Şimdiki Seni Reddetmek

Ve Musa onlara  dedi ki: “Hiçkimse onu sabaha kadar saklamasın.” Buna rağmen Musa’yı dinlemediler; bazıları onu sabaha kadar sakladılar ve onlar kurtlandı ve çürüdüler; ve Musa onlara öfkelendi.

Bu inanç eksikliğinden bahsetmektedir.  Eğer yarın için depolarsanız, o zaman daha fazla Yaradan’ın dünyasında değil, kendi dünyanızdasınızdır. Bu kişiye herşey ile olan ilişkisinde eşlik etmesi gereken değişmez bir mücadeledir: kişiye olan herşeyi değerlendirmek, kendisi ve diğerleri ile ilgili olarak geçmişi, şimdiyi ve  geleceği görmek için — bu ben ve benim herşeye karşı olan tutumumdur — kendimden nerede özgür hale geleceğim?

Adam, kişinin ihsan etme özelliğine olan özlemidir. Bu çok ciddi bir değişim gerektirir:  reddetmeden , kısıtlamaya, kendi üstüne yükselmeye ve başka bazı koşulları da içerir. Kendi portrenizi yere çizmeyi deneyin ve üzerinde zıplamaya başlayın; işte bu kendinizden ayırmak istediğiniz şeydir, şimdiki sizden uzaklaştırmak istediğiniz. Kendinizi bu koşullarda hissediniz. .

Yorum: Fakat farklı bir görüş de vardır, tıpkı fıkra da olduğu gibi: Adamın biri sel altında kalmış bir evin çatısında oturmakta ve yardım beklemektedir; bir bot gelir ve onu kurtarmak isterler ancak o “Hayır, Yaradan beni kurtaracak” şeklinde yanıtlar. Bir helikopter üstünden geçer , “ Seni kurtaracağız” ,” “Hayır” diye yanıtlar. “ Yaradan beni kurtaracak.” Böylece adam boğulur.

Yanıt: Bu müthiş bir gururdur. “Yaradan beni kurtaracak.” Bu kişinin kendisini dünya ile özdeşleştirmemesidir. Yaradan’ın herşeyin içinde olduğunu anlamamıştır: botun içinde, helikopterin içinde – heryerde. Bunu Yaratan ile ilişkilendirmemiştir, dünyayı çeşitli  aracılara, düşüncelere ve güçlere bölmüştür. Bu Yaradanı birlik olarak düşünememekten kaynaklanmaktadır.

KabTV’den “Sonsuzluk Kitabının Sırlarından”

Kabalistlerin Kollarında

Soru: Benim dünyayı algılayışım, ruhu yani manevi algılayışı kazanana kadar, devamlı yenileniyor mu?

Cevap: Zamanla bu dünyanın kendi yüzeysel algılayışınızdan daha da karmaşık olduğunu keşfedeceksiniz. Hareketlerin arkasındaki kuvvetleri hissedeceksiniz ve görünmez dürtüler ile idare edilen oyunun içindeki oyuncak bebekler gibi, herkesin bu kuvvetlerin etkisi altında olduğunu göreceksiniz.

Soru: Bu neden bu kadar karmaşıktır?

Cevap: Bu hiç de karmaşık değildir, basit bir hesaplamadır : Ya bir ”hayvan” gibi yaşarsınız, ya da tüm gerçeği çekerek, ona ulaşarak yaşarsınız. Yolun üzerinde giderken bu karmaşık görünür fakat kendi başına anlayamayacağınız şeyi ancak bu şekilde çözersiniz. Nitekim bu şekilde genel resmi anlamaya başlarsınız.

Bu çalışma olmadan Üst Güç’ü bilmeniz ve ulaşmanız mümkün değildir. Karmaşıklıklar kendi aranızdaki iletişim sisteminde ortaya çıkar. Fakat daha derince, ”ruh ruhun içine” girip birleştiğinde, sorular kalmaz. Orada benzer olmaya, tüm dünyalara benzer olmaya başlar, yani bu demektir ki, gizli olanın tümü ortadan yok olur.

Öğrenme süreci hep kafa karıştırıcıdır. Kişi eğer öğrenmek için başlarsa, pek  bir şey anlaşılamaz ve çalışmanızda daha fazla ilerleme sağladığınızda ise daha fazla sorularınız olur. Hatta başarılı bilim adamlarının bile utanç hissetmeden dünya hakkında ne kadar az bildiklerini itiraf etmeleri de bir tesadüf değildir. Diğer taraftan, burnunun birkaç santim ötesini görmeyen ilgisiz ”uzmanlar”, herşeyin ”kristal berrak” olduğunu söylerler.

Soru: Fakat neden hala Kabalistler benim anlamadığım dili kullanıyorlar? Neden onlar herşeyi daha ayrıntılı, organize şekilde tanımlamazlar? Bütün bu ”sembolizm” ne içindir?

Cevap: Başka seçenekleri yoktur; bana inanın, sizin aklını karıştırmak istemiyorlar. Aksine, onlar yaşamlarına geç doğmuş bir bebek gibi ve bu bebeklerini seven, onlar için endişe duyan aileler gibidirler. Onlar sizin içşel yapınızı ve manevi yapınızı anladıkları için, sizi dünyanın içsel özü ile gerçek hakikat ile birleştirirler. Onların sizi bir bebekmişsiniz, henüz insanoğlu olmamışsınız gibi bir sonraki seviyeye kollarında taşımaları gerekir. Onlar sizi taşırken, siz büyürsünüz, izlenimler biriktirir, manevi hareketler ve tepkileri tecrübe edinirsiniz; ta ki onlar sizi manevi dünyanın ”çimenleri” üzerine bırakana kadar.

8.3.2013 tarihli  sabah dersinin 4. bölümünden, “Barış” 

Uzlaşmayan Yüksek Merhamet

Soru: Yaradan pek uzlaşma yapmadan, yaratılmışın önüne  neden  zor ve değişmez kanunları  koyar? O neden bir babanın oğluna olduğu gibi şefkatli olamaz?

Cevap: Bir çocuk hiç bir zaman babasının katı olmasını haklı bulmaz. Kendi çocukça aklı ile babasını anlayamaz ve geleceğin sonuçlarını ve babasının ona sunacağı eğitimin faydasını göremez. Çocuk sabahtan akşama kadar oynamak ister, şekerlemeler yemek ve televizyon seyretmek ister. Ailesinden gelen devamlı talepleri doğru bulmaz ve onları isteksiz şekilde dinler; bunun nedeni onlara olan bağımlılığını hissettiği içindir, aslında onları haklı bulmaz.

Maneviyatta herşey daha fazla karmaşıktır. Nitekim yüksek ilahi takdirin ne derecede bize şefkatle  davranacağını hissedemeyiz. Bir çocuğun dünyasında, onun zıtlığı ne olacağına dair bir öngörü değildir; eğer çocuk söz dinler ise, ev ödevini yapar ve  dağıttığını toplar ise,  aile ondan şikayetçi olmak için gelmez çünkü ondan talep edebilecekleri başka bir şey yoktur.

Manevi dünyada ise bu farklıdır: Orada siz hep suçlusunuzdur çünkü oraya parçalanmış kaplar ile gelirsiniz. Size iyi davranılır ve ıslah yöntemi size öğretilir; bir grup sizin için organize edilmiştir, aynı çocuk yuvasında olduğu gibi, kreş eğitmeni ve değişik oyuncuklar ile. Bu şefkattir ve yukarıdan gelen yardım ve şefkattir; tüm günahlarınız affedilmiş ve her yoldan size destek verilir ki, böylece siz bunu bir şekilde anlayasınız ve ıslaha ulaşabilesiniz..

Bizim dünyamızda ”eğitim”i,  çocuğa yönlendirilmiş bir zorlama  olarak anlıyoruz. Fakat manevi dünyada zorlama imkansızdır. Görüyorum ki, bir öğrenci senelerce değişmez, aynı hataları tekrarlar,  aynı tuzaklara düşer ve  ben bir şey diyemem. Ben de aynı yoldaydım ve tüm bu yolun üzerinde bu devam eder.

Bu bizim yolumuzdur ve bizim yapabileceğimiz bir şey yoktur. Kişi dersi ve yöntemi, manevi çalışmayı kendi başına anlayana kadar ilerleme sağlayamayacaktır. Burada zorlama olamaz, yalnızca idrak olur.

Bu nedenle, kendi yaşadığımız kötü olayların yanı sıra, bizler zalim bir babanın baskısı altında olduğumuza dair şikayet edemeyiz. Şimdi onları haklı bulmayız fakat sonradan yüksek takdirin tüm hareketlerinin sevgiden kaynaklandığını görebiliriz. Şimdiki anımızda bunun doğruluğunu kanıtlayamasak da, nitekim bizler bundan uzağızdır, gerçeği keşfettiğimizde bizler bunun ne kadar yüce bir ıslahı getirdiğini görebileceğiz.

”O bize karşı gelinemeyen bir kural vermiştir”, demek bir kuralın var olduğudur. Işık ve birbiri ile zıt olan bir kap vardır ve bu kuraldır. Sonra onlar birbiri içine geçtiğinde, evrim kuralı bu birleşme ile görünür; buna form eşitliği kuralı denir. Bunun hepsi  bir düşünceden, bir kuraldan oluşur.

Aslında benim bu kurala kendi isteğimle, kendi başıma sanki başka kimse yokmuş gibi, Yaradan yokmuş gibi uymak isteyebileceğim bir seviyeye ulaşmam gerekir. Ben eğer Yaradan gibi, yaratılmış olanın var olma kuralını belirleyecek biçimde, aynı seviyeye gelebilirsem, o zaman Yaradan ile form eşitliğine ulaşmışım demektir.

6.3.2013 tarihli sabah dersinin 1. bölümünden, Baal HaSulam’ın yazıları 

Karanlığa Alışık Olan Gözlerinizi Işık Acıtır

Yaradan’ın tarafına göre, sizler her zaman ıslah edilmiş seviyedesinizdir. Fakat bazı şeyleri nasıl gördüğünüz ve anladığınıza göre, bu çok farklı görünür ve bu bir kusurdur. Bütünüyle iyi olan Yaradan’dan gelir fakat O’nun bunu saklaması gerekir ve size ihsan ettiğini bunun size o kadar kötü görünmemesi için azaltması gerekir. Nitekim siz O’nun zıttısınız ve zıt biçimde herşeyi alırsınız.

Yani Yaradan size sonsuz şekilde ihsan edemez çünkü siz sonsuz bir eksi hisseder ve bu berbat seviyeye dayanamaz olursunuz. Bu nedenle, Yaradan’ın kendi etkisini azaltması gerekir; neredeyse sıfır seviyesine kendisini indirgemesi, yalnızca ufak bir kıvılcımı yaşamı  muhafaza etmek için bırakır; ufak bir Işık damlası.

Derece derece çalışma, dostların ve eğitmenin etkisi sayesinde, çabalarınıza göre, Işık gelir, sizi yeniler ve değişim içinizde etki etmeye başlar.  Daha sonra kademe kademe olarak aslında iyi bir seviyede olduğunuzu fark eder ve hissettiğinizin kötü olmasının yalnızca kendi ıslah edilmemiş niteliklerinizden dolayı olduğunu ortaya çıkarırsınız. Sonra elinizdekinin tümü ile kendinizi değiştirmek için çalışmaya başlarsınız: grup, çalışma, dağıtım ve eğitmen.

Şayet kendinizi ihsan etme, sevgi ve bağ seviyesinde görmek için doğru şekilde çalışır ve gayret harcarsanız, eğitmen sayesinde, çalışma ile ve Yaradan’a özlem duymanız sonrasında bunun sizin üzerinizde etkisi olur. Bu tabii ki hemen olmaz fakat derece derece ihsan edildiğinin, sevginin, en doğru davranışın sizi sardığını keşfedersiniz; sonunda bunu anlar, hisseder ve doğru şekilde izah edersiniz.

Nitekim ilk manevi seviyenize yükselirsiniz. Yaradan ile anlaşmışsınızdır ve biriktirdiğiniz  bütün gücünüzün kendi algılamanızın ıslahı için olduğunu, kaplarınızın ıslahı için olduğunu görürsünüz. Kimseye ödeme yapmanız gerekmedi fakat siz kendini ıslah ettiniz. Nitekim algılama kabınızı düzelttiniz ve şimdi bütün bir seviyeyi hissediyorsunuz.

Eyn Sof (sonsuzluk) dünyasını hissetmeniz gerekir, içsel tutumunuz dışında içinde herhangi bir şeyi değiştirmediğiniz aktüel seviyeyi. Eğer bunu hissetmezseniz, bu Yaradan’a teşekkür etmek ve O’nu kutsamak yerine lanet ettiğinize dair bir işarettir.

Ne kadar berbat olursa olsun, bunu her seviye hakkında söyleyebiliriz. Gerçekte değişen bir şey yoktur, yalnızca tutumumuz dışında; buna da algılama kabının ıslahı denir.

5.3.2013 tarihli Kabala sabah dersinin 1. bölümünden, Baal HaSulam’ın yazıları  

Yaradan’ın Çiftliğinde Çalışmak

Soru: Doğru niyet konusunda nasıl başarılı olunur?

Cevap: Doğru niyet için, öncelikli olarak bütün dünyaya kendinizi bağlamalısınız; bu Yaradan’ın hareketlerinin sonucudur.  Bu dünyanın içinden Yaradan size O’nun hareketlerini gösterir ki, böylece dünya ile olan doğru ilişkiniz ile kendinizi O’nun yanına çekebilesiniz.

Farz ediniz ki, ben büyük bir çiftliğe sahibim ve arazilerim, atlarım var. Sizi çalışmaya bu çiftliğe götürürüm çünkü fark ederim ki, siz bana iyi davranıyorsunuz ve siz sadık bir çalışan veya hatta sadık bir köle olacaksınızdır. Öyle olur ki, ben sizin bana olan davranışınız ile değil, benim evime, arazilerime ve bahçelerime yani ”benim dünyama” nasıl baktığınız ile sizi kontrol ederim.

Aynı  yöntem ile de bizler geliriz ve yukarıdan bize verilen arzuya şükrederek, bu arzu ile bizler Yaradan’ın çalışanları haline gelmek isteriz. Arzu bizi uyandırmadığı sürece bizler bu çiftlikteki atlar gibi yaşarız; ve Yaradan’ın bu arzuyu verdiği kimseler, bu çiftlikteki çalışanlar haline gelir. Buna ek olarak, farklı çalışanlar vardır: Yaradan’a köle gibi bağlı olan sadık çalışanlar ve pek sadık olmayan çalışanlar.

Yaradan kalp noktası uyanmış ve Yaradan ile bir olmayı isteyen kişiyi bulur fakat kişi hemen elçi konumuna yükseltilemez. Bu nedenle, O kişiye her türlü fırsatı, küçük işleri kişinin yavaşça yükselmesi için verir.  Böyle bir fırsat muhakkak bize şimdi verilmiştir: Kendimiz üzerinde yerine getirdiğimiz hareketler ile bizler, Yaradan’ın yanına ne kadar yaklaşmak istediğimizi, birlikte bir olmayı, O’nunla bir düşünce ve bir niyet, bir hareket içinde yaşamak istediğimizi O’na gösterebiliriz.

1.1.2013 tarihli Kabala sabah dersinin 2. bölümünden, Zohar 

Krizler ve Çözümler

Geleneksel Kabala ilmi, Acilen Gelişmesi Gereken Dünyevi Bilinç

İlim ve Bilim’in Söyleşisi için yazılmış bir makale: “Yeni Dünyevi Bilinç” bilimsel Sempozyum, Düsseldorf, Almanya, Mart 2006.

1. Sevgili Dostlar,

Giderek çoğalan global kriz çözüme ihtiyaç duyuyor.  Dünyanın dört bir yanında, tanınmış bir çok bilim insanı ve filozof kriz üzerine çalışma ve araştırma yapıyor. Fakat krizin nedenini anlayabildiğimizi henüz söyleyemeyiz.  Üstüne üstelik çözüm için nasıl bir eylem planı yapmamız gerektiğini de bilmiyoruz.

Bugün artık krizin varlığını inkar edemeyiz, krizin doğasını anlamı idrak etmeye ilişkin teori ve önerilerin yanı sıra krizi bertaraf etmeye yönelik öneriler bulunmaktadır. Bu sunumda, insanlığın şu an ki durumunu son 30 yıldır ilgilendiğim/araştırdığım Kabala bilimi bakış açısı ile betimleyeceğim. Devamını oku

Kriz ve Çözüm

Dünya Ruhsal Forumu için Arosa, İsviçre’de yazılmış bir makale, 2006.

İçerik:

  • Kriz
  • Özgecilik Hayatın İlkesi
  • Çatışmanın Ortaya Çıkışı
  • Kalıcı Zevk Ancak Özgeci Arzularda Olabilir
  • Krizin Düzeltilmesi için Bir Uzun ve Bir Kısa Yol
  • Toplumda Özgeciler ve Egoistler
  • Kriz Çözümü İçin Plan
  • Yeni Bir Medeniyet Yaratmak
  • İnsanlığın Kurtarıcı Takımı

Ek bölüm: Kısa & Uzun Vadeli Taktik Planı

  • Plan Hedefleri
  • İşbirlikçi Çalışma
  • Bilgi Merkezi
  • Bilgi ve Açıklayıcı Bölümler (önceliklerine göre)

(i) İnternet

(ii) Kitle İletişim

  • Yazılı Basımlar
  • Ses
  • Reklam
  • Benzeri Organizasyonlarla İşbirliği
  • Global Enstitülere Yaklaşmak
  • Uluslararası Özgecilik Araştırma Enstitüsünü Kurumunu Kurmak
  • Şirketlere İyiliksever Olmalarına Baskı için Öneri Vermek
  • Yukarıdakilerin Uygulanabilmesi için Pratik Örnekler
  • Aciliyet

Ocak 2006  MICHAEL LAITMAN, PHD

Kargaşa

İnsanlığın büyük karmaşası çok açık: Buhran, uyuşturucu, aile birliğinin parçalanması, ayakta tutulamayan sosyal sistemler, nükleer silahların kullanılma korkusu ve ekolojik felaketler bütün bunların işareti. Profesör Ervin Laszo’nun yeni kitabı “The Chaos Point” (Kaos Noktası), çok açık ve kapsamlı küresel krizin aydınlatıcı betimlemesini sunmaktadır. Devamını oku

Kriz ile ilgili dersler

  • Gıda Krizi Hakkında – Dünya’da yaşanan ve devam edecek olan Gıda Krizi Konusu.

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 30-04-2008
 
  • Kriz Hakkında. Genel olarak yaşanan küresel kriz.

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 04-08-2011
 
  • Kriz Hakkında. Genel olarak yaşanan küresel kriz. Bölüm 2

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 04-08-2011
 
  • Kriz için çözüm aramızdaki bağ! New Jersey Kongresinden.

Video Versiyonu

MP3 Versiyonu

Tarih: 12-05-2012

Zohar’ı Okumanın Sırları

Soru: İnsanların, dilini anlamasak bile Aramik dilinde yazılmış olan Zohar Kitabı’ndaki harflerebaktığımızda, bizleri otomatik olarak Işığa bağladığı konusunda söyledikleri doğru mudur?

Cevap: Hiçbirşey otomatik olarak gerçekleşmez. Bu yeni doğmuş ve bu dünyada yaşamakta olan ve sadece kendini yetişkinlerden önce geçersiz kıldığından kendisi ile ilgilenildiği için büyüyen bir bebek ile karşılaştırılabilinir. Bu içsel bir niteliktir ve bununla ebevenynlerinin kendisi ile ilgilenmelerini sağlar. Ebeveynler onunla ilgilenirler ve bebek de büyür.

Kişi çalışma sırasında kendini Zohar Kitabını okurken geçersiz kılarsa, kişi hiçbirşey anlamaz ve hiçbirşey hissetmezse fakat kendini Işığın etkisi altına yerleştirmek isterse, o zaman dostlarının etkisi ve koruması altındadır. Dostlar ve topluluğun birçoğu bu konuyla ilgilenir. Ancak, kişinin bu niyete sahip olması gereklidir. Bunu unutsa bile, hala ait olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır.

Soru: Zohar Kitabı’nı okurken aynı zamanda da doğru niyeti koruyabilmek için metinleri nasıl takip edebiliriz?

Cevap: Asıl konu niyettir ve metin, kişinin ona doğru niyeti vermesinin derecesine göre önemlidir. Yavaş yavaş, kişi metindeki kelimelerin doğru anlamlarını görmeye başlar: “çocuk”, “bilgeler”, “Sefirot”, “Malhut” ve “Bina”. Bunu anlayacaktır. Çok yavaşça hareket eden ve Islah Eden Işığın etkisi altında, ağır ağır, az az, kişi farklı izlenimler hissetmeye başlayacaktır. Okudukları ile bir bağlantı hissetmeye başlayacaktır.

Soru: Zohar Kitabı’nı okurken yaklaşımımız ne olmalıdır ya da içinde ne değişmelidir ki Işık bizi etkileyebilsin ve değiştirebilsin?

Cevap: Birbirimize bağlanmamız gereklidir. Kişi bunu tıpkı bir komando birliği içindeymiş   gibi hissetmelidir, tıpkı ayrı parçalardan oluşmuş bir bütün içindeymiş gibi. Bunu doğal olarak hissetmesi gereklidir. Aksi durumda, niyetleri doğru niyetler değildir

Bu yüzden, tüm gerçekliğin kendi içinde bağlı olduğunu hissettikçe, Yaradan’a bağlanmak ve tutunmak için ona ait olmak ister. Bunun içindeki değişimlerin bir sonucu olarak gerçekleştiğini anlar ve bunu beklemeye başlar.

21.02.2013, Günlük Kabala Dersinin 2.kısmı.