onun neyi yaratması gerektiğini bilmeliler.

Maneviyatta  kadın, erkekten daha bile büyük bir güçtür. Erkek sadece güçtür, perdedir, kadın ise her türlü değişimin meydana geldiği yerdir. Yeni bir basamağı yaratır ve onu besler. Gebe kalma, büyütme ve yetişkinliğe doğru olgunlaştırma, bunların hepsi kolektif ve bireysel ruhun dişi parçasında bulunur.

Erkeğe gelince, o sadece Işığı getirir. Denir ki o “aklaştırmayı sağlar” ve bu bir bakıma onun rolünü tamamlar. Ondan sonra, bir annenin içinde ikamet eder ve onun sayesinde ruhları geliştirecek güçleri temin eder.

Çocuğa gelince, her şey anneden, dişi taraftan gelir. Tüm manevi gelişim kadından geçer ve ruhları yaratan dişi kısımdır. Tora’da aynısından bahsedilir. Örneğin, “İbrahim” ve “Sara”, yeni bir ruh yaratan ruhun iki parçasıdırlar ve onların daha ileri durumu “İzak” olarak görülür. Kim onu doğurur? Belli ki Sara.

Doğanın emrettiği gibi işlev görmeliyiz. Kendimizi maddesel doğayla hizaya getirdiğimizde, oradan manevi olana geçeceğiz ki onun sayesinde, yapmak için yola çıktığımız şeyi kendimize zarar vermeden elde edeceğiz.

Aksi halde, egoizmimize boyun eğerek daha fazla zarar verdikçe, aslında aileleri ve toplumu mahveden “eşitlik” hakkında daha fazla bağıracağız ve şansımız azalacak. Bazı politikacılar bundan faydalanabilir ama bu biz olmayacağız.

Günlük Kabala Dersi, 4. Bölüm, Kadınlar üzerine, 6 Mart 2011

Kadınların Eleştirisi

Soru: Eğer bir kadın güçlü ve keskin, eleştirel bir akla sahipse ve erkekler grubunda belirli bir dengesizlik olduğunu görüyorsa, bundan erkeklere bahsedebilir mi?

Cevap: Asla. Fakat bunu tarif edebilir ve değerlendirebilir. Bu arada, onun değerlendirmeleri çok ciddi, erkeklerinkinden çok daha ciddi olabilir.

Kadınlar bu şeyleri bir kenardan görürler – doğru şekilde görürler. Kendilerine dair yapabilecekleri hiçbir şey yoktur, fakat erkeklere olan her şeyi görmek için büyük bir yetenekleri vardır. Ve bu yetenek kullanılabilir, erkekler grubu tarafından değil fakat eğitmenler tarafından. Erkekler asla bunu bilmemeli veya hissetmemeli. Sadece pozitif bir etki, onların kahramanca hareketini, kendilerinin üzerine yükselişini bekleme halini hissetmeliler.

Soru: O zaman kadınlar eleştirilerini kiminle paylaşmalı, kız arkadaşlarıyla mı?

Cevap: Kadınlar, erkekler arasındaki şeylerin değişmesi için içsel bir arzuya sahip olmalıdır. Aynı zamanda bunu kendi aralarında konuşarak da yapabilirler, fakat bunlar pozitif konuşmalar olmalıdır, “bir tek bebeğe sahip birçok bakıcı” gibi.

“İntegral Eğitim üzerine Konuşma”, No:10, 16/12/2011

Kadın Doğasının Belirli Nitelikleri

Soru: İntegral yetiştirme kurslarında erkek ve kadın grupları olduğu için, kadın grubunun doğasını netleştirmek isterim.

Cevap: Kadın, kendini ve dünyayı kendi içinde algılayan çok içine kapanık bir varlıktır. Erkekler arasında etkileşim, destek, dostça çevre ve başkaları için kendini feda etmeye hazır olma durumu varken, kadınlar arasında bu öncelikler var olmaz, doğal olarak. Her dişi, her kadın, dişi olan her şey, kendi başına var olmak, sınırlarını, çocuklarını, evini vs. korumak için tasarlanmıştır.

Bu onların içine doğa tarafından yerleştirilmiştir ve bu yüzden bunu bozmamalıyız. Kadının doğasını kırmaya hiç hakkımız yok; aksine, onu ahenk içinde geliştirmeliyiz ve aynı zamanda kadınları birbirleriyle birleştirmeliyiz. Bunu nasıl başarabilirsiniz?

Bu, kadınlara örnek teşkil eden ve onları erkekler grubunu desteklemeye zorlayan güçlü bir erkekler grubu yaratarak yapılabilir. Erkekler grubu, kadınlar grubunun etkisinin önemini ve kadınların birliği olmadan erkekler grubuna destek olamayacaklarını fark eder. Ve kadınların erkekler grubuyla tanımlayabildiği ve bağ kurabildiği tek zaman, kendi aralarında belli bir dereceye kadar bağ kurduklarında olur.

Kadınlar, ortak dışsal bir amaca sahiplerse, kendilerini organize edebilirler ve farklı kadın organizasyonları gibi var olabilirler. Birleşmek yerine, her kadın dışsal amacı anlamalı ve kendini bu amaçla birleştirmelidir: “Erkeklere ‘tutunmanız’, onların içinde var olmanız, onları desteklemeniz gerekir, biz kadınların kendi aramızda bunu yapmamız yerine.” Kadınlar grubu bu şekilde birleşebilir.

Sonra kadınlar, erkekler grubunun etrafında çok güçlü bir destek biçiminde, erkekler grubunun varolması için gerekli kısım olarak var olurlar. Bu tür birleşmiş kadınların çevresi, içsel erkekler grubuna ilişkin olarak dışsal bir daireyi temsil ediyor gibidir, doğadaki erkek ve dişi köklerin çok güçlü birliğidir.

Bu şekilde bu iki integral topluluk birbiriyle etkileşir: Erkekler birlikleri ile kadınları etkiler ve kadınlar birdenbire bunu hissetmeye başlarlar; bu onları çekmeye başlar ve yavaş yavaş bu uğurda etkileşmeye ve birleşmeye başlarlar. Aralarındaki doğal bireyselliği kaybederler.

Kadınlar, erkeklerin birleşmesine yardım etmek adına kendi aralarında birleşebilirler (buna karşılık olarak birliğin gücünü alırlar, bundan “güç almak” için tek yolları budur). Diğer bir deyişle, tamamen doğal bireyselliklerini kaybederler ve kendilerinin üzerine çıkabilirler.

Soru: Bunu pratik olarak nasıl gerçekleştirebilirsiniz?

Cevap: Pratik uygulaması ayrı gruplarda olur, integral yetiştirme metodunu ve buna uygun materyali çalışarak bu grupları hazırlarız ve amaca yöneltiriz. Doğal olarak, kadınlar grubunda çalışırken, kadınlar birbirine dikkat etmezler: Herkes bireysel olarak gelir ve ayrılır. Aralarında arkadaşlar olabilir ama zaman içinde bu da biter, olaylar değişir. Bu kadının doğasıdır.

Bu aslında çok ilginç ve karmaşık bir bireyselliktir, saf biçiminde gerçek özgün doğal egoizmdir ve bunu gözlemlemek iyidir. Diğer bir deyişle, benim “Ben” her zaman içimdedir ve asla başka bir kimsenin yanında değildir. Ve bir başkasının yanında olduğu zaman ise, sadece verili koşulda birbirimize bir şeyle yardım edebildiğimiz veya bir şekilde durumumuzu rahatlattığımız zamandır ve bundan daha fazlası değildir. İnsanlarla uğraşan psikologlar olarak bunu anlıyoruz.

Fakat burada erkekler grubunun etkisinin büyük rolü vardır. Erkekler grubu, birleşerek ve örnek teşkil ederek, bunu birlikte etkileme ihtiyacını kadınlarda harekete geçirir ve sonra kadınlar bu ölçüde birleşirler. Ayrıca, bu onların isteğine ters olarak gerçekleşir. Bunun doğanın kanunu olduğunu görürüz. Diğer bir deyişle, güçlü bir erkek grubu, birliğin bir güç olduğunu kadınlara gösterir ve onların bireysel “Ben” lerinin üzerine çıkmalarına neden olurlar.

Soru: Bu kendini pratikte nasıl ortaya  koyar?

Cevap: Birleşmiş bir kadın bütünü olarak hissedebilirler. Erkekler gibi kucaklaşmaya başlayabilirler ki bu tamamıyla onlar için doğal değildir. Kadınlar, erkeklerde birliği harekete geçirmek için birlikte olmaları gerektiğini hissedebilirler, bu sayede aynı zamanda kendileri için de birliğin içsel halini edineceklerdir ki bunu kendi başlarına alamazlar. Onu ne fethedebilirler, ne alabilirler ne de satın alabilirler – onu elde etmenin başka hiçbir yolu yoktur.

Soru: İntegral birlikte kadınların ve erkeklerin biraz farklı rolleri mi var?

Cevap: Bu doğru! Bunlar tamamen farklı rollerdir! Ne erkeklerin ne de kadınların doğasına baskı yapmıyoruz. Birbirleriyle olan etkileşimleri yavaş yavaş onlara birleşmenin değişik formlarını getirir.

“İntegral Eğitim üzerine Konuşma”, No:10, 16 Aralık 2011

Bir Kadın Birlik Mucizesini Nasıl Tadabilir?

Soru: Ayrılmanın ve birleşmenin psikolojik safhalarını gözlemledik ve fark ettik ki erkekler birleşmeye ulaşabiliyorlar ve kadınlar genellikle ulaşamıyorlar. Bu bir şekilde sizin bahsettiğiniz kanunlarla ilişkili mi?

Cevap: Tabii ki. Erkekler ve kadınlar grubunun özelliklerini çoktan konuştuk. Kadınlar grubu erkekler grubunun üzerine yoğunlaşır, onun etrafında yardım, destek biçiminde, erkekleri birliğe doğru ilerlemeye zorunlu kılan kısım olarak var olur. Sonra erkeklerin edindiği birlik aynı zamanda kadınlar kısmına da yayılır.

Bu nedenle kadınlar grubundaki çalışma tamamen farklıdır. Görünürde dışsal kısma, erkekler grubuna doğru yönlendirilmiştir. Ve kadınlar aralarında sadece bunu etkilemek için ilişki kurarlar. Ortak çalışmalarının etkinliğini ve bu çalışmanın amacının erkekler grubunu etkilemek olduğunu anlamaları en iyisidir.

Fakat bu epey karışık bir problemdir ve çok çabuk çözümlenemez. Ancak birçok özel olaydan sonra, kadınlar, erkekler grubunun edindiği ve onlara yansıttığı birliği tatmaya başladığı zaman, ancak o zaman erkeklerin bir sonraki yükselişine neden olmak ve onlardan biraz yakıt almak üzere bir şekilde birleşmeye hazır hale gelirler. Bu asıl ihtiyacı geliştirirler. Bu fiziksel veya doğuştan olan bir şey değildir – bütünsel seviyeden kaynaklanır.

Bu yüzden erkekler grubunun birliğinin etkisi altında, kadınlarda da birlik için, hatta kendi aralarındaki birlik için bile yeni bir talep yükselir. Diğer bir deyişle, boşluk – birleşme arzusu – içlerinde belirir. Öncelikle, bu birliğe kendi kişisel katılımlarını hissetmeye başlarlar ve her biri erkekler grubundan kendi doyumunu alır. Ve sonra, daha fazla bağ kurdukça, dişi özlerinin daha fazla üzerine çıkarlar ve tek bir kadınlar parçası, bir kadının tek bir görüntüsü olarak aralarında birleşebilirler.

Belki düşüncelerimi biraz komplike bir şekilde ifade ediyorum, çünkü bunlar başlangıç gruplarına uygun olmayan ileri seviyelerdir. Hepsi uygulamada daha iyi şekilde ortaya çıkar. Bu nedenle, bu konu kadınlarla teorik olarak konuşulmamalı çünkü öncelikle bu onların doğasına aykırıdır ve sadece onları kızdırır.

“İntegral Eğitim üzerine Konuşma”, No:10, 16 Aralık 2011

Kadınlar Grubunun Erkekler Grubuna Etkisi

Soru: Erkeklerin integral birlik için çalışması günde 7-8 saat alıyor. Bir kadının da çalışmaya bu kadar zaman ayırması gerekiyor mu?

Cevap: Kadınların erkeklerden daha az problemi vardır çünkü onların çalışması, erkekler grubunun etrafında çalışmaya katıldıklarında başlar. Bunun öncesinde, onların çalışması teorik çalışmadır ve orada hiçbir bağ olamaz. Bu çalışma, konuşmaları, rol yapmayı ve integral bakış açısından çocukları yetiştirmek için çok zaman ayırmayı içerir, fakat kadınlar arasındaki ilişkiler üzerine değildir ki bunu sadece doğalarının ihlali olarak hissedeceklerdir.

Kadınlar grubu, erkekleri ve onların ortak çalışmasını, sadece onlar hazır olduğunda ve erkekler grubu teoride yeterince eğitim aldığında ve halihazırda kendi aralarında pratik olarak birleşmeye maruz kaldığında gözlemlemeye başlar. Biz yavaş yavaş, onlar tarafından bir sonraki seviyeyi edinmek için ihtiyaç duyulan yardımın temellerini onlara öğretmeye başlarız. Bir sonraki seviye, birlik, ahenk ve “Âdem” (“İnsan”) in bir sonraki seviyesinde doğanın algılanmasıdır ki buna bu tür bir birlik sayesinde ulaşabiliriz.

Erkekler grubu, birliği kendi güçleriyle edinirler, bir adamın doyum ve besin edinmesi gibi.

Kadınlar grubu, bu konuda onlara yardım ederler, onlara ilham verirler, onları iterler ve erkeklere onlar olmadan birleşemeyecekleri çok güçlü bir araç olarak hizmet ederler. Kadınlar erkekleri, onların birleşme hissini rahatsız etmeden,  çok dikkatli şekilde etkilemelidirler. Erkeklere, bunu onlardan bekledikleri, onlara değer verdikleri, onlara ilham verdikleri hissini vermelidirler ve onlara bir annenin çocuğuna davrandığı gibi davranmalıdırlar.

Her kadın erkeklerle bu şekilde ilişki kurabilir ve erkekler kadının etkisini hisseder. Bu yüzden kadınlar grubu, erkekler grubunu birliğe doğru hareket ettirmek için temel role sahiptir, ilhamı ve beklentisiyle etkileyerek, bir anne gibi: “Çocuğumdan ne bekliyorum?” Ve çocuk, annesinin ondan belli bir sonuç beklediğini hisseder.

Bütün bunların, erkeklerde ilgisizlik ya da olumsuz bir tepki hissine neden olmasından kaçınarak, çok dikkatli ve yumuşak şekilde yapılması gerekir. Her şey büyük bir özenle, belli bir dereceye kadar ve her zaman ölçülerek yapılmalıdır.

Her iki grup da objektif şekilde kendilerine bir kenardan baktıklarında, birbirlerine ihtiyaçları olduklarını görürler. Kadınlar grubunun desteğine, etkilemesine, ilhamına ve benden beklentisine ihtiyaç duyduğumu kabul ederim. Bu bana ilham verir, beni destekler ve bir sonuç edinmeye doğru canlandırır.

Genelde, ortak hislerin ve beklentilerin etkileri için çok büyük bir yayılma alanı vardır. Eğer bunların hepsi, direkt olmayan bir temas aracılığıyla, uzaktan, kadınlar grubundan erkekler grubuna “ileri sürme” aracılığıyla yapılırsa, o zaman doğru ortak etkileşim sonucu elde edilir. Ve sonuç olarak, erkekler grubu kadınlar grubunun yardımıyla birliği edinir. Ve bu birlik kadınlar grubuna geçirilir.

Fakat bu gruplar birleşmez, birbirine karışmaz; iki “daire” olmak üzere var olmaya devam ederler: Dış daire – kadınlarınki ve iç daire – erkeklerinki.

“İntegral Eğitim üzerine Konuşma”, No: 10, 16 Aralık 2011

Doğa Kanunları Dirençlidir

Soru: Rabaş’ın, “Toplumun Amacı(1)” makalesinde şöyle yazar: “Biz burada doğanın kanunlarını çalışmayı ve takip etmeyi arzu eden herkes için bir toplum oluşturmak amacıyla bir araya geldik.” Doğanın bu kanunları nedir?

Cevap: Gematriya’ya (numeroloji) göre “Tanrı”, “doğa”dır. Yaratan’ın arzusunu çalışmak ve uygulamakla, doğa kanunlarını çalışmak ve uygulamak aynı şeydir.

Dünya çözümü olmayan bir krizin içinde ve neler olduğunu anlamak zorundayız. Neden doğayla uyum içinde olamıyoruz? Neden her geçen gün üzerimize yeni felaketler getiriyoruz? Hayvanlar ve bitki türleri yok oluyor; ormanlar yok oluyor; insanlar kirlenme sebebiyle ölüyor… Açık söylemek gerekirse, doğayı bozuyoruz. Doğanın buna nasıl karşılık verdiğini görüyorsunuz.

Peki ya kazancıma ne oluyor? Bankada birkaç milyonum olsa bile, onunla ne yapacağımı bilmiyorum. Bugün kimse bana güvenli bir yatırım önerisi veremiyor.

Dolayısıyla gelecek karanlıkta. Çocuklarım ve torunlarım için ne bırakacağımı bilmiyorum, yiyecek bir şeyimizin olup olmayacağını ve bunu nasıl sağlayacağımızı bilmiyorum. Hepimiz güvenlik ve doyum istiyoruz ve yarın için kimse bana doyum vaat etmiyor. Tersine herkes çöküşten bahsediyor.

Neden? Şu açıktır ki bugün kimse bunun sebebini bilmiyor. Krizin idrakine vardık ve şunu anladık ki dünyada bize gerçekte neler olduğunu açıklayacak tek kişi bile yok.

Bu durumda, elbette eğer mümkünse, doğaya dönmek ve ondan öğrenmek gereklidir.  Kendim için daha iyi bir gelecek sağlamak için, bana gerekli bilgiyi verecek bir bilimden ve fırsatlardan bahsedildi. Bende çalışmaya başladım; belki işler bu kadar da karmaşık değildir? Aynı şekilde bir işadamı, altın almak ya da fabrikasını satmak için ona doğru tavsiyeyi verecek danışman şirketlerine yönelir.

Bu aynı zamanda basit arzulara da işaret eder: Sağlıklı olmak, yaşayacak bir yerimin olması, ailemi geçindirmek, çocuklarıma iyi eğitim vermek, güvenli ve genel olarak iyi olmak. Bu normaldir ve kişinin taleplerinin makul bir seviyesidir. Fakat bugün bunlar kriz nedeniyle elde edilemez gözükmektedir.

Öyleyse bundan nasıl çıkacağız? İçinde bulunduğumuz doğanın kanunlarını çalışmak zorundayız. Her şeyden evvel bununla ve insanla ilgili fazla şey bilmiyoruz. Muhtemelen insanlar bunu daha az kötü, yıkıcı ve zararlı hale getirmeye yardım eden niteliklere ve yeteneklere sahipler ve bu dünyayı daha iyi hale getirecektir.

Aslında, tüm bu talihsizliklerin kaynağının  sadece insan olduğu açıktır. Herkes bununla hemfikir fakat, bunu önemli bir soru takip ediyor: “Öyleyse ne yapabiliriz?” Neticede insanın nasıl ıslah olacağını açıklayan bir bilim var. Onu yap ve her şey çözümlenecek.

Aksi halde dinozorların yolunu takip ederiz. Türler hızlıca yok oluyor ve biz bunu gelecek yıllarda “merdivenin dibine geri dönmek” haline getirebiliriz. Toplumundaki panikten kaçınmak için, bize her şey söylenmedi bile. Gerçekten, yaklaşan tehdit eğer akıllarını kaybetmelerine sebep olacaksa, neden insanlar tüm gerçeği bilmek zoruna olsunlar ki?  Eğer onu durdurmayı bilmiyorsak, yaklaşan felakete gözlerimizi kapatmaya hemen hazırız. Bununla ilgili şöyle yazar: “Yarın öleceğimizden, yiyelim, içelim.”

Bu sebeple ıslahın metoduyla ilgili mesajının dağıtımı gereklidir ve herkesin ulaşabileceği şekilde açık ve keyifli olmalıdır.  Eğer doğa için ve insan için işleyen kanunlardan haberdar olursak ve eğer onların birbirleriyle etkileşiminin yolunu anlarsak, iyi yöne doğru değişimlerin anahtarı bizim ellerimizde olur. Eğer bu olmazsa, kriz yayılmaya devam eder. Bunu durduramayız; tersine her şey daha da kötüye gider.

Günlük Kabala Dersi 4:Bölüm 11/03/2012

Ben Ve Yaratan Grubun İçinde Buluşuruz

Bir kişi Yaratan’ın ifşasına yaklaştığı zaman, Sina Dağının önünde duruyor olduğunu hisseder. Bir taraftan onun tüm kötü arzuları oradadır ancak diğer taraftan ise kişi amacı edinmek ve Yaratan’ı ifşa etmek için bunun olduğunu anlar, kişi O’ndan kopye edilen ihsan etme niteliğini almak için arzusunu hazırlamalıdır. Tüm bunlardan sonra ‘Adam’ (Adem) kelimesinin anlamı: Yaratan’a ‘benzer’ (Domeh) demektir.

Ve böylece, bizler farklı ihsan etme formlarını almak için hep beraber arzumuzu hazırlıyoruz öyle ki bu arzu damgayı kabul edebilsin. Tora’nın (Işık) verilmesinin koşulu budur, şöyle yazılır: “Sizler bugün hepiniz …” Bir değil hepiniz: Çünkü ifşa edeceğimiz Üst Güç bizim ortak birliğimizin içindedir.

Aslında maddesel arzuyu hazırlamak için çok basit bir şeye ihtiyaç vardır. Bu arzunun hiç bir şekilde bizim bu dünyaya ait olmadığı doğrudur ve zaten işte bu yüzden bizim için zordur. Buna: Karşılıklı dahiliyet denir. Hepimiz birbirimize karşılıklı olarak dahil hale gelmeliyiz, arzularımız vasıtasıyla birbirimizle bağlanmalıyız, başka bir şeye ihtiyaç yoktur. O zaman kırılmanın öncesinde olduğu gibi Üst Işığın girebileceği ve kendi baskısını (damgasını) yapabileceği ‘yer’e ulaşacağız.

Ve bu sebepten ötürü, eğer birlik olmak, Yaratan’ı ifşa etmek için bu doğrultuyu tutuyorsak ne yaptığımız mesele değildir, yazıldığı gibi: “İsrail (Yaratan’a doğru arzusu olan), Tora (Işık) ve Yaratan birdir.” “İsrail” adam anlamındadır. “Tora” dostunu kendin gibi sevmenin noktasında bizleri birleştirecek olan Işığın gücüdür. Ve “Yaratan” bizler birlik olduğumuz zaman bize Kendi damgasını veren Köktür.

Bu şekilde ben grubun tarafında duruyorum ve Yaratan diğer tarafta durur. Ve eğer O ve ben grubun içerisinde buluşabilirsek o zaman ifşa gerçekleşir.

İlerleyişimiz bu şekildedir. İşin özü tüm çalışmamız buna hazırlanmaktır. Eğer hepimiz hep birlikte durursak bu durum gerçekleşecektir.

23.02.2012 Tarihli Arava Arvut Kongresinin 2. dersinden