Category Archives: Maneviyat

Esas Düşmanınızı Nasıl Yenersiniz?

Kızılderili bilgeliği: Beni güçlendir, kardeşlerimin üzerine yükselmek için değil ama en büyük düşmanımı yenmek için, yani kendimi.

Bu doğru. Onlar doğanın ideolojisi ile yetiştirilmiş insanlardır.

Dağlarda yaşayan gerçek Kızılderililer ile tanıştım. Onlar birbirlerine bağlı hissederler, doğanın bir parçası gibi ve her biri diğerinin bir parçası gibi hissederler. Onların,  Avrupalılar gibi, özellikle bizim gibi büyük bir egoizmleri yoktur. Eğer birisi bir şeye sahipse bunu geri kalanlara sunar. Hiç bir düşünce/beklenti olmaksızın. Öylece çünkü o bizim. Bu biziz.

Soru: Lütfen söyler misiniz, bu fikre gelebilmek için on yıllara ya da yüzyıllara mı ihtiyacımız var?

Cevap: Sanırım bin yıla.

Soru: Fakat prensipte eğer biz bu ideale gelirsek, bir tür devrim mi yapacağız?

Cevap: Beni değil bizi düşünmeye başladığımızda kendi içimizde bir devrim yapacağız. Sadece dünya çapında bir ölçekte beni biz ile değiştirin, bu kadar. Başka bir şeye gerek yok. Bununla her şeyi değiştirirsiniz. Her şeyi! Dünyaya ilişkin hissiyatınızı ve algınızı.

 

 

 

Perdeyi Edinme – Kişinin Manevi Doğumu

Soru: Ruhun gebelik süreci ile perdeyi edinme süreci arasında bir bağlantı var mıdır?

Cevap: Elbette. Perdenin, kişinin egoizmi üzerinde gelişmesine bağlı olarak, kişi üst dünyayı hissetmeye başlar. Ve kişinin hissettiği bu seviyeye kişinin ruhu denir.

Ve ondan öncesinde, kişi gebe kalma sürecindeyken (İbur), kişi ne perdeye ne de ruha sahiptir. Maneviyatta doğmak ve perdenin ortaya çıkışı aynı anda gerçekleşir.

 

 

 

İnsanlığın Yükselmesine Yardımcı Olmak

Soru: Işığın yolunu seçersem, bu acı yolunu izleyen insanlara nasıl yansır?

Cevap: Işığın yolunu seçen her insan, onun dünyamıza iletkeni olur. Dünyamız büyük beslenmeler, ışıklar alır ve sonrasında daha fazla insan bilinçaltında bu yola özlem duyar.

Böylece, ıslahla meşgul olan her insan, herkesin yükselmesine yardım eder. Kişi, maddesellikte somutlaşmadan önce insanların kötülüğü anlamalarına ve böylece sorunlardan, darbelerden ve birçok savaştan kaçınmalarına yardımcı olur.

 

Perde – İnsanın Yaradan İle Kişisel Etkileşimi

Soru: Perdeye sahip olan bir kişi topluma ne gibi faydalar sağlar? Onun kendini düşünmeme yeteneği bir şekilde diğer insanları etkiler mi? Yoksa bunlar tamamen içsel hesaplamalar mı ve kimse bununla ilgili bir şey bilmiyor mu?

Cevap: Aslında, insanlar böyle bir özelliğe sahip olmadıkları ve maneviyatı hissetmedikleri için perdenin varlığından tamamen habersiz olabilirler. Bu birincisi.

İkincisi, kişi bir perde edinmek istiyorsa, derslere gelmeli ve gruptaki alma ve ihsan etme niteliklerini incelemelidir.

Soru: Ve eğer zaten benzer düşünen bir grup insan içindeyse ve orada egoizminin üzerine çıkıyorsa, bu onunla birlikte çalışanlar tarafından bir şekilde hissedilir mi?

Cevap: Hayır. Neden? Bu sadece onları bozabilir. Perdeyle çalışmak, kişinin Yaradan ile bireysel etkileşimidir.

Perde Manevi Dünyayı Hissetmek İçin Bir Fırsattır

Soru: Perde, kişinin Kabala çalışma sürecinde edindiği anti-egoist bir güçtür. Bunu nasıl tanımlarsınız? Bu bir nitelik mi, bir duygu mu, bir güç mü, bir koşul mu?

Cevap: Perde dışarıdaki dünyayı bencilliğimizin üzerinde hissetme yeteneğidir. Egoist arzumuzda hissettiğimiz şeye dünyamız denir. Onun üzerinde hissedebildiğimiz şeye üst dünya veya manevi dünya denir.

Kişi perdeyi edinerek, kendi “Ben”inden, kişisel yararından soyutlama yeteneği kazanır. Etrafındaki her şeyi tamamen farklı bir biçimde, kendisiyle ilgili değil, gerçekte olduğu gibi algılamaya başlar. Bu onun avantajıdır.

Yani artık arzu ve özlemlerinin kölesi değildir ve kendi menfaati için bilinçli ve hatta bilinçaltı hesaplara girmez. Dünyanın nesnel resmini tam olarak görür.

“Mesih Ne Zaman Gelecek?” (Quora)

Kabala bilgeliği, Mesih’in (İbranice Maşiah) bir kurtuluş gücü olduğunu açıklar. Bizi egomuzdan çıkarır ve bizi sevgiye ve karşılıklı bağa getirir. Mesih anlamındaki İbranice kelime Maşiah, “çekmek” anlamındaki Limşoh kelimesinden gelir. Bizi kötüden iyiye (kendine faydaya öncelik veren egoist bir gerçeklikten, sevgiye ve aramızdaki pozitif bağa öncelik veren özgecil bir gerçekliğe) çeken bu güç, biz istediğimiz zaman ortaya çıkacaktır ve henüz ortaya çıkmamasının nedeni de henüz onu arzulamamış olmamızdır.

Mesih’in beyaz bir eşek üzerinde geleceği yazılıdır. İbranice “eşek” (“Hamor”) kelimesi, “madde” veya “öz” (“Homer”) kelimesinden gelir. Yaratılışın maddesi veya özü, haz alma arzusudur. Bu madde beyazlaşınca Mesih gelecektir. Bu hiçbir şekilde fiziksel anlamda renklerle ilgili değildir, ancak içsel olarak, siyah ile temsil edilen egoist niteliğimizden kurtulmak ve onu insanlığa ihsan etmenin beyaz maddesine dönüştürmek istersek, o zaman Mesih gelecektir.

Mesih bir kişi veya hayali bir figür değildir. Mesih, egomuzdan kaynaklanan bu kötülükten  (aramızdaki rekabet ve temelsiz nefretten) kendimizi çıkarmak isteyeceğimiz biçimde içimizde uyanan içsel arzudur. Bizi yönetmesini istediğimizde, bu güce “Mesih” denir.

Doğal olarak, bizler Mesih’i bekliyoruz.

Dünya Savaşlarını Önlemek

Soru: Bir Kabalist, Yaradan’ın dünya savaşları ve felaketler gibi eylemlerini haklı çıkarmalı mı yoksa onları engellemeye mi çalışmalı?

Cevap: Bunları önlemek veya haklı çıkarmak farklı şeylerdir. Bir Kabalist her durumda bu eylemleri engellemeye çalışmalı ve ayrıca onları haklı çıkarmalıdır.

Soru: Bnei Baruch bir üçüncü dünya savaşını önleyebilir mi? Yoksa Yaradan’ın bu eylemini haklı mı çıkarmalıyız?

Cevap: Bu bize bağlıdır: Birliğimizin dünya çapında ne kadar ifşa olacağına, dünyayı kendi egoizminden koruyan bir koruyucu haline ne kadar geleceğine bağlıdır. Sorun şu ki, egoizm durmaksızın büyüyor ve dünya savaşları gibi sorunları tetikleyip bunlara davetiye çıkarıyor. Burada yapacak bir şey yok. Baal HaSulam’ın üçüncü ve hatta dördüncü dünya savaşı olasılığı hakkında yazdığını görüyorsunuz. Yine de eylemlerimizin bunu engelleyeceğini ve birlik metodunu tüm dünyaya yaymamızı mümkün kılacağımızı umuyoruz. Eylem! Kendi aranızda ve çevrenizde harekete geçin.

Aile ve Kabala Çalışması

Soru: Manevi yolda olan kişinin evlenmesi gerekli midir?

Cevap: Bu erkek için arzu edilir. Kadın için gerekli değildir.

Soru: Kişi, ailede doğru kişiyle birlikte olduğunu nasıl anlar? Karı ve kocadan bahsediyoruz.

Cevap: Manevi çalışmanıza müdahale etmeyen, sizi bu konuda destekleyen, hatta belki sempati duyan ve kendisi de çalışmada yer alan kişidir bu.

Soru: Kabala bilimini çalışmaya başlayan bir çift, çocuğun potansiyelini nasıl açığa çıkarabilir?

Cevap: Bazen çocuğun önünde bu konuları konuşarak, ona internet kütüphanemizden kitaplar vererek ve böylece Kabala ile ilgilenip ilgilenmediğini belirleyerek. Bence bir şeyler onu ilgilendirecektir.

Soru: Yani, yetişkin gibi çocuğun da bu konuda bir çeşit seçme özgürlüğü var mı?

Cevap: Elbette. Sonuçta kimse onu zorlamıyor.

Soru: Manevi gelişimimizde çocuktan bir şeyler öğrenebilir miyiz?

Cevap: Genellikle çocuklar ebeveynlere bu tür birçok örnek verir. Yani yetişkinler bu fırsata sahiptir.

Maneviyatta Doğum Öncesi Gelişim

Soru:  Kişi, manevi doğum öncesi durumunu hisseder mi?

Cevap:  Bizler hepimiz Yaradan’ın içinde olduğumuzu hissetmeye başlamalıyız, şöyle yazıldığı gibi: “O’ndan başkası yoktur.”

Kendimi, Elokim denilen manevi üst annenin rahminde olduğum hissine sokarsam,  bu da beni yükselten, benimle tamamen ilgilenen ve tüm duygularımı, düşüncelerimi belirleyen Bina’nın niteliğidir, tüm gücümle ona tutunmaya çalışırım, bu da ona, rahmine bağlı olduğum ve sadece onunla uyum içinde hareket etmek istediğim anlamına gelir. Bu şekilde gelişirim.

Her zaman şunu düşünmeye çalışın: “O’ndan başkası yoktur. Ve tüm bunlar sadece beni doğru yönde geliştirmek içindir.  O, iyi ve iyilik yapandır.” Her zaman böyle düşünmeye devam edersem, o zaman üst olana hep bağlı kalırım ve manevi annenin içinde olduğumu hissetmeye başlarım.

Bu tür birçok aşamadan geçtikten sonra doğarım yani O’nu daha fazla anlamaya, hissetmeye, görmeye başlarım. Doğum süreci bu şekilde gerçekleşir, belki çok hoş değil, biraz da dramatik ama görece kısa.

Ve sonrasında, zaten daha fazlasını anladığınızda, daha fazlasını bildiğinizde, çocukça konuştuğunuzda, manevi anlamda gülümsediğinizde ve farklı bir tepki hissettiğinizde sadece daha yüksek bir seviyede sürekli akan, üst ile farklı bir bağ gerçekleştirilir.

Sizler bir bağa sahipsiniz ama sizin için asıl şeyin kavramak olduğu cansız bir seviyede değil ve hala hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Bu, henüz ilgili algı duygularına sahip olmadığınız için size gerçekten tepki vermeyen duyarsız bir anneye benzer.

Ve sonra, algınızı geliştirerek, annesini hissetmeye başlayan bir çocuk gibi, onu farklı bir şekilde görürsünüz.

Çağların Derinlerinden Gelen Birlik

Yorum: Ortak bir ruhsal metot, “Osho öğretisi” dir. Kabala gibi, birlikten ve evrenin tek bir bütün olarak algılanmasından bahseder.

Cevabım: Çok sayıda insan birlik hakkında konuşuyor. Günümüzde fizikçiler ve hatta ekonomistler bile her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu söylüyor. Bununla ilgili olarak Rus jeolog Vladimir Vernadsky (1863-1945) “noosfer” teorisini geliştirdi. Esasen birlik, Kabala’dan önce var olan eski bir kavramdır.

Kabala dört bin beş yüz yaşındadır. Antik Babil’de ortaya çıkmıştır. Ancak bundan önce bile insanlar doğadaki her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanıyorlardı. Bir yandan güneşe, aya, yıldızlara ve doğanın çeşitli güçlerine tapıyorlar, diğer yandan ise kendilerini birleştiren bir şeyin olduğuna inanıyorlardı.

Ortaçağ bilim adamı Rambam, ilk başta tüm insanların tek bir gücün varlığına inandığını yazdı. Daha sonra doğada her türlü olayın farklı güçlerin: ay, güneş, rüzgar, su vb.nin etkisindeymiş gibi gerçekleştiğini gördüler. Kendilerinden gizlenen tek gücün, çeşitli özel güçler aracılığıyla kendini gösterdiğini fark ettiler ve bariz bir görüntü gördükleri için onlara tapmaya başladılar. Böylece çoktanrıcılık ortaya çıktı.

Başlangıçta tek tanrıcılık, tek bir üst güç olarak hüküm sürdü. İnsanlar bu üst gücün çeşitli tezahürlerine tapmaya başladıklarında bile, meleklere yani tek bir üst gücün temsilcilerine taptıklarının farkına vardılar.

Tüm bu nedenle, Osho’nun veya diğer yöntemlerin bahsettiği birlik, oldukça eski bir esastır.