Hayatın Anlamı, Bölüm 6

Sürekli Hazzın Patenti

Soru: Bedensel yaşamda, arzumuzun yerine getirilmesi, hazzın kaybolmasıyla birlikte haz üzerinde hissedilir mi? Örneğin, susadığımda birkaç yudum su alırım ve aynı zamanda haz duyarım. Sonra kaybolur. Anladığım kadarıyla, Kabala’da sürekli hazzın patenti var.

Cevap: Kabala’da kişinin sürekli olarak daha fazla haz almasını sağlayan bir araç vardır. Bizim dünyamızda cansız, bitkisel ve hayvansal derecelerdeki herhangi bir haz,  arzularımızı ortadan kaldırır. Hem arzu hem de haz kaybolur – İki kat daha boş hissederim yani pratik olarak kendimi öldürürüm.

Kabala ilmine göre, hazzımı ortadan kaldırmayacak bir biçimde haz almalıyım. O zaman bu hazzı sonsuzluk olarak hissedeceğim. Ne kadar çok haz ve arzum olursa – daha da fazla haz, daha fazla arzu – sürekli daha fazla tatmin olmuş hissedeceğim. Bu nedenle, Kabala bilgeliğine almanın bilimi denir.

Soru: Yani, bir tür engel, direnç olmalı ki böylece haz, arzuyu yok etmesin. Bu nedir?

Cevap: Bu, ondan ayrıldığımda ve duygularımdan bağımsız olarak, onu hazla doldurmak için amacına uygun olarak kullandığımda, egoist arzumuzun üzerine bir yükseliştir. Dahası, yaşadığım haz benim tarafımdan, kendi iyiliğim için değil ama başkaları uğruna ya da Yaradan uğruna olarak hissedilmeli.

Soru: Bu, başka bir kişinin bu direnç haline gelebileceği anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet. Bunu başka bir kişi için yaparsam, kendimi soyutlarım. Arzumu yerine getirmekten ayrılırım çünkü bunu diğeri uğruna yaparım. O zaman arzum kaybolmaz. O, haz tarafından yok edilmez çünkü haz diğeriyle ilgilidir. Bu durumda, sürekli ve süresiz olarak haz alırım.

Soru: Yani, burada bir düzene sahibiz: Ben, başka bir kişi ve haz. Bir kişi yeterli mi yoksa bir grup insan, hatta tüm insanlık mı olmalı?

Cevap: Önemli değil. En önemlisi, benim dışımda olması. O zaman sürekli ve giderek daha fazla haz alabilirim.

Soru: Bu, Yaradan ile nasıl ilişkilidir? Yaradan bunun neresindedir?

Cevap: Yaratan tüm bunların sebebidir ve O’nun bizim üzerimizdeki sürekli olumlu ve olumsuz etkileriyle,   içinde devamlı, giderek artan bir şekilde haz alacağımız bir enstrümanı nasıl inşa edeceğimizi öğretir.

Soru: Neden “Ben, Yaradan ve haz” değil de, “Ben, başka bir kişi ve haz”?

Cevap: Bunun Yaradan mı yoksa başka biri mi olduğu önemli değildir. Ancak, burada Yaradan, kesinlikle herkesin yerini alan üçüncü bir kişi gibi davranır. Onunla Yaradan’ı memnun etmek için, kendinizi diğerlerini memnun etmeye yönelterek, sanki kendinizden tamamen kopmuş gibi olursunuz.

Soru: Bu, haz almak istersem, sadece bir yabancı bulmam ve onun için iyi bir şey yapmam gerektiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Hayır. Bu böyle olmuyor. Sonuçta, bu şekilde bu kişiyi kendiniz gibi algılamaya başlarsınız, o size yakın olur.  Bir başkasına vermek ya da kendinize vermek – burada bir tehlike vardır, bunu kendinizle bağdaştıracaksınız ve sonunda onu egoist olarak memnun etmeye başlayacaksınız.

Twitter’da Düşüncelerim / 1 Mayıs 2020

Egoizm üzerindeki herhangi bir çaba, çabalar üst ışığın ifşası için bir yer haline olmak adına bir dereceye birikinceye kadar, manevi çalışmada bir adımdır. Çaba, alma arzusunun ihsan etme arzusuna dönüşen bir parçasıdır.

Dolayısıyla ego arzuları ortaya çıkarırsa, mantığın üzerine çıkarılmalıdır.

Islahın sonunda, herkes mantık üstü inanca, karşılıklı ihsan etmeye ve tek bir sistem olmaya yükselecek.

Virüs bizden alma kuvveti, egoizmden; ihsan etme kuvvetine, mantık üstü inanca yükselmemizi talep eder, dolayısıyla ihsan etme kuvveti, alma kuvvetinin üzerinde olacaktır. Böylece bizler Yaradan’ın doğasını kazanır ve O’nunla bir oluruz.

Eğer aramızdaki yakınlığı uygulamıyorsak, o zaman aramızda sevgi yerine – koronavirüsü ifşa ederiz. Virüs bizi birbirimizden ayırır, birbirimize yaklaşmaya hazırlıksızlığımızı gösterir. Bu darbe ile bizi iyileştirir ve ne yapmamız gerektiğini gösterir …

Herkesi hesaba katmadıkça en küçük hareketi yapmam yasak.

Tek mekanizma içinde birbirine bağlı on dişli çark olduğunuzu düşünün, her birinin döndükçe diğerlerini çevirir. Dönmeden önce, dolayısıyla herkesi nasıl çevireceğimi ve bunun herkese fayda sağlayıp sağlamayacağını düşünmeliyim.

Dünyada büyük değişiklikler görmek üzereyiz. Dünya dönüyor, Son Nesil’in koşullarına adapte olarak – yavaş yavaş bize farklı yönlerini göstererek. Bu, bugün yaşayan bir insan için zor ve kafa karıştırıcıdır, olan bitenin amacını ve dünyanın hangi formu üstleneceğini bilmemek.

Herkes eski düzene veya safhaya uymamız gerektiğini düşünüyor. Ama bu yeni bir virüs getirecek …

Yeni safhaya geçiş ilk kez gerçekleşiyor ve bu yüzden zorlayıcı, çünkü hepimiz, bir iletim cihazındaki dişli çarklar gibi – ortak bir bağlantıya dahiliz- bilinçli olarak ki bu daha önce böyle değildi. Ve ne yapacağımızı bilmiyoruz.

“ COVID-19: Doğa Karşı Mı Koyuyor… Kesin Bir Şekilde Daha Fazla Bozulmuş Bir Dünya Sistemine Yanıt Olarak, Böyle Bir Salgın Kaçınılmaz Mıydı?” (Quora)

Koronavirüs salgını hakkında, insan toplumu olarak pandemiye yol açan şeyin birbirimizle egoist ve sömürücü bir şekilde ilişki içinde olmamıza doğanın tepkisi olduğu yönünde sık sık yorum yapılması nedeniyle, öğrencilerimden biri bana sordu:

İnsanların giderek daha egoist ve sömürücü hale gelmesi sonucunda biyolojik düzeyde bir virüs nasıl ortaya çıkabilir? Örneğin, bir ülke onu sömüren başka bir ülkeye misilleme yapmak istiyorsa, doğa ve virüsler, kişiden kişiye olumsuz tutumlarla nasıl ilişkilidir?

Çıplak gözle, aslında biyolojik seviye ve insan ilişkileri seviyesi ayrı gibi görünür.

Doğada her şey tek bir parçacıktan başladı. Bu parçacık başka bir parçayla, sonra başka bir parçayla ve böyle başkalarıyla bağ kurmaya başladı. Bir noktada, bu süreç atomları üretti ve böyle bir gelişme ile moleküller ortaya çıktı.

Çeşitli parçacıklar arasında enerji ve bilgi aktarıldığında yaşam ortaya çıktı. Bu süreç daha sonra, daha karmaşık yaşam biçimlerine dönüştü.

Başka bir deyişle, doğadaki her şey, en küçük parçaları bile özünde, tüm evrenle bağlantılı olacak şekilde yaratılmıştır.

Bu, tamamen bütünleşik sistem içinde, insan en karmaşık ve niteliksel olarak en yüksek seviyededir ve insan düşünceleri, tutumları ve ilişkileri doğanın diğer seviyeleri üzerinde en güçlü etkiye sahiptir.

İnsan düşüncelerinin doğanın diğer seviyelerini etkileme kapasitesi nedeniyle, Kabalistik bir deyiş vardır: “Her şey düşüncede açıklığa kavuşur.”

Düşüncelerimizin, tutumlarımızın ve ilişkilerimizin doğa üzerindeki etkisinin derecesini fark edemediğimizi anlıyorum ve bu nedenle şu anda katlandığımız Koronavirüs gibi olumsuz bir olgu bize geldiğinde, etrafında oynarken kazara çarptıkları kırık bardağı gösterip, kendi kendine düştüğünü söyleyen çocuklara benziyoruz.

Bununla birlikte, Koronavirüs hepimizi ortak bir küresel duruma zorlama şekliyle, milyonlarca insanın evde kalma emri altında olmasıyla, sonuçta bizi tek bir ağa bağlayan şey olarak, birbirimize olan düşüncelerimiz, tutumlarımız ve ilişkilerimizdeki tehlikeyi fark etmemize hizmet etmelidir.

Dahası, düşüncelerimizin, tutumlarımızın ve birbirimizle ilişkilerimizin, doğanın bize nasıl tepki vereceğini belirleyen en önemli ağ olduğu sonucuna varmak akıllıca olacaktır.

Böyle bir ağda denge yaratırsak, diğer yaşam seviyelerinin nasıl dengelendiğini göreceğiz. Yeryüzündeki cennete açılan kapılar – mutlak mükemmellik dolu bir dünya – sonra gözlerimizin önünde açılacaktır.

“COVID-19 Krizinin Olumlu Etkileri Nelerdir?” (Quora)

Michael Laitman, Quora Sosyal Medya Sitesinde: “COVID-19 krizinin olumlu etkileri nelerdir?”

Neredeyse dünyanın bütün kıtalarını kapsayan evde kalma emirlerinin getirdiği ekolojik faydalarının, çevre kirliliğinde ve karbondioksit emisyonlarında önemli düşüşler gibi etkilerinin yanı sıra COVID-19 krizinin bir diğer önemli olumlu etkisi de aşırı şişmiş egoistik, sömürücü ve çıkarcı etkileşimlerimizin, öfke dolu toplumsal bölünmelerin ve dünya savaşına yol açan gergin uluslararası ilişkilerin tekerine çomak sokmasıdır.

Ayrıca, evde kalınması emredilirken, şimdi her zamanki fare yarışımızdan sakinleşmek, hayatta en önemli olan şeyi yeniden düşünmek ve bu krizden daha iyi bir duruma çıkmak için doğanın nasıl çalıştığına dair daha derin bir bakış açısını öğrenmek için bizlere zaman verildi.

Esasen, bizler bu dönemi, şu anda birbirine bağlı ve birbirine bağımlı tek bir doğa sisteminin parçaları olarak farkındalığımızı yükseltmek için kullanırsak, bu hem kendimiz hem de genel olarak doğa için muazzam bir olumlu etki yaratacaktır.

COVID-19 krizi, doğanın birbirine bağlılığının ve karşılıklı bağımlılığının, insanlar arasında nasıl giderek daha fazla ortaya çıktığının en iyi örneğidir çünkü hepimizi ortak bir küresel soruna zorlamaktadır.

Bu nedenle doğadan öğrenmek, insani düşüncelerimizi, tutumlarımızı ve ilişkilerimizi, doğanın işlediği bütünleyici yola adapte etmek akıllıca olur.

Bu süreyi bağlarımızın niteliğini yükseltmek için kullanmakta başarılı olamazsak, o zaman doğanın mevcut pandemiyi veya diğer doğal afetleri yoğunlaştırmasıyla daha fazla darbeyle yanıt vermesini bekleyebiliriz.

İlke, doğanın birbirine bağlı ve birbirine bağımlı formuna göre, doğadaki insan seviyesi olarak, uyumlu ve barışçıl bir varoluşu yaşamak için, birbirimizle olan tutum ve ilişkilerimizde aynı formu almamız gerektiğidir.

Bu sıçramayı yapmak için özgür seçime sahibiz, çünkü başkalarına yarar sağlama söz konusu olunca,  kişisel yararlara istemeden öncelik veren egoist insan doğamız bizi, doğanın bütünü göz önünde bulundurmasına karşı muhalefete sokar.

Bencil yapımız, bizi, herkesin herkesten kazanç sağlamaya çalışarak işleyen bir toplum yaratmaya iten şeydi. Bununla birlikte, Koronavirüs pandemisinin ve dünyamızdaki diğer krizlerin başlangıcında gördüğümüz gibi, böylesine egoistik gelişme, artık bir sınıra ulaşmıştır.

Doğa şimdi, gelişimimizde daha ileri bir adım atma ihtiyacımıza bizi uyandırmaya çalışıyor: Yükümlülüklerimizi yerine getirmeyerek birbirimizle olumsuz ilişki kurduğumuz yerde, olumlu, destekleyici, teşvik edici ve düşünceli ilişkiler yürütmemiz için.

Doğa bize bu küresel şoku vererek, atı suya götürdüğü halde, yine de ata suyu içiremez. Bu yüzden, kendi özgür seçimimizi uygulayarak, olumsuz-egoist ilişkilerden olumlu ve karşılıklı düşünce içeren ilişkilere sıçramak zorunda kalacağız.

Doğanın tam bir integral sistem olarak nasıl işlev gördüğünü ve sistemdeki dengeye ulaşmak ve bu dengeyi korumak için her birimizin birlikte nasıl davranması gerektiğini öğrenirsek bu mümkün olur.

Esasen, kendimizi önemsediğimiz ölçüde başkalarını da önemsediğimiz bir duruma ulaşmamız gerekiyor.

Bu nedenle, evlerimizde kaldığımız zamanı, doğanın birleştirici ilkesi konusundaki farkındalığımızı yükseltmek ve ilişkilerimize uygulamak için kullanırsak, o zaman COVID-19 krizinin geniş kapsamlı olumlu etkilerini göreceğiz – daha önce hiç yaşamadığımız, insanlar arasında tamamen yeni ve uyumlu bir duruma geçiş.

Kabala Neden Beyin Fonksiyonlarını İncelememektedir?

Soru: Düşünme şeklimizi inceleyen nörolojik bilimler vardır. Kişinin belirli bir gerçeklik modeli inşa ettiğini, yani onun için aşikâr olduğunu söylüyorlar. Örneğin süt alması gerekiyorsa, hangi dükkana gideceğini bilir ve oraya otomatik olarak gider.

Bu düşünme seviyesi yani beyinde ne olduğu, neden Kabala’da açıklanmıyor? Baal HaSulam, beş duyu olduğunu, bir şekilde işlenen ve içsel perspektifimizi yaratan veri girişi olduğunu söylüyor. Bu yapı arzunun ötesinde var olmaktadır. Bu, neden açıklanmadı?

Cevap: Bu yapı arzunun altında bulunur ve bilinçaltına aittir.

Kabala beynin bir hesap makinesi olarak işlev görmesiyle, kas hafızasıyla veya herhangi bir hafıza mekanizmasıyla ilgilenmez. Sadece ruhla ilgilenir.

Bizim arzumuz, ruh olarak adlandırılır. O fiziksel bedenimizin ve kafamızın içinde değildir.

Yaradan arzuyu yarattı. Bu, egoist olabilir yani sadece kişinin kendini sevmesine yönelik olabilir ya da içimizde, Yaradan’ın yardımıyla, özgecil bir arzuya yani başkalarına ihsan etmeye ve sevgiye dönüşebilir. Başka yolu yoktur.

Arzunun vektörünü : “kendi yararım için” den “başkalarının yararına” değiştirmeye paralel olarak, üst dünyayı hissetmeye başlarız ve ancak o zaman her şeyin nasıl çalıştığını, çalışma sinyallerinin nereden geldiğini vb. anlarız.

Madde, beyin vb. ile ilgili diğer şeyler Kabala’da çalışılmaz çünkü bizi ilgilendirmez. Bizler herhangi bir madde formunun bir parçası olmayan,  sadece saf arzuyla ilgileniyoruz. Bu şekilde bunu araştırıyor ve öğreniyoruz.

Bedensel Bir Grup Maneviyatı Nasıl Etkileyebilir?

Soru: Tamamıyla fiziksel, bedensel bir grup maneviyatı, niyetimi ve ışığı nasıl etkileyebilir?

Cevap: Grup,  fiziksel veya bedensel bir madde değildir. Grup, ihsan etme niyeti üzerine inşa edilmişse, kendi içinde zaten manevi olan insanlar arasındaki bağdır.

Yaradan’a benzerlik içinde, ihsan etme niyeti içinde olmak için, manevi eylemleri birlikte tamamlayacağız ve sonra Yaradan’ın niteliğini aramızda hissedeceğiz, O’nu ifşa edeceğiz. Bu nedenle, arzularımız ve bağımız bedensel değildir.

Prensip olarak, fikir çok basittir. Dahası, nasıl olması gerektiğini ve nasıl uygulanacağını zaten biliyoruz. Umarım bunu başaracağız.

Twitter’da Düşüncelerim / 30 Nisan 2020

Koronavirüs, biyolojik düzeyde zaten ortaya çıkan ıslah olmamamızın bir sonucudur. Birçok sorun insanlığı ego – “Mısır” ı terk etmeye ikna etmek için çıkıyor. 49 saf olmayan (egoistik) seviyeyi bıraktığımız için ya zorla ya da neşeyle ayrılacağız.

İnsan toplumunu egoizmden kurtarmak için küresel bir plana ihtiyacımız var. İşletmeleri destesiz kapatamayız. Tarihte ilk kez insanlık bunun küresel olduğunu ve genel refahı önemsemesi gerektiğini fark ediyor. Ortak karantina – ortak ev!

BM Uluslararası Çalışma Örgütü, dünya işçilerinin tahminen yarısının ve 1,5 milyardan fazla insanın koronavirüs salgını nedeniyle yoksulluğuna neden olabileceği konusunda uyardı. Doğa bizi tek, integral hale getirmek için toplumu yeniden yapılandırmaya zorlayacak.

Acı çekerek ya da öz farkındalıkla.

Gezegenin Sağlığı Hakkında Endişelenmeli Miyim?

Soru: Gezegene dikkat etmeye ve onun sağlığı hakkında endişelenmeye ve aşırlıklara düşmemeye, kimyasallara bulaşmamaya değer mi?

Cevap: Kabala bu konuda kesinlikle hiçbir şey söylemez. O, daha yüksek bir hedefe ulaşmanız gerektiğini söyler. O zaman her şey normale dönecek ve doğal bir şekilde ruhu ıslah etme çabalarınıza uyacaktır.

Sadece bunu yapın. Doğanın ve diğer her şeyin korunması için zamanınızı boşa harcamayın. Bu tür bir şeye ihtiyaç yoktur. Tüm bunların arkasındaki yasaların ne olduğuyla ilgili hiçbir fikriniz yok.

Ruhunuzun ıslah olması için çabalarsanız, dünyanın ıslahı için diğer tüm koşulları doğal bir şekilde dahil edersiniz.

Erkek ve Kadın, Bölüm 8

Aile Hayatı – Anlaşmalı Sistem

Not: Ailede çatışmaları önlemek için, Kabalistler, ilişkide önceden net bir çerçeve ve sınırlar oluşturmayı, onları hatırlatmayı unutmamayı ve ihlal edilirse eşinizi uyarmaktan korkmamanızı önerirler.

Yorumum: Aile hayatı, elbette değişebilen bir anlaşmadır. Ancak, hala anlaşmaya bağlı bir sistemdir.

İki kişi birbirleri ile kesintisiz, daima değişen ve gelişen bir anlaşmaya girer. Daha sonra onlara çocuklar, ortak mülkiyet ve bu yaşam üzerindeki izlenimlerini büyük ölçüde artıran birbirleri üzerindeki etkileri, aile vb. eşlik eder.

Yani, anlaşma şartlarının sürekli genişlemesine sahibiz. Bu nedenle, onları her zaman tartışmalıyız.

Not: Esas olarak, aynı anlaşma Kabalistik bir grupta, dostlar arasında, hemfikir olan insanlar arasında da vardır. Ancak bana öyle geliyor ki ailede, Kabalistik gruptan çok daha fazla iletişim ve etkileşim var. En azından ekonomik ve duygusal olarak.

Hem fikir olan insanların grubunda, hala soyut ve duygularımızda mevcut olmayan, sadece aynı fikir vasıtasıyla bağ kurarız.

Yorumum: Eğer eşler arasında böyle bir bağ, böyle bir birlik oluşturmak mümkünse bu, manevi hedefe ulaşmak için çok ciddi bir teşvik olabilir.

Soru: Bu, her iki kişi de hem fikirse, Rabaş’ın yazdığı gruptaki çalışmaların tüm ilkelerini alabileceğimiz ve bunları ailede uygulayabileceğimiz anlamına mı geliyor?

Cevap: Bu çok zordur ama mümkündür.

Soru: Doğru mu anlıyorum, onları ailede kullanmak grupta kullanmaktan çok daha mı zor?

Cevap: Bilmiyorum. Bunun hakkında konuşmak benim için çok zor. Her ne kadar öğrencilerim arasında böyle başarılı örnekler görsem ve onlardan memnun kalsam da, şimdiye kadar bunlar ayrı birkaç vaka.

Soru: Yine de çiftlerin bu şekilde çalışmasını tavsiye eder misiniz?

Cevap: Evet ve hayır. Sorun şu ki, bir erkeğin önce bir erkek grubunda kendini ustalaştırması gerektiğidir.

Bunu tarihten görüyoruz. Kişi, bir erkek olduğunda yani Yaradan’la temas kurmaya başladığı erkekler grubunun içinde olduğunda, o zaman doğru bir şekilde, doğru kadınla bağ kurabilir. Bu, basit değildir.

Soru: Bir ailedeki çalışma, bir gruptaki çalışmanın yerini alır mı?

Cevap: Kişi kendini grupta ciddi bir şekilde ayarlayana kadar, ailede çalışmaya başlamayı tavsiye etmem.

Arzuların Gelişimi, Bölüm 10

Niyetleri Belirleyen Nedir?

Soru: Toplum arzularımızı kontrol eder. O, insanların ne ile doldurulacaklarını belirler. Niyetleri, sadece üst güç mü değiştirebilir?

Cevap: Niyetler de toplum tarafından belirlenir. Fakat eğer bir kişi niyetini, içinde bulunduğu toplumun tersi olarak değiştirmek istiyorsa yani kişi onun içinde kalmak istemiyor, onun üzerinde yükselmek istiyorsa, o zaman kişinin neredeyse hiç şansı yoktur.

Bu nedenle, ya bu toplumun sınırlarının ötesine geçmeli, kendini fiziksel olarak onun etkisinden uzaklaştırmalı ya da başka bir üst gücün etkisini kendi üzerine çekmelidir. O zaman kişi kendini değiştirebilir. Aksi takdirde kişi başarısız olacaktır.