Yaradan ve Mutluluk Hissi

Soru: Mutluluk duygusu,  “O’dan başkası yok” ile nasıl bağlantılıdır?

Cevap: Yaradan’dan başka kimsenin olmadığını hissetmeye başladığımızda, o zaman gerçek mutluluğu deneyimleriz.  Sonuçta, O’nun kaynağında olduğumuzu hissederiz ve bu yüzden tüm problemler ortadan kalkar.

Tüm yüzyıllara ve koşullara dair var oluşumuzun sahipleri haline geliriz. Bu nedenle O’ndan başka, bir insanı mutlak olanın edinimine götüren hiçbir şey yoktur!

 

Manevi Büyümenin İşareti

Soru: Olumsuz nitelikler arttıkça, olumlu nitelikler de mi artar ya da tam tersi? Burada herhangi bir ilişki var mı?

Cevap: Evet. Ne kadar olumsuz nitelikler ortaya çıkarsa, olumlu nitelikleri bilmek için o kadar fazla fırsata sahip olursunuz. Anlamak zorunda olduğumuz şey budur.

Her hareket amaçlanmalıdır, böylece olumsuz olanın üzerine diğerlerine karşı olumlu bir tutum içinde yükselirsiniz. O zaman gerçekten büyüdüğünüzü söyleyebilirsiniz.

 

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 8

Kabalistik Bir Grubun İlkesi: Eşitlik.

Soru: Bir grupta birlik sağlamak için uymamız gereken belirli ilkeler vardır. Bu ilkelerden biri eşitliktir. Dostlar arasında eşitlik nedir? Nasıl eşitiz?

Cevap: Herkesin birbirlerine olabildiğince yardım etmesinde eşittir. Tıpkı ailede olduğu gibi: aslında en küçük, ailenin en önemlisidir.

Grup içinde, her zaman birbirimizi karşılıklı olarak tamamlamaya ve birbirimizi ayrı bireyler olarak değil, topluluk olarak, onlu olarak hissetmeye çalışırız.

Soru: Yani herkes azami çaba gösterir ama bu çabalar farklıdır ve bu eşit olduğumuz yer midir?

Cevap: Tabii ki, ve o zaman farklı değil eşitiz.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 6 Mart 2020

Tam olarak içinde herhangi bir his veya mantık bulunmayan bu safha, bir sonraki derece, yeni bir yükseliş için malzeme işlevi görür.

İçimizde yeni bir boş alan ortaya çıkıyor – ıslah olmamış arzular. Onları iyi kullanmak, çalışmaya bağlamak zorundayız – bu şekilde yeni bir dereceye yükseliriz.

Birbirimizle olan bağa güveniriz – ve böylece her şeyi ıslah ederiz.

“Biz sadece kutsallıkta yükseltiliriz, asla düşürülmeyiz”. Şimdi ruhumuzun yeni bir boş alanını açığa çıkarıyoruz – onu inanç gücüyle, Hasadim ışığıyla ve sonra Hohma’nın ışığıyla doldurmalıyız. Yaradan ile bağlantıları ve dereceleri bu şekilde inşa ederiz.

Mısır’dan çıkış birkaç aşamada gerçekleşir:

  1. Tamamen köleleşmiş hissederiz.
  2. Kölelik ve kulluk için artan bir itiraz hissederiz.
  3. Her şeye hazırız – eğer kölelikten kaçmamıza yardım ederse -Son Deniz’e atlamaya bile zira “Ölüm böyle bir hayattan daha iyidir”

O emirleri yerine getirerek içeriği korumaya istekli ..

Yaradan bunu insanın kendini bağımsız olarak öz sevgiden kurtaramayacağı şekilde yaptı fakat insan yardım etmesi için Yaradan’a ihtiyaç duyacaktı. Yaradan nasıl yardım eder? Kutsal ruhla, yani ihsan etme arzusuyla. İnsanın ihsan etme ışığını almaya arzusu yoktur.

Yaradan kendileri için talep edenlere yardım etmez. Ama onların adına talebimle onları Yaradan’a bağlıyorum. Yaratan’ın Yansıyan Işığı yok, o ihsan etme kuvvetini farklı olarak gösteremez. Yaradan’ın çalışmasına ve zevk almasına izin vererek ona ben kendi tezahürümü veririm.

Başkaları için talep ettiğinde önce sen alırsın!

Yaradan’ın dosta ifşasıyla kendimi ilgilendirirsem, onun yararı ve Yaradan’ın yararı için, talebimde Yaradan’ın eylemlerini hissederim. Sonuçta, Yaradan’ı yardım etmesi için gruba çeken benim eylemlerim ve ben bu yardımı içimden geçeceği için ifşa edeceğim.

 

Korona Virüsü Döneminde Ölümle İlgili Sorulara Nasıl Yanıt Verilir?

Korona Virüsü dünya turuna devam ederken ve panik insan popülasyonuna nüfuz ederken, bazıları ölümle ilgili nihai soru ile karşı karşıyadır.

Ölüme nasıl karşılık vermeliyiz? Ölüm nedir? Öldükten sonra ne olur?

Bizi çevreleyen doğa, akıllı ve mükemmeldir. Bizler, doğanın içinde doğarız ve doğada gelişiriz. Birçok sistem, 70, 80 ve hatta 100+ yıldan daha uzun bir süre bedenlerimizi desteklemek/sürdürmek için an be an çalışır.

“Ve küresel ölçekte sorunlarımızın temel unsuru, yaşamın daha derin sorularının küresel bir uyanışıdır”

Ama neden? Sadece doğmamız, yaşamamız ve ölmemiz mi gerekiyor?

Doğum ve ölümümüz arasında zor ve acı verici yıllara katlanıyoruz. Onlardan gerçekten ne kadar haz alıyoruz? Bedenlerimize nafile özen gösteriyoruz ve devam etmek için gittikçe daha az enerji hissediyoruz.

Sanki yaşayan ve nefes alan organizmalardan biyolojik olarak parçalanabilen bir aşamaya geçiyoruz, daha sonra tamamen parçalara ayrılıp dağılıyoruz.

Böyle bir varoluşun herhangi bir faydası var mıdır?  Ya da eninde sonunda yok olana kadar, hayatta olabildiğince elimizden gelenin en iyisini yapmak için mücadele etmemiz mi gerekiyor? 

Hayatın Amacını Doğanın Dört Seviyesi İle Değerlendirmek

Doğanın her ince ayrıntısı, fayda ve sürekliliğe dayanmaktadır.

Doğada üç farklı seviye vardır: cansız, bitkisel ve hayvansal. Kişi, şu anki gelişim aşamasında, hayvansal dünyaya aittir. Ancak insanlık, kendisini hayvansal seviyeden daha yüksek olan “konuşan” seviye olarak farklılaştırır.

O halde insanları hayvanlardan farklı kılan nedir?

Bizler esasen yeme, içme, uyku ve üremek için temel hayvansal ihtiyaçlarını karşılayan iki bacaklı, nefes alan memelileriz. Bununla birlikte bilgi ve bilgeliği anlamamıza izin veren ek zihinsel ve duygusal kapasiteye sahibiz. Çocuklar yetiştiriyoruz, bilgiyi bir nesilden diğerine aktarıyoruz ve kendimizi daha iyi ve daha rahat hissetmemizi sağlamak amacıyla araçlar ve toplumumuzu geliştiriyoruz.

Başka bir deyişle, yeme, barınma, cinsellik ve aile gibi temel hayatta kalma gereksinimlerimiz var ve sonra kendimizi başkalarıyla kıyasladığımızda sosyal ihtiyaçlarımız var ve bu nedenle kendimizi birbirimizden uzaklaştırıyoruz, kendimizi giydiriyoruz, kendimizi barındırıyoruz ve evlerimizi, bedenlerimizi birbirimize reklamını yaptığımız sayısız ürünlerle dolduruyoruz.

Öyleyse bizler, sadece kendimizi dünyada daha rahat hale getireceğini çözmüş  “akıllı hayvanlar” mıyız?

İnsanlar ve Hayvanlar Arasındaki Temel Fark

İnsanlar ve hayvanlar arasındaki temel fark, bizlerin geçici protein bedenlerimizin sınırlarını aşan, içimizde tohumlanan daha derin bir arzuya sahip olmamızdır.

Ayrıca bu arzuyu saptama yeteneğine de sahibiz. Hayvanlar gibi biz de ölümden korkuyoruz ve yaşamak istiyoruz. Fakat hayvanlara ek olarak, sadece biz insanlar neden yaşadığımızı soruyoruz.

Bütün insanlar yaşamın anlamını sormaz. Yetişkin nüfusun yaklaşık onda biri yaşamın anlamını soruyor ve tüm çocuklar bunu soruyor ama hemen unutuyorlar.

Bu nedenle Korona Virüsü, farklı ülkeler ve gruplar arasındaki çatışmalar, piyasaların düşmesi ve şiddetli toplumsal bölünme: toplumun hücrelerinin kendilerine verdiği zarar, insanlığın tüm bedenine bir hastalık gibi yayılır.

Küresel ölçekte sorunlarımızın temel kısmı, yaşamın daha derin sorularının küresel bir uyanışıdır.

Ortak Kökümüzün Nihai Hissine Yolculuk

Umarım bu tür soruları olan insanlar, cevaplarını arayacaklar, milyarlarca materyalist etkinin ortak kökümüzün yüce algısına ve hissine olan yolculuğumuzun dikkatini dağıtmasına izin vermeyecek ve yolda, bu mükemmel realitenin yasalarını öğrenecek ve uygulayacaklar.

Bir soğanın katmanlarını soymak gibi, sorularımızın yanıtlarını aktif olarak ortaya çıkarmaya çalışan bizler, başkalarına olumlu bir şekilde bağlanma ihtiyacını anlamak için daha derinlemesine araştırıyoruz. Olumlu bağımız sayesinde, gerçekliğin kontrol odasına gireriz, tutumumuzu, doğanın   birbirine bağlı ve birbirine bağımlı bir bütünlük içinde karşılıklı sevgi ve ihsan etme tutumuyla dengeleriz.

Doğayla böyle bir form eşitliğine ulaştığımızda, varoluş sistemimizde sağlıklı ve faydalı parçalar haline geliriz, doğanın temel niteliğiyle (sevgi ve ihsan etme) doğrudan bağlantıya girer ve korkular, hatalar ve problemlerden arınmış yeni ve mükemmel bir yaşam süreriz.

 

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 7

Grup: Yeni Topluluk

Soru: Rabaş’ın makalelerinde, grubun amacının komşuya karşı grubun tutumunu araştırmak ve pratik olarak bunu kontrol etmek olduğu yazılmıştır.

Yaradan’ın niteliğini edinmek istersem, bunu nerede kontrol edebilirim? Sadece grupta mı? Ve Yaradan’ın niteliğinin ihsan etme niteliği olduğunu nasıl bilebilirim?

Cevap: Bunu Kabalistlerin materyallerinden öğreniyoruz: Birbirinizle bağ kurmak için mümkün olan her şeyi yapın, bir şekilde birbirinizi tamamlayarak kendinizi bir bütün halinde düzenleyin; böylece birbirimizle iletişimde her birimizin grupta çözüldüğünü ve grup içinde kaybolduğunu hissetmeye başlarız.

Bunun yerine, çemberimizin merkezinde, onlunun merkezinde yeni bir varlık ortaya çıkar: Ortak bir arzu, ortak bir özlem, ortak bir hedef, aramızda ortak bir bağ. Sonra bu durum aracılığıyla Yaradan’ın ifşasını hissetmeye başlarız.

Soru: Grubun amacı, gruba ait olan bir kişide gururu geliştirmek midir?

Cevap: Kesinlikle. Dünyada özel bir grup, özel bir amaç, özel bir fikirle gurur duyarız.

Soru: Gurur egoistçe değil midir?

Cevap: Bir kişinin ne ile gurur duyduğuna bağlıdır. Eğer insanlık yararına hareket etmekten gurur duyuyorsa, neden olmasın? Herhangi bir dürtüde, herhangi bir harekette, herhangi bir durumda olumsuz bir şey yoktur; bu her zaman hedefe bağlıdır.

 

Twitter’da Düşüncelerim / 5 Mart 2020

Hayatın ruhu ortadan kalktığında, Yaradan’dan uzaklaştığımızı düşünüyoruz. Ancak gerçekte, Bilgi Ağacı’yla günahın düşmesi sırasında üst ışığın ayrılışından yeni boş boşluklar ortaya çıkıyor. Onlar gizlenmişlerdi, ama şimdi ifşa oluyorlar.

… bir programa göre, her birimizde derecelerin sırası boyunca

Karşılıklı garantiyi, birliği, grubu önceden güçlendirmeliyiz – tüm araçları, ortaya çıkan ortak ruhun bir boş parçasını daha en üst düzeyde ıslah etmek için hazırlamalıyız. Ruhun tüm parçalarını tek bir ruha bağlayana kadar – ıslahın sonuna ulaşamazsınız.

Bu karanlığı anlıyor ve hissediyoruz ve bu durumu ıslah etmekle yükümlüyüz.

İnişlerde ve düşüşlerde sevinmeliyiz, çünkü kişinin hazır olma derecesi, kırık arzuları, manevi kapları ona ifşa olur. Bir iniş, kötü bir ruh hali, zihin ve kalpte karanlık gelirse – bu ıslah için verilir.

Korona Virüsü’nün Faydaları

İnsanları öldüren ve dünyayı panikleten bir virüsün ne tür yararları olabilir?

Korona Virüsü, doğa karşısında insan olarak, küçüklüğümüz ve zayıflığımızla yüzleşmemize yardımcı oluyor.

İster virüs, ister doğal bir felaket, isterse sayısız başka darbeler olsun, bizim farklılıklarımıza dikkat etmemize rağmen doğanın, bizim farklılıklarımıza nasıl dikkat etmediğine dair  olağan örnekler görüyoruz.

“İnsan egosunun zararının farkında olmak, bizim gelecekteki gelişimimizin önemli bir aşamasıdır.”

Korona Virüsü’nün Esas Faydası : İnsanlığın Dayanışmasında Küresel Uyanış

Bizler yavaş yavaş tek insanlık olduğumuzun farkına varıyoruz, aynı gezegende yaşayan tek bir büyük aile gibi. En sonunda, kendimizi birbirimizden uzaklaştırmak için inşa ettiğimiz tüm sınırlar ve duvarlar kısa zamanda yıkılacak, küreselleşmenin daralan formunda doğa, bizleri farkına varmamız için zorluyor.

Doğa, bize ne kadar bağımlı ve bağlı olduğunu  ve bizlerin, onun bütünlüğünün kaçınılmaz parçaları olduğumuzu göstermek için darbeler gönderir.

Dolayısıyla Korona Virüsü, doğanın bize öğretmeye çalıştığı başka bir ders olarak görülebilir: Birbirimizde gördüğümüz farklılıklar önemli değil, etiketlerimizi önemsemeyen, sarmalayan bir doğa var.

Tüm dünyanın bir kolektif ve bir toplum olarak düşünüldüğü bir seviyeye geldik. ” – Kabalist Yehuda Ashlag (Baal HaSulam), “Dünyada Barış.”

Korona Virüs’nün yararı, bir bütün olarak insanlığa, birliğinin farkındalığını kazandırmasıdır. O, egoist altyapımızı dengesiz hale getirmemizi sağlar, böylece giderek daha fazla bağımlı küresel koşullarımızda nasıl çalışacağımızı öğreneceğiz. Doğa, bir kere daha kendimiz için dünya çapında oluşturduğumuz her türlü şeye nasıl müdahale ettiğini göstermektedir.

Birbirimiz Arasına Koyduğumuz Bölünmeler Nereden Geliyor?

Onlar, başkaları yerine kendisine fayda sağlamak isteyen insan egosundan yayılır.

İnsan egosu, gerçek realitenin algısını ufak parçalara ayırır. Korona virüsü, egoistik benliklerimizi köşeye sıkıştırır ve özgecil olarak doldurulmuş, doğanın üstün gücüne karşı nasıl işlev gördüklerini gösterir, doğanın kendisi de yavaş yavaş birbirimizle ve bütünüyle doğayla iç içe bağımlılığımız ve bağlılığımız hakkında farkındalığa ulaşmamızı ister.

Tüm birbirimize bağlılığımız ve doğa ile karşılıklı bağımlılığımızın gerçekleşmesine doğru, egoistik doğamızın olumsuz bir rahatsızlık olduğunun farkına varmamız lazım.

Egonun bizi birbirimizden ve bir bütün olarak doğadan nasıl ayırdığını görmemiz gerekli ve böyle yaparak, ego bizi yeni bir virüs salgını ya da kişisel, sosyal ve küresel ölçeklerdeki diğer sorunlar için,  gelecekteki sayısız darbelere hazırlar.

İnsan egosunun zararının farkında olmak, gelecekteki gelişimimizin önemli bir aşamasıdır.

Ya acı çekerek ya da bağı zenginleştiren eğitim ve etki yoluyla, insan egosunun kötülüğünü ifşa etmemiz gerekir.

Eğer doğanın,  tüm unsurları arasında cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan seviyelerinde, mükemmel bir şekilde bağ kuran pozitif gücünü çekmeyi hedeflersek ifşa güzel  olabilir ve o zaman pozitif ve negatif güçlerin ifşası arasında, insanlık orta çizgide çalışabilecek, nelerden geçtiğini açıkça gözlemleyebilecek ve doğanın etkilerine cevaben net bir şekilde davranabilecektir.

Hayatlarımızda Bağın Pozitif Gücünü Nasıl Uyandırabiliriz?

Çok basit bir şekilde, bizim bağımız doğanın pozitif bağ gücünü uyandırır.  Daha sonra, doğadaki pozitif gücü çekerek, zıttı olan negatif egoist gücü ifşa ederiz ve her iki gücün uyanışı, daha yüksek ve daha yüce bir güce, mükemmellik ve dengenin algılandığı yeni bir bağ seviyesine ulaşmayı sağlar.

Şarkıda yazıldığı gibi “Ose Şalom Meromav, Hu yaase Şalom Aleinu” (“ O’nun cennetinde barışı sağla, O bize barış getirecek”) Barış, ilişkilerimizde, doğanın ters güçleri arasında bütünlüktür.

Doğanın olumlu ve olumsuz güçlerinin dizginlerini elimizde tutarak, birbirimizle nasıl bağ kuracağımızı öğrenmek zorunda olduğumuz bir dönemle karşı karşıyayız.

Bu güçlerle çalışmaya başladığımızda, gerçekliğin en ince ayrıntılarının yanı sıra dünyanın önemli olaylarının hepsinin, tek bir resme nasıl bağlandığını göreceğiz.

Kabala ilmi bu güçleri keşfetmemize rehberlik eder. Bize uyumlu bağlantıyı deneyimleme, doğanın pozitif gücünü çekme, ona zıt olan negatif egoist gücü ifşa etme ve onların arasındaki denge ipinde yürüme yollarını öğrenme yöntemi sunar.

 

Kabala ve İnançlar, Bölüm 4

Dua ve Dua Kitapları

Soru: Kabala’da dua, “kendinizi yargılamak” demektir. Bu ne anlama geliyor?

Cevap: Bu, kişinin kendini, niteliklerini değerlendirmesi ve hangi nitelikleri ölçtüğünü kontrol etmesi ve Yaradan’ı değerlendirmesi demektir. Bu nedenle, kişi kendini yargılar: Doğru mu yapıyorum, egoizmimin üstüne çıkıyor muyum, objektif olabilir miyim, vb.?

Kişi, kendi algı düzeyine, ne kadar objektif olduğuna ve Yaradan’ı ne kadar doğru algıladığına, kişinin içsel egoizmi tarafından rahatsız edilmediğine ilişkin içsel açıklamalar yapar.

Soru:   Duanın, kişinin şu anki koşulundan istediği şeyin ve arzuladığı koşulun gerçekleşmesi olduğunu söylemek mümkün müdür? Bu delta, kişide gerekli bir içsel talebe neden olur ve kişi kime hitap ettiğini anlamasa da,  kendi içindeki değişiklikleri hisseder.

Cevap: Kesinlikle.

Soru: Ve bunun Kabalistler tarafından yazılmış olan dua kitapları ile ilgisi yok mu?

Cevap: Burada(Kabalada) her şey çok daha karmaşıktır. Dua kitaplar, Kabalistlerin kendileri için yazdıklarıdır yani kendi algılarına dair ve nasıl ıslah edilip, ayarlanabileceğine dair bir inceleme planıdır.

Kabalistik dua kitapları, kişinin içinde bütün bir insan etkileşim sistemidir, dünyayla ve kişinin içindeki Yaradan’la. Bu çok ciddi bir açıklama ve çok ciddi bir çalışmadır.

Soru: Yazılanları, bayramlarda geleneksel olarak kabul görüldüğü gibi anlamadan sadece okursanız ne olur? Bunun bir etkisi var mıdır?

Cevap: Gerçek şu ki normal bir dua kitabı var, bir de Kabalistik olan. Kabalist dua kitabı sadece bir Kabalist tarafından anlaşılır ve sadece belirli bir seviyeden başlar. Normal bir dua kitabı, bu dili bilen herkes tarafından anlaşılabilir.

Yorum: Ama normal dua kitabı da Kabalistler tarafından yazıldı.

Benim Yorumum: Evet, ama Kabalistik dua kitabı güçler ve insanoğlu etkileşimi ile ilgilenir. Normal bir dua kitabında bu, herkesin anlayabileceği bir dilde aktarılır.

Soru: Peki, dua iki kısma ayrılabilir mi? İçimdeki dualardan biri, şimdi gelmek istediğim koşulla ilgili olarak gerçekten eksik olduğum, şu anda beni acıtan şey midir?

Cevap: Evet. Kabalistlerin yazdığı bir dua da vardır. Eğer onu okursam, bu benim için manevi yükselme talimatı gibi olacaktır. Henüz bu tür durumları hissetmememe rağmen, yine de beni yükseltir, bana yardım eder.

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 10

Üst Işığın Etkisinin Sonucu

Soru: Belli bir kapasitede varım ve üst güç beni sürekli etkiliyor mu? Buna kendi üzerimde diyebilir miyim?

Cevap: Elbette. Ancak yalnızca doğru çevrede olduğunuz ölçüde. Bu çevre sayesinde üst gücü harekete geçirebilirsiniz ve başka hiçbir şekilde mümkün değildir.

Bütünleşmeye, karşılıklı iletişime, ancak sizinle aynı hedefe sahip olan insanlarla birleşmeye çalışırsanız girebilirsiniz: Işıkla bir tür benzerlik elde etmek için. Sonra, buna doğru küçük hareketler yaparsanız, ışık anında size doğru hareketini değiştirir ve sizi kendisine doğru hareket ettirir.

Soru: Bunu nasıl hissedebilirim? Nasıl belli olacak?

Cevap: Gelişiminiz için gerekli olduklarını takdir ederek ve anlayarak, başkalarını daha çok sevmeye başladığınızda belli olacaktır. Ama bu hala egoistiktir.

Soru: Bu “Yaradan’ın bir hissiyatı” olarak mı adlandırılır?

Cevap: Hayır, bu henüz Yaradan’ın hissiyatı değildir. Bu, üst ışığın etkisinin bir sonucudur. Diğer değişiklikler – sizin manevi dünyada, ışığın niteliğinde doğumunuz – daha sonra yavaş yavaş gerçekleşir.

Yorum: Başkalarını sevmek, onlara içtenlikle/şefkatle davranmak iyidir. Ama benim için “Yaradan’ın hissiyatı” beni sonsuza dek dolduran bir şeydir.

Benim Yorumum: Bu doğrudur, ancak bu başkalarına karşı tutumunuza göre gerçekleşir!

Yorum: Her şeyi bir tür ilişkiye göre kısıtlarsınız…

Benim Yorumum: Bunu kesinlikle açık ve somut olarak kısıtlarım. Kabala somut ve pratik bir bilimdir. Bu nedenle, hiçbir durumda dinleyicilerimin kafasını karıştırmak istemem.

Kabala soyut bir şey hakkında tek bir söz söylemez. Sadece bir grubun içinde öğrenebilir ve bunun doğru olduğundan emin olabilirsiniz.

Soru: Grup sadece bir araç mıdır?

Cevap: Evet, sonra da ıslahın, yöntemin ve hedefin kaynağı haline gelir. Grubun içinde, manevi bir Partzuf’ta, ruhta olduğu gibi, Yaradan ifşa olur.

Soru: Kişiye Yaradan hissiyatını veren nedir?

Cevap: Kişi başka bir koşula, başka bir dünyaya, başka bir boyuta geçer. Kişi, hayatı boyunca başına neler geldiğini ve bunun kendisini nereye götürdüğünü anlamaya başlar. Kişi, yaşam ve ölüm hakkındaki fikirlerini paylaşır ve ölümden korkmaz. Kişi ölümsüz hale gelir. Olan her şeyi anlar. Sadece tek bir şey tarafından yönlendirilir: Diğer herkesin de aynı duruma ulaşmasına nasıl yardım edilir?