Category Archives: Maneviyat

Tora’nın Ne Dediğini Anlamak Önemlidir

Tora çok farklı olayları anlatır. Her şey sadece yaratılan varlıklara karşı sevgiye ulaşmak, diğer insanlara yakınlaşmak ve nefretinizi sevgi ile değiştirmek amacıyla olabilir mi? Bu neden Tora’da, bize üst güç tarafından verilen talimatta yazılıdır? Bizler bunu anlamıyoruz.

Aslında, bunun nasıl mümkün olduğu net değildir çünkü tercüme göstermektedir ki herkes güzel sözler konuşmaya hazırdır, her din nezaket ve sevgi ister ama sonuç olarak, tüm insanlık tarihine karşılıklı nefret ve savaşlar eşlik eder. Bu yüzden Tora’nın ne dediğini anlamak çok önemlidir. O, tarihte gerçekleşmeyen tek şeyi açıklar.

Baal HaSulam, Tora’nın sadece tek bir şeyden bahsettiğini yazar: kişinin komşusunun kendisi gibi sevmesi yani insan sevgisi hakkında. Onları bundan başka bir şey yokmuş gibi sevmelisiniz: tüm insanlığı ve her insanı sevmek (bazı insanlar insanlığı sever, ama insanları sevmezler). Kişi her şeyi sevgi uğruna yapmalı ve bu dünyada sadece onun uğruna yaşamalıdır.

Bir insanın bu dünyada varlığının tek amacı, tüm insanlara iyilik getirmektir. Tevrat, bir kişinin gerçekleştirmesi gereken 613 ihsan etme eylemini tanımlar ve hepsi diğer insanlar hakkında, kişinin komşusuyla ilgilidir. Ancak o zaman kişi, Tora’ya uyar yani ruhunu ıslah eder.

İkinci Tapınak zamanlarındaki en büyük bilge olan Rabbi Akiva, “Komşunu kendin gibi sev, Tora’da en büyük kuraldır”, onun tüm özüdür der. Tora, insanlara karşı sevgiye ulaşmak için tasarlanmıştır.

Tora’yı almak için ne yapmalıyız? Onu almayı istemelisiniz! Sonuç olarak, neden buna ihtiyacınız var? Tora’yı çalışmak, komşunuzu nasıl seveceğinizi çalışmak anlamına gelir. Buna hazır mısınız, gerçekten istiyor musunuz?

Yavaş yavaş Yaradan’ın büyüklüğünün ediniminin, O’nun ifşasının ve kişinin komşusuna sevgiye ulaşmasının bir ve aynı şeyler olduğunu anlamaya başlarız. Dost sevgisi ve insan sevgisi, biri diğerinde kıyafetlendiğinden, Yaradan sevgisinden daha az olamaz.

Komşunu kendin gibi sevmeyle ilgili bu tek emir; tüm emirleri yani kişinin egoist arzusu içinde, onu ihsan etmeye ve tam bir erdemli olmaya getirmek için yapması gereken tüm ıslahları içerir. Ve bu insan sevgisi içinde, kişi,  Yaradan sevgisini edinecektir.

Her emir, egoist bir arzunun düzeltilmesidir. Bir insanda 613 arzu vardır ve hepsi egoisttir ve onları özgecil olanlara dönüştürmeliyiz.

Egoizm: Hastalık mı Yardım mı?

Yorum: Kabala, dünyanın tek bir organizma olduğunu ve tüm unsurlarının birbirine bağlı olduğunu düşünür. Günümüzde, bu konuda çok fazla araştırma var. İlk nokta bu.

İkinci nokta, doğanın, bu birliğe zıt olan “insan” olarak adlandırılan bir element yaratmış olmasıdır. O, çeşitli dramatik durumlarda kendini gösteren egoizmimizi özellikte yaratmıştır. Sadece mevcut Koronavirüs değil, insanlığın tüm sorunları, egoizmimizin sonucudur. Anlaşılan o ki egoizm gerçek bir hastalıktır.

Benim Yorumum: Bunun bir hastalık değil, bizi ileriye götüren ve bizlere doğa ile bütünleşmediğimiz noktaları gösteren, sadık yardımcımız olduğunu söyleyebilirim. Egonun kendini gösterdiği, tam olarak nerede hasta olduğumuzu gösterdiği nokta budur.  Dolayısıyla egoizm bizim için bir yardımdır.

Soru: Sanki bize, gelmemiz gereken şeyin tam zıt koşulunu mu gösteriyor?

Cevap: Evet. Hatta buna “size karşı yardım” bile denir.

Yorum: Ama sorun şu ki, bu senaryonun yönetmenini görmüyoruz.

Benim Yorumum: Niye? Çevremizdeki doğa yönetmendir.  Onun içsel nitelikleri, içsel planı, düşüncesi, her şey onun içindedir, sadece biz onları fark edemiyoruz. Biz etrafa bakınan ve bu resmin sadece çok küçük bir parçasını gören küçük bir çocuk gibiyiz.

Soru: Her insan tüm doğal olayları kendine göre mi yorumlar/değerlendirir?

Cevap: Elbette. Her insan bunu egoist gelişiminin ölçüsünde yapar. Egoistçe! Bu nedenle, hiçbir yanıt, doğru olamaz.

Yorum: Yani bir yandan bizi ayıran egoizm var, diğer yandan doğa bizi bütünleşmeye, bağ kurmaya itmekte.

Benim Yorumum: Evet. Doğa, bilinçli olarak bağlantı bir topluma, bütünsel bir topluma geçmemizi istemektedir.

Virüs sonrası durumda ihtiyacımız olanın bu olduğunu anlamalıyız ve yavaş yavaş ondan kurtulmaya başladığımızda, bu darbeden sonra toplumun inşasında ortaya çıkabilecek tüm ortak ve özel sorunları tespit etmeliyiz. Herkese iyi şanslar diliyorum. Ve bu sadece doğru etkileşimimize bağlıdır. Gerçekten buna güveniyorum.

Başka Bir Boyuta Geçmek

Soru: Onlunun merkezi nedir? Her seferinde bu kavrama erişiyoruz ama sonra kaybediyoruz. Bu, kalpteki noktalarımızla bağ kurduğumuzda ve kendimizi iptal ettiğimizde mi gerçekleşir?

Cevap: Onlunun merkezi, diğer dostlarla ilgili olarak, her birimizin kendisini iptal ettiği noktadır. Olunun tamamı, birbirleriyle ilgili olarak kendilerini iptal ettiklerinde, merkezi ediniriz. O zaman, harika bir niteliğin ifşası gerçekleşir, maneviyatın niteliği ve üst dünyaya giriş önümüzde açılır.

Bu gerçekten harikadır,  bir mucizedir, aramızda başka bir boyuta geçiştir. Her birimiz birliktelik uğruna tamamen kendisini feshederse, birliktelik noktası aniden üst dünyaya açılan kapı, geçit olur. Yapmamız gereken şey budur ve o zaman her şey önümüzde ifşa olacaktır.

Sevgi Yaradan’dan Bir Armağandır

Soru: Sevgi duygusunu veya sevgimizin nesnesini kaybetmekten korkmalı mıyız?

Cevap: Gerçekte sevgimizin bir nesnesi yoktur. Bu belirsiz bir durumdur. Sevgi, kişinin,  birisinin saçını, fiziksel özelliklerini veya başka bir kişinin sahip olduğu özel nitelikleri sevmesi anlamına gelmez, bu aslında maddenin dışsallığıdır. Doğada var olan ve Yaradan’ın bir parçası olan genel çekim özelliğinden kaynaklanır. Başka birini sevmek, Yaradan’dan bir armağandır.

“Koronavirüs’ün Manevi Dersi Nedir?” (Quora)

Koronavirüs’ün manevi dersi, ideal yaşamları sürdürebilmek için, birbirimize sıkı bağımlılığımızı kabul etmeye dayanan, farklı ilişkiler geliştirmemiz gerektiğidir.

Birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu fark ettiğimizde, o zaman mutluluğumuzun, sağlığımızın ve refahımızın, destek, teşvik ve özenle ilişkilerimizi güçlendirmeye bağlı olduğunu ve hayatımızdaki herhangi bir sorunun,  olumlu ilişkilerin eksikliğinden kaynaklandığını fark edeceğiz.

Dahası, Koronavirüs yaşamlarımızda neyin zorunlu ve neyin gereksiz olduğu fikrini aydınlattı ve bu doğrultuda, kendimize – tüm insan toplumuna – yaşamın esas gerekli olan şeylerini nasıl sağlayacağımızı araştırabilir ve boş zamanımızı hayattaki en önemli şeyleri öğrenmeye ve birbirimizle olumlu bağlar geliştirmeye yatırabiliriz.

Böyle yaparak, kendimizi doğa ile dengeye yaklaştırırız ve daha sonra gelecekteki salgın hastalıkların ve diğer sorunların hafiflemesini de kapsayan, doğadan olumlu geri bildirimler alırız.

Yaradan’ın Daveti

Baal HaSulam, Şamati, “Makale 138”: Kişi bazen aklını korkuyla meşgul ederken şunu bilmelidir ki, O’ndan başkası yok. Ve eğer kişi hala korkunun üzerinde etkisi olduğu hissi içerisindeyse, kişi bilmeli ki şans eseri diye bir şey yoktur ve kendisine olanı Yaratan yukarıdan vermiştir, sonu düşünebilmesi için ona bir korku gönderilir. Şöyle ki korku kişiye “O’ndan başkası yok” diyebilmesi için getirilmiştir.

Ancak, hala bundan sonra kişi korku hissi içerisindeyse, o zaman kişi bu korkuyu örnek olarak almalı ve Yaratan korkusunun şu anda hissettiği korku kadar güçlü olması gerektiğini söylemeli. Bu şudur, beden yüzeysel korkudan etkilenir ve Yaradan korkusu da tıpkı bedenin etkilenmesi gibidir.

Soru: Yani, içimizde korku duygusu uyandırarak, Yaradan bizleri, dikkatimizi O’na çevirmeye, O’nun önünde korku içinde olmaya ya da ona karşı başka bir tutum almaya mı davet ediyor?

Cevap: Yaradan, küçük hedeflerine kilitlenmiş olan egoist bir kişiyi, gelişimine ve nihayetinde Yaradan’a önem vermeye başlaması için başka nasıl uyandırabilir?

Bu, sözde gerçekleşen her türlü kaygı, korku ve sıkıntıyı uyandırmakla değilse başka nasıl yapılabilir? Bütün bunlar bir çocuğu nasıl korkuttuğumuza benzer: “Oraya gitme! Orada gri bir kurt saklanıyor. ” Onu bir şekilde durdurmamız gerekir.

Bu nedenle Yaradan’ın, bizleri O’na doğru yönlendirmek için, bizimle küçük egoist varlıklar olarak bu şekilde oynadığını anlamak zorundayız.

Islahın Metodu, Bölüm 8

Dost Her Zaman Gözünüzün Önünde Olduğunda

Baal Hasulam, “Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi”: Her şeyden evvel kişi tüm kalbi, ruhuyla kendini sever, fakat Yaradan’la ilgili kişi kendini kandırır; dostuyla ise her şey gözlerinin önündedir.

Bir dostla bağın ıslahı yasası, Yaradan’la bağlı olmaktan daha önemlidir çünkü kişi O’na bu şekilde yakınlaşabilir. Yaradan’ı düşünemem ama bir dostum sürekli önümdedir ve onunla nasıl bağ kurduğumu açıkça kontrol edebilirim.

Yorum: Baal HaSulam, kişinin kendi arzularının ve kişisel tatmininin esiri olması endişeleri nedeniyle,  dünyanın benmerkezci algısının düzeltilmesi yönteminin, Babil’deki farklı ulusların temsilcilerinden oluşan, tüm ulusa verilmiş olduğun yazar.

Benim Yorumum:  Onlara, Yaradan’la yapışmaya ulaşma aracı olarak, herkesin  “komşunu kendin gibi sev” ilkesini kabul etmek zorunda olduğu bir koşul verildi.

O zaman, eski Babil,  “Babil kulesi” olarak adlandırılan bir düşüş yaşıyordu. Egoizm aniden yükseldi, birbirlerine karşı nefret ortaya çıktı ve insanlar birbirleriyle barış içinde bir arada bulunamadılar ve bu da Babil imparatorluğunun yok olmasına yol açtı. Tapınağın yıkılması sırasında olan aynı şey Rabbi Akiva döneminde de oldu.

Soru: Bir dostumuzu hangi amaçla sevmemiz gerektiğini, onunla ilgilenmemiz gerektiğini anlayalım diye mi bizlere kendini-sevme verildi?

Cevap: Elbette. Sadece tam zıttıyla bunu anlayabilirsiniz.

Tanaim Kabalistleri Kimlerdir?

Soru: Tanaim Kabalistleri kimlerdir?

Cevap:  Tanaim ve Amoraim gibi Kabalistleri görmeyeceğiz. Binlerce yıl önce yaşadılar ve harika insanlardı. Onların her biri Yaradan’la büyük benzerlik içindeydiler.

Örneğin, Zohar Kitabı’nın yazarı Rabbi Şimon’a “Tana” denir çünkü büyük Kabalistler olan Tanaim grubuna mensuptu. Sonra nesillerin düşüşü denilen şey meydana geldi. Bu nedenle zamanımızda, onlara kıyasla bizler, en küçük ve en önemsiziz.

Metodolojilerini kullanabilmemiz ve onların çalışmaları ve önerilerinin uygulanması yoluyla onlara bağlı olmamız sayesinde, genel ıslaha da katılabiliriz.

Hayatın Anlamı, Bölüm 7

Yaradan’ı İfşa Etme Görevi

Soru: Diyelim ki benim gibi Yaradan’ın ifşasında tezahür eden, hayatın anlamını bulmaya çalışan bir grup hemfikir insan buldum.  Yaradan’ı ifşa etmelerine yardım edersem ve bu benim için O’na ulaşmaktan daha önemliyse, o zaman bu koşullar altında Yaradan aramızda görünecek mi?

Cevap: “Yaradan” olarak adlandırılan bir nitelik aranızda ortaya çıkacaktır yani mutlak ihsan ve sevgi niteliği. Bu niteliğin edinimi, onun içinizdeki hissiyatı, mümkün olan en yüksek hazdır.

Bence, sadece denemek yeterli değildir, bugün tüm hayatlarımız bizleri buna itiyor ve bundan kurtulamayız. Birçok düşüş, boşluk koşullarından ve yaşadığımız diğer her şeyden, Yaradan’ı kesin olarak ifşa etmemiz gerekecek.

Yorum: Hayatın anlamını arayan, onları bir grupta toplayan ve her zaman bu anlamın önemine sahip olduklarına dikkat etmeye çalışan insanları bulmak çok zor görünmüyor.

Benim Yorumum: Bu, şuanda bizim yaptığımız şeydir. Uygulamada, örnek olacak bir grup,  laboratuar yaratmaya çalışıyoruz o zaman herkes de aynısını yapabilecektir.

Baal HaSulam’ın, öncelikle herkes için örnek olacak doğru toplumu kurmamız gerektiğini yazdığı gibi. O zaman herkes bu toplumla aynı şekilde hareket edebilirdi. Prensip olarak, başarmak istediğimiz şey budur.

İyinin Standardı

Soru: Her zaman insanlar arasındaki iyi ilişkiler hakkında konuşuyorsunuz. İyi bir ilişki nedir? Bir kişi için iyi olan şeyler diğeri için kötüdür. Gezegenin her sakininin ilişki kurabileceği ölçü, standart nedir?

Cevap: Standart, herkesin başkalarının yararını düşünmesi gerektiğidir. Benim iyi olduğunu düşündüğüm şey değil, başkalarının iyi ile ne kastettiğidir.

Bir çıkış yolu yok, bunu öğrenmeniz gerek. Bunu çalışmamız gerekecek çünkü entegre bir toplum durumuna ulaşmalıyız.