Category Archives: Maneviyat

Fiziksel ve Manevi Bedenler Arasındaki Fark

Soru: İnsanlara manevi dünya incelikli, zar zor algılanabilen bir şeymiş gibi geliyor. Manevi dünyada sözde dişil ve eril kavramlar arasında ortaya çıkan duygular, maddesel dünyaya göre daha mı güçlü yoksa daha mı zayıftır?

Cevap: Büyüklük olarak çok daha güçlüdür. Milyarlarca kez!

Bu nedenle birincil kaynakları okurken, onların içinde yazılanları dünyamızın görüntüleriyle görselleştirmemeliyiz. Maneviyatta, başkalarını tatmin ve memnun etmek amaçlandığı için her şey tamamen terstir. Dişil ve eril kavramların tamamen farklı bir anlayışı vardır.

Dünyamızda, fiziksel cisimler ile -cansız, bitkisel ve hayvansal- belirli bir hacim kaplayan, belirli bir ağırlığa ve bazı fiziksel parametrelere sahip bir nesneyi kastederiz.

Manevi dünyada beden, manevi bir nesne anlamına gelir ki buna uygun olarak manevi parametrelere ve özellikle haz alma arzusuna sahiptir.

Her Yerde Tek Bir Yaradan Vardır

Soru: Farz edelim ki Yaradan, uygun şekilde çalışan bir onluda ifşa edildiğini, ona Yaradan 1 diyelim. Diyelim ki Yaradan bir başka onluda daha ifşa oldu, ona da Yaradan 2 diyelim. Sonrasında ise, örneğin, iki onlunun tek olarak birleştiği ve Yaradan 3’ün onların içinde ortaya çıktığı bir kongre gibi özel bir olay var.

Yaradan 1 ve 2’nin gelişim aşamalarının Yaradan 3’te de olduğunu ya da iki onlu arasındaki birlik anı benzersiz olduğu için bu Yaradan’ın benzersiz olduğunu söyleyebilir miyiz?

Cevap: Yaradan her yerde tektir. Onların birliğine göre her onluda ifşa olan tek güçtür.

Yaradan’ın tek bir niteliği vardır, o da mutlak sevgi ve ihsan etme niteliğidir. Bu niteliğe benzediğiniz ölçüde onu ifşa edeceksiniz.

Tek Bir Mekanizma İçinde

Baal HaSulam, “Dünyada Barış”: Realite; bir başına kalmış bir bireyin, çevresinde ona hizmet edecek ve ihtiyaçlarını sağlamaya yardımcı olacak yeterli sayıda insan olmadan var olma hakkı olmadığını bize gösteriyor. Dolayısıyla, kişi öncelikle sosyal bir hayat sürmek için doğmuştur. Toplumdaki her birey bir makineye yerleştirilmiş birkaç başka çarka bağlı bir çark gibidir. Bu tek çarkın, kendisi dışında hareket etme özgürlüğü yoktur; ancak makineye, genel görevini gerçekleştirmesinde yeterlilik kazandırmak için belli bir yönde ve diğer çarkların ile harekete devam eder.

Etrafımızda çok büyük, tamamen birbirine bağlı bir dünya yaratıldı. Bunun içinde hiç bir şey özgür değil. Bundan dolayı kişi kendisini aniden dünyanın sonunda, yanında hiç kimse olmadan bulsa bile asla özgür olamaz. Hala tamamen diğer insanlarla bağlantılı olacaktır.

Görünüşte herkesten fiziksel olarak kopmuş olduğu bu durumda bile, içsel çarkları aracılığıyla dünyadaki milyarlarca insanla hala bağlantılı olduğunu anlamalıdır. Bunu yakında keşfedeceğiz.

Nerede olursak olalım, her zaman tüm insanlığa nasıl tamamen bağlı olduğumuzu hissetmemiz veya hissetmeye çalışmamız arzu edilir.

Dünyada tamamıyla özgür hissetmek diye bir şey yoktur. Kanepede uzanıp televizyonu açarsam ya da bilgisayar başına oturursam tek başınayım, özgürüm diye düşünüyorum. Özgür değilim! Ne olursa olsun tüm insanlığa bağlı küçücük bir parçacık gibiyim.

Kişi herhangi bir anda bunu hissederse, belirli sinyalleri almaya başlar. Bir yandan, bu şekilde yaşayarak, sürekli herkesi düşünerek, kendimize fazla yükleniyoruz gibi gelir. Yine de bunu yaparsam, onlarla karşılıklı olarak nasıl etkileşim kurduğumu, beni nasıl etkilediklerini çok geçmeden hissetmeye başlarım. Ve onlar aracılığıyla, Yaradan ile bağlantıyı çabucak bulurum.

Yaradan Genel Bütünsel Güçtür

Soru: Söylediğinize göre Yaradan yok. Öyle ise biz kime MAN (Dua) yükseltiyoruz?

Cevap: Benim demek istediğim, insanların inandığı gibi bir Yaradan olmadığıdır. Yaradan bizi birleşmeye teşvik eden doğanın ortak gücüdür. Bu onun tek amacıdır.

Dolayısıyla, Yaradan’ın doğru tanımı: içinde her şeyin var olduğu genel, bütünleyici güç olmasıdır. Kabala bilgeliği, bu gücün başlangıçta yaratılan her şeyi parçaladığını ve şimdi yaratılışın yavaş yavaş bir yapboz gibi tekrar bir araya gelmeyi özlemlediğini söyler.

Her bir bileşen diğerleri ile olan bağlantısındaki gerçek yerini almalıdır ve karşılıklı bütünleşmelerinde daha yüksek gücü daha daha fazla keşfedeceklerdir. Bu nedenle, Yaradan yok dersem, demek istediğim: O’nu bağın gücünden başka bir şeyde bulmaya çalışmayın. O başka hiç bir şey yapmıyor bu nedenle başka bir şey için umut beslemeye gerek yok.

Manevi Doğuma Yol Açan Koşullar

Soru: Nefeş, Ruah, Neşama, bu üç bileşen nedir?

Cevap: Bunlar dünyamızdan, insanlığın bugün deneyimlediği şu anki arayış, karanlık, yanlış anlama, kafa karışıklığı, kopukluk ve boşluk durumumuzdan yükseldiğimizde manevi gelişimin üç aşamasıdır. Artık dünyadaki hemen hemen herkes bizi manevi doğuma götüren koşullardan geçiyor.

Bu bir bitişin hissiyatı, kısıtlamanın, algı eksikliğinin hissiyatı, bir şeyin gelişmesi için bir arzudur. Çünkü bize sadece sürekli hayal kırıklıkları ve daha da büyük boşluklar getirdiği için gelişimimizde hayal kırıklığına uğrarız.

Tüm bu koşullar çok yararlıdır ve tam olarak bizim dünyamızdan ilk manevi dünyaya, Assiya dünyasına yükseldiğimiz ve gerçek rahimiçi gelişime girdiğimiz ve bir dereceye kadar yukarının varlığını hissetmeye başladığımız güçleri temsil eder.

Tüm insanlığı, tüm dünyayı ve hatta daha fazlasını (içinde bulunduğumuz bir tür düşünce, plan, başlangıç, bitiş, amaç ve süreci) etkileyen tek bir organizma olan küresel bir doğanın içinde olduğumuzu hissetmeye başlarız.

Bunun edinilmesi, Nefeş seviyesine ve Assiya dünyasına ulaşmaktır.

İki Dünyada Yaşamak

Soru: Ruhumu geliştirdiysem ve iki dünyada yaşıyorsam, bundan sonra ne olacak? Herkes gibi yaşayıp çalışmayacak mıyım?

Cevap: Neden olmasın? Aynı hayatta kalırsın ancak birdenbire sizinle diğerleri arasında, Yaradan denilen, her şeyi dolduran bir alan olduğunu hissetmeye başlarsınız.

Hava yerine her şey Yaradan’dır; siz O’nun içindesiniz ve O hepinizin içindedir.

Sonsuza kadar mükemmellik içinde var olduğunuzu hissetmeye başlarsınız.

“Perde” Tamamen Kabalistik Bir Terimdir

Soru: “Perde” (İbranice Masah) terimi ilk olarak hangi kaynaklarda kullanılmıştır?

Cevap: Bu terim Tora’da, Zohar Kitabı’nda ve diğer Kabalistik kitaplarda geçmektedir. Kabalistler dışında onu hiçbir yerde bulamazsınız. Sonuçta Tora’nın içsel anlamı ancak perde ile edinirsiniz. Büyük Kabalist Ari, bu terimi yaygın kullanım için getirdi.

Soru: Öğretmeniniz sık sık kullandı mı?

Cevap: Elbette. Her yerde. Ari’den itibaren, bir Kabalistin tavrını “Masah” (Perde) terimiyle açıklayabilirsiniz.

Bu Dünya Kaybolduğunda

Soru: Olga şöyle yazıyor: “Anne karnındaki embriyonun, tüm yaşamını başından sonuna kadar gördüğünü bir yerde okudum ya da sizden duydum. Öyle midir? Ve eğer öyleyse, o zaman neden bu yeteneklerini daha sonra kaybediyor?”

Cevap: Bu sıradan bir embriyoya değil, manevi bir embriyoya atıfta bulunur. Bizim embriyomuzun hayvanların embriyosundan hiçbir farkı yoktur. Bizler hayvanlar gibi doğarız. Ve yavaş yavaş, eğer gelişirsek, belki düzgün insanlara hatta belki de Yaradan’ı hisseden manevi insanlara dönüşürüz.

Soru: Diyelim ki manevi bir embriyo olarak gelişiyoruz. Peki bu manevi embriyonun her şeyi görmesi ne anlama geliyor? “Başından sonuna kadar her şey” ne demektir?

Cevap: Kendini nasıl görür: Nereden geliyor, bu nedir, ne amaç içindir. Yani başından sonuna kadar tüm yolunu görmeye başlar ancak çok dar bir ölçekte. Ve neden manevi bir formda doğduğunu ve var olduğunu anlar.

Soru: Peki bu son, nedir? Manevi bir embriyoysam ne görebilirim?

Cevap: Tüm ruhlarla ve Yaradan ile tam bir bağdır. Hepsi bu. Bu, zamanın, hareketin hissiyatı yani tüm bu dünyanın hissi sona erdiğinde, ihsan etme niteliğine, sevgi niteliğine, herkesle mutlak bağ niteliğine yükseliştir.

Soru: Kişi manevi bir embriyo haline hangi noktada gelir?

Cevap: Kendini düşünmeyi bıraktığında.

 

Kötülüğü Nasıl Islah Edebiliriz?

Soru: Kötü olan niteliklerin, arzuların, özlemlerin ve düşüncelerin ıslahı tam olarak nedir? Böyle bir istek ve düşünce ortaya çıkarsa bunu pratikte nasıl düzeltebilirim?

Cevap: Sadece onlu içinde. Kendi başıma hiçbir şey yapamam.

Bizler en iyi, en net ve doğru sisteme sahibiz, bu yüzden onu kullanmaya başlayın. Bu sisteme girin ve size neler verebileceğini, onluya katılmanın ve bağ kurmanın her bir kişiyi nasıl hemen düzeltmeye başladığını göreceksiniz. Bunu yaparsanız, başka bir hiç düzeltmeye ihtiyacınız olmayacaktır.

Bizler manevi yasaları bilmiyoruz, ancak kendimizi onluda bağ kurmaya zorlayarak, manevi durumun apaçık ve doğru formuna ulaşırız ve o zaman Yaradan onun içinde ifşa olur.

Manevi Tohumun Ortaya Çıkışı

Arzudan -ve orada yaydığı ruhun uzantısı ile- meleklerin “kişiler” denilen derecelerinden bir başka kuvvet çekilir ve her şey meninin uzantısına girer ve beden onlarla inşa edilir. Bu, o üç derecenin ilk, en alt gücüdür – Nefeş’tir. (Herkes için Zohar, “Lech Lecha,” Madde 97).

Bu, kişinin manevi derecesi ile ilgilidir.  Bizim dünyamızda şu dereceler vardır: yenidoğan, çocuk, genç, ergen, genç insan, yetişkin, orta yaşlı ve yaşlı insan.

Manevi dünyada ise, kişinin Yaradan ile tam eşitliğe ulaştığı yetmiş manevi yıl kadar olan, kişinin gelişiminin ve Yaradan seviyesine yükselmesinin dereceleri vardır.

İsh (adam) derecesi,  kişinin manevi gelişiminin birinci derecesi, Yaradan ile en küçük denkliği, Nefeş derecesidir.

Tıpkı bizim dünyamızda bir tohumdan küçük bir insanın doğması gibi, burada da her birimizin içinde mutlak surette var olan manevi tohumdan bir insan doğar. Gerçek şu ki, bu tohum insanın içinde kendini göstermeye başlayınca kişiyi uygun kitaplara, çevreye ve hocayı aramaya yöneltir.

Böylece kişi Kabala’ya gelir ve Zohar Kitabı’nı okuyarak çektiği ışığın etkisiyle bu tohumu yani kendi içindeki geleceğin insanının embriyosunu geliştirir ve ilk aşamaya, İsh derecesine yükselir.

Bu tohum, “kalpteki nokta”dır.