Bir İşe Mi İhtiyacınız Var? Bağ Koçluğu Yapmayı Düşünün (Linkedin)

Eskiden sizin için doğru düğmeye basacak asansörcüler vardı.  Ve buzdolapları bulunmadan önce, büyük buz bloklarını kesip müşterilere teslim eden buzcular vardı. İş dünyası sürekli bir evrim geçiriyor ve bu günler, bu her zamankinden daha hızlıdır. Şu anda Koronavirüs sayesinde, bu nerdeyse anında çok çabuk hızlanmış ve artmıştır.

Temel/gerekli iş olmayan her şey, mücadele halinde ya da elenmenin çeşitli aşamalarındadır. COVID-19, işlerini kaybettikleri için insanları alışveriş yapma dürtüsünü kaybettikleri veya ellerinde olanı korumak zorunda oldukları noktaya kadar şok etti.

Yine de, biraz dinozor döneminin sonu gibi, eski “türlerin” ölümü yenilerine yol açar.  Kavramak zor olabilir, ancak bu süreç zaten gerçekleşiyor.  Bir sürü yeni meslekler var ve bunların çoğu tek bir alana ait olacak: insan bağları.

Daha önce akıl hastalıkları, DEHB ve çeşitli davranış anomalileri ile uğraştık.  Umutsuzca parçalanmış ilişkileri düzeltmekle uğraştık ve zorbalığa karşı savaştık.  Ama bunlar yarın ortaya çıkacak olan meslekler değil.

Yarının insan bağlarının/ilişkilerinin uzmanları; ortaya çıkan medeniyetin – insanları birbirine bağlı ve bağımlı bir insanlık- kurallarına meraklı insanlar olacak. Bizler asla bütün insanlık için sorumluluk hissetmedik, ancak bugün daha azına razı olabiliriz ve bunu nasıl başarılı bir şekilde yapacağımızı öğrenmemiz bilgi ve beceri gerektirir.

İnsan ilişkilerinin koçları, onlu bir grubu ya da tamamen yabancılardan oluşan bir grubu alıp, birbirlerine karşı bir yakınlık hissetmeyen,  bazen de karşıtlık hissedenleri, bir saat içinde en iyi arkadaşlara dönüştüren, insanlar olacaktır. İntegral Eğitim (IE) uygulayacak olan bu koçlar, herkesin aynı şeyi yapma yeteneğini veya arzusunu tehlikeye atmadan, kendilerini rahat, kabul edilmiş ve kendilerini tam olarak ifade edebilmelerine nasıl yardımcı olacaklarını bileceklerdir.

Bu eğitimlere katılacak insanlar, tam potansiyelinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, bunu, ancak her biri ortak bir hedefin- grubun birliği- başarısına azami katkıda bulunan, diğer insanlarla birlikte çalışırsanız yapabileceğinizi göreceksiniz.

Spor takımları, şampiyon olmak istiyorsanız, takımın iyiliği için kendinizi feda etmeniz gerektiğini bilir.  IE (integral eğitim) farklıdır. Hiçbir şeyden fedakârlık etmezsiniz ve her zaman verdiğinizden on kat daha fazlasını alırsınız.  Ve bunun en iyi yanı, IE’de kaybeden olmamasıdır;  herkes kazanır çünkü birlik ancak herkes herkesin başarılı olmasını istediğinde elde edilir.

Aramızda bu yaklaşımı hiç denemedik, ama şimdi başka seçeneğimiz yok.  İnsanlık, benmerkezci bir zihniyetten, işbirlikçi bir zihniyete geçiş aşamasına ulaşmıştır ve başkalarına yardım edecek olanlar, dünyanın en mutlu ve en meşgul insanları olacaklardır.

Birbirine Bağlı Bir Dünyada İnsan, Bölüm 2

Doğanın Deneyi

Soru: Doğanın bizi zorla bütünleşmeye doğru nasıl ittiğini görüyoruz. İlk başta, insanlar hayatta kalmak için birleştiklerinde bu, kabile, toplumsal bütünleşmesiydi, daha sonra zorla imparatorluk bütünleşmesi, sömürgeleştirme ve ardından kültürel, dini, ulusal ve sınıf bütünleşmesi geldi. Bugün ekonomik ve bilgisel bir bütünleşme var.

Bütün bunlar bizim katılımımız olmadan, doğanın etkisi altında gelişti ve hiç kimse bunu özellikler istemiyordu. Ve aniden bizi ayıran, tüm bağları durdurmamıza neden olan bir virüs var.

Bu neye yol açıyor? Bu doğaya aykırı gibi gözükmüyor mu?

Cevap: Prensip olarak, birbirimizden yavaş yavaş uzaklaşmaya doğru ilerliyoruz. Bir zamanlar topluluklarda, köylerde ve çiftliklerde yaşadık, ama şimdi herkesin kendi dairesi var.

Bugün, yeni evliler ebeveynleri ile yaşamıyor ve bu bir zamanlar doğaldı. Şu anda, her küçük çocuğun kendi odası, kendi kişisel alanı olmalı. Çocuğun egoizmi o kadar büyük oluyor ki, sadece 5-10 yaşında olmasına rağmen, kendisi için hala ayrı bir alana ihtiyaç duyuyor: “Bu benim ve girmeyin!” Başka bir deyişle, kişinin egoizminin büyüdüğünü görüyoruz.

Ve şimdi doğanın kendisinin bize gösterdiği, onun bir sonraki seviyesi ifşa oluyor. Birbirinize yakınsanız, ilişkileriniz sizi hastalığa ve ölüme götürür. Yani, birbirinizden iki ila 10 metre mesafede olmalısınız. Bunun nereye gideceğini kim bilebilir?

Temelde, bu oldukça doğaldır. Bu şekilde birbirimize daha az zarar verebiliriz.

Soru: Sanki doğa, egoistçe olduğu için, birbirimizle bağda olmamızı yasaklıyor mu?

Cevap: Burada başka bir şey öğreniyoruz. Bir yandan, ister istemez çalışmayı bıraktık ve bir süre kendimizi aile çemberinin içinde bulduk. Bu nedenle, insan bu yaşam tarzına alışık olmadığından, bazı problemler yüzeye çıktı.

Öte yandan, problemler sadece eşler arasında değil, aynı zamanda ebeveynler ve çocuklar arasında, çocukların kendileri arasında vb.de ortaya çıkmaktadır. Onlar, doğası gereği sosyaldir ve bunun çok büyük sonuçları olacaktır.

Doğa bizi belli bir deneyden geçiriyor; ben böyle görüyorum. Doğaya, bizleri, nasıl davranmamız gerektiğini anlayacağımız belirli bir duruma getiren, üstün bir zeka olarak bakıyorum.

Üst akıl, gerçekte nasıl davrandığımızı, koşullarımızı nasıl belirlediğimizi ve onların nasıl farkında olduğumuzu, hoş olanı hoş olmayanla karşılaştırarak, gelişimle, çeşitli hareketlerle bir çıkış yolu bulabileceğimizi bilir. Alışkanlıklarımızın, geleneklerimizin ve sosyal sorunlarımızın ve çözümlerinin nasıl değiştiğini görür.

Şimdi tüm ülkeler aynı anda farklı kültürlerde, farklı derecelerde bu tür bir yeniden yapılanmaya maruz kalıyorlar ve bu her şeye rağmen gerçekleşiyor.

Twitter’da Düşüncelerim / 14 Temmuz 2020

Tüm dünya “zorunlu ve yeterli” düzeyine daraltılacaktır. Bu bağlamda, bedenlerimiz gerçekten hayvan olduğu gibi insanlar hayvanlar gibi olacak. Ve sadece manevi olarak tüm çabamızı Yaradan gibi olmak için harcayacağız! Bu tür bir büyüme sınırsızdır!

Herkes Koronavirüs pandemisinin bitmesini bekliyor. Ama bu sadece başlangıç. Sonuçta tüm insanlığın zihniyetini değiştirmesi gerekiyor. Ve insanlığın hala bu safhayı hissetmek, bu safhanın bizi nereye ve hangi sona götürdüğünü anlamak için zamana ihtiyacı var.

Ve sonra birliğe doğru nasıl değişileceğini anlamak için!

Bugün Tapınağın duvarlarını, perdeyi yeniden inşa etmeye hazırlanırken o kırılmayı hatırlıyoruz!

Üç Hafta (Bein ha-Metzarim), içinde manevi baskıya dayanmamız gereken manevi bir safhayı sembolize eder. Fakat Tapınak’ın, manevi perdenin, aramızdaki bağın yıkıma sebep olana dayanmada başarısız olduk.

Üçüncü Tapınak’ın insanlar tarafından taştan inşa edilmediği, ancak canlanan, tek bir kalp haline gelen taş kalplerden inşa edildiği yazılıdır. – Yaradan ile, sevginin ışığı ile dolu bir tapınak.

Kadınlar yalnızca birleşerek dünyadaki durumu değiştirebilir ve düzeni yeniden sağlayabilirler. Genellikle kadınlar aile kavgalarına benzeyen kendi hakları, eşitlik için savaşırlar. Ben manevi bir savaştan bahsediyorum. Kadınlar insanlığın anneleridir.

Bütün dünyayı değişmeye mecbur etmelidirler.

Mücadele kadın hakları için değil toplumu etkileme becerileri için olmalıdır. Kadınlar ilerlemek isterse çok şey öğrenmeli ve buna göre doğru bir şekilde birleşmeli, misyonları hakkında bilgi edinmeli ve uygun sağ duygu ve bilgelikle amaçlarını gerçekleştirmelidirler.

Her gün gerçekliğin doğru algısına yaklaşıyoruz, her gün olup bitenlerin izlenimi tam bir ölüm olsa da. Bizi yalnızca Yaradan’ın kendisinin düzeltebileceğini bize fark ettirmek, Yaradan’ın işidir. Biz kabul edersek, o bizi düzeltir!

Bir insanın yüksek sinir sisteminin aktivitesini, algının ve karar vermenin alturistik bir programına dönüştürebilen virüslerin müdahalesi olmadan, algımızın egoistikten alturistiğe geçişi imkansız görünüyor.

Yeni Hayat 1093 – Aile Gibi Bir Toplum İnşa Etmek

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

Yabancılar, tek bir manevi köke bağlanmaları şartıyla, aile gibi hissettiren bir toplum kurabilirler. Ortak amaç, yaşamımıza egonun kötülüğünü dengeleyecek iyi bir güç getirerek insan doğasını değiştirmektir. Kabala bilgeliğine göre, birbirimizle bağ kurarsak bizi manevi başarılara ve daha yüksek bir dünyaya götürebilecek eşsiz bir güç keşfedeceğiz. Manevi bir kişi herkesi kendisinin ayrılmaz bir parçası olarak görür ve onlarla, sevgiyle ilişki kurar.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1093-aile-gibi-bir-toplum-insa-etmek/

Koronavirüs Sonrası Dönem, Hangi Hazları Hazırlıyor?

Soru: Bir kişi haz olmadan yaşayabilir mi?

Cevap: Hayır. Varlığının her dakikasında, kişi haz ister.

Soru: Sizce Koronavirüs döneminde ne gibi yeni hazlar ortaya çıkacak? Kafe ve restoranlarda bulunmaktan ve yurtdışı gezilerinden alınan eski haz biçimlerinin büyük olasılıkla ortadan kalkacağını görüyoruz.

Cevap:  Bunlar yavaş yavaş terk ediliyor ama istediğimiz veya istemediğimiz için değil. Doğa öyle bir şekilde programlanmış ki, içimizdeki tüm bu hazlar giderek değişiyor. Bu nedenle, 20. yüzyılda keyif aldığımız hazlar, 21. yüzyılda yavaş yavaş kayboluyor. Bunun yerine hangi hazlar geliyor? Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

İnanıyorum ki bunlar; içinde varoluşun bir sonraki seviyesini ifşa edeceğimiz, aklı ve kalbi, üst bir yaşamın hissi ile doldurmaya başlayacağımız, birbirimizle doğru iletişimin hazları olacaktır.

Soru: Birlikte oturmanın, iletişim kurmanın ve birbirimize bağlılığımızın daha derin katmanlarını ifşa etmenin en büyük haz olduğunu düşünüyor musunuz?

Cevap: Sade bir dille konuşmak gerekirse, bu,  doğanın üzerimizde nasıl çalıştığını, bizimle nasıl etkileşime girdiğini, onu nasıl etkilediğimizi ve bizi nasıl etkilediğini hissetmemiz gerçeğinden gelen psikolojik bir hazdır.

Soru: Yani tüm problemler ancak insanlar arasındaki ilişkiyi değiştirerek mi çözülebilir? Ve bunu kanıtlayabilir miyiz?

Cevap: Hiçbir şeyi kanıtlamaya gerek yok, onu hayattan göreceğiz. Ama bugün de böyle değil mi? İnsanlar arasında bir sorun olmasaydı, dünyamız ne kadar iyi olurdu?

Yorum: Bir yandan öyle görünüyor, ancak öte yandan, bir araya gelen insanlar için net değil, bir şekilde doğanın alt katmanlarını etkileyebileceğiz.

Cevabım: Bu açıklanmalıdır. Ve bütünsel bir doğada bulunduğumuz için açıklamak o kadar da zor değildir. Bütün evren ve biz, vücudumuz, toplumumuz, her şey parçaların bütünleşik etkileşimi ilkesine göre düzenlenmiştir.

Küresel, bütünsel sistemin çerçevesinde isyan çıkaran tek şey insandır, fiziksel değil ama ahlaki bir yolla, başkalarına karşı tutumuyla. Kişi başkalarına, “kendinin dışına” karşı bu tutumu düzene sokmak zorundadır.

Soru: Sizce insanlar şimdi birleşirlerse, doğanın üzerimizde bir tür yararlı etkisini hemen göreceklerini ve bunun tersine, eğer bağlarını keserlerse, bazı felaketlerin başlayacağını kanıtlamanın mümkün olacağını düşünüyor musunuz? Yoksa hala çok açık bir şekilde gerçekleşmeyecek mi?

Cevap: Bu çok açık bir şekilde gerçekleşmeyecek, ancak açıklamalarımızla bu süreci hızlandırabiliriz. Sonuçta, temelde böyle bir fırsatımız var. Ve her türlü virüs bize yardımcı olacaktır.

Birbirine Bağlı Bir Dünyada İnsan, Bölüm 1

Küresel Egoizmde Tuzağa Düşmek

Soru: Büyük fizikçi Albert Einstein şöyle söyledi: “İnsan, bizim tarafımızdan “Evren” olarak adlandırılan, zaman ve mekanla sınırlı bütünün bir parçasıdır. Kendisini, düşüncelerini ve duygularını diğerlerinden ayrı bir şey olarak deneyimliyor – bilincinin bir tür optik yanılsaması olarak. Bu yanılsama, bizim için kişisel arzularımıza ve bize en yakın birkaç kişiyi karşı sevgiyle sınırlanan bir tür hapishanedir. Görevimiz, tüm canlıları ve doğayı onun tüm güzellikleriyle kucaklamak için merhamet/sevgi çevremizi genişleterek, kendimizi bu hapishaneden kurtarmak olmalıdır. Hiç kimse bunu tam olarak başaramaz, ancak böyle bir başarı için çabalamak başlı başına özgürlüğün bir parçasıdır ve içsel güvenlik için bir temeldir. ”

Bu ifadeye katılıyor musunuz?

Cevap: İfadeler güzel. Fakat öyle düzenlenmişler ki, onları anlamaya başladığınızda, tamamen farklı şeyler, olaylar, nedenler ve çözümler hakkında düşündüğünüz sonucuna varıyorsunuz. Ve her şeyin olması gerektiği gibi doğru olduğu anlaşılıyor, herkes kabul ediyor, ama sonunda farklı yönlere koştukları noktaya geliyorlar.

Soru: Gerçekten, başkaları için sevgi hakkında, birlik hakkında konuşuyoruz ama bunun daha da kötüye gittiğini görüyoruz.

Fakat birlik ve sevgi binlerce yıl önce de konuşuldu. Bütün dinler bunun üzerine inşa edildi. Bugün bile bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Kişi, çok pragmatik olmasına rağmen, birliğin bize fayda sağlayabileceğini görür. Ama biz neredeyiz, bu birlik nerede, başkalarına olan sevgi nerede?

Cevap: Egoizmimiz birbirimize boyun eğmemize izin vermez. Bir anda size boyun eğersem, bir sonrakinde boyun eğmek istemediğimde, ondan uzaklaşmaya çalışırım, kendim için bir şeyler koparmaya çalışırım.

Ülkeler, hükümetler ve hükümetler arasında yapılan anlaşmalara bakın. Her ülkede, her bir hareket için, bir kişinin her hareketi için kaç yasa vardır? Ve onların uygulamalarını kim izliyor? Ve bu yasalar dahilinde ne yapabiliriz?

İnsanlar yeni yasalar icat etmekten başka bir şey yapmıyorlar, yazıyorlar ve raflara koyuyorlar. Ve sonra, gerektiğinde, onları her türlü tuzak kurma yöntemini kullanarak çıkarırlar ve bu yasanın var olduğunu ve etkinleştirilmesi gerektiğini kanıtlamaya başlarlar. Bu şekilde başkalarını bastırmak isterler.

Egoizmimizin herkesi boyun eğdirmek isteyen bu hareketlerini anlıyoruz. Bu egoistler, böyle bir gururla hükümetlerde dururlar ve parlamenter yöntemlerle başkalarını bastırmaya çalışırlar. Ancak bu şeyler ne kadar tolere edilebilir ve ne kadar süre var olabilirler?

Twitter’da Düşüncelerim / 13 Temmuz 2020

Virüs sürüleri yolumuza geliyor. Bu benim kendi iyiliğim için. Dünyada olan her şey insanlığın iyiliği içindir – büyümemiz ve biraz değişmemiz için.

Önümüzde yumuşak bir iniş değil, tüm dünya ekonomisinin zor bir çöküşü var!

Hükümetler, gerekli olmayan endüstrileri ve şirketleri deneyip ve fesh etmek yerine, onları ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ve yine de, bu çabalar, işletmelerin ve bir ayağı çukurda çılgın ekonominin ölümünü kesinlikle hızlandıracak.

Yaradan bize vuruyor ve darbeleriyle iyileştiriyor! Bugün daha fazla acı çeken, dünün ekonomik bağlarını kapatmaya zorlanan ülkeler, sadece gerekli ürünleri üreterek kendi kendine yeten yeni bir ekonomi ve yaşam biçimine girmek için daha kolay bir zamana sahip olacaklar.

Hükümetler ve para arasındaki bağlantı apaçık!

Sınırsız tüketim üzerine kurulu olduğu için ekonominin gerçekten çökmesi gerekiyor. Dolayısıyla hükümetler, işletmelere olan bağlarına değinen tüketim ekonomisinin korunmasını zorlamaya çalıştıklarında, kâr uğruna onları yapay olarak tüketimi desteklemeye zorlarlar.

Yeni Hayat 1092 – Aile Değerleri ve İsrail Toplumu

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

İsrail, aslında İbrahim’in etrafında toplanan ve sevginin değeri üzerine bağ kuran yabancılar tarafından yaratıldı. Onlar, her birinin sıcak, güvenli ve dış baskılardan sığınılan bir yer olarak hissettikleri bir aile gibi, bir toplum inşa ettiler. Bu içsel, manevi bağ, bir ailede yaşanan aidiyet duygusundan çok daha güçlüdür. Bu, sonsuzdur ve bizleri tek bir ruha bağlar. Doğadaki uyum, bütünlük ve bolluk hissini somutlaştırır.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1092-aile-degerleri-ve-israil-toplumu/

Modern Dünyada Bir Araya Gelmek

Soru: Şimdi dünyanın her yerinden insanlara gerekli olan nedir?

Cevap: Kendilerine ve doğaya karşı, doğru tutum sistemini – “komşunu kendiniz gibi sev”i kabul etmek ve dünyadaki tüm insanlar arasında tamamen eksiksiz, bütüncül bir karşılıklı bağ yaratmak.

Yazıldığı gibi, “Ve onlar kılıçlarını kürekle değiştirecek.”  Bu nedenle, şimdi buna doğru ilerleyeceğimizi umuyorum. En azından Kabala’ya göre, bizi birbirimize yaklaşmaya ve doğru bir toplum yaratmaya zorlayacak bir çağda yaşıyoruz.

Her Şey Dengelenmelidir

Soru: Bizler almak ve ihsan etmek için yaratıldık. Her şey ölçülü mü olmalı? Egoizm olmadan sadece ihsan etmek değil dimi?

Cevap: Tabii ki değil. İlk olarak, egoizm ortadan kalkmaz. Onu her zaman kullanırız. İkincisi, alma ve ihsan etme dengeli olmalıdır. Ancak o zaman sistemde dinamik bir denge olacaktır.

İhsan etmek ve almak gereklidir. Biri diğerine karşı; bir kısım alır, diğer kısım verir – her insanda, her toplumda ve genel olarak tüm sistemde olduğu gibi. Öğrenmemiz gereken şey budur.