Category Archives: Maneviyat

Birliğin Özü ve Kökü, Bölüm 5

Neden sadece birlik olmuş insanlar futbol oynayabilir?

Yorum: Birçok bilim adamı, ortaklığın, birlik olmanın, ilişki kurmanın, birbirleriyle yaşama ve işbirliği yapma eğiliminin, yaşamın en büyük ayırt edici özelliklerinden biri olduğunu söylüyor.

Benim Yorumum: Hayat birlik üzerine inşa edilir.

Soru: Gelişim, karmaşık yapıların bütünleşmesinin, birleştirilmesinin, ortak büyümesinin bir yoludur.

Bir yandan, servet, güç ve bilgi arayışında ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı ve birbirine bağımlı insanlar, kabilelere, imparatorluklara ve devletlere entegre edilir.

Bununla birlikte, cansız, bitkisel veya hayvansal doğaya bakarsanız, bir araya geldiklerinde bir çeşit süper-akıl edindiklerini göreceksiniz. Örneğin, canlı hücreler birleştirildiğinde, bir süper organizma oluştururlar. Ve insanlar sadece futbol oynamak veya en fazla kendi türlerini öldürmek için birleşebilirler. Neden böyledir?

Cevap: Çünkü cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde, doğanın tüm parçaları içgüdüsel olarak,  onların böyle yapmalarını sağlayan, daha yüksek bir gücün dış etkisi altında birleşirler. İnsan kendi içinde, egoizmine ters olan bu yöntemi, gücü ve birlik düzenini bulmak ve yaratmakla yükümlüdür.

Bu, insan dışındaki cansız, bitkisel ve hayvansal doğa koşullarında bulunmayan, insanları diğer her şeyden ayıran bencilliğe aykırı bir çalışmadır. Bu, insanların doğayı ifşa etmek için büyüyen bir akla, becerilere ve ilkelere sahip olmalarını sağlar. Onların altındaki her şey, cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerdedir.

Ancak, onların seviyesinde, insanın, toplumun seviyesinde, insanlar hiçbir şey ifşa edemezler. Sadece bazı ilkel bağımlılıkları keşfederler, daha da fazlasını değil. Sonuçta, sadece bir güçleri vardır yani ayırmanın egoistik gücü.  Onlar, özgecil olan, ikinci güce sahip değillerdir.

Bu nedenle, tek bir güçle çalıştıklarında hiçbir şey olmaz. Onlar, kesinlikle bencil gücü geliştirmek için birbirleriyle ilişki içinde olmaya çalışırlar. O zaman da bu, sürekli dürtüklemeler ve krizlerle çok kötü bir şekilde gerçekleşir.

Eğer insanların emrinde de olumlu bir güç olsaydı, olumsuz olana karşı çıkan bir güç, o zaman elbette her şeyde başarılı olurlardı.

Yaradan Neden Kötü İnsanları Cezalandırmaz?

Soru: Yaradan neden kötü insanları cezalandırmaz?

Cevap: “Neden” sorusu, dünyadaki yaşamın ortaya çıkışından beri var olmuştur. Neden kurtlar koyun yer, neden büyük balıklar küçük balığı yer? Bütün bunlar, özünde insan egoizmi olan, doğanın durumuna dayandırılmalıdır.

İnsan egoizmini ıslah edin – ve bunu yapabilirsiniz – ve doğada, kurtların ve koyunların nasıl birlikte barış içinde yaşadıklarını göreceksiniz.

Her Durumda Sakin Kalmak Mümkün Mü?

Soru: İnsanları, her durumda sakin kalmanın gerekli olduğuna nasıl ikna edebilirsiniz?

Cevap: Bunun mümkün olduğunu söyleyemem. Bunu kendimden biliyorum. Ben de aniden heyecanlı/sinirli davranmaya başlarım. Sakin olmak zorunda değilsiniz.

Bazen neler olduğunu hemen fark etmek imkânsızdır. Egoizm sizi o kadar zorlar ki, duyularınıza ulaşmanız biraz zaman alır. Yaradan bunu,  içinizde yeni egoist arzuların daha üst bir seviyede nasıl ortaya çıktığını göstermek için, bilerek yapar. Yani ondan uzaklaşmak yoktur.

Ana şey, ortak sistem içinde, karşılıklı destekte içinde olmaktır. Her gün sizi normal bir koşula getiren, böyle bir ders alsaydınız ne olacağını bir hayal edin. Bu sizlere manevi bir ayar verir, sizi dengelerdi. Ve yavaş yavaş dünyaya farklı bir şekilde bakardınız.

Twitter’da Düşüncelerim / 4 Temmuz 2020

Her manevi eylem tıpkı “ışığın avantajının karanlıktan ifşa olduğu” gibi ona karşıt bir eylemle başlar. Her şey sadece zıtlıktan algılandığından, diğer türlü bir şey hissedemezdik. Karanlık ışıktan önce geldiği gibi, karışıklık ve idrak eksikliği netlik ve anlayıştan önce gelir.

“Toprağın kazancı (arzu) her şeydedir.” Karanlık önceden, arzuda ifşa olmalı ve bizler sadece karanlıktan ışığı ediniriz. İnsanlığın evrimi, egonun büyümesi sayesinde ilerlemiştir. Şimdi bizi bu ego-arzudan çıkaracak olan üst kuvveti uyandırması gereken “son nesil” e geldik.

Bütün gelişimimiz, artık egonun (doğamız) içinde var olamayacağımız ve bunun üzerine çıkmamız gerektiğinin farkındalığına yol açmıştır.

Bugünkü safha önemli ve benzersizdir, benzerleri tarihte hiç var olmamıştır. Binlerce yıldır yaptığımız gibi var olmaya devam edemeyeceğimizi anlamaya başlıyoruz.

İnsanlık, egoizmin yukarıdan bir kuvvet olduğunu ortaya çıkarmaya başlıyor ve yardım için dönmemiz gereken egoizme zıt bir üst kuvvet var ki böylece kötülüğün gücünü iyiliğin gücüne, anti-egoizme dönüştürecek. O zaman yeni, üst dünyada iyi, mutlu hayatlar yaşamaya başlayacağız!

Her insanın başkalarını düşünüp, onların refahını önemsediği bir dünya yaratma girişimi başarılı olmadı! Böyle bir devrim, ancak içimizde farklı bir doğayı ifşa edecek olan Yaratan tarafından uygulanabilir. Mümkün olduğunca çabuk istemeye çalışmamamız gereken budur!

Koronavirüsün yakında yok olmasını ummamalıyız. Bizi yalnız bırakmayacak ve daha ciddi sorunlar buna eklenecek. Yakında, para, kaynaklar ve gıda ürünleri tükenecek ve insanlık muazzam bir şekilde acı çekecek.

Bunun yanı sıra kasırga, fırtına bulutları, çekirge, sel ve kuraklık yaklaşıyor

Sadece Yaradan’a dönerek sıkıntılardan kurtulabiliriz. Ona dönmeye başladığımızda, en mühim olanın problemlerden ve talihsizliklerden kurtarılmak olmadığını anlayacağız zira onlar bize verildi ki böylece Yaradan’a dönebilelim.

Kabalistik Terimler: “Yesh Mi Ain”

Yorum: Kabala’da, “yoktan var olma” olarak tercüme edilen “Yesh Mi Ain” terimi vardır.

Cevabım: Bu terimi hiç çevirmezdim. “Yesh Mi Ain” olarak bırakmak daha iyidir.

Burada, var olan her şeyin sıfırdan geldiği anlaşılmaktadır – bir şekilde bir yerden, bir zamanlar yüksek manevi doğa alanından, yüksek bir zihinden, bir yaratılış planının ortaya çıkmasından. Ve ondan sonraki her şey bu düşünceden iner ve gelişir. Bu nedenle, Yesh Mi Ain şimdi var olan şeydir, ama bir zamanlar değildi.

Kendini Sevmek Ne Demektir?

Soru:  “Komşunu kendin gibi seveceksin” ne anlama gelmektedir? Kendini sevmek ne demektir?

Cevap: Egoistçe kendinizi nasıl seveceğinizi hayal edebildiğiniz ölçüde, bir başkasını da sevmelisiniz.

Doğal olarak bu, farklı seviyelerde farklı olacaktır. Büyüyen egoizmin yardımıyla ne kadar yükselirseniz, kendinizi o kadar çok seveceksiniz. Ve bu, diğerini nasıl daha fazla sevmeniz gerektiğine bir örnek olarak hizmet edecektir.

Soru: Kişi manevi düzeyde gelişirse, günlük hayatta daha iyi hale gelip, fiziksel düzeyde de değişir mi?

Cevap: Hayır. Manevi olarak gelişen bir kişi, gelişiminde, değişimlerinde bizim dünyamızda kesinlikle görünmezdir. Sonuçta bu, insanların algılayabileceği, belirleyebileceği ve ölçebileceği niteliklerde gerçekleşmez.

Yaradan İnsanla Ne Tür Bir Bağa Sahiptir?

Soru: Yaradan bir insana karşı nasıl bir bağa, nasıl bir tutuma sahiptir?

Cevap: Bu, doğrudan bir bağdır. Yaradan, cansız, bitkisel ve hayvansal doğa ile insan seviyelerini yarattı ve O, tüm bu seviyeleri yönetmektedir. İlk üç seviye, sadece insan doğasının varlığını sürdürmek ve desteklemek için işlev görür.

İnsan doğası da dört bölüme ayrılmıştır: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyeleri, kişide bulunmaktadır.

Son seviye, kişinin içindeki insan seviyesi, Yaradan’ı ifşa etme ihtiyacı hissederken, diğer tüm parçalar, yani arzunun gelişiminin son safhası ifşa olmamış diğer tüm insanlar, henüz O’nu ifşa etme ihtiyacı hissetmezler ve bu onları ilgilendirmez. Onlar, huzurlu, hayvansal seviyede bir hayat yaşarlar.

İçlerinde, insan seviyesine ulaşma arzusunu geliştirmiş olanlar, onları yöneten güce, üstümüzde bulunan güce ulaşmanın ihtiyacını ve gerekliliğini hissetmeye başlarlar. Genel olarak, bu tür insanlar Kabala bilgeliğini araştırmaya gelirler.

Onlu ile Birleşme

Soru: Yaradan bizlerin arasındadır. Yaradan’dan beni ıslah etmesini mi yoksa tüm onluyu, tüm dünya onlularını ıslah etmesini mi istemem gerekir?

Yaradan beni nerede olursam olayım duyar mı yoksa sadece onludayken mi duyar?

Cevap: Yaradan yaratılan varlığı sadece O’na benzediği ölçüde hisseder.

Kişinin niteliği almak iken Yaradan’ın niteliği ihsan etmektir. Bu durumda,  kişi Yaradan’ı hissetmez. Bunu kendimizde de görebiliriz.

Yaradan’ı ifşa etme arzusu bir kişinin içinde ortaya çıkarsa, bu arzuyu ancak bir grupta olmak ve dostlarla bağ kurmak üzerinde ciddi çalışmak gibi, bunun için doğru koşulları yaratırsa yerine getirebilir.

Kişi gruptaki dostlarla birleşirse, onlu sayesinde Yaradan’ı hissetmeye başlayacaktır. Kişi aslında onlu ile birleştiği ölçüde Yaradan’la olan bağı hisseder, başka hiçbir şekilde değil.

Dünyaya Karşı Tutumunuzu Değiştirin

Yorum: İnsanlar iyi duygular ve özgecil sevgiyi kullanma eğilimindedir.

Cevabım: Gerçekten, insanlar bu niteliğe sahiptir. Herkesi kendileri için kullanmak istedikleri açıktır. Ancak bu aynı şeyi yapmamız gerektiği anlamına gelmez.

Eğer hayvansal yaşamının üzerine çıkmak ve bana verilen yıllar boyunca sadece bu hayvansal bedende var olmak istemiyorsam, bedenim varlığını sona erdirmeden önce sonsuzluk, mükemmellik, tüm doğanın algılanması seviyesine şimdi ulaşmak istiyorsam, o zaman dünyaya karşı tutumumu değiştirmeliyim.

Tamamen egoist nedenler için olsa bile, bunu yapmalıyım.

Soru: Bir kişi egoizmini özgeciliğe dönüştürmeden önce kaç yıl geçmesi gerekir?

Cevap: Bu kişiye ve içinde yaşadığı zamana bağlıdır. Zamanımızda, oldukça hızlı olabilir, 5 ila 15 yıl – ama bunlar yıllardır! Onlar yine de yıllardır.

Ne istiyorsunuz? Neden bize veriliyorlar? Hayatınızın sona yaklaştığını hayal edin. Ne için yaşadınız? Tüm iyiliği ve kötülüyü hissetmek için mi? Sonra ne olacak?

Bu nedenle, yılları,  tam olarak ilerlediğiniz hedefe ulaşmak için kullanmanız gerekir.

Bağ İçin Özlem

Soru: Yaradan’ı edinmek için bir çerçeveye sahip olmak gerekli mi?

Cevap: Evet, çerçeve çok önemlidir. Onlar, Yaradan’ı hissetmek için kendimize empoze ettiğimiz Tzimtzum, Masah ve farklı kısıtlamalarla ilgilidir çünkü bizler sınırı olmayan hiçbir şey hissetmiyoruz.

Grup içindeyken ve kendimizi dostlarımıza bağladığımızda, hangi bağlantı ve bağlarla Yaradan’ı edinebileceğimizi hissedebildiğimiz bir koşula ulaşırız.

Soru: Yaradan ile bizim aramızdaki bağ ve engel neden yapılmıştır?

Cevap: Bu bağlantı egoizme karşı dirençten yapılmıştır. Dostlarla ve Yaradan’la bağ kurmak için olan özlem güçlerinin, kişisel haz için olan özlem güçlerinden daha büyük olması gerekir ve onlar, Yaradan’ı hissedebilmemiz için içimizdeki kısıtlamayı oluşturan şeylerdir.

Soru: Yaradan ile aramızdaki bağı, hangi arzularla hissedebiliriz?

Cevap: Dostlarınıza yönelik bir arzu ile. Bilinçaltımda Yaradan’ı, dostlarıma karşı olumsuz tutumumla reddederim. Dostlarıma yakınlaşmak istediğimde, Yaradan’ı hissetmeye yakınlaşırım.